logo logo

Yeni nesil güncel konularla ilgili sorular ve cevaplar!

Fetvalar.Com

Yeni Nesil Fetvalar

Sistemimize üye olarak sitemizi daha aktif olarak kullanabilirsiniz.

Üyelik için tıkla

Fetvalar.Com

Güncel sorular ve cevapları

Açıklama


Tirmizî bu hadisin "hasen-garib'1 olduğunu söyler. İbn Hibbân ve Hâkim ise, sahih olduğunu bildirmişlerdir.

Bu hadis, üzümün salahının görünmesinin; kararması, buğdayın sala­hının görünmesinin de sertleşmesi olduğunu ifade etmektedir.

Bilindiği gibi, siyah üzümün olgunlaşıp yenilebilir hale gelmesi onun ka­rarması iledir. Beyaz üzümlerin kararması sözkonusu olmadığına göre, ha­dise göre onun satışı da olgunlaşmasından sonra mümkün olacaktır.
Buğdayın satılmasından maksat, başağında iken satılmasıdır. 3367 nolu hadiste, Rasûlullah Efendimizin beyazlaşmadıkça başağı satmayı nehyettiği geçmişti. Başağın beyazlaşması ile tanelerin sertleşmesi aynı zamanda oldu­ğu için hadisler arasında bir çelişki olduğu söylenemez. Zaten o hadisi izah ederken bu manaya işaret etmiştik.

Bu hadiste belirtilen esaslar; meyvenin salahının görünmesinden mak­sadın, onun âfetlerden zarar görmez hale gelmesi olduğunu söyleyen Hane-fîlerin görüşü ile de çelişkili değildir. Çünkü üzüm karardığı zaman âfetlerin mevsimi geçmiş olur. Aynı şey buğday için de sözkonusu olur. Yani üzü­mün kararması ve buğdayın sertleşmesi, aynı zamanda onların âfetlerden kur­tulmuş olmasıdır. Nitekim Muvalta'da; "Üzüm karardığı zaman âfetten korunur" denilmiştir.
Üzümün kararmadan, buğdayın da sertleşmeden önce satışları ile ilgili hükümler, 3367 numaralı hadisin izahı esnasında serdedilen; meyvelerin sa­lahı görünmeden satılmaları ile ilgili hükümler içerisinde incelenmiştir.[163]
3372 .... Yunus'dan rivayet edilmiştir; der ki:

Ebu'z-Zinâd'a; salahı görünmeden önce meyveyi satmanın hük­münü ve bu konuda zikredilen haberleri sordum. Şu cevabı verdi:

Urve b. Zübeyr, Sehl b. Ebî Hasme vasıtasıyla Zeyd b. Sâbit'in şöyle dediğini haber verdi:

(Rasûlullah s.a zamanında), insanlar henüz salahı görünmemiş (ol­gunlaşmamış) meyveleri alıp satıyorlardı. İnsanlar (müşteriler) mey­veleri topladığı ve tarafların haklarını isteme vakti geldiği zaman, müş­teri; "Meyve çürüdü, ermeden bozulup döküldü, hastalık dokundu" -ki bunlar hep âfettir- gibi laflar ediyor ve bununla davalaşıyor (ücre­ti düşürmek istiyor) lardı.

Halkın, Rasûlullah (s.a) katındaki davaları artınca Efendimiz (s.a); ihtilâf ve anlaşmazlıklarının çokluğundan ötürü, bir istişare olmak üzere:
"Eğer bu tür alışverişi (ağacın üzerindeki meyveyi satmayı) bı-rakmayacaksaniz, o zaman salahı görünmedikçe (olgunlaşmadıkça, âfetten zarar görmez hale gelmedikçe) meyveyi satmayınız” buyurdu.[164]