Onbırıncı Mesele:


Delil, lafız hakkında hakîkat olduğu zaman, onunla mecazî mânâya istidlalde bulunulamaz. Ancak müşterek lafzın umumu[196] vardır (ve umumdan hareketle müşterek lafzın her bir mânâsı aynı anda kastedilmiş olabilir) görüşü kabul edilirse bu bir istisna olur. Bu durumda şart olarak da o lafzı o mânâda Arapların kullanır ol­ması ileri sürülür. Bu şart bulunmadığı zaman ise bilinen dışında başka mânâda kullanılamaz.
Şartın varlığı ile beraber müşterekin her mânâsının aynı anda kastedilebileceğine örnek: "Ölüden diri, diriden ölü çıkarırsın..."[197] âyetidir. Bir grup bu âyetteki hayat ve ölümden maksadın hakîkî anlamda hayat ve ölüm olduğunu söylemişlerdir. Bu anlam­da âyet meselâ, ölü nutfeden canlı insanın çıkarılması; canlı insan­dan ölü nutfenin çıkarılması şeklinde ya da buna benzer anlamlar­da anlaşılır. Başka bir grup ise, hayat ve ölüm kelimelerini "Ölü iken kalbini dirilttiğimiz... kimsenin durumu..."[198] gibi âyetlerde kullanıldığı gibi mecazî anlamda tefsir etmişlerdir. Bir başka grup[199] ise müşterek lafzın umûmu vardır görüşünden hareketle âyetten her ikisinin de birden murat olduğunu iddia etmişler ve böylece lafzın hem hakikat hem de mecaz anlamda kullanıldığını söylemişlerdir. Bu essasla ilgili pek çok örnek vardır.
Şartın bulunmaması haline örnek: "Ey inananlar! Sarhoşken, ne dediğinizi bilene kadar, cünübken yolcu olan müstesna— gusledene kadar namaza yaklaşmayın"[200] Müfessirler buradaki sar­hoşluktan (sekr) maksadın hakikat mânâda sarhoşluk ya da mecazî mânâda uyku sarhoşluğu olduğunu söylemişlerdir. Cünüb-lük ve ondan dolayı gusülden maksadın da hakikat mânâda bilinen şey olduğunu söylemişlerdir. Eğer sarhoşluk sözcüğü, gerçek an­lamda içki içmeden doğan sarhoşluğun kastedilmesi yanında, tak­vaya itibarla ibadetin kabulüne engel olan gaflet, şehvet ve dünya sevgisi sarhoşluğu diye tefsir edilecek olursa; cünüblükten maksat, günah kirlerine bulanmak, gusül ise tevbe etmektir[201] denilecek olursa, işte bu şekilde yapılacak tefsirler muteber olmayacaktır.
Çünkü Araplar, bu gibi yerlerde bu anlamlarda bu kelimeleri kul­lanmazlar ve bu kelimelerin bu anlamlarda kullanıldığını bilmez­ler. Çünkü Arap cünüblük ve gusül kelimelerinden hakikat mânâları dışında birşey anlamaz. Benzeri bir diğer örnek de: "Ayakkabılarını çıkar"[202] âyeti hakkındadır. Bazıları âyetteki "na'leyn" (iki ayakkabı) dan maksadın iki âlem (dünya ve ahiret) ol­duğunu söylemişlerdir. Ancak bu mânâlar, bu lafızlar için Araplar-ca ne hakikat ne de mecaz olarak bilinmeyen şeylerdir. Yine Hz. Peygamber'in "Tedavi olun; çünkü derdi indiren Allah mutlaka devasını da indirmiştir"[203] hadisinden, günah dertlerin­den tevbe ile tedavi olunuz, işareti çıkarılmıştır. Bütün bu yorum­lar geçerli değildir. Serî delillerin bu şekilde kullanılmaları doğru olmaz. Böyle bir tavrın sahih olmadığını gösteren en güçlü delil; Kur'ân'ın Arapça ile, Arapların dili ile gelmiş olmasıdır. Sünnet de aynı şekilde Arapların anlayabileceği bir dil ile gelmiştir. Bu tür yo­rumlar ise, onlarca bilinmeyen şeylerdir. Bu konu —Allah'ın izni ile — yerinde izah edilmiştir.[204] İlim erbabından olup tefsir sahasında söz sahibi bir âlimden böyle bir tefsir nakledildiği zaman gösterile­cek tavır -Allah'ın izni ile ileride ele alınacaktır.[205]  [206]                       


Eser: El-Muvafakat

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

El-Muvafakat

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..