Dördüncü Mesele:
Müteşâbihlik[49] küllî kaidelerde olmaz; ancak cüz'î fer'î konularda olur.
Bu hususu gösteren deliller iki çeşittir: 1.
Şer'î nassların istikrası bunun böyle olduğunu göstermektedir. 2.
Eğer şer'î esaslarda da müteşâbihlik olsaydı, o zaman şeriatın büyük çoğunluğu müteşâbihâttan olurdu. Böyle bir sonuç ise bâtıldır. Şöyle ki: Fer', dayandığı esas üzere kuruludur ve bunun tabiî sonucu olarak da esas sahih ise fer' de sahih; esas bâtıl ise fer' de bâtıl olur. Keza esas açık seçikse onun üzerine kurulu bulunan fer' de açık seçik; esas kapalı ise fer' de kapalı olur. Kısaca esasta mevcut bulunan her özellik, fer'e de yansır. Zira her fer'de, esasta bulunan şey bulunur. Bu da müteşâbih esaslar üzerine bina edilen [971 fer'î konuların da aynı şekilde müteşâbih olmasını gerektirir. Bilindiği üzere şer'î esaslar (usûl), kendilerinden fer'î hükümlerin çıkarılması konusunda birbirleri ile irtibat halindedirler.[50] Eğer şer'î esaslardan sadece birisinde müteşâbihlik meydana gelecek olsaydı, bunun hepsine de[51] sirayet etmesi gerekirdi. Bunun sonucunda da muhkem, 'ümmü'l-kitâb' (kitabın anası) olmazdı. Halbuki durum öyle. Dolayısıyla bu durum, müteşâbihliğin, kitabın anasını teşkil eden şer'î esaslarda bulunmadığını gösterir.
İtiraz: Müteşâbihlik şer'î esaslarda da yer almıştır; çünkü Haktan sapanların çoğu, fer'î konularla değil, şer'î esaslar (usûl) ile
Cevap: Şer^ esaslardan (usûl) maksat, küllî kaidelerdir. Bunların akâid esasları (usûlu'd-dîn) veya fıkhın esasları (usûlu'1-fikh) ya da cüz'î olmayıp küllî olan diğer herhangi sert bir konuda olması arasında fark yoktur. Bu durumda biz, müteşâbihliğin küllî kaidelerde mevcudiyetini mutlak surette kabul etmiyoruz; onların sadece furûda (fer'î konularda) bulunduğunu söylüyoruz. Teşbîh mânâsı anımsatan âyetler, keza aynı doğrultuda gelen hadisler, Allah'ı bilme (el-ilmu'I-ilâhî) ile ilgili kaidelerden biri olan tenzih esasının sadece birer uzantıları olmaktadır. Nitekim sûre başlarındaki harfler ve onların müteşâbihlikleri de, Kur'ân ilimlerinden bazıları 1 içerisinde yer alan ayrıntılar mesabesindedir. Hatta menâta (hükmün dayanağı, illet) yönelik müteşâbihlikte dahi durum aynıdır. Zira murdar hayvan etiyle karışmış usulünce boğazlanmış helâl et hakkında sözkonusu olan müşkillik, açık menâtlar hakkında olan helâl ve haram kılma aslından doğan bazı fer'ler mesabesindedir. Bunlar da çoktur. Bu nokta göz Önünde bulundurulduğu zaman, ne bir küllî kaidede, ne bir genel esasta müteşâbihliğin bulunmadığı görülecektir. Ancak müteşâbihlik, izafî müteşâbihlik olarak ele alınırsa, o takdirde usûl ile furû arasında fark bulunacaktır. Akaid (inanç) konusunda meydana gelen sapıklıklar işte bu yönden[52] meydana gelmiştir. Burada sözü edilen de o değildir. Mânâ itibarıyla maksûd olsa bile lafzın sarahatinden de kastedilen o[53] değildir. Allahu a'lem! Çünkü Yüce Allah: "Onda kitabın anası olan muhkem, âyetler vardır. Diğerleri de müteşâbih âyetlerdir" [54] buyurmakta ve onda müteşâbihin bulunduğunu bildirmektedir. Araştırıcının kusurundan kaynaklanan (kapalılıklar)[55], gerçek anlamda Allah'ın kitabına nisbet edilemez. Edilse bile bu mecaz yolu ile olur. [56]
Konular
- Beşinci Mesele:
- Altıncı Mesele:
- Yedinci Mesele:
- Sekizinci Mesele:
- Dokuzuncu Mesele:[168]
- Onuncu Mesele:
- Onbırıncı Mesele:
- Onikinci Mesele:
- Onüçüncü Mesele:
- Ondördüncü Mesele;
- İkinci Bakış Açısı: Avârızu'l-Edille
- Birinci Fasıl: Muhkemlik Ve Müteşâbihlik
- Birinci Mesele:
- İkinci Mesele:
- Üçüncü Mesele:
- Dördüncü Mesele:
- Beşinci Mesele:
- Altıncı Mesele:
- İkinci Fasıl Şerî Hükümler Ve Nesh
- Birinci Mesele:
- İkinci Mesele:
- Üçüncü Mesele:
- Dördüncü Mesele :
- Üçüncü Fasıl Emir Ve Nehiy
- Birinci Mesele:
- İkinci Mesele:
- Üçüncü Mesele:
- Dördüncü Mesele: