Onüçüncü Mesele:

Bil ki: Hükümlere delalet etmesi için  delillere yaklaşım şekli iki türlü olmaktadır:

a) (Tarafsız yaklaşım): Delile, duyulan ihtiyaçtan dolayı ve içermiş olduğu hükme ulaşmak için  başvurulması. Bu du­rumda farazi olarak düşünülen olay o delile arzedilecek ve delilin gerektirdiği hükme uygun olarak varlık âlemine çıkması sağlanacaktır. Bunun olayın vukuundan önce yapılma­sı, delile uygun olarak meydana gelmesi içindir. Vukuundan sonra delile vurulması ise, durumu idare etmek ve meyda­na gelen hatayı telafi etmek içindir. Öyle ki, bu işlem sonu­cunda zann-ı galiple ya da kesin olarak o şeyin Şâri'in kas-dı olduğu bilinecektir. Bu yaklaşım, selef-i sâlihin deliller­den hükümleri çıkarış seldi olmaktadır.

b) (Önyargılı, kasıtlı yaklaşım): Meydana gelen olayda gö­zettiği garazının sıhhatine destek aramak için delillerin kullanılması.Bu tavrı gösterenler, Şâri'in kasdını dikkate almaksızın, ilk bakışta delilin gözettikleri garaza uygunluğundan hareket ederler. Bunların delilleri şevketmekten maksatları garazlarına mesnet aramaktır. Bu yaklaşım,kalplerinde eğrilik bulunan kimselerin, delillerden hüküm çıkarış biçimi olmaktadır.
Bu husus şu âyette gayet açık olarak ifadesini bulmaktadır: "Kalplerinde eğrilik olan kimseler, fitne çıkarmak, kendilerine göre yorumlamak için onların çeşitli anlamlı olanlarına (müteşâbihât) uyarlar'[262]Bu tür insanların maksatları delillerden hüküm çıkar­mak değildir; aksine onların amaçları arzu ve heveslerinin peşine düşerek zırva tevillerle fitne ve fesat çıkarmaktır. Çünkü bunların yaklaşımında önce düşünce belirlenmekte; daha sonra ise bu sapık görüşü destekleyici deliller aranmaktadır. Böylece asıl olan deliller, tâbi durumuna düşmektedir. İlimde derinleşmiş kimselere (rusûh erbabı) gelince; bunların,  hükümlerin delilleri üzerine takdim edeçekleri arzu ve hevesleri yoktur. Bu yüzden de onlar "Ona inandık, hepsi Rabbimizin katındandır..." derler ve: "Rabbimiz! Bizi doğru yola erdirdikten sonra, kalplerimizi eğriltme'[263] şeklinde dua ede­rek bu tür sapıkların davranışından kendilerinin korunması için Allah'a sığınırlar. Birinci yaklaşım sahipleri, delilleri arzu ve he­veslerine hâkim kılmaktadırlar; şeriatın esası da bu olmaktadır. Çünkü şeriatın geliş amacı sadece, kulları arzu ve heveslerine köle olmaktan kurtarmak ve böylece sırf Allah'a kul olmalarını temin etmektir. İkinci yaklaşım sahipleri ise, arzu ve heveslerini deliller üzerinde hâkim kılmakta ve bunun sonucunda deliller, garazlarına tâbi duruma düşmektedir. Bu mânâ Makâsıd bölümünde açıklan­mıştı. Ayrıca —Allah'ın izniyle—tamamlayıcı mahiyette olmak üzere İctihâd bahsinde konuya tekrar temas edilecektir. [264]


Eser: El-Muvafakat

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

El-Muvafakat

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..