logo logo

Yeni nesil güncel konularla ilgili sorular ve cevaplar!

Fetvalar.Com

Yeni Nesil Fetvalar

Sistemimize üye olarak sitemizi daha aktif olarak kullanabilirsiniz.

Üyelik için tıkla

Fetvalar.Com

Güncel sorular ve cevapları

Açıklama

Münziri'nin açıklamasına göre, elbisenin san ile boyanmasının  caiz  olup  olmaması  konusunda ulema ihtilafa düşmüştür. Bazılarına göre hadisteki, Hz. Peygamber'in el­bisesini  sarıya  boyanmasından  maksat,  saklını  zaferan  ile  boyaması sakalına değen giysilerinin de bu boya ile boyanmasıdır.

Bazılarına göre de bu hadiste sözü gücen cümle ile kastedilen, gerçek­ten Hz. Peygamber'in elbisesini tümüyle sarıya boyaması ve sarı boyalı elbise giymestdir.

Nitekim hadisin sonunda bulunan "sarığına varıncaya kadar tüm el­bisesini sarıya boyardı" cümlesi de bu ikinci görüşü teyid etmektedir. Fakat bu cümle Buharı ile Müslim'in rivayetinde yoktur.
AIiyyü'1-Kârî, metinde geçen "Kendisine sandan daha sevimli bir renk yoktu" mea(lindeki cümleye "îbn Ömer'e sarı renkten daha sevimli bir renk yoktu" manasını vermiştir. Yani "ileyhi" kelimesindeki zamiri îbn Ömer'e göndermiştir.

Her ne kadar mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerif ikinci görüşü te'yid ediyorsa da, bu görüş "Melekler sarya boyanmış cenazede hazır bulun­mazlar" hadisine aykın düşmektedir. İbn Battal ve İbn TiıVe göre, sarıya boyanmayı nehyeden bu hadis, bedenin cildinisarıya boyamakla ilgilidir. Sanya boyamanın caiz olduğunu ifade eden mevzumuzu teşkil eden ha­dis ise elbisenin sarıya boyanması ile ilgilidir.

Mevahib yazarı İmam Kastalânî'ye göre ise sarıya boyanmış elbise giy­meye cevaz veren hadisler, bir kısmı sarıya bonamış elbise giymekle ilgilidir. Bunu yasaklayan hadislerse tümü sarıya boyanmış elbise giymekle ilgilidir.
İbnü'l-Cevzi'nin açıklamasına göre, sahabe ve tabiinden bir cemaat sa­kallarını sarıya boyaıianruş. Ahmed b. Hanbcl (r.a), sakalını sarıya boya­mış birini görünce; "Ölmüş bir sünneti dirilten bir kimse görüyorum" de­miştir. Mezhep imamlarının sarıya boyanmış elbise giymenin hükmü hak­kındaki görüşlerini 4044 numaralı hadisin şerhinde açıkladığımızdan bu­rada tekrara lüzum görmüyoruz.[111]