Köle'nin Kefaleti

Bir kölenİH, efendisinin izni olmadan, bir mala veya nefse kef olması caiz değildir.
3una rağmen, bir köle, bir şeye kefil olmuş bulunursa; kefil olduğ mal, bu köle azâd edildikten sonra, kendisinden alınır. Serahsî'nir Muhıytı'nde de böyledir.

Bir köleye, ticaret için verilen izin, kefalet için geçerli olma; Zehıyre'de de böyledir.

Bir köleye, efendisi kefalet için izin verirse, bu kölenin efendisin veya bir yabancıya mal için kefil olması sahih olur.

Bu köle ister tacir, ister ticâretten men edilmiş olsun, üzerinde bor bulunmadıkça, kefaleti geçerli olur.

Câriye, müdebere ve ümm-ü veled hakkındaki hüküm de böyledii Muhıyt'te de böyledir.

Bir borca kefil olmuş bulunan köle, bu borçtan dolayı satılabilir. Ancak, bu kölenin kefil olduğu borcu, efendisi öderse, o zamat

köle satılmaz. Bedâi'de de böyledir.

Üzerinde borç bulunan bir köle, efendisinin izni ile —bile olsa— efendisine veya bir yabancıya kefil olduğu zaman, köle olduğu müd detce, üzerine bir şey terettüp etmez.

Bu köle, azâd edilirse, o zaman kefil olduğu şeyi öder. Muhıyt'te de böyledir.

Bir efendinin, kölesine kefil olması sahihtir.

Bu kefaletin mala veya cana (nefse) olması ile kölenin borçlu vey; borçsuz  bulunması  halleri   de,   bu  hüküm  bakımından  müsavidir

Nihâye'de de böyledir.

Bir mükâtebin, başkasına (yabancı birine) kefaleti caiz olmaz.

Bu hükümde de, mükâteb'e, efendisinin izin vermiş veya izin ver­memiş olması halleri müsavidir.

Fakat, bir mükateple, kefalet hususunda sözleşme yapılmışsa, ıtk (= azâd) edildikten sonra, ondan, borcu istenir.

Ancak, bir mükâtebin, efendisine kefil olması caizdir. Bedâi"de de böyledir.

Bir köleye kefaletten dolayı borç ödeyen herhangi bir şahıs, ödediği bu şeyi, o köle azâd edildikten sonra, ondan alabilir

Bu köle, "o malın helak olduğunu" söylediği hâlde, efendisi onu yatanlar veya efendisi bu köleyi satar yahut borca verirse, bu durum­larda bu köle mahcur olur. Zaman belidensin veya belirlenmesin, hâl-i " hazırda (hemen) kefil alınır. Kâfî'de de böyledir.

Keza, bir köle, kendisine emânet edilen bir şeyi zayi eder veya bir köle, bir kadına, efendisinin izni olmadan, şüphe ile cima' ederse, bu köleden, hâl-i hazırda (o anda) hiç bir şey alınmaz.

Bir kimse, hâl (istenildiği zaman) veya başka zaman —alırım— diye bir açıklama yapmadan, başka bir kimseye bir şey verirse; bunun —ödeme— vakti, kefile karşı, hâl (istenildiği zaman) olur.

Bir kölenin yerine, bir şey ödemiş bulunan bîr şahıs, bu ödemeyi, kölenin isteği ile yapmış olursa, azâd»edildikten sonra, o köleye müra­caat eder.

Bu şahıs, ödemeyi-kölenin isteği olmadan yapmışsa, azâd edildikten sonra da, ona müracaat edemez. Tebyîn'nde de böyledir.

İmâm Muhammed (R.A.), Câmiü's-Sağîr'de şöyle buyurmuştur: Bir kimse, bir kölede, bin dirhem alacağının olduğunu iddia eder,

başka bir kimse de, bu kölenin nefsine kefil olur; bilâhare de bu köle ölürse, ona kefil olan şahıs, kefaletten berî (= kurtulmuş) olur. Zehıyre'de de böyledir.

Bir kimse, başka bir şahsın elinde bulunan bir kölenin, kendisine ait olduğunu iddia eder, diğer bir şahıs da, bu kölenin nefsine kefil olur, bilâhare de, bu köle ölür ve iddia sahibi o kölenin kendisine ait olduğunu isbât ederse; kefil olan şahıs, bu kölenin kıymetini, —iddia eden şahsa— tazmin eder. (= öder.)

Bu kölenin, iddiada bulunan şahsın mülkü olduğu, köle elinde bulunan şahsın ikrarı veya yemin etmekten kaçınması ile sabit olur; bu köle de, köle yanında bulunan şahsın yanında ölürse; bu köienin kıyme­tini, köle yanında bulunan şahıs öder. Bu durumda, kefile birşey gerekmez.
Ancak, kefil de, asilin kabul ettiğini kabul ederse, tmâm Timurtâşî: "Köjenin öldüğünü söyleyen şahsın, bu sözüne inanılmaz. Bu şahıs da, kefil de hapsedilir. Hapis müddeti uzarsa, o, kölenin kıymetini tazmin eder." buyurmuştur. Nihâye'de de böyledir. [25]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..