İznik'in Alınması
İznik çok önemli bir yerdi. Bir ara İstanbul'un Haçlı Seferlerinin dördüncüsünde Haçlıların eline geçmesi üzerine, Kayser İznik'e kaçmış ve bir müddet orayı Doğu Roma imparatorluğunun başşehri olarak kullanmıştı.
Orhan Bey'in emriyle Karaten ve Arağan kalesindeki mü-cahidler İznik'i sıkıştırdılar. İznik halkı kale dışında olan bağ ve bahçelerine gidemez oldular.
Kayser, İznik'in sıkıştırıldığını haber alınca, gemilere bindirdiği ordusunu deniz yoluyla İznik'e gönderdi.
Sultan Orhan, kurduğu istihbarat mükemmelliği sayesinde, anında haber alıyordu.
Kendisi İznik'e bizzat, oğlu Rumeli Fatihi Süleyman Paşa'yı Yalova üzerine gönderdi. Süleyman Paşa, yaptığı bir gece baskınıyla, küffar ordusunu perişan etti. Ordu kumandanını ve ileri gelen zabitleri esir alarak babasına gönderdi, iznik ahalisi, yardım kuvvetlerinin İslâm kılıcı ve dirayeti önünde perişan olduğunu 'öğrenince, Sultan Orhan'dan eman dilediler. Eman diyene kılıç vurmayan İslâm mücahidi, bu isteği kabul etti, onlara eman verdi. İznik Tekfuru, İznik'ten ayrılıp İstanbul'a geldi. Osmanlıların adaletini duymuş ve görmüş olan İznik ahalisi, Sultan Orhan'ın ülkesine dahil olmayı cana minnet bildiler. Bütün bunlar, H. 731 senesinde vuku bulmuştur. Orhan Bey, İznik Kadılığını Kara Halil'e vermiş, boş evleri gazilerine verirken, dul kalan Rum kadınlarını da askerleriyle evlendirdi. Birçok imaret ve kervansaraylar yaptırdı. İmaretler, Osmanlının her mahaiiede kurulu aş ocaklarıydı. O mahallenin fakirleri, o imaretlerde çıkan yemeklerle karınlarını doyururlar, kimsenin minneti altına girmezlerdi. Aç insanın kalmadığı bir ülkede, açlık yüzünden hırsızlık olmayacağından, halkın aldatılmasına imkan bırakılmamış oluyordu. Sultan Orhan, imaretlerin açılış gününe yaptırttığı yemek ziyafetinde, ahaliye kendi elleriyle yemek dağıtmıştır.
Bir kiliseyi camie tahvil eden Sultan Orhan, Osmanlı Devletinde ilk medreseyi burada yaptırdı. Medresenin müderrisliğini Kayserili Şeyh Davud'a verdi. Kayserili Şeyh Davud içi dışı mamur bir zattı. Tasavvufu Sadreddin Konevî'den almış Muhiddin-i Arab'ı Hazretlerinin Füsus adlı eseri üzerine bir şerh yazmıştır.
Bu arada İzmit valisi olan Süleyman Şah, adaletinin şaş-mazlığım her tarafa duyurmuştu. Bunu duyan komşu tekfu-run ahalisi Osmanlı tabiyetine girebilmek için can atıyordu. Çünkü adalet tevziinde muvaffakiyet, her ahalinin adalet sahibine gönül vermesini sağlar. Bu sebeble Tarakça, Göynük ve Mudurnu bu hislerle Süleyman Şah'a savaşsız tâbi oldular.
Orhan Bey'in emriyle Karaten ve Arağan kalesindeki mü-cahidler İznik'i sıkıştırdılar. İznik halkı kale dışında olan bağ ve bahçelerine gidemez oldular.
Kayser, İznik'in sıkıştırıldığını haber alınca, gemilere bindirdiği ordusunu deniz yoluyla İznik'e gönderdi.
Sultan Orhan, kurduğu istihbarat mükemmelliği sayesinde, anında haber alıyordu.
Kendisi İznik'e bizzat, oğlu Rumeli Fatihi Süleyman Paşa'yı Yalova üzerine gönderdi. Süleyman Paşa, yaptığı bir gece baskınıyla, küffar ordusunu perişan etti. Ordu kumandanını ve ileri gelen zabitleri esir alarak babasına gönderdi, iznik ahalisi, yardım kuvvetlerinin İslâm kılıcı ve dirayeti önünde perişan olduğunu 'öğrenince, Sultan Orhan'dan eman dilediler. Eman diyene kılıç vurmayan İslâm mücahidi, bu isteği kabul etti, onlara eman verdi. İznik Tekfuru, İznik'ten ayrılıp İstanbul'a geldi. Osmanlıların adaletini duymuş ve görmüş olan İznik ahalisi, Sultan Orhan'ın ülkesine dahil olmayı cana minnet bildiler. Bütün bunlar, H. 731 senesinde vuku bulmuştur. Orhan Bey, İznik Kadılığını Kara Halil'e vermiş, boş evleri gazilerine verirken, dul kalan Rum kadınlarını da askerleriyle evlendirdi. Birçok imaret ve kervansaraylar yaptırdı. İmaretler, Osmanlının her mahaiiede kurulu aş ocaklarıydı. O mahallenin fakirleri, o imaretlerde çıkan yemeklerle karınlarını doyururlar, kimsenin minneti altına girmezlerdi. Aç insanın kalmadığı bir ülkede, açlık yüzünden hırsızlık olmayacağından, halkın aldatılmasına imkan bırakılmamış oluyordu. Sultan Orhan, imaretlerin açılış gününe yaptırttığı yemek ziyafetinde, ahaliye kendi elleriyle yemek dağıtmıştır.
Bir kiliseyi camie tahvil eden Sultan Orhan, Osmanlı Devletinde ilk medreseyi burada yaptırdı. Medresenin müderrisliğini Kayserili Şeyh Davud'a verdi. Kayserili Şeyh Davud içi dışı mamur bir zattı. Tasavvufu Sadreddin Konevî'den almış Muhiddin-i Arab'ı Hazretlerinin Füsus adlı eseri üzerine bir şerh yazmıştır.
Bu arada İzmit valisi olan Süleyman Şah, adaletinin şaş-mazlığım her tarafa duyurmuştu. Bunu duyan komşu tekfu-run ahalisi Osmanlı tabiyetine girebilmek için can atıyordu. Çünkü adalet tevziinde muvaffakiyet, her ahalinin adalet sahibine gönül vermesini sağlar. Bu sebeble Tarakça, Göynük ve Mudurnu bu hislerle Süleyman Şah'a savaşsız tâbi oldular.
Konular
- Osman Gazi'nin Hutbede İlk Olarak Adınım Yer Alması
- Eskişehir'de Pazar Bacı Vakası
- Osman Bey'in Savaşları
- Bilecik'in Fethi Ve Yarhisar İle İnegöl'ün Durumu
- Bazı Kalelerin Fethi Ve Bizans'a İlk Tokat
- Osman Bey'in Saltanat Devri
- Osman Bey'in Sözüne Bağlılığı
- Sultan Osman Ve Bizans
- Mihal Bey'in Müslüman Olması
- Moğolların Kayser'e Yardımı
- Osman Gâzi'nin Hanımları Ve Çocukları
- Bursa'nın Fethi Ve Osman Gâzi'nin Vefatı
- SULTAN ORHAN GAZİ
- Sultan Orhan, Ağabeyi Alâaddin Bey'e Vezirlik Teklif Ediyor
- Alâaddin Paşa'nın Vezirliği Kabol Etmesi
- İznik'in Alınması
- Şehzade Süleyman Paşa'nın Seraskerliği
- Sultan Orhan Gazi Gemlik'in Fethi
- Sultan Orhan'ın Bürsa'yı Başşehir Yapması
- Sultan Orhan Ve Bizans
- Karesi Vilayetimin Alınışı
- Rumeli Fetihleri
- Süleyman Paşa'nın Vefatı
- İslâm Mücahidlerine
- Orhan Gâzi'nin Hanımları Ve Çocukları
- Sultan Orhan'ın Vefatı
- Okuma Parçası:
- Şehzade Halil'in Macerası
- SULTAN MÜRAD-I HÜDAVENDIGAR