Mudârabe'nin Rüknü

Müdârabenin rüknü: Müdârabeye delalet eden mükarada, mua­mele ve müdârabe gibi sözlerle yapılacak kap" ve kabulden İbarettir. Bu lafızların manası müeddi olur.

Şöyleki: Mal (sermaye) sahibi, emek sahibine: "Şu sermayeyi, müdarabe olarak al; yüce Allah kârından bizleri doyursun ve rızıklandırsm. İşte o (kâr), yarı yarıya (veya dörtte bir veya üçte bir) olmak üzere." der veya belirli bir pay olarak başka bir oran (nisbet) söylerse, bu durum­larda müdârabe vaki olur. "Mukarada veya muamele" der.

Mal sahibi, "Mukarada veya muamele" lafızlanyle söyler; müdârip ( = emek sahibi) de: "Aldım." veya "Razı oldum." yahut "kabul ettim." der veya benzeri bir söz söylerse işte bu durumda, ikisinin arasında rükün tamam olmuş olur. Bedâi"de de böyledir.

Şayet, sermaye sahibi: "Şu bin dirhemi al. Çalış, kârın yarısı sana (veya üçte birisi sana, yahut onda birisi sana)" der; veya: "Şu bin dirhemi al; onunla eşya al-sat; kârının yarısı sana." der ve bundan fazla bir şey söylemez; yahut: "Şu malı al; karın yarısına (veya yarısı üzerine...)" der ve duna bir ilave yapmazsa bunlar da istihsanen caizdir.

Şayet: "Bunu yüce Allahm vereceği rızık üzerine çalıştır; veya Allah'ın fazlından vereceği kar üzerine aramızda çalıştır." derse; bu müdârabe kıyasen de istihsanen de caiz olur. Muhiyt'te de böyledir.

Eğer, sermâye sahibi: "Şu bin dirhemi al; onunla kârı yarı yarıya, Herevî kumaş satın al veya karı yan yarıya ince ipekli al" derse; işte bu fasiddi. Bu durumda,onun satın aldığı, sermaye sahibinin olur. Emek sahibine ise ecr-i misil vardır.

Emek sahibi, bu takdirde mal sahibinin izni olmaksızın, o malı satamaz. Şayet satacak olursa, onun hakkındaki hüküm fuzûlînin hükmü gibidir. Mal sahibinin izni olmadıkça, satması caiz olmaz. Eğer sattığı şey telef olursa, bu durumda, onun sattığı zamandaki kıymetini tazmin eder. (= öder.) Bu durumda sattığı malın parası, emek sahibinin olur.

Eğer, onun kıymetinde bir fazlalık olursa, uygun olanı onu. tasadduk eylemektir.

Mal sahibi, emek sahibine satış izni verir, satılacak şeyde durmakta olursa, bu durumda satış geçerli olur..

Şayet satılmış bulunan bu malın durduğu bilinmiyorsa, parası mal sahibine helâldir ve ondan bir şey tasadduk etmesi gerekmez. Şöyleki: Bidâyeten mal sahibi, emek sahibine satışını emreylemişse, izin verirken de zayi olduğunu biliyorsa, bu icazeti batıldır. İcazet batıl olunca da, emek sahibi satış günündeki kıymetini zâmin olur. Parasında bir fazlalık olursa onu tasadduk eder. Mebsût'ta da böyledir.

Eğer mal sahibi, emek sahibine: "Şu bin dirhemi müdârabe olarak al ve onunla herevî kumaş satın al; veya ince ipekli satın al» yarısına" derse; bu müdârabe caiz olur mu, olmaz mı?

Kitaplarda bu hususta bir rivayet yoktur.

Fakîyh Ebû Bekir Muhammed bin Abdullah el-Belhî şöyle buyurmuştur:
Bu müdârabenin caiz olmaması icabeder. Zehıyre'de de böyledir. [2]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..