Dördüncü Mesele :


Zarurî, hâcî ve tahsînî konulardan olan küllî kaidelerde nesh meydana gelmez.[90] İstikra neticesinde ortaya çıkmıştır ki, nesh sa­dece cüz'î fer'î mesâilde vuku bulmuştur. Çünkü beş zarurî esasın korunmasına yönelik her hüküm sabit bulunmaktadır. Eğer bunlar içerisinden bazı cüziler neshe dilmişse, bu mutlaka onların hıfzını temine yönelik bir başka hususun konulması yolu ile olmuştur. Eğer yerine birşey konulmaksızm nesh meydana gelmişse, bu du­rumda da korumanın aslı mutlaka baki kalmış olacaktır. Zira, bir cinsin bazı nevilerinin kaldırılmış olmasından o cinsin kaldırılmış olması gibi bir sonuç meydana gelmez.
Hatta usûlcüler, zarurî esasların her millette (şeriatta) dikka­te alınmış olduğunu, her millete göre koruma şekilleri farklı olsa bile esasta bunların müşterek olduklarını iddia etmişlerdir. Hâcî ve tahsînî konularda da durumun böyle olması gerekir. Şu âyetler bu hususu ortaya koymaktadır: "Allah Nuh'a buyurduğu şeyleri size de din olarak buyurmuştur. Ey Muhammedi Sana vahyettik; İbra­him'e, Musa'ya ve İsa'ya da buyurduk ki: Dine bağlı kalın, onda ay­rılığa düşmeyin[91] "Ey Muhammedi Peygamberlerden azim sahi­bi olanların sabrettiği gibi sen de sabret"[92] Pek çok peygamber­den bahsettikten sonra şöyle buyrulmuştur: "İşte bunlar Allah'ın doğru yola eriştir dikleridir, onların yoluna uy[93]"Allah'ın hük­münün bulunduğu   Tevrat yanlarında   iken, ne yüzle seni hakem tayin ediyorlar da sonra bundan yüz çeviriyorlar."[94] Daha pek çok âyette daha Önceki şeriatlarda mevcut bulunan küllî hükümlerden haber verilmiştir ve bunlar aynen bizim şeriatımızda da bulunmak­tadır ve   aralarında bir fark yoktur. Yüce Allah şöyle buyurur: "Atanız İbrahim'in dini.[95] Hz. Musa'nın kıssası ile ilgili olarak da: "Şüphesiz ben Allah'ım. Benden başka tanrı yoktur. Bana kul­luk et; Beni anmak için namaz kıl[96] "Sizden Öncekilere oruç ya­zıldığı gibi size de yazıldı"[97]infaktan men hakkında gelen "Biz bunları, vaktiyle bahçe sahiplerini denediğimiz gibi denedik.[98] âyetleri; "Orada onlara  cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak... diye yazdık.[99] Ve bunlara benzer daha pek çok zarurî esaslar hakkında gelen âyetler bunu göstermektedir.
Hâcî konularda da durum aynıdır. Çünkü biz onların takat üs­tü yükümlülüklere maruz kalmadıklarını biliyoruz. Her ne kadar onlar bazı meşakkat veren yükümlülüklerle muhatap tutulmuşlar-sa da, bu hâciyyâtm dikkate alınmış olduğu esasını ortadan kaldır­maz. Öbür taraftan tahsînî olan hususlarda da durum farklı değil­dir. Yüce Allah şöyle buyurur: "Siz kadınları bırakıp şehvetle er­keklere yaklaşıyorsunuz[100] Öbür taraftan "Onların yoluna uy"[101] ifadesi zahiri ile, eza ve işkencelere karşı sabır ve metanet göster­me, düşmanca tavırları en güzel şekilde savma gibi onların güzel âdetlerine de şâmil olmaktadır.
"Sizden her biriniz için bir yol ve bir yöntem kıldık (şir'aten ve minhâcen)"[102]âyetine gelince, bu tamamen cüz'î fer'î konularla il­gili olmaktadır.[103] Bu şekilde âyet ve hadislerin mânâları toplan­mış olur. Şerîatlerde nesh bulunmasına rağmen, onların asıl ve esasları birlik arzettiğine ve değişmeden kalıp neshe konu olmadı­ğına göre, bütün şeriatların güzellikerini kendisinde toplayan aynı İslâm şeriatı içerisinde bu esasların değişmeden kalması ve neshe konu olmaması öncelikli olarak sabit olacaktır. Allah Teâlâ en iyisi­ni bilir. [104]


Eser: El-Muvafakat

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

El-Muvafakat

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..