logo logo

Yeni nesil güncel konularla ilgili sorular ve cevaplar!

Fetvalar.Com

Yeni Nesil Fetvalar

Sistemimize üye olarak sitemizi daha aktif olarak kullanabilirsiniz.

Üyelik için tıkla

Fetvalar.Com

Güncel sorular ve cevapları

SEKİZİNCİ MESELE:


Rasûluıiah'm ikrarı, eğer fiiline uygun düşmüşse, hiç­bir şaibe içermeksizin ona uyulması sahih olacak ve bu uyma mertebelerinin en üst derecesinden aşağıda olmayacaktır. Çünkü Rasû-lullah'ın bir şeyi işlemiş olması, o şeyin doğruluğu anlamı­na gelmektedir. Böylesi bir fiile, bir başkasının fiili için söz konusu olan ikrarının eklenmesi halinde, sanki sırf fiiline uyulmuş gibi ola­cak, ikrar ise isbat edici fazladan bir delil olacaktır.[337]

İkrarına fiilinin uygun düşmemesi halinde ise durum böyle de­ğildir. Çünkü ikrar, her ne kadar sıhhat hükmünü gerektirse de terk ona muarız gibi olmaktadır. Burada gerçek anlamda bir tearuz durumu gerçekleşmiş olmasa bile, duraksama (tevakkuf) şaibesi atılmış olacaktır. Çünkü o konuda Rasûhıllah tevakkuf et­miş, ikrar ettiği şeyi bizzat işlememiştir.
Bunun örneği, her ne kadar aslında mubah ise de Rasûlullah'm eğlence ve şarkı dinlemekten kaçınması[338]işlenmesinde bir sakınca olmamasına rağmen, eğlenceden uzak durmasıdır. Ba­zen huzurunda cahiliye dönemine ait bazı şeyler hakkında konu surlardı[339] ve Rasûlullah muhtemelen bunlara tebessüm ederdi. Bu kabilden olan şeyleri kendisi ise asla bir ihtiyaç ya da zaruret olmadıkça zikretmezdi. Bir kadın gelip hayız kanından na­sıl temizleneceğini sorduğu zaman: "Emici bir bez parçası al ve onunla taharetlen" buyurmuştu. Kadın: ^Onunla nasıl taharetlene­ceğim?" diye sorduğunda da az önceki aynı cevabını tekrarlamış ve utanarak yüzünü kapamıştı.[340] Hz. Âişe, Rasûlullah'm muradını anlamış ve kadına daha açık ve sarih bir biçimde anlat­mıştı.[341]Rasûlullah Hz. Âişe'nin bu aşikâre izahını ikrarla karşılamış; fakat bizzat kendisi utandığından böyle bir şeye gitme­mişti. Böyle bir şey, o şeyin beyanı taayyün etmediği zaman dikka­te alınır; çünkü o caiz türünden olmaktadır.[342]Ancak taayyün ede­cek olursa, o zaman her nasıl olursa olsun illâ da anlatılması gerekir. Çünkü bu durum, hakların kesiştiği yerdir. Konu ile ilgili ör­nekler çoktur.[343]

Kısaca söylemek gerekirse, bizzat ikrarın kendisi, değerlendir­meye tâbi tutmaksızm mutlak cevaz hükmüne delâlet etmemekte­dir. Aksine ikrarlar içerisinde böylesine mutlak cevaz ifade edenleri de vardır: İşlenmesi matlup olan fiiller ile sırf mubah olan şeyler karşısında gösterilen ikrarlar gibi. öbür taraftan mutlak cevaz ifa­de etmeyenleri de vardır; verilen Örneklerde olduğu gibi.
Eğer ikrar ile birlikte söz de bulunursa, o zaman durum az Ön­ce geçen fiilin ikrar üzerine eklenmesi durumunda olduğu gibi olur ve fiile bakılır; mutabakat halinde mutlak sıhhat hükmü ile hük­medilir; muhalefet halinde ise mutlak surette böyle bir hükme gi­dilmez.[344] [345]