2- Müdarabe Malını Müdaribin Ve Mal Sahibinin Kârla Satması
Müdarip, mal sahibinden veya mal sahibi, müdaripden bir şey satın alıp, ondan kâr etmek isterse; kârla satabilir. Bu satış, kıymetinin iki katından az olacaktır. Müdaribin bu kârdan hissesi vardır. İsbîcâbî'de de böyledir.
Bir adam, diğerine bin dirhem müdarabe malı verdiğinde, bu mal sahibi, beşyüz dirheme bir köle satm alır ve onu müdaribe bin dirheme satarsa, bu durumda müdarib, onu, beşyüz dirhem üzerinden kâr ile satabilir. Bedâi"de de böyledir.
Müdarip, bin dirheme bir köle satm alıp, onu, mal sahibine kârla birlikte, bin ikiyüz dirheme satarsa, mal sahibi, o köleyi bin yüz dirhem üzerinden, kârla satabilir. Kâfî'de de böyledir.
Mal sahibi, bin dirheme bir köle satın aldığında, onu müdaribe, beşyüz dirheme satarsa, bu durumda müdarip, onu beşyüz dirhem üzerinden kârla satabilir. Mebsût'ta da böyledir.
Mal sahibi, beşyüz dirheme satın aldığı bir şeyi, müdaribe bin yüz dirheme satarsa, müdarip onu, beşyüz elli dirhem üzerinden karla satabilir.
Şayet müdarib altı yüz dirheme alır ve onu beşyüz dirhem üzerine kârla satarsa, bundan dolayı hesaba çekilmez. Hâvî'de de böyledir.
Mal sahibi bireyi bin dirheme aldığı halde, onun kıymeti ikibi20 dirhem olur; sonra da, o şeyi, müdaribe ikibin dirheme satarak kâr ederse, kârı bin dirhem olur. Bu durumda müdarip, o şeyi bin beşyüz dirhem üzerinden kârla satabilir.
Keza, mal sahibi kıymeti bin dirhem olan bir köleyi, beşyüz dirheme satın alıp, onu müdaribe ikibin dirheme satarsa, bin dirhem kârla satmış olur. Serahsî'nin Muhıytı'nde de böyledir.
Mal sahibi, kıymeti bin dirhem olan bir köleyi, bin dirheme satın alıp, onu da, müdaribe ikibin dirheme satsa, müdarip onu, bin dirhem üzerine kârla satar.
Eğer mal sahibi, kıymeti bin dirhem olan bir köleyi, beş yüz dirheme satın alır ve onu da müdaribe, ikibin dirheme satarsa, müdarip onu, beş yüz dihem üzerine kârla satar. Mebsût'ta da böyledir.
Kölenin kıymeti bin beşyüz dirhem olduğu halde, mal sahibi onu, bin dirheme satın aldıktan sonra, onu müdaribe, bin dirheme satsa, müdarib onu, bin ikiyüz elli dirhem üzerine kârla satabilir. Serahsî'nin Muhıytı'nde de böyledir.
Mal sahibi, kıymeti bin dirhem olan bir köleyi, iki bin dirheme satın alıp, onu müdaribe, ikibin dirheme satarsa, bu durumda müdarip, onu bin dirhem üzerine kârla satar. Mebsût'ta da böyledir.
Mal sahibi, bir eşyayı bin dirheme satın aldığı halde, onun kıymeti bin beşyüz dirhem olur ve onu müdaribe bin beşyüz dirheme satarsa, müdarip, onu bin ikiyüz elli dirhem üzerine, kârla satabilir. Bedâi"de de böyledir.
Mal sahibinin elinde, bir köle olur ve onu, müdaribe bin dirheme satarsa, müdarip onu, mal sahibi açıklayana kadar kârla satamaz. Mebsût'ta da böyledir.
Müdarip, kıymeti bin dirhem olan bir köleyi, beşyüz dirheme satın alıp, onu da mal sahibine bin dirheme satsa, mal sahibi onu, beşyüz dirhem kârla satar. Serahsî'nin Muhıytı'nde de böyledir.
Bir adam, diğerine bin dirhem malı, yarı yarıya müdarabe olarak satar; müdarib de onunla bir köle satın alıp, bu köleyi, mal sahibine, ikibin dirheme satarsa, mal sahibi, onu bin beşyüz dirhem üzerine, kârla satar.
Şayet müdarip, bu köleyi beşyüz dirheme satın aldığı halde, onu mal sahibine iki bin dirheme satsa, mal sahibi onu bin beşyüz dirhem üzerine kârla satar.
Satın alman bu kölenin kıymeti, beşyüz dirhemdir. Müdaribin kârıda beş yüz dirhemdir. Ondan beşyüz dirhem çıkarılır. Mal sahibinin karı ise, beş yüz dirhemdir. Eğer müdarabe malından, müdaribin elinde beş yüz dirhem kalırsa, kölenin parası hakkında müdarip sorumlu olmaz. Mebsût'ta da böyledir.
Müdarip, kıymeti ikibin dirhem olan, bir köleyi, bin diheme satın aldıktan sonra, onu mal sahibine, bin dirheme satarsa, bu durumda mal sahibi, o köleyi, bin dirhem üzerine karla satabilir. Serahsî'nin Muhıytı'nde de böyledir.
Müdarip, bin dirheme bir köle satın alıp, onu mal sahibine, ikibin dirheme sattıktan sonra, bu köleyi mal sahibi, yabancı birine, üçbin dirheme satsa, daha sonra da, o köleyi müdarip, o yabancıdan ikibin dirheme satın alsa; bu durumda onu, kâriyle satamaz.
Bu, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'nin kavlidir.
İmâmeyn'e göre, iki bin dirhem üzerine kâr ile satabilir. Hâvî'de de böyledir
Müdarip, bir köleyi, mal sahibine, bin beşyüz dirheme sattıktan sonra, bu köleyi, mal sahibi, bir yabancıya, bin altıyüz dirheme satar; müdarip de, o binbeşyüz dirhemi çalıştırarak, ikibin dirheme çıkarır ve o dirhemlerle köleyi, yabancıdan satın alırsa, İmâmeyn'e göre, onu kârla satar. Bu zahirdir.
Fakat, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'nin kıyasına göre, onu ancak bindörtyüz dirheme satabilir. Mebsût'ta da böyledir.
Müdarip, bir köleyi bin dirheme satın alıp, onu, mal sahibine başa baş verir; mal sahibi de bu köleyi, kâr ile bir yabancıya bin beşyüz dirheme sattıktan sonra, onu kârı ile birlikte, müdarip, ikibin dirheme satın alır; bundan sonra da mal sahibi, yabancıdan üçyüz dirhem düşürürse; (ki, bu beşte biridir) yabancı da müdaribden beşte birini düşürür, (o da dört yüz dirhemdİF) ve onu bin ikiyüz dirheme, kâriyle satar.
Bu, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre böyledir.
İmâmeyn'e göre ise, bin altıyüz dirheme, kârı ile satabilir. Çünkü, mal sahibinin yabancıdan düşürdüğü dirhemler, dörtte bire taksim edilir; (sermayeye göre ise, üçte bire taksim edilir.) O takdirde, düşürülen yüz dirhem olur. Geride dörtyüz dirhem kalır. Sonra da yabancının müdaribden aynı şekilde düşmesi icabeder ve yabancı bedelden dört yüz dirhemi düşürür. Dört yüz dirhem düşünce de, bin altıyüz dirhem; bin ikivüz dirhem olarak kalır. Serahsî'nin Muhıytı'nde de böyledir.
Müdarip, kârsız verdiği köleden dolayı mal sahibinden ikiyüz dirhemi düşürür; mal sahibi de, yabancının kârdan olan hissesinden, yüz dirhemi düşürür; sonra da yabancı kârdan hissesini düşürür (ki yüz dirhemdir) böylece köle, müdaribin elinde bin altı yüz dirheme baki kalır. Eğer onu kâr ile satmak isterse, bin iki yüz dirhem üzerinden satabilir.
Bu, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'nin kavlidir.
İmâmeyn'e göre ise, kârı ile bin altı yüz dirheme satabilir. Mebsût'ta da böyledir. [10]
Bir adam, diğerine bin dirhem müdarabe malı verdiğinde, bu mal sahibi, beşyüz dirheme bir köle satm alır ve onu müdaribe bin dirheme satarsa, bu durumda müdarib, onu, beşyüz dirhem üzerinden kâr ile satabilir. Bedâi"de de böyledir.
Müdarip, bin dirheme bir köle satm alıp, onu, mal sahibine kârla birlikte, bin ikiyüz dirheme satarsa, mal sahibi, o köleyi bin yüz dirhem üzerinden, kârla satabilir. Kâfî'de de böyledir.
Mal sahibi, bin dirheme bir köle satın aldığında, onu müdaribe, beşyüz dirheme satarsa, bu durumda müdarip, onu beşyüz dirhem üzerinden kârla satabilir. Mebsût'ta da böyledir.
Mal sahibi, beşyüz dirheme satın aldığı bir şeyi, müdaribe bin yüz dirheme satarsa, müdarip onu, beşyüz elli dirhem üzerinden karla satabilir.
Şayet müdarib altı yüz dirheme alır ve onu beşyüz dirhem üzerine kârla satarsa, bundan dolayı hesaba çekilmez. Hâvî'de de böyledir.
Mal sahibi bireyi bin dirheme aldığı halde, onun kıymeti ikibi20 dirhem olur; sonra da, o şeyi, müdaribe ikibin dirheme satarak kâr ederse, kârı bin dirhem olur. Bu durumda müdarip, o şeyi bin beşyüz dirhem üzerinden kârla satabilir.
Keza, mal sahibi kıymeti bin dirhem olan bir köleyi, beşyüz dirheme satın alıp, onu müdaribe ikibin dirheme satarsa, bin dirhem kârla satmış olur. Serahsî'nin Muhıytı'nde de böyledir.
Mal sahibi, kıymeti bin dirhem olan bir köleyi, bin dirheme satın alıp, onu da, müdaribe ikibin dirheme satsa, müdarip onu, bin dirhem üzerine kârla satar.
Eğer mal sahibi, kıymeti bin dirhem olan bir köleyi, beş yüz dirheme satın alır ve onu da müdaribe, ikibin dirheme satarsa, müdarip onu, beş yüz dihem üzerine kârla satar. Mebsût'ta da böyledir.
Kölenin kıymeti bin beşyüz dirhem olduğu halde, mal sahibi onu, bin dirheme satın aldıktan sonra, onu müdaribe, bin dirheme satsa, müdarib onu, bin ikiyüz elli dirhem üzerine kârla satabilir. Serahsî'nin Muhıytı'nde de böyledir.
Mal sahibi, kıymeti bin dirhem olan bir köleyi, iki bin dirheme satın alıp, onu müdaribe, ikibin dirheme satarsa, bu durumda müdarip, onu bin dirhem üzerine kârla satar. Mebsût'ta da böyledir.
Mal sahibi, bir eşyayı bin dirheme satın aldığı halde, onun kıymeti bin beşyüz dirhem olur ve onu müdaribe bin beşyüz dirheme satarsa, müdarip, onu bin ikiyüz elli dirhem üzerine, kârla satabilir. Bedâi"de de böyledir.
Mal sahibinin elinde, bir köle olur ve onu, müdaribe bin dirheme satarsa, müdarip onu, mal sahibi açıklayana kadar kârla satamaz. Mebsût'ta da böyledir.
Müdarip, kıymeti bin dirhem olan bir köleyi, beşyüz dirheme satın alıp, onu da mal sahibine bin dirheme satsa, mal sahibi onu, beşyüz dirhem kârla satar. Serahsî'nin Muhıytı'nde de böyledir.
Bir adam, diğerine bin dirhem malı, yarı yarıya müdarabe olarak satar; müdarib de onunla bir köle satın alıp, bu köleyi, mal sahibine, ikibin dirheme satarsa, mal sahibi, onu bin beşyüz dirhem üzerine, kârla satar.
Şayet müdarip, bu köleyi beşyüz dirheme satın aldığı halde, onu mal sahibine iki bin dirheme satsa, mal sahibi onu bin beşyüz dirhem üzerine kârla satar.
Satın alman bu kölenin kıymeti, beşyüz dirhemdir. Müdaribin kârıda beş yüz dirhemdir. Ondan beşyüz dirhem çıkarılır. Mal sahibinin karı ise, beş yüz dirhemdir. Eğer müdarabe malından, müdaribin elinde beş yüz dirhem kalırsa, kölenin parası hakkında müdarip sorumlu olmaz. Mebsût'ta da böyledir.
Müdarip, kıymeti ikibin dirhem olan, bir köleyi, bin diheme satın aldıktan sonra, onu mal sahibine, bin dirheme satarsa, bu durumda mal sahibi, o köleyi, bin dirhem üzerine karla satabilir. Serahsî'nin Muhıytı'nde de böyledir.
Müdarip, bin dirheme bir köle satın alıp, onu mal sahibine, ikibin dirheme sattıktan sonra, bu köleyi mal sahibi, yabancı birine, üçbin dirheme satsa, daha sonra da, o köleyi müdarip, o yabancıdan ikibin dirheme satın alsa; bu durumda onu, kâriyle satamaz.
Bu, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'nin kavlidir.
İmâmeyn'e göre, iki bin dirhem üzerine kâr ile satabilir. Hâvî'de de böyledir
Müdarip, bir köleyi, mal sahibine, bin beşyüz dirheme sattıktan sonra, bu köleyi, mal sahibi, bir yabancıya, bin altıyüz dirheme satar; müdarip de, o binbeşyüz dirhemi çalıştırarak, ikibin dirheme çıkarır ve o dirhemlerle köleyi, yabancıdan satın alırsa, İmâmeyn'e göre, onu kârla satar. Bu zahirdir.
Fakat, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'nin kıyasına göre, onu ancak bindörtyüz dirheme satabilir. Mebsût'ta da böyledir.
Müdarip, bir köleyi bin dirheme satın alıp, onu, mal sahibine başa baş verir; mal sahibi de bu köleyi, kâr ile bir yabancıya bin beşyüz dirheme sattıktan sonra, onu kârı ile birlikte, müdarip, ikibin dirheme satın alır; bundan sonra da mal sahibi, yabancıdan üçyüz dirhem düşürürse; (ki, bu beşte biridir) yabancı da müdaribden beşte birini düşürür, (o da dört yüz dirhemdİF) ve onu bin ikiyüz dirheme, kâriyle satar.
Bu, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre böyledir.
İmâmeyn'e göre ise, bin altıyüz dirheme, kârı ile satabilir. Çünkü, mal sahibinin yabancıdan düşürdüğü dirhemler, dörtte bire taksim edilir; (sermayeye göre ise, üçte bire taksim edilir.) O takdirde, düşürülen yüz dirhem olur. Geride dörtyüz dirhem kalır. Sonra da yabancının müdaribden aynı şekilde düşmesi icabeder ve yabancı bedelden dört yüz dirhemi düşürür. Dört yüz dirhem düşünce de, bin altıyüz dirhem; bin ikivüz dirhem olarak kalır. Serahsî'nin Muhıytı'nde de böyledir.
Müdarip, kârsız verdiği köleden dolayı mal sahibinden ikiyüz dirhemi düşürür; mal sahibi de, yabancının kârdan olan hissesinden, yüz dirhemi düşürür; sonra da yabancı kârdan hissesini düşürür (ki yüz dirhemdir) böylece köle, müdaribin elinde bin altı yüz dirheme baki kalır. Eğer onu kâr ile satmak isterse, bin iki yüz dirhem üzerinden satabilir.
Bu, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'nin kavlidir.
İmâmeyn'e göre ise, kârı ile bin altı yüz dirheme satabilir. Mebsût'ta da böyledir. [10]
Konular
- 2- MUAMELE HUSUSUNDA ÇEŞİTLİ MESELELER
- KİTABÜ'L-MUDARABE
- (SERMÂYE + EMEK ORTAKLIĞI)
- 1- MÜDÂREBE'NİN MÂNÂSI, RÜKNÜ, ŞARTLARI VE HÜKMÜ
- Müdârabe Ne Demektir
- Mudârabe'nin Rüknü
- Müdârabe'nin Sahih Olmasının Şartları
- 3- MALININ BİR KISMINI, MÜDARABE OLARAK VERİP, DİĞER BİR KISMINI VERMEYEN KİMSENİN DURUMU
- 4- MÜDÂRlBİN HARCAMA YÖNÜNDEN SAHİP OLUP OLMADIĞI YETKİLER
- 5- MÜDÂRABE MALINI (= SERMAYEYİ ORTAKLIK İÇİN) İKİ KİŞİYE VERMEK
- 6- MÜDARABE KARŞI İLERİ SÜRÜLEN ŞARTLAR
- 7- MÜDÂRİBİN, BİR BAŞKA ŞAHSI MÜDÂRABE ORTAĞI YAPMASI
- 8- MÜDARABE'DE MURABAHA VE TEVUYE
- 1- Müdâribin, Müdârabe Malını Murabaha Ve Tevliye Olarak Başkasına Satması
- 2- Müdarabe Malını Müdaribin Ve Mal Sahibinin Kârla Satması
- 3- İki Müdârip Arasındaki Kâr
- 9- MÜDÂRABE MALINI KARŞILIK GÖSTEREREK BORÇ ALMAK
- MUHTELİF FIKHÎ MESELELER
- Hünsânın Şehâdeti
- Dilsizin Yemini
- Yazı
- Boğazlanmış Koyunlar
- Islak Ve Pis Elbise
- Koyun Başını Ütülemek
- Hükümdarın Bir Araziye Harâc Koyması
- Harâc Ehlinin Âciz Kalması
- Kazaya Kalan Oruç Ve Namaz
- Oruçlunun Göz Yaşı Yutması
- Oruçlunun Tükrük Yutması