logo logo

Yeni nesil güncel konularla ilgili sorular ve cevaplar!

Fetvalar.Com

Yeni Nesil Fetvalar

Sistemimize üye olarak sitemizi daha aktif olarak kullanabilirsiniz.

Üyelik için tıkla

Fetvalar.Com

Güncel sorular ve cevapları

Dokuzuncu Mesele:[168]


Her bir şer'î delilin küllî olarak kabul edilmesi mümkündür; onların sîga ve lafız itibarıyla genel ya da husûsî olmaları arasında fark   yoktur.    "Mü'minlere   değil sade sana mahsus olmak üzere..."[169] ve benzeri nasslarda olduğu gibi, bir delil tarafından şahsa özelliği belirtilen konular bu kaidenin istisnasını teşkil eder.

Bunun delili şudur: Kendisine dayanılan nass, ya küllidir ya da cüzîdir. Eğer küllî ise, zaten maksat hasıl olmuş demektir. Yok cüzî ise, bu cüzîlik esas teşrî hasebiyle değil nassın inmesine sebep olan olay hasebiyledir. Dolayısıyla öylesi durumlarda da nassm hükmü genel kabul edilir. Buna şu hususlar delalet eder:
1. Esasta teşriin genel oluşu. Bu konuda şu âyetler hatırlana-,bilir: "Ey insanlar! Doğrusu ben ... Allah'ın hepiniz için
gönderdiği peygamberiyim[170] "Ey Muhammedi Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak göndermi­şizdir[171] "Sana da insanlara gönderileni açıklayasın diye Kur'ân'ı indirdik[172] Bu husus kesin olmaktadır ve bu ke­sinlik, Huzeyme'nin şehadeti[173], Ebû Bürde'nin oğlağı[174] konusunda vârid olan hadislerle bozulacak değildir. Hadiste de şer'îatın genelliği bildirilmiş ve "Ben kızıl ve siyah tenli­lere (yani bütün insanlara) gönderildim" buyurulmuş-tur.[175]
2. Kıyasın meşruluğu ilkesi:  Kıyasın anlamı,  sîgası özel olan bir nassı, mânâ bakımından genelleştirmekten başka birşey değildir. Kıyasın meşruluğu, üzerinde ittifak edilen bir hu­sustur.  Eğer cüzî hakkındaki delilin küllî olarak ele alınıp genelleştirilmesi   caiz olmasaydı, o zaman   kıyas imkânı kalmazdı.
3. Yüce Allah'ın şu buyruğu: "Sonunda Zeyd eşiyle ilgisini kes­tiğinde onu seninle evlendirdik ki, evlatlıkları eşleriyle ilgilerini kestiklerinde onlarla evlenmek konusunda mü'minlere bir sorumluluk olmadığı bilinsin"[176] Burada evlendirme fi­ilinin, genellik ya da başka birşey gerektirecek bir sîgası yoktur. Ancak Yüce Allah, onun bir örnek olması için pey­gamberine böyle emrettiğini açıklamış ve bunun gerekçesini de "... mü'minlere bir sorumluluk olmadığı bilinsin" diye beyan buyurmuştur. Başka bir âyette de: "Allah'ın Rasû-lünde sizin için güzel bir örnek vardır"[177]buyurulur. Allah Rasûlüne has olmak üzere Yüce Allah bazı özellikler kıl­mıştır: Kadının kendisini ona hibe etmesi, eşlerinin kendi­sinden sonra başkalarına haram olması, dört kadından faz­lasıyla evli olmasına izin verilmesi gibi. Buna rağmen onun­la ilgili olan bu evlendirme işinin hükmü genelleştirilmiş; ona has olan istisnaî birkaç hüküm hariç kendisine hitap eden deliller genelleştirilme hükmü dışına çıkmamıştır. Bu durumda, başkaları hakmda özel olarak gelen nassların —genel bir lafızla gelmese bile— genellik ifade edeceği da­ha da açıklık kazanacaktır. Mutlak ifadeler de aynı şekilde, genel olarak değerlendirilecektir.
Hz. Peygamber bu hususu hem sözü hem de fiili ile açıklamışlardır. Sözlü açıklamasına misal: "Benim bir kişi hakkındaki hükmüm, cemâat için de hükmüm demek­tir"[178] Birçok kere kendisine özel konular hakkında başvu­rup aldıkları cevaplar karşısında, "Bu sadece bize mi hastır? Yoksa bütün insanlar için geçerli midir?" diye sordukların­da: "Bilakis bütün insanlar içindir" buyurmuştur. "Gündü­zün iki ucunda ve gecenin gündüze yakın zamanlarında na­maz kıl. Doğrusu iyilikler kötülükleri giderir"[179] âyetinin inişine sebep olan mesele[180] ve benzerlerinde olduğu gibi. Hz. Peygamber kendisini insanlar için bir örnek (nümûne-i imtisal) olarak takdim etmiştir. Nitekim oruç tutma niyeti ile birlikte cünüb olarak sabahlama, guslün sünnet mahallerinin karşılaşmasından gerekeceği hadisle­rinde bu husus gayet açık olarak ortaya çıkmaktadır. Onun (sehiv secdesi hakkında): "Ben, sünnet olması için unuturum ya da unutturulurum[181] demesi; "Benim nasıl namaz kıldığımı görüyorsanız, siz de öyle kılın[182]"Hac menâsi-kini benden alınız[183] buyurması bu hususu dile getirmek­tedir. Benzeri deliller çoktur. [184]