On Birinci Mesele:
Bu anlatılan şekliyle hileler genelde[188] meşru değildir. Kitap ve sünnette bunu ortaya koyacak deliller sayılamayacak kadar çoktur. Ancak bunlar özel hallerle ilgilidir. Bununla birlikte bu delillerin tümü birden değerlendirildiği zaman hilenin seran menedildiği ve dinde yasak olduğu kesin olarak ortaya çıkar: Bunlardan bir kısmını burada arzedeceğiz:
Kitaptan deliller: Münafıkların özellikleriyle ilgili bulunan âyetler; "İnsanlardan inanmadıkları halde 'Allah'a ve âhiretgününe inandık' diyenler vardır. Banlar Allah'ı ve inananları aldatmaya çalışırlar, oysa sadece kendilerini aldatırlar da farkında değillerdir,[189]Bu ve devam eden âyetlerde Yüce Allah onları yermiş, şiddetli azapla tehdit etmiş, onları rezil rüsvay eylemiştir. Onların yaptıkları aslında şundan ibaretti: Kanlarını ve mallarını korumak için dilleriyle müslüman olduklarını söylüyorlar; şehadet kelimesiyle bizzat Sâri' tarafından gözetilen gönüllü ve kalbî tasdikle onun gereği altına girme kasdını asla bulundurmuyorlardı.[190]Bu yüzden de onlar cehennemin en alt tabakasında bulunacaklardı. Onların Allah'ı ve inananları aldatmaya çalıştıkları belirtilmiştir. Onlar bu yaptıkları ile, kendilerinin sadece bir istihzada bulunduklarını[191] söylemekte idiler. Onlar Kur'ân'da şiddetle korkutulmuşiardır; çünkü bu halleriyle onlar Allah'ın dinini kendi hasis arzularına alet ediyorlardı.
Yüce Allah amellerini gösteriş için işleyenler hakkında şöyle buyurur: "Ey inananlar! Allah'a ve âhiret gününe inanmayıp, insanlara gösteriş için malını sarfeden kimse gibi sadakalarınızı başa kakma ve eza etmekle.boşa çıkarmayın, Onundurumu, üzerinde toprak bulunan kayanın durumu, gibidir, üzerine bol yağmur yağdığında onu cascavlak bırakır. Kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah inkar eden kimseleri doğru yola eriştirmez[192] "Mallarını insanlara gösteriş için sarfedip, Allah'a ve âhiret gününe inanmayanları da Allah sevmez" [193]"Doğrusu münafıklar Allah'ı aldatmaya çalışırlar. Oysa O, onlara aldatmanın ne olduğunu gösterecektir. Onlar namaza tembel tembel kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar, ne onlarla ne de bunlarla olur, ikisi arasında bocalayarak Allah'ı pek az anarlar. Allah'ın saptırdığı kimseye yol bulamayacaksın."[194]Yüce Allah onların bu tavırlarını yermiş ve onları azapla korkutmuştur. Çünkü bunlar dünyevî amaçlardan dolayı tâat izharında bulunmuşlardır.Yüce Allah bahçe sahipleri hakkında da şöyle buyurur: "Biz bunları, vaktiyle bahçe sahiplerini denediğimiz gibi denedik. Sahipleri daha sabah olmadan bahçeyi devşireceklerine bir istisna payı bırakmaksızın yemin etmişlerdi. Ama onlar daha uykudayken Rabbinin katından gönderilen bir salgın o bahçeyi sarıvermişti de bahçe kapkara kesilmişti.[195]Bunlar yoksulların haklarını vermemek için bahçeyi normal vaktinden önce onların gelmeyeceği bir saatte[196] devşirmeyi kararlaştırınca, Yüce Allah da onların bahçelerini helak etmek suretiyle kendilerine azap etmişti.
Bir başka âyette de: "İçinizden cumartesi günü azgınlık edenleri elbette biliyorsunuz...."[197] buyrulmaktadır. Çünkü bunlar (İsrailoğul-ları) avlanmak yasak olan cumartesi gününde bolca gelen balıklan özel havuzlara alıyorlar ve sadece havuzun ağzını kapatıyorlar, ertesi gün de yakalıyorlardı.
xxx Bir başka âyette: "Kadınları boşadığınızda, müddetleri sona ererken, onları güzellikle tutun, ya da güzellikle bırakın. Böyle yapan şüphesiz kendisine yazık etmiş olur. Allah'ın âyetlerini de alaya almayın" [198] buyrulur. Bu âyet şöyle tefsir edilmiştir: Koca karısına zarar vermek amacıyla onu boşar. Kadın iddetini beklemeye başlar, sonuna doğru koca müracaat eder ve ikinci kez tekrar boşar, kadın yemden id-det beklemeye başlar ve sonuna doğru yaklaştığında koca tekrar müracaatta bulunur ve tekrar boşar. Onun bu müracaatlarında kadına zarar vermekten başka bir amacı bulunmaz. İşte böyle bir davranışı Yüce Allah haram kılmış ve bu davranışı Allah'ın ây etleriyle alay etme olarak nitelemiştir.
''Boşanan kadınlar kendi kendilerine Üç aybaşı hali beklerler, eğer Allah'a ve âhiret gününe inanmışlarsa rahimlerinde Allah'ın yarattığını gizlemeleri kendilerine helal değildir. Kocaları bu arada barışmak isterlerse karılarını geri almakta daha çok hak sahibidirler.... Boşanma iki defadır...."[199] Boşama İslâmın ilk yıllarında belli bir sayı ile sınırlanmış değildi. Koca boşadığı karısını iddeti bitmeden Önce tekrar dönmek suretiyle nikahı altına geri alıyor, sonra yine boşuyor-du, sonra tekrar müracaat ediyor ve yine boşuyor; böylece karısına zarar vermeyi amaçlıyordu. Bunun üzerine "Boşanma iki defadır" âyeti gelmiştir. Onunla birlikte "Kadınlara verdiklerinizden birşey almanız size helal değildir" âyeti de inmiştir. Bu da karıya işkence edip böylece onu fidye karşılığında kendi nefsini kurtarması gibi bir yola mecbur etme niyetinde bulunan kimselere karşı bir uyarı olarak inmiştir.
Bütün bu yasak davranışlar, hükmün kendi amacı doğrultusunda kullanılmadığı ve başka amaçlara ulaştırması için kullanıldığa hilelerdir. Yüce Allah şöyle buyurur: "(Mirasta) edilen vasiyetten veya borçtan arta kalan, zarara uğratılmaksızın (hak sahipleri arasında paylaştırılır).[200] Yani meselâ üçte birden fazla vasiyette bulunmak veya bazı mirasçıları mahrum bırakmak için diğer bazılarına vasiyette bulunmak suretiyle vârisler zarara uğratılmaksızm demektir. Bir başka âyette de: 'yetimleri evlenme çağı gelinceye kadar deneyin. Onlarda olgunlaşma görürseniz mallarını kendilerine verin; büyüyecekler de geri alacaklar diye onları israf ederek ve tez elden yemeyin[201] buyrulur. Yine bir başka âyette: "Onlara verdiğinizin bir kısmını alıp götürmeniz için onları sıkıştırmayın"[202]buyrulmaktadır. Bu anlamda daha başka âyetler de bulunmaktadır.
Hadislerden deliller: "Zekat (artar veya eksilir) korkusuyla müteferrik zekat malı bir araya toplanmaz; toplu olanların arası da ayrılmaz.[203] Bu hadis, zekat yükümlülüğünü düşürmek ya da azaltmak için başvurulan hileleri yasaklamaktadır. "Yahudi ve hıristiyanların irtikap ettikleri şeyleri işlemeyin: Onlar Allah'ın haram kıldığı şeyleri en âdi hilelerle helal kılmaya çalışmışlardır[204]"Kim iki at arasına geçeceğinden emin olduğu bir atı katar (ve yarıştırırsa), o kumardır[205] "Allah yahudîleri kahretsin! Onlara içyağlan haram kılınmıştı. Onlar bunu yordular (tevil ettiler) ve onu sattılar ve parasını yediler"[206] "Muhakkak ki ümmetimden bir kısım insanlar başka adlar koyarak şarabı içeceklerdir.[207] Onların başlarında çalgılar çalınacak ve şarkıcılar şarkı söyleceklerdir. Allah onları yerin dibine batıracak; onlardan bir kısmını maymunlara ve hınzırlara çevirecektir.[208] Bu söz İbn Abbas üzerine mevkuf olarak rivayet edildiği gibi merfû olarak da rivayet edilmiştir. "İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelir ki o zamanda beş şey ile beş şey helal kılınmak istenir: Verdikleri çeşitli isimlerle içkiyi; hediye adı altında haramı (rüşvet gibi); korku (meşru müdafaa) adı altında öldürmeyi; nikah adı altında zinayı, bey (alışveriş) adı altında ribayı helal kılmak isterler"[209] 'İnsanlar dinar ve dirhemlerle cimrilik yapmaya başlayıp Örtülü riba muamelelerinde (îyne satışları, buyûu'l-âcâl) bulunduklarında; öküzün kuyruğuna yapışıp Allah yolunda cihadı bıraktıklarında Allah onların başına öyle bir bela indû'ir ki, dinlerine tekrar dönmedikçe o bela kaldırılmaz"[210] "Allah hülle yapana da yaptırana da lanet etsin[211] "Allah rüşvet alana da rüşvet verene de lanet etsin.[212]Hz. Peygamber [ aki«îdsm" 1 borçlunun hediye vermesini yasaklamış ve şöyle buyurmuştur: "Sizden biriniz ödünç para verdiğinde, borçlu kendisine bir kediye verir yahut biniti üzerine bindirmek isterse ona binmesin ve o hediyeyi kabul etmesin, Ancak borç ilişkisinden önce aralarında bu tür muameleler normal olarak oluyor idiyse o bundan müstesnadır[213] "Katil vâris olamaz" [214] buyurmuş ve devlet yöneticilerine, tahsildarlara verilen hediyeleri zimmete geçirilen haksız kazanç fgulûl) kabul etmiştir.[215] Borç ya da ek bir menfaat (selef) karşılığında yapılan satış akdini yasaklamıştır.[216]Hz. Âişe: "Git, Zeyd b. Erkam'a söyle: Şüphesiz kio,eğertevbeetmezseRasûlullah ile yapmış olduğu cihadını iptal etmiştir"[217]demiş, riba anlamına gelen satış muamelesine tepkisini göstermiştir. Bu anlamda pek çok hadis bulunmaktadır ve bunların hepsi de açıkça hükmü tersyüz etme amacı taşıyan hilelerin caiz olmadığını göstermektedir.""
Sahabe ve tabiîn dönemlerinde ümmetin tamamı da bu doğrultuda düşünmekte idiler. [218]
Konular
- On Sekizinci Mesele:
- On Dokuzuncu Mesele:
- Yirminci Mesele:
- İKİNCİ NEVİ
- YÜKÜMLÜLÜKLERDE MÜKELLEFİN MAKSADI (NİYETİ)
- Birinci Mesele:
- İkinci Mesele:
- Üçüncü Mesele:
- Dördüncü Mesele:
- Beşinci Mesele:
- Altıncı Mesele:
- Yedinci Mesele:
- Sekizinci Mesele:
- Dokuzuncu Mesele:
- Onuncu Mesele:
- On Birinci Mesele:
- On İkinci Mesele:
- DÖRDÜNCÜ KISIM ŞER'Î DELİLLER
- Şeri Deliller
- Birinci Taraf: Genel Olarak Deliller
- Birinci Mesele[2]:
- İkinci Mesele:
- Üçüncü Mesele:
- Dördüncü Mesele:[111]
- Beşinci Mesele:
- Altıncı Mesele:
- Yedinci Mesele:
- Sekizinci Mesele:
- Dokuzuncu Mesele:[168]
- Onuncu Mesele: