Birinci Mesele:
Şu bilinmelidir ki, küllî kaideler ilk konulan esaslar olmaktadır. Bunlar daha çok Hz. Peygamber'e Mekke'de iken inmiş bulunan esaslardır. Daha sonra Medine'de inen bazı şeyler bunları takip etmiştir ve bunlarla temeli Mekke'de atılan kaide ve esaslar tamamlanmış olmaktadır. Bu genel kaide ve esasların ilk başta geleni Allah'a, peygamberine ve âhiret gününe iman esasları idi. Sonra bunları genel esaslar takip etti: Namaz, infak vb. gibi. Her türlü küfür çeşitleri ya da küfre tâbi bulunan şeyler yasaklandı. Allah'tan başkası adına ya da Allah'a koşulan düzmece ortaklar adına hayvan boğazlama, bir temeli olmaksızın kendi kendilerine bazı şeyleri haram kılma ya da vacip kılma gibi her türlü Allah'a karşı yapılan asılsız iftiralar bunlardandı. Çünkü bunlar Allah'tan baş- [103] kasma tapınma düşüncesini destekleyen şeylerdi. Öbür taraftan bütün güzel huylar emredildi: Adalet, ihsan, ahde vefa, affetme, cehaletten ve cahillerden yüz çevirme, kötülükleri en güzel şekilde savma, sadece Allah'tan korkma, sabır, şükür ve benzeri güzel huylar gibi. Keza her türlü kötü huylar da yasaklandı: Fuhuş, her türlü kötülükler, taşkınlık ve zulüm, bilgisizce hükümde bulunma, ölçü ve tartılarda hile yapma, yeryüzünde fitne ve fesat çıkarma, zina, haksız yere adam öldürme, kız çocuklarını diri diri toprağa gömme, ve benzeri cahiliyet döneminde geçerli bulunan her türlü kötü huy ve davranışlar gibi. Mekke döneminde teşri kılman şeyler arasında cüz'î-fer'î hususlar çok nadirdi. Buna karşı küllî kaide ve esaslar inen ve teşrî kılman hükümler arasında büyük çoğunluğu teşkil ediyordu.
Sonra Hz. Peygamber Medine'ye hicret etti. Burada İslâm bir devlet haline gelince ve giderek güçlenen ve genişleyen bir yapı halini alınca, geri kalan küllî esaslar da bu dönemde tedricî olarak tamamlanmış[1] oldu. Ara bulmak, akitlere karşı vefa göstermek, sarhoş edici içkilerin haram kılınması[2], zarurî ve onların tamamlayıcısı durumunda olan hâcî ve tahsînî esasları koruma amacıyla hadlerin konulması, çeşitli hafifletme yolları[3] ve ruhsatlar vasıtasıyla kolaylıkların getirilmesi ve güçlüğün kaldırılması ve benzeri teşrî kılınan bütün bu hususlar daha önce konulmuş bulunan küllî kaide ve esasların tamamlayıcısı mahiyetinde olmaktadır.
Nesh, şer"î hükümlerin yerleştirilmesini temin amacıyla ilâhî hikmet gereği olmak üzere çoğunlukla Medine döneminde gerçekleştirilmiş şer'î bir tasarruftur. Nesh üzerinde düşündüğümüzde, nesh uygulamasının büyük çoğunluğunun özellikle de İslâm'a yeni girmiş kimseler için bir ön hazırlık mahiyetinde aslî hükme ısındırma ve kalpleri alıştırma için gerçekleştirildiğini göreceğiz. Meselâ namaz önceleri günde iki vakit idi, sonra beş vakit oldu. İlk önceleri infak tamamen kişinin kısmen kendi tercihine bırakılmış[4] birşey-di, daha sonra cins ve miktarı belirli şeylerden mecburî hale getirildi. Medine'de önceleri kıble Beytu'l-Makdis'e doğru idi, sonra Kabe oldu. Önceleri mut'a nikahı helâldi, sonra haram oldu[5]. Önceleri talâk bir grubun görüşüne göre belli bir sayı İle sınırlı değildi, sonra üç sayısıyla sınırlandı. Zıhâr önceleri talâk sayılıyordu, sonra talâktan ayrı bir hükme konu oldu. İslâm'dan önceki haliyle belli bir süre mevcut kalıp da sonra hükmü kaldırılan veya İslâm döneminde meşru kılınıp aslında hafif olan, sonra aslî hüküm konularak muhkem hale getirilen diğer meseleler de bunlar gibidir. [6]
Eser: El-Muvafakat
El-Muvafakat
Son eklenen ruyalar
- rüya tabiri
- Rüyada beyaz kıyafetli olarak hz. Ali'yi görmek
- Dağdan inerken kurbağadan korkup bağırdım
- Altın yüzük, kar, ölü hayvanlar ve bal ikram ettim
- Rüyamda bulaşık makinası almam ne demek
- devamlı dişlerim elime dökülüyor agrısız
- rüyam da başka kimse nı namaz kıldı nı gormek
- rüyada kar görmek
- rüyamda sigara paketini eşime verdim
- ruyamda sag elımın sarktıgını gordum