logo logo

Yeni nesil güncel konularla ilgili sorular ve cevaplar!

Fetvalar.Com

Yeni Nesil Fetvalar

Sistemimize üye olarak sitemizi daha aktif olarak kullanabilirsiniz.

Üyelik için tıkla

Fetvalar.Com

Güncel sorular ve cevapları

Batı Avrupanın Rusya'ya Bakışı


Ruslar; çok geçmeden Osmanlı devletinden, Eflâk'la Buğ­dan'dan alacağı bir hayli para tutan cizye, rikâbiye gibi ver­gilerinin tahsilinden vaz geçmesini istemişlerdi. Sadrıazam bu isteği yerine getirince, Avrupanin batı yakası devletleri Rusya'nın haddini aşmağa başladığını, Deli Petro'nun vasi­yeti mucibince yaptıkları, sadece Osmanlı devletine müte­veccih olmayıp, sıcak denizlere çıkmayı hedeflemiş Rus­ya'nın kendilerini bir gün sarsmaya başlayacağını anladıkları gibi, aslında Osmanlı devletini Ruslar ile her kapışmasında kendilerinin biraz rahatlaması Osmanlı sayesinde gerçekleş­mekteydi. Doğrusu Osmanlı devleti bölgenin devleti olarak Rus yayılmacılığının Avrupayı yutma hedefini belkide farkın­da olmadan geciktiriyordu. Galiba bunu öncelikle anlayan Fransa ve onun 16. Lui namlı kralı olmuştu. Batı avrupa si­yasi mahafilinde tesbitlerini dile getirmiş ve Rusya'nın dolay-sıyia Katerina'nın tatlı rüyalarına karabasanı musallat etmek için, bir ittifak teşkiline prensipte karar aldılar.
ingiltere, Prusya, İspanya ve Sardunya devletleri 16. Lui'nin teklifinin muhatabı oldular. Ne varki; Fransa yüzün­den Amerikada bir çok toprak kaybına uğramış olan İngilizler, teklife tok olduklarını bildirdiler. Sardunya ve Prusya yan çizdi. Fransa yandaş olarak İspanya'ya kaldı ki ikisi bu işe yetmez görüntüsü verdiler. Bu bakımdan Rusya bir açmaza düşmekten kurtulma şansını yakaladı amma, artık batı avru­pa devletleri kendi ittifaklarını yapamamışlardı, yoksa Rus yayılmacılığını ve belânın büyüklüğünü hep birlikte tesbit ve itiraf etmişlerdi. Devlet-i âliye, Avusturya'nın Bosna civarın­da bir hayli büyüklükteki arazinin kendisine terkini istedi.
Yapılan müzakereler neticesinde teklifin oyalanarak yerine getirilmemesi kararına varılmıştı. 1198/1786 Bu arada sadrı­azam Halil Hamid Paşa ile şeyhülislâm Atauliahefendi azle­dildiler. Yerlerine Haleb valisi Özi muhafızı Şahin Ali paşaya sadaret, şeyhülislâmlık eski şeyhülislâmlardan İbrahim efen-diye tevcih buyruldu. Bu azillerin sebebi olarak, sadrazam Kâmil Paşa "Târih-i Siyasiyye"sinde şunları ileri sürmekte:
"Müverrihler eski sadnazamın azlini ocakların mevacibîe-rini dağıtımdan ileri gelip, dörtyüz küsur kese akçeye varan zamlı maaşlarının kesmek ve maaşları, düşürmek kararı alarak tatbike konması, yeniçerinin derhal hareket hazırlık­larına başlamasına sebeb oldu. Durumu haber alan yeniçeri ağası, olanı biteni defterdar Ahmed Nazif paşaya gizlice bil­dirdi. Defterdar Ahmed Nazif Paşa saraya koşmuş gece de­memiş, padişahı haber verme yoluna tevessül etmiş. Padi­şah sabah olmadan sadrıazamı azletmiş, mührü aldırmış, bahse konu paralar kadar miktarı hemen sarraflardan temin ederek sahihlerine dağıtılması hakkında irade-i seniye çı­karmıştır. Halil Hâmid paşa ıslahatçı bir vezir olmakla bera­ber 3. Mustafa'ya muhabbeti olup, bu muhabbetini O'nun mahdumu 3. Selim'ede gösterme şevki taşıdığı söylenir. Günlerden bir gün, meclisinde bulunduğu bir zâtın sohbet esnasında padişahın bir müddet Bursa, Edirne gibi yerlerde kalsa dediğinde, Halil Hamid paşada güya <Padişah da pek ihtiyar> demiş. Bu sözler 1. Abdülhamid'e ulaşmış bunu şehzade Selim'e saltanat yakışır şeklinde telakki ettiğinden suçlanmış ve azilden sonra Bozcada'ya sürgüne yollanmış­tı. Daha sonra idam fermanı geldi ve infazı yapıldı. Şeyhü­lislâm Ataullah efendi eski sadrazamın tasarrufları hakkın­da, bir beyan vermediği gibi yanlışlarına da umursamazlığı azline sebeb teşkil etti. Ulemaya en ağır ceza olan tatbik edilerek kethüdası Osman efendi ile birlikte, deniz yoluyla Hicaz'a gitmek üzere Gelibolu'ya sürgün edildi. İki hafta sonra orada öldü.
Fakat yeni şeyhülislâm ibrahim efendi mizacı padişaha uygun olmadığından dolayı, üç ay sonra azledilerek Ankara sürgüne gideceği yer oldu. Sadrazam Aii paşa ise taşra hiz­metinde başarılı olmakla beraber, sadaret vazifesini yürüte­cek vukufun sahibi olmadığından, ayrıca okuma ve yazma­dan mahrumiyeti, saklı kalması gereken hususlara, başkala­rının agâh olması mahzur teşkil etmiş olduğundan, sadaret­ten alınıp yerine Mora valisi Yusuf paşa'ya mührü hümayun teslim olundu. 1200/1786   

                                    .,.