İkinci Mesele:
Şâri'in mükelleften beklediği, onun amel sırasındaki kasdının teşri sırasındaki kendi kasdına uygun düşmesidir. Şeriatın konulusu açısından bu husus açıktır. Zira daha önce de belirtildiği gibi, şeriat mutlak ve genel olarak kulların maslahatlarının temini için konulmuştur. Mükelleften istenilen de fiillerini, şeriat doğrultusunda işlemiş olması ve Şâri'in kasdına ters düşen birşey amaçlamamağıdır. Çünkü mükellef, Allah'a kulluk için yaratılmıştır. Kulluk da, şeriatın konulusu sırasında dikkate alman ilâhî maksatlar doğrultusunda hareket etmek anlamına gelir. İbadetin esası da budur. Bu şekilde kul, dünya ve ahirette iyi ya da kötü karşılık görür. Keza daha önce de geçtiği gibi, Şâri'in kasdi, zarûriyyât ve ondan dallanan hâcî ve tahsînî esasların korunması olmaktadır. Bunlar ise, kulun yükümlü tutulduğu şeylerin bizzat kendisidir. Bu durumda mükellefin bunlara yönelik kasda sahip olması istenecektir. Aksi takdirde bunların korunması yolunda hareket etmemiş olacaktır. Çünkü ameller niyetlere göredir. Bunun (yani kulun, zarurî ve onların tamamlayışı durumunda olan hâcî ve tahsînî esasları korumakla yükümlü olmasının) dayanağını, kulun gücü ve kapasitesi nisbetinde bu maslahatları gerçekleştirme yolunda Allah'ın halifesi (sorumlu kişi) olması oluşturur. Bu da en alt mertebede kulun kendi nefsi üzerinde halifeliği, sonra da sırasıyla ailesi ve ilgili olduğu kimselerin sorumluluğunu üstlenmiş olmasıyla olur. Bu yüzdendir ki Hz. Peygamber [ al^fâ£"'] : "Hepiniz çobansınız ve hepiniz sürüsünden sorumludur[28] buyurmuştur. Kur'ân'da da şöyle buyrulur: "Ey insanlar! Allah'a ve peygamberine inanın. Sizi halife kıldığı şeylerden harcayın[29]"Ben yeryüzünde bir halife var edeceğim[30] âyeti de bu anlama çıkar. "Nasıl davranacağınıza bakmak için, sizi yeryüzünün halifeleri yapar[31] "Verdikleriyle denemek için sizi yeryüzünün halifeleri kılan ve kiminizi kiminize derecelerle üstün kılan odur.[32]Hilâfet özel ve genel olmak üzere ikiye ayrılır. Nitekim bunu; "Emir (devlet başkanı) çobandır; erkek, aile fertlerinin çobanıdır; kadın, kocasının evinin ve çocuğunun çobanıdır. Dolayısıyla hepiniz çobansınız ve hepiniz sürüsünden sorumludur"[33] hadisi açıklamaktadır. Hadiste örneklemeden'[34] sonra hükmün küllî ve genel olduğu ve belli bir kesime has bulunmadığı belirtilmiştir; dolayısıyla genel olsun özel olsun, velayet sahibi bulunan hiçbir fert bu genel kuralın dışında değildir. Durum böyle olunca, kuldan istenilen kendisini halife fnaib) tayin eden kimsenin yerine koyması ve onun hükümlerini icra etmesi ve onun gözettiği maksatları gerçekleştirmeye çalışmasıdır. Bu durum açıktır.
Fasıl:
Mükellefe nisbetle şer'î maksatları tahlil ettiğimizde, onların Hükümler bahsi[35] ile, mükellefin sebebler içerisine girmesi[36] meselesinde belirtilen esaslarla yönelik olduklarını görürüz. Zira orada beş vecih geçmişti ve kasdın uygunluğu ya da muhalifliği onlardan çıkarılıyordu. Bu konu üzerinde durmak isteyen kimsenin, konunun iyice açıklık kazanabilmesi için oraya müracaat etmesi gerekmektedir. [37]
Konular
- Dokuzuncu Mesele:
- Onuncu Mesele:
- On Birinci Mesele:
- On İkinci Mesele:
- On Üçüncü Mesele:
- On Dördüncü Mesele:
- On Beşinci Mesele:
- On Altıncı Mesele:
- On Yedinci Mesele:
- On Sekizinci Mesele:
- On Dokuzuncu Mesele:
- Yirminci Mesele:
- İKİNCİ NEVİ
- YÜKÜMLÜLÜKLERDE MÜKELLEFİN MAKSADI (NİYETİ)
- Birinci Mesele:
- İkinci Mesele:
- Üçüncü Mesele:
- Dördüncü Mesele:
- Beşinci Mesele:
- Altıncı Mesele:
- Yedinci Mesele:
- Sekizinci Mesele:
- Dokuzuncu Mesele:
- Onuncu Mesele:
- On Birinci Mesele:
- On İkinci Mesele:
- DÖRDÜNCÜ KISIM ŞER'Î DELİLLER
- Şeri Deliller
- Birinci Taraf: Genel Olarak Deliller
- Birinci Mesele[2]: