İngiltere Mısır'ı İşgal Ediyor!


Mısır'da Hİdiv unvanıyla yönetimi götüren İsmail Paşa hayli israflar yapmış, merhum Abdülaziz Hân'dan elde ettiği borçlanabilme müsaadesinden sonra, İngiliz ve Fransa'ya yaptığı borçlanmalar faiz sarmalına düşmesini intaç etmiş on sene içinde 100 milyon İngiliz altununu aşmıştı. Görülen oy­du kî, Mısır bir eyalet-i mümtâze olarak öyle borçlanmış ki, koskoca devletin borcunu aşmak üzereydi. Bu bakımdan ademî merkeziyetin mahzurlu olduğu buradaki neticeden de istihsal olunabilinir. Abdülhamid Hân'ın merkeziyetçi idâresi­nin isabeti ortaya çıktığı gibi, çok sonraları, bir hanedan üye­si olan mecnûn sayılsa seza olan Prens Sabahhaddin Bey, adem-î merkeziyet taraftan olarak Mısır' ı da örnek olarak göremedi insan şaşıyor.. Hidiv İsmail Paşa, Süveş Kanalının elindeki tahvillerini satarak borçları düşürmeye çalışırken, Fransa bunlara talip idi. İngilizlerin Yahudi asıllı başbakanı D'izraeli, mâli tüyo'ya çabuk ulaşan teşkilatı vasıtasıyla du­rumu hızla değerlendirdi ve hisselleri İngiliz idaresine mâl et­meyi bildi. Bu donanmasına güvenen bir devletin cesaret edebileceği bir işti. D'izraeli bu silahını akılıca kullanarak, Fransa'yı dizletti. Süveş Kanalı kullanımıyla İngiltere-Hindis-tan hattı pek değişebilen bir lezzet verdi Britanya ticaret ve sömürgeciliğine. Fransa bu işe müdehale edecek durumda değildi Dölesepsİs bir Fransız olarak açtığı kanalın İngilizlere yâr olduğunu, görüp görmediğini düşünüyor insan! Tahville­rin satışı İsmail Paşa'yı borçsuz hâle getirmeye yeterli olma­dı. Mısır Hidiv'inden alacaklı olan Fransa ve İngiltere, yüzleri­ni babıâlî'ye dönüp, kapısını çalmağa başladılar, ismail Paşa, Mısır hükümetinin mâliye bakanlığını bir ingilize, nâfıa yâni bayındırlık bakanlığımda bir Fransız'a vermek zorunda kaldı.
Kırım gerekse 93 Savaşında Osmanlı ordusunda, gük vafetleri, talimli durumları, disiplinli hareketleriyle göz
Muran Mısır askeri. Sultan Aziz'den aldığı bir fermanla 30iv    mevcuda çıkarılmıştı. Mısır kabinesinin biri İngiliz diğeri
F ansız olan iki bakanı hemen şartlarını koydular, bu ordu küçültülecek; 30 binden,  18 bine düşürülecek dayatması vaptılar ve bu arada da 2500 subayı emekliye şevkettiler.
Emekliye ayrılmış bulunan subayların çoğunluğunu Türk ve Çerkeş kökenli olanlar teşkil ediyor böylece aralarında az miktarda Arab ırkından subay bulunuyordu. İşte Osmanlı devlet hududları içinde ilk ırkî hareket başladı, muharrikleri. Türk ve Çerkeş olmakla beraber, bunların hareket lideri ola­rak başlarına geçirdikleri Albay rütbeli Arabî Bey bu hareke­tin lideri oldu. Sultan Hamid, İsmail Paşayı hidivlikten azletti yerine Tevfik Paşa isimli İsmail Paşanın oğlunu hidiv nasbet-ti. Bu Tevfik Paşa, 1. Abdülhamid'in sadrıâzamlarından olan Halil Hamid Paşa'nın oğlu Mehmed Arif Bey'in kızı olan Zeh­ra hanımdan dünya gelen bir çocuktur ve Kemâl Derviş ile akrabalığı muhtemeldir. Bu Tevfik Paşa'nın oğluda Ahmed Fuad Beydir ve Mısır'ın ilk kralıdır. İtalya'da sürgünde ölen Kral Faruk'un babasıdır. Bu Krallık zâten iki kral gördükten sonra bir askeri ihtilâlle yok olmuştur. Önceleri harbiye na­zırlığını ele geçiren Albay Arâbî'yi Sultan Hamid, mirliva yâni general rütbesiyle taltif etti. Ancak, Mısır'da kavmi necip an-layışı yayılmaya, memlekefde yaşayan diğer unsurlar rahat edemezlerken herkes tabiisi olduğu devletlere şikâyetlerini duyuruyordu. Bunların içinde İngilizler, avrupa olup Mısır'da yaşamakta olanların haklarını bundan böyle kendisinin ara­yacağını bunun içinde Mısır'a asker çıkaracağını fakat bura-akı Osmanlı devletinin hak ve hukukuna dokunmayacağını        eyledi.
İş bu vaziyete gelmişken, Mısır'da Arabi Paşa, başbakanlık makamına irtika eyledi yâni başabakan oldu. Akabinde İs­kenderiye'de çıkarı bir kıyamda, ahali İngilizlerin olsun avru-palılann olsun mallarını yağmaya giriştiler. Bir hayli ölü ya­nında bazı elçilik görevlileri yaralanırken, dört konsoloslunda yaralandığı görüldü. İngiliz Amiral Seymour İskenderiye'yi saatlerce ve ara vermeden bombardımana tâbi tuttu. 12/Temmuz/1882'de Arabî Paşa birlikleri Sir Gamet: Wolse-ley kuvvetleri tarafından Teylül Kebîr meydan muharebesin­de bir çeyrek saat geçti geçmedi mağlup oldu, ingilizler Kahire'ye girerken, maceraperest Arabî Paşa da sürüldüğü Sey­lân'a doğru yola çıkarıldığı haberiyle ortalık çalka lanıyordu.
İngiltere; Mısır'a girince Sudan'ı da işgal dışında bırakma­dı. Ancak ifadesinde durumun geçici olduğunu söylemesi, meselâ Osmanlı devletinin Mısır'dan aldığı vergiye engel ol­maması sanki bu sözün samimiliğini andırıyordu. Yapılan müzakereler neticesinde de bir iki defa çekilmeyi kabul eden merhalelere getirdi vaziyeti sonra kendine âid olaylar icâd ederek erteledi velhasıl herkesi oyaladı durdu. Fakat, fiili iş­gal mevcut hukukî statü ise Osmanlının koyduğu idi. Bu hâ­lin 1. dünya savaşına kadar sürdüğü görülmüştür.
Osmanlı sadrıazamlanndan Kıbrıslı Mehmed Kâmil Pa-şa'nın gerek Mısır ile gerekse İngiltere kraliyet ailesi ve poli­tik arenasında hürmete şayan bir münasebet bulunuyordu bu bakımdan Kıbrıslı Mehmed Kâmil Paşa'nın, İbnül Emin Bey'in "Son Sadrıazamlar" adlı değerli eserinde yer alan sa­tırlardan bu bağlantıya bir atfu nazar edelim: Paşa'nın Mısır ile olan bağlantısını göz önüne aldığımızda, Osmanlı-Mısır münasebetlerindeki davranışı, Osmanlılık açısından nasıl bir fikir hasıl eder"? "..1298/1881 senesi Şevval başlarında çıktığı bahs olunan mezkûr mesele benim hatıratımda beyan kıtınrlıâı yibi Tevfik Paşanin hidivliğe nasbından önce pederi İs­mail Paşanın vazifesi esnasında kötü idaresi ve israfları neti­cesi olarak, İngiltere ve Fransa devletlerinin Mısırın mâli işle­rine müdahaleye tasaddileri kendini göstermeye başladı. Os­manlı dev letinin bağlısı olan ve ekseriya vak'aların icâbatı-na göre karar alması yerine muhalif tedbirlere gitmesi, bun­da devam ve ısrar eden Hidiv, git gide, durumun vahametini arttırmaya başlamıştı. Said Paşa hz. lerinin; türlü şekillere tahvil ederek kayıt ve tezkâr ederek hikaye ettiği MısırVye'yi müzakere için İngiltere devleti tarafından fevkalede sefaretle İstanbul'a gönderilen, Dermond Volf'un hâmil bulunduğu nâme ile nutkunun tercümeleri sırasında <evkaf nâzın Kâmil paşa mülakat için yanıma geldi Mütercim Davud efendi ev rakı bana verirken gördüydü. Mütercimin ifadesin den, neye dâir olduğu malum olduğundan mütalaasını arzu etti. Vüke­lâdan gizli bir şey olmadığından kendisine verildi. Kâğıdlar akşam arza verildi.  Fıkrasını koymakla ne demek istedikle­rini anlamak zorsa da, memur olduğum nezaretin, işlerinden dolayı müzakereler için, Said Paşa'nın yanına gitmiş olma­mın şüpheden uzak olmam gereken bir sırada, mütercim ta­rafından takdimin de içindekilerden bahse mahal olmayan evrakın okunmasını arzu etmek gibi bir teklifsizlik göster-mekleğime hâl ve terbiyemin müsaid olmayacağı beni az çok tanıyanlarca takdir ve teslim olunur iti kadındayım.

Sdid Paşa; Londra'da sefaret-i fevkaladesi için memuriyet-i acizanem arz ve istizan eylediğini hatıratının bir köşesine yazmakla beraber, bir kaç sahife sonra Sir Der-mond Volf ile 'Müzakere için murahhas seçimi bahsinde o vakit hariciye nazırı rahmetli Asım Paşa lisanından <Kâmil Paşanın diplomasi malumatında vukufu behri-yesi sebk etmedi Onun tâ-takdirinde işçe gı'ıçlük gÖrülür.> cümlesini sarfettirmişterdir ki, mânası oldukça net bir teveccüh olduğu görülür, di­yerek geçelim sözüyle noktalıyor."

KâmİI Paşa'nin görüldüğü gibi; Said Paşa'nın ünlü hatıra-tın'da kendisine dokundurma hissettiği hususda bir beyanda bulunduğunu ve Kâmil Paşa'nın verdiği cevapla, Said Paşayı ve onun tarzını ortaya koymaya çalışırken, İsmail Paşa'yıda tarz-ı İdaresinden ve israfından dolayı kabahatli bulduğunu çıkarmak ifadesini dikkatle okuyunca anlamak kâbi! dolay-sıyla Mısır ile olan garabeti, Osmanlı anlayışından ayrılması­nı temine vesile olmadığı ortada.


Eser: Büyük Osmanlı Tarihi

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Büyük Osmanlı Tarihi

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..