Rami Paşa'nın Sadareti
Son zamanlarda Karadeniz tarafında Rusların yaptığı faaliyetlere bakarak olucak herhalde Gürcistan; Osmanlı devletine ödemekle yükümlü olduğu vergileri tediye etmez olmuştu. Sadrazamı ilk işi olarak bu ülke üzerine asker sevk ederken görmekteyiz ayrıca da, bütün dikkatini memleketin dahili işlerini tanzime teksif ettiğini görüyoruz. Devletin tahsil edemediği gelirleri toplama hususundaki gayreti pek isabetliydi. Rami Paşa'yı idari işlerde gösterdiği başarıyı, askerlik mesleğinden anlamadığı için cihet-i askeriyeye nâzım rolünü beceremedi.
Tarih-i Siyasiyye "yazan Kâmil Paşa mezkûr eserinde aynen şunları ifade etmekte: ". Askerlikten bibehre olmasına mebni mülkiye kısmı lehinde ve askeriye takımı ise, mahareti askeriyesi olan, Daltaban Mustafa Paşa'nın azli ve katlinde, zimedhal olduğu vesilesiyle sadrı müşarileyhin aleyhinde olduğundan... "Meslek-i celile-i askeriyeden pek haberdar olmayan Rami Paşa askerlerin hazırlamakta olduğu isyanı sezemedi," şöyleki: Sadrazamın vazifeyi yüklenmesinin ardından Gürcistan'a asker şevkini gerçekleştirdiğini yazmıştık, işte sevkedilen askerin pekde ağır davrandığını görüyoruz. Bu yavaşlığın gizli tahkikatı yapılırken, apaçık şekilde de sebeb soruldu. Birikmiş maaşlardan bahsedildiği görüldü. Hatta isyana varabileceğini de imâ yoluyla belirttiler. Hemen birikmiş maaşların ödeneceği vaad edildiği gibi, ikramiye tahakkuk ettirileceği de bildirildi. Fakat isyanda ittifak etmiş yedi ocak askeri, söylenenleri kaale almayarak Et meydanında tekbir getirerek dolaşmaya başladılar. Yedi ocak asken denen gurupların isimleri şunlardı:
1-Yeniçeri. 2-Sipahi. 3-Silahdar. 4-Topçu. 5-Top arabacı. 6-Cebeci. 7-Bostancı. Bu guruba işsiz, güçsüz takımı da iltıedince büyük bir kalabalık meydana gelmiş oldu. Esna-tecrübesi, işin dal-budak saracağını anlamasını getirdi, halde yapılacak iş, yükte hafif pahada ağır mallan yanına dükkanı kapatıp, olayların sonunu beklemek gerektiğinde karar kıldırdı.
Sekbanbaşı, yeniçerinin sadakatten hilaf etmeyen gurubunu yanına alarak sarayı korumaya koştuğu görüldü. İsyancıları sadaret kaimakamı Köprülüzâde Abdullah Paşa'nın, saray yavrusu konağını kuşatmış olarak görüyoruz. Halbuki, Abdullah Paşa, sarayda idi. Bu haber kısa zamanda Konağın Önünde toplanmış isyancılara ulaştı. Konağın önünde asilerin tecavüzkâr tarz da tezahüratları görüldü. Bu sırada konağın iç tarafından atılan bir el silah Cebeci askerlerinden birinin ölümüne sebeb oldu. İsyanın şiddeti her an artmağa başla mıştı. Sarayı korumaya koşmuş bulunan Sekbanbaşı ne hikmetse hapse konurken, şeyhülislâm Feyzullah efendinin damadı İstanbul Kadı'sı Seyyid Mehmed efendi de aynı muameleye, yâni Sekbanbaşı gibi habsedilmişti. Hem isyancı hem de sancak-ı şerifi istemeleri ise pek şaşırtıcı idi. Tabii maksatları, Osmanlı insanının dâima önünde hürmetle eğildiğini bildiğimiz sancağı Nebî'nin, diktikleri isyan bayrağının yanına dikerek ahalinin kendilerinin emellerine ortak olmasını temine matufdu. Sarayda itaat sahibi Bostancılar, Eyyüb-sultan Hazretlerinin türbesinde muhafaza olunan sancak-ı Şerifi kimseye sezdirmeden saraya aşırdılarsada, nasıl haber aldıkları meçhul olan isyancılar sancağı şerifi saraydan zorla getirtip, kendilerinin isyan bayrağının yanına diktiler. Öte yandan; İstanbul Kadı'sina tazyikte bulunularak ulemanın 1 en gelenlerinin, kendi taraflarını tutması ve toplanmasının Gerektiğini ihtar ettiler. Halkın mücbir ihtiyacı olan, fırın, ka-aP ve manav gibi dükkânlar dışında diğer esnafın kapalı ol-asını temin için münadileri bağırttılar. Böyle yapmalarınında sebebi hem yağmayı imkânsız hâle kılmak hem de esnafı malının düşüncesiyle başbaşa bırakmaktı.
İsyana kalkmış bulunan güruh, yeniçeri ağalığına Çalık Ahmed adlı birini seçtiler. Bu seçimle ihtilâl kendisine merkezi idare yeri ve otorite temin etmiş oluyordu. Buna bağlı olarak da, ihtilâl nisbeten muntazam ve bir hiyerarşi bulmuş oluyordu. Orta Camii (Şehzadebaşı Camii) de ulema ve ihtilâl ileri gelenleri toplandılar. Yeri gelmişken sık sık vukubul-makta olan isyan ve ihtilâllerde Orta Camii diye bir ifade yer almaktadır. Bunu Mimar Sinan'ın Saraçhane başındaki çıraklık eseri olarak adlandırdığı Şehzadebaşı Camiine (orta cami) denilmektedir. Yine bazı tarihçiler, bahse konu ihtilâl ve isyanlarda toplanma yeri olarak belirtilen orta cami beyanının, Şehzadebaşı değil, yeniçeri kışlalarının bazı ortalarının içinde yer alan mescidlere orta camii dendiği ifade edilmek-teysede, bir çok vakada toplanılan yerin sadece, orta cami ifadesiyle geçiştirilmediği neresi olduğu da belirtilmiş olduğundan belki, çok az istisna ile orta camii tâbiri, Şehzadebaşı Camii'ne ait olduğu görüşünü muhafaza etmek istiyoruz. İşte bu camide yapılan; ihtilâl ekibi ve ulema arasındaki içtimada sudur eden karar, Şeyhülislâm Feyzullah efendi ve oğullarının derhal azli, padişahın ise bulunduğu Edirne'den Dersa-adete dönmesini taleb eden bir mektup kaleme alınması oldu, ulemadan beş kişi, yedi ocak askerinden, ikişer kişi olmak üzere ondokuz kişilik bir heyet, bu günkü deyime uygun olarak bir ültimatom da, denebilecek mektubu Edirne'de bulunan padişaha tebliğ için yola çıkarıldı.
Tarih-i Siyasiyye "yazan Kâmil Paşa mezkûr eserinde aynen şunları ifade etmekte: ". Askerlikten bibehre olmasına mebni mülkiye kısmı lehinde ve askeriye takımı ise, mahareti askeriyesi olan, Daltaban Mustafa Paşa'nın azli ve katlinde, zimedhal olduğu vesilesiyle sadrı müşarileyhin aleyhinde olduğundan... "Meslek-i celile-i askeriyeden pek haberdar olmayan Rami Paşa askerlerin hazırlamakta olduğu isyanı sezemedi," şöyleki: Sadrazamın vazifeyi yüklenmesinin ardından Gürcistan'a asker şevkini gerçekleştirdiğini yazmıştık, işte sevkedilen askerin pekde ağır davrandığını görüyoruz. Bu yavaşlığın gizli tahkikatı yapılırken, apaçık şekilde de sebeb soruldu. Birikmiş maaşlardan bahsedildiği görüldü. Hatta isyana varabileceğini de imâ yoluyla belirttiler. Hemen birikmiş maaşların ödeneceği vaad edildiği gibi, ikramiye tahakkuk ettirileceği de bildirildi. Fakat isyanda ittifak etmiş yedi ocak askeri, söylenenleri kaale almayarak Et meydanında tekbir getirerek dolaşmaya başladılar. Yedi ocak asken denen gurupların isimleri şunlardı:
1-Yeniçeri. 2-Sipahi. 3-Silahdar. 4-Topçu. 5-Top arabacı. 6-Cebeci. 7-Bostancı. Bu guruba işsiz, güçsüz takımı da iltıedince büyük bir kalabalık meydana gelmiş oldu. Esna-tecrübesi, işin dal-budak saracağını anlamasını getirdi, halde yapılacak iş, yükte hafif pahada ağır mallan yanına dükkanı kapatıp, olayların sonunu beklemek gerektiğinde karar kıldırdı.
Sekbanbaşı, yeniçerinin sadakatten hilaf etmeyen gurubunu yanına alarak sarayı korumaya koştuğu görüldü. İsyancıları sadaret kaimakamı Köprülüzâde Abdullah Paşa'nın, saray yavrusu konağını kuşatmış olarak görüyoruz. Halbuki, Abdullah Paşa, sarayda idi. Bu haber kısa zamanda Konağın Önünde toplanmış isyancılara ulaştı. Konağın önünde asilerin tecavüzkâr tarz da tezahüratları görüldü. Bu sırada konağın iç tarafından atılan bir el silah Cebeci askerlerinden birinin ölümüne sebeb oldu. İsyanın şiddeti her an artmağa başla mıştı. Sarayı korumaya koşmuş bulunan Sekbanbaşı ne hikmetse hapse konurken, şeyhülislâm Feyzullah efendinin damadı İstanbul Kadı'sı Seyyid Mehmed efendi de aynı muameleye, yâni Sekbanbaşı gibi habsedilmişti. Hem isyancı hem de sancak-ı şerifi istemeleri ise pek şaşırtıcı idi. Tabii maksatları, Osmanlı insanının dâima önünde hürmetle eğildiğini bildiğimiz sancağı Nebî'nin, diktikleri isyan bayrağının yanına dikerek ahalinin kendilerinin emellerine ortak olmasını temine matufdu. Sarayda itaat sahibi Bostancılar, Eyyüb-sultan Hazretlerinin türbesinde muhafaza olunan sancak-ı Şerifi kimseye sezdirmeden saraya aşırdılarsada, nasıl haber aldıkları meçhul olan isyancılar sancağı şerifi saraydan zorla getirtip, kendilerinin isyan bayrağının yanına diktiler. Öte yandan; İstanbul Kadı'sina tazyikte bulunularak ulemanın 1 en gelenlerinin, kendi taraflarını tutması ve toplanmasının Gerektiğini ihtar ettiler. Halkın mücbir ihtiyacı olan, fırın, ka-aP ve manav gibi dükkânlar dışında diğer esnafın kapalı ol-asını temin için münadileri bağırttılar. Böyle yapmalarınında sebebi hem yağmayı imkânsız hâle kılmak hem de esnafı malının düşüncesiyle başbaşa bırakmaktı.
İsyana kalkmış bulunan güruh, yeniçeri ağalığına Çalık Ahmed adlı birini seçtiler. Bu seçimle ihtilâl kendisine merkezi idare yeri ve otorite temin etmiş oluyordu. Buna bağlı olarak da, ihtilâl nisbeten muntazam ve bir hiyerarşi bulmuş oluyordu. Orta Camii (Şehzadebaşı Camii) de ulema ve ihtilâl ileri gelenleri toplandılar. Yeri gelmişken sık sık vukubul-makta olan isyan ve ihtilâllerde Orta Camii diye bir ifade yer almaktadır. Bunu Mimar Sinan'ın Saraçhane başındaki çıraklık eseri olarak adlandırdığı Şehzadebaşı Camiine (orta cami) denilmektedir. Yine bazı tarihçiler, bahse konu ihtilâl ve isyanlarda toplanma yeri olarak belirtilen orta cami beyanının, Şehzadebaşı değil, yeniçeri kışlalarının bazı ortalarının içinde yer alan mescidlere orta camii dendiği ifade edilmek-teysede, bir çok vakada toplanılan yerin sadece, orta cami ifadesiyle geçiştirilmediği neresi olduğu da belirtilmiş olduğundan belki, çok az istisna ile orta camii tâbiri, Şehzadebaşı Camii'ne ait olduğu görüşünü muhafaza etmek istiyoruz. İşte bu camide yapılan; ihtilâl ekibi ve ulema arasındaki içtimada sudur eden karar, Şeyhülislâm Feyzullah efendi ve oğullarının derhal azli, padişahın ise bulunduğu Edirne'den Dersa-adete dönmesini taleb eden bir mektup kaleme alınması oldu, ulemadan beş kişi, yedi ocak askerinden, ikişer kişi olmak üzere ondokuz kişilik bir heyet, bu günkü deyime uygun olarak bir ültimatom da, denebilecek mektubu Edirne'de bulunan padişaha tebliğ için yola çıkarıldı.
Konular
- 2. Ahmed'in Hanımları Ve Çocukları
- 2. Ahmed'in Sadrıazamları
- 2. Ahmed'in Şeyhülislâmları
- SULTAN 2. MUSTAFA HAN
- Padişahın İnadı!
- Cülus Bahşişi Engeli
- Tamışvar'ın İmdadına Koşulması
- Mâli Sıkıntı Ve Tütün Yasağı
- Ikı Yönlü Gayret
- Viyana Müzakerelerine Yol Açılıyor
- Deli Petro Ve Kont Dö Kenski Mülakatı
- Karlofça Antlaşması
- Diplomatik Rezalet
- Sadrıazamın İstifası Ve Vefatı
- Daltaban Mustafa Paşa'nın Azli Ve Şahadeti
- Rami Paşa'nın Sadareti
- Edirne Toplantısı
- Valide Sultan-Padişah Mülakatı
- 2. Sultan Mustafa'nın Hâli
- Edirne Olayının Nedeni
- 2. Mustafa'nın Şahsiyeti
- 2. Mustafa'nın Hanımları Ve Çocukları
- Sultan 2. Mustafa'nın Kızları
- Sultan 2. Mustafa'nın Sadrazamları
- 2. Mustafa'nın Şeyhülislamları
- SULTAN 3. AHMED
- Osmanlı Hanedanı Üzerine Görüşme
- Kararlı İstanbul'a Avdet
- Hasan Paşanın Sadareti
- 1slavların Şuurlanması