Ridaniye Meydan Muharebesi
Orduyu Hümayun; çölü geçip Mısır'a dalınca Tornan-bay'dan eser bulamadı. Yapılan araştırmalar neticesinde Tomanbay'ın ordusuyla beraber Kahire yakınlarında Ridaniye denilen mevkide büyük hazırlıklar yapmış olarak beklediği istihbar olundu. Ridaniye üzerine yürüyen zaferler ordusunun kılıcı kutlu padişahı, tarihin en büyük meydan savaşlarından birinin en büyük harp oyunlarından sayılan şu muazzam ta-biyeyyeyi uyguladı. Tomanbay ordusunu tam Kahire'nin önüne istihkâm etmiş, İskenderiye'den getirttiği toplarla sanki top'tan müteşekkil bir duvar vücuda getirmiş idi. Kazdırdığı hendeklere toplan yerleştirmişti. Tomanbay'ın bu hazırlıkları Kahire'nin kuzey doğusunu emniyet altına kalmşıtı. Eğer orduyu hümayun doğruca Kahire üzerine yürüyecek olursa bu hazırlıklar karşısında tutunabilmesi mümkün olamazdı. Zaferlerin aşık olduğu padişah, Tomanbay'ın araziden de istifade ettiğini görmüştü. Şöyle ki: Tomanbay'ın istihkâmlarının bittiği yerde El-Maktum dağının etekleri başlıyordu Padişah Hazretleri El-Maktum dağının sağma alarak dağın arkasından dolaştı. Ridaniye'ye güney doğudan dahil oluverdi. Böylece Tomanbay'ın ordusunu sağ cenahından taarruz etti. Böylece Tomanbay'ın ta İskenderiye'den getirttiği toplar, harp sahasının süsleri olarak kaldı. Padişah topların yeni duruma göre hazırlanmasına müsaade edemezdi ve nitekim etmedi de derhal taarruza geçti. Sadrazam Sinan Paşa, Anadolu askeri ile sağ cenahta, Rumeli beyleri ve Yunus Paşa sol cenahta, Padişah Hazretleri ise her zamanki gibi orduyu hümayunun kalbgâhı olan merkezde yer almışlardı.
Muharebe çok şiddetle başladı ve anbean şiddetlenerek devam etti. Bilindiği gibi Çerkesler çok cesur olduğu kadar da maharetli savaşçılar olarak tanınmışlardır. Elhak bu savaşta bu namı boşa almadıklarını göstermişlerse de Cenab-ı Hakk'ın zafer ve nusratı Veliyyüzzaman Hazretleri Padişah ve mücahidini tslâm olan Osmanlı askeri ile beraber idi. Bunun yanında taktikte dehâ, şecaatta yekta olan bu ordu zaferin sahibi kılıcın ehli olduğunu bir defa daha isbat etti. Bu muharebe daha çok sürebilirdi fakat Tomanbay, Alanbay Kurtbay aralarında fikir birliğine vararak kuşanmış oldukları zırhları kendilerine siper ederek padişahın üzerine varıp onu yok etmeyi kararlaştırırlar ve bir şimşek hızıyla dalış yaptılar fakat istihbarata dayanmayan her hareketin yanılış sonuç vermesi burda yine tecelli etti. Padişah Hazretlerinin hangi cenahta olduğunu anlamadan yaptıkları bu dalış yanlış hedefin üstüne gitmelerine sebeb oldu. Karşılarında Yavuz Selim Hazretlerini bulacaklarını zan ederken Sadrazam Sinan Paşa, Ra-mazanoğlu Mahmud Bey, Hazinedarbaşı Ali Bey'i buldular ve onları şehid ettiler. Kendilerinden yalnız Alanbay yaralı olarak sahrayı harpte kaldı. Bu ekip işini bitirip kendi saflarına döndüğünde yirmibeşbin Kölemen askerin savaş alanında yere serilmiş olduğunu gördüler. Mağlûbiyet sillesi "bütün haşmetiyle suratlarında saklamıştı. Bunun üzerine Tomanbay içerileri kaçtı. Dağılan Kölemen kuvvetleri gayrı muntazam bir şekilde muhtelif yönlere doğru çekildiler. Bir kısmı Kahi-re'ye dönüp evlerine girip mücadeleye burda devam etmeye karar verdiler ve öyle de yaptılar .Hazreti Padişah bu vaziyet karşısında hemen Kahireye girmekten sarfı nazar eylediler. Otağı Hamayunlarını şehrin hemen önünde bulunan Sultaniye Sayfiyesinde kurdurdular. Kahire'ye sığınmış olan kölemenlere teslim çağrısında bulunuldu. Bunların bazıları gelip teslim oldular. Bazıları ise direnmeyi tercih etiler. Teslim olan çok iyi bir muamele görmüş olmalarına rağmen maalesef Avrupalı tarihçiler burada da vazifelerinin iftira etmek olduğunu bilmenin idrak ve şuuru içinde teslim olanların feci surette idam olundukarını ileri sürmek gâvurluğunu yapmaktan çekinmemişlerdir.
Tomanbay etrafına topladığı kuvvetlerle aniden bir baskın harakâtı tertip ederek Kahire'nin içine duhul etmiş ve bütün sokakları bir istihkâm haline getirerek mukavemete devam etti. Bu arada şehir içinde bulunan askerlerimizi şehid etmekten çekinmedi Padişah buna çok üzüldü.
Müfrezeler gönderip bu mukavemeti kırmaya uğraşıldı. İş artık çok uzadığından bıkkınlık gelmeye başladı. Şehid olan Sadrazam Sinan Paşa'nın yerine geçen Yunus Paşa, Yeniçeri Ağası Yakup Paşa mülayim ve mutedil zatlardı. Fakat padişahın celâdetinden korktuklarından bir şey söyliyemiyorlardi. Bu seferin uzaması, sıca*kların basmış olması bunlara cesaret verdi. Padişaha Hutbe okunması ve sikke basılması teklifi baki kalmak şartıyla buranın idaresinin bunlara bırakılabileceğini teklif eden bir elçilik heyeti tertibi hususunda görüş sunup kabu ettirdiler. Elçilik heyetinin gönderilmesinden az evvel çok şiddetli Osmanlı hücumlarına dayanamayacağını anlayan Tomanbay Kahire'den çıkmış, Cize'ye çekilmişti. Elçilerin Cize'de bulunan Tomanbay'ın yanına varmalarıyla beraber hayatlarını kaybetmeleri bir olmuştu. Tomanbay Kahire'nin işgal olunmasının intikamını beşyüz kişilik bir elçilik heyetini şehid etmekle alıyordu.
Bu olay Padişahın nekadar haklı olduğunu göstermişti. Son bir taarruz Tomanbay'ın yakalanmasını temin etti. Kendisini bir esirden ziyade bir Sultan olarak karşılama nezaketini gösteren Hazreti Padişah'a nazik olmayan tavırlarla mukabelede bulundu. Tarihçilerin büyük bir kısmı Tomanbay'ı devlet hizmetine almayı düşünen padişahın az bir müddet sonra kendisini idam etmesini etrafın kışkırtmasına ve ileride bu adamın isyanını göz önüne aldığı mütalâsında bulunurlar.
Ve bu sebepten idam ettirdiğini ileri sürerler. Biz de deriz ki; meseleye bakarken idam olunmuşun cephesinden bakmaktan kendimizi sıyırıp objektif bakmayı denesek son merhaleye gelene kadar yapılanları bir kenara bırakıp şu beşyüz kişilik efçlik heyetini şehid eden bir adamı devlet hizmetine almak, hangi devlet anlayışıyla kabili teliftir. Hazreti Padişahın Tomanbay'ı hemen idam ettirmemesi nihai mülakattaki kaba hareketlerinin neticesinden sayılmaması içindir.
Çünkü hepimiz iyi biliriz ki Hazreti Ali (K.V.) bir muharebede düşmanını altına almış tam öldürmek üzereyken rakibinin yüzüne tükürmesi üzerine ayağa kalkmış onu bırakmıştır.
Şaşıran rakibi yâ Ali; Beni niçin öldürmüyorsun? deyince, Allah'ın Arslani şöyle buyurmuşlardır: Ben seni Allah için öldürecektim. Sen bana, tükürünce belki buna nefsimde karışır diye korktum ve seni serbest bırakıyorum. Bunun üzerine o zat hemen Kelime-i Şehâdet getirip müslüman olmuştur. İşte padişah cezası idam olan o zatı yani Tomanbay'ı hemen mahkûm etseydi belki de nefsinin karışacağı korkusunu duymuş olmasını bu sırda aramak icab eder deriz. Toman-bay idam olunduğunda Padişah'in onun tabutunu dahi taşıdığı kuvvetli rivayetler arasındadır. Bütün bunlar Mısır'ın bir Osmanlı valiliği haline gelmesini ve yine Çerkeslerden olan Hayırbay'a tevdi olunduğunda tarihler Hicri 293/Milâdî 1517 yılını gösteriyordu.
Muharebe çok şiddetle başladı ve anbean şiddetlenerek devam etti. Bilindiği gibi Çerkesler çok cesur olduğu kadar da maharetli savaşçılar olarak tanınmışlardır. Elhak bu savaşta bu namı boşa almadıklarını göstermişlerse de Cenab-ı Hakk'ın zafer ve nusratı Veliyyüzzaman Hazretleri Padişah ve mücahidini tslâm olan Osmanlı askeri ile beraber idi. Bunun yanında taktikte dehâ, şecaatta yekta olan bu ordu zaferin sahibi kılıcın ehli olduğunu bir defa daha isbat etti. Bu muharebe daha çok sürebilirdi fakat Tomanbay, Alanbay Kurtbay aralarında fikir birliğine vararak kuşanmış oldukları zırhları kendilerine siper ederek padişahın üzerine varıp onu yok etmeyi kararlaştırırlar ve bir şimşek hızıyla dalış yaptılar fakat istihbarata dayanmayan her hareketin yanılış sonuç vermesi burda yine tecelli etti. Padişah Hazretlerinin hangi cenahta olduğunu anlamadan yaptıkları bu dalış yanlış hedefin üstüne gitmelerine sebeb oldu. Karşılarında Yavuz Selim Hazretlerini bulacaklarını zan ederken Sadrazam Sinan Paşa, Ra-mazanoğlu Mahmud Bey, Hazinedarbaşı Ali Bey'i buldular ve onları şehid ettiler. Kendilerinden yalnız Alanbay yaralı olarak sahrayı harpte kaldı. Bu ekip işini bitirip kendi saflarına döndüğünde yirmibeşbin Kölemen askerin savaş alanında yere serilmiş olduğunu gördüler. Mağlûbiyet sillesi "bütün haşmetiyle suratlarında saklamıştı. Bunun üzerine Tomanbay içerileri kaçtı. Dağılan Kölemen kuvvetleri gayrı muntazam bir şekilde muhtelif yönlere doğru çekildiler. Bir kısmı Kahi-re'ye dönüp evlerine girip mücadeleye burda devam etmeye karar verdiler ve öyle de yaptılar .Hazreti Padişah bu vaziyet karşısında hemen Kahireye girmekten sarfı nazar eylediler. Otağı Hamayunlarını şehrin hemen önünde bulunan Sultaniye Sayfiyesinde kurdurdular. Kahire'ye sığınmış olan kölemenlere teslim çağrısında bulunuldu. Bunların bazıları gelip teslim oldular. Bazıları ise direnmeyi tercih etiler. Teslim olan çok iyi bir muamele görmüş olmalarına rağmen maalesef Avrupalı tarihçiler burada da vazifelerinin iftira etmek olduğunu bilmenin idrak ve şuuru içinde teslim olanların feci surette idam olundukarını ileri sürmek gâvurluğunu yapmaktan çekinmemişlerdir.
Tomanbay etrafına topladığı kuvvetlerle aniden bir baskın harakâtı tertip ederek Kahire'nin içine duhul etmiş ve bütün sokakları bir istihkâm haline getirerek mukavemete devam etti. Bu arada şehir içinde bulunan askerlerimizi şehid etmekten çekinmedi Padişah buna çok üzüldü.
Müfrezeler gönderip bu mukavemeti kırmaya uğraşıldı. İş artık çok uzadığından bıkkınlık gelmeye başladı. Şehid olan Sadrazam Sinan Paşa'nın yerine geçen Yunus Paşa, Yeniçeri Ağası Yakup Paşa mülayim ve mutedil zatlardı. Fakat padişahın celâdetinden korktuklarından bir şey söyliyemiyorlardi. Bu seferin uzaması, sıca*kların basmış olması bunlara cesaret verdi. Padişaha Hutbe okunması ve sikke basılması teklifi baki kalmak şartıyla buranın idaresinin bunlara bırakılabileceğini teklif eden bir elçilik heyeti tertibi hususunda görüş sunup kabu ettirdiler. Elçilik heyetinin gönderilmesinden az evvel çok şiddetli Osmanlı hücumlarına dayanamayacağını anlayan Tomanbay Kahire'den çıkmış, Cize'ye çekilmişti. Elçilerin Cize'de bulunan Tomanbay'ın yanına varmalarıyla beraber hayatlarını kaybetmeleri bir olmuştu. Tomanbay Kahire'nin işgal olunmasının intikamını beşyüz kişilik bir elçilik heyetini şehid etmekle alıyordu.
Bu olay Padişahın nekadar haklı olduğunu göstermişti. Son bir taarruz Tomanbay'ın yakalanmasını temin etti. Kendisini bir esirden ziyade bir Sultan olarak karşılama nezaketini gösteren Hazreti Padişah'a nazik olmayan tavırlarla mukabelede bulundu. Tarihçilerin büyük bir kısmı Tomanbay'ı devlet hizmetine almayı düşünen padişahın az bir müddet sonra kendisini idam etmesini etrafın kışkırtmasına ve ileride bu adamın isyanını göz önüne aldığı mütalâsında bulunurlar.
Ve bu sebepten idam ettirdiğini ileri sürerler. Biz de deriz ki; meseleye bakarken idam olunmuşun cephesinden bakmaktan kendimizi sıyırıp objektif bakmayı denesek son merhaleye gelene kadar yapılanları bir kenara bırakıp şu beşyüz kişilik efçlik heyetini şehid eden bir adamı devlet hizmetine almak, hangi devlet anlayışıyla kabili teliftir. Hazreti Padişahın Tomanbay'ı hemen idam ettirmemesi nihai mülakattaki kaba hareketlerinin neticesinden sayılmaması içindir.
Çünkü hepimiz iyi biliriz ki Hazreti Ali (K.V.) bir muharebede düşmanını altına almış tam öldürmek üzereyken rakibinin yüzüne tükürmesi üzerine ayağa kalkmış onu bırakmıştır.
Şaşıran rakibi yâ Ali; Beni niçin öldürmüyorsun? deyince, Allah'ın Arslani şöyle buyurmuşlardır: Ben seni Allah için öldürecektim. Sen bana, tükürünce belki buna nefsimde karışır diye korktum ve seni serbest bırakıyorum. Bunun üzerine o zat hemen Kelime-i Şehâdet getirip müslüman olmuştur. İşte padişah cezası idam olan o zatı yani Tomanbay'ı hemen mahkûm etseydi belki de nefsinin karışacağı korkusunu duymuş olmasını bu sırda aramak icab eder deriz. Toman-bay idam olunduğunda Padişah'in onun tabutunu dahi taşıdığı kuvvetli rivayetler arasındadır. Bütün bunlar Mısır'ın bir Osmanlı valiliği haline gelmesini ve yine Çerkeslerden olan Hayırbay'a tevdi olunduğunda tarihler Hicri 293/Milâdî 1517 yılını gösteriyordu.
Konular
- Sultan 2. Bayezıd'ın Hanımları Ve Çocukları
- Sadrıazamları
- Bayezid-İ Velî Hazretlerinin Vefatı Ve Şahsiyyeti
- Sultan 2. Müradtn Deniz Hareketleri
- Sarcıca Bey Ve Donanma
- YAVUZ SULTAN SELİM
- Tahta Geçişi
- Korküd Sultan Meselesinin Halli
- Ahmed Sultan'ın İdamı
- Çaldıran'a Doğru
- Çaldıran Meydan Muharebesi Ve Neticesi
- Yavuz Sultan Selim'ın Tebriz'e Gelişi
- Hilafeti Getiren Seferi Hümayun
- Halebe Geliş
- Mısır Yolculuğu
- Ridaniye Meydan Muharebesi
- Hilâfetin Osmanlı'ya Devri
- Dönüş Yolu
- Yavuz Sultan Selimin Son Faaliyetleri
- Yavuz Sultan Selim'in Hanımları Ve Çocukları
- Yavuz Sultan Selim'in Sadrıazamları Ve Şeyhülislâmları
- Yavuz Sultan Selim'in Vefatı
- KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN (MUHTEŞEM)
- Belgrad Seferi Hümayunu
- Rodos Seferi Hümayunu
- Mısır Valiliği İsyanı
- Mohaç Seferi Hümayunu
- Dördüncü Seferin Yapılmasına Sebeb Olan Vukuat
- Beşinci Seferi Hümayun
- Altıncı Seferi Hümayun Irak Seferi