Üçüncü Mesele
'Mübâh':
A) İşlenme veya terkinin tercihe bırakılmış olması;
B) İşlenmesinde bir günah, bir sakınca olmaması! anlamında olmak üzere iki ıstılâhî mânâda kullanılır ve buna göre genelde mübâh dört kısımdır:
1. İşlenmesi matlûp olan bir şeye hizmet eden mübâh.
2. Terki matlûp olan bir şeye hizmet eden mübâh.
3. Terk ya da işlenmesi tercihe bırakılan bir şeye yani kendisi gibi başka bir mübâha hizmet eden mübâh.
4. Bunlardan birisi altına girmeyen mübâh.
1. Kısım, cüz olarak ele alındığında mübâh, külliyen ele alındığında da işlenmesi matlûptur (mendûb ya da vâcib düzeyinde).
2. Kısım, cüz olarak ele alındığında mübâh, küll olarak ele alındığında ise terki matlûptur (mekruh ya da haram düzeyinde). Buradaki terkten maksat, o şey üzerinde müdavim olmak demektir. Bunların cüz'î olarak işlenmeleri mübâh olmakla birlikte, küllî olarak ele alındıklurında yani devamlı olarak işlenmeleri durumunda yasaklanmışlardır.
3. Ve 4. Kısımlar da, 2. Kısmın hükmünü alırlar.
Bu son cümlenin mânâsı şudur: mübâh görüldüğü üzere, eğer bir başkasına hizmet ediyor ise, hizmet ettiği şeye nis*betle hüküm almaktadır. Burada hizmet bazan mubahın terki tarafında bulunur. Mesela mesire yerlerinde devamlı[78] gezinmeyi, kuş sesi ve mûsikî dinlemeyi terketmek gibi. Bunlar matlûp bulunmaktadır. Bazan da hizmet, mü-bâhın işlenmesi tarafında bulunur; temiz ve helâl olan şeylerden faydalanmak gibi. Çünkü, israf olmamak kaydıyla bunlardan imkân nis-betinde faydalanmak matlûp bulunmaktadır. Çünkü bunlar zarûriy-yâttan olan ve matlûp bulunan nefsin korunması prensibinin yerine getirilmesine hizmet etmektedir. Mubahın terki matlûp olan şeye hadim olması durumu ise bunun aksinedir; çünkü bu durumda mübâ-hın işlenmesi zarûriyyâttan olan esaslarla zıtlık teşkil'etmekte, onlarla uğraşmaktan insanı alıkoymaktadır.
Bir başka mübâha hizmet eden mübâh da bunun (yani ikinci grubun) hükmündedir. Dördüncüye gelince, mubahın itibara alınacak herhangi bir şeye hizmeti olmuyorsa, onun işlenmesi sağduyu sahiplerince abesle iştigal ya da o mânâda bir şey olur; dolayısıyla o da, terki matlûp bir hal alır. Çünkü bu durumda mubahın işlenmesi ne dünyevî ne de uhrevî bir maslahat teminine yönelik olmaksızın vaktin öldürülmesinden başka bir şeye katkısı bulunmamaktadır. Şu halde o, terki matlûp olan bir şeye hadim durumundadır. Neticede de küll açısından ele alındığında terki matlûp olur. Üçüncü kısım da dördüncünün aynısıdır. Çünkü o da (neticede terki matlûp olan bir şeye) hizmet etmektedir; dolayısıyla onun da terki matlûp hal alır.
Özetle diyebiliriz ki, her mübâh mutlak surette mübâh değildir; onun mübâhhğı sadece cüz olarak ele alınması durumunda söz konusudur. Küll olarak ele alınması durumunda ise işlenmesi matlûp, ya da terki matlûp bir hal almaktadır.
İtiraz: Getirilen bu izah, daha önce ortaya konulan "mubahın terk ve işlenme taraflarının eşit olduğu" esasını bozmaz mı?
Cevap: Hayır! Çünkü daha önce sözkonusu edilen şey haricî unsurlara iltifat edilmeksizin, mübâhm bizâtihî kendisi idi. Burada ise mübâh haricî unsurlar göz önünde bulundurularak ele alınmaktadır.eğer bizatihi mubahın kendisine bakılırsa, o burada "cüz itibarıyla mübâh" diye isimlendirilen şey olmaktadır. Haricî unsurlar açısından bakıldığında da o, burada "küll olarak (işlenmesi ya da terki) matlûp" diye nitelendirilen netice ortaya çıkmaktadır. Meselâ, diyelim ki şu güzel elbisenin giyilmesi mubahtır ve sâri' nazarında onun giyilme-siyle giyilmemesi arasında bir fark yoktur. Şâri'in bu ikisinden birisi doğrultusunda bir kasdı bulunmamaktadır. Meseleye bizatihi mubahın kendisine sırf mübâh olması açısından bakıldığında bu netice makûldür ve vâkidir. Ancak konuya, giyinmenin sıcak ve soğuktan koruması, avret yerlerini örtmesi, insanı güzel göstermesi vb. Gibi açılardan yaklaşıldığında, elbisenin giyilmesi matlûp bir hal almaktadır. Bu matlûp olma vasfı ne bu elbiseye, ne de muayyen bir vakte mahsûs değildir. Bu yaklaşım cüz açısından değil, küll açısından olmaktadır. [79]
A) İşlenme veya terkinin tercihe bırakılmış olması;
B) İşlenmesinde bir günah, bir sakınca olmaması! anlamında olmak üzere iki ıstılâhî mânâda kullanılır ve buna göre genelde mübâh dört kısımdır:
1. İşlenmesi matlûp olan bir şeye hizmet eden mübâh.
2. Terki matlûp olan bir şeye hizmet eden mübâh.
3. Terk ya da işlenmesi tercihe bırakılan bir şeye yani kendisi gibi başka bir mübâha hizmet eden mübâh.
4. Bunlardan birisi altına girmeyen mübâh.
1. Kısım, cüz olarak ele alındığında mübâh, külliyen ele alındığında da işlenmesi matlûptur (mendûb ya da vâcib düzeyinde).
2. Kısım, cüz olarak ele alındığında mübâh, küll olarak ele alındığında ise terki matlûptur (mekruh ya da haram düzeyinde). Buradaki terkten maksat, o şey üzerinde müdavim olmak demektir. Bunların cüz'î olarak işlenmeleri mübâh olmakla birlikte, küllî olarak ele alındıklurında yani devamlı olarak işlenmeleri durumunda yasaklanmışlardır.
3. Ve 4. Kısımlar da, 2. Kısmın hükmünü alırlar.
Bu son cümlenin mânâsı şudur: mübâh görüldüğü üzere, eğer bir başkasına hizmet ediyor ise, hizmet ettiği şeye nis*betle hüküm almaktadır. Burada hizmet bazan mubahın terki tarafında bulunur. Mesela mesire yerlerinde devamlı[78] gezinmeyi, kuş sesi ve mûsikî dinlemeyi terketmek gibi. Bunlar matlûp bulunmaktadır. Bazan da hizmet, mü-bâhın işlenmesi tarafında bulunur; temiz ve helâl olan şeylerden faydalanmak gibi. Çünkü, israf olmamak kaydıyla bunlardan imkân nis-betinde faydalanmak matlûp bulunmaktadır. Çünkü bunlar zarûriy-yâttan olan ve matlûp bulunan nefsin korunması prensibinin yerine getirilmesine hizmet etmektedir. Mubahın terki matlûp olan şeye hadim olması durumu ise bunun aksinedir; çünkü bu durumda mübâ-hın işlenmesi zarûriyyâttan olan esaslarla zıtlık teşkil'etmekte, onlarla uğraşmaktan insanı alıkoymaktadır.
Bir başka mübâha hizmet eden mübâh da bunun (yani ikinci grubun) hükmündedir. Dördüncüye gelince, mubahın itibara alınacak herhangi bir şeye hizmeti olmuyorsa, onun işlenmesi sağduyu sahiplerince abesle iştigal ya da o mânâda bir şey olur; dolayısıyla o da, terki matlûp bir hal alır. Çünkü bu durumda mubahın işlenmesi ne dünyevî ne de uhrevî bir maslahat teminine yönelik olmaksızın vaktin öldürülmesinden başka bir şeye katkısı bulunmamaktadır. Şu halde o, terki matlûp olan bir şeye hadim durumundadır. Neticede de küll açısından ele alındığında terki matlûp olur. Üçüncü kısım da dördüncünün aynısıdır. Çünkü o da (neticede terki matlûp olan bir şeye) hizmet etmektedir; dolayısıyla onun da terki matlûp hal alır.
Özetle diyebiliriz ki, her mübâh mutlak surette mübâh değildir; onun mübâhhğı sadece cüz olarak ele alınması durumunda söz konusudur. Küll olarak ele alınması durumunda ise işlenmesi matlûp, ya da terki matlûp bir hal almaktadır.
İtiraz: Getirilen bu izah, daha önce ortaya konulan "mubahın terk ve işlenme taraflarının eşit olduğu" esasını bozmaz mı?
Cevap: Hayır! Çünkü daha önce sözkonusu edilen şey haricî unsurlara iltifat edilmeksizin, mübâhm bizâtihî kendisi idi. Burada ise mübâh haricî unsurlar göz önünde bulundurularak ele alınmaktadır.eğer bizatihi mubahın kendisine bakılırsa, o burada "cüz itibarıyla mübâh" diye isimlendirilen şey olmaktadır. Haricî unsurlar açısından bakıldığında da o, burada "küll olarak (işlenmesi ya da terki) matlûp" diye nitelendirilen netice ortaya çıkmaktadır. Meselâ, diyelim ki şu güzel elbisenin giyilmesi mubahtır ve sâri' nazarında onun giyilme-siyle giyilmemesi arasında bir fark yoktur. Şâri'in bu ikisinden birisi doğrultusunda bir kasdı bulunmamaktadır. Meseleye bizatihi mubahın kendisine sırf mübâh olması açısından bakıldığında bu netice makûldür ve vâkidir. Ancak konuya, giyinmenin sıcak ve soğuktan koruması, avret yerlerini örtmesi, insanı güzel göstermesi vb. Gibi açılardan yaklaşıldığında, elbisenin giyilmesi matlûp bir hal almaktadır. Bu matlûp olma vasfı ne bu elbiseye, ne de muayyen bir vakte mahsûs değildir. Bu yaklaşım cüz açısından değil, küll açısından olmaktadır. [79]
Konular
- Beşinci Mukaddime:
- Altıncı Mukaddime:
- Yedinci Mukaddime
- Sekizinci Mukaddime
- Dokuzuncu Mukaddime
- Onuncu Mukaddime
- On Birinci Mukaddime
- On İkinci Mukaddime
- On Üçüncü Mukaddime
- BİRİNCİ KISIM
- HÜKÜMLER KİTABI
- Şer'î Hükvmler
- Birinci Mesele:
- İkinci Mesele
- Üçüncü Mesele
- Dördüncü mesele
- Beşinci Mesele
- Yedinci Mesele
- Sekizinci Mesele
- Dokuzuncu Mesele
- Onuncu Mesele
- On Birinci Mesele
- On İkinci Mesele
- On Üçüncü Mesele
- VAZ'Î HÜKÜMLER
- Vaz'ı Hükümlerin Birinci Nevi: Sebeb
- Birinci Mesele
- İkinci Mesele