İsmet İnönü'nün Tahlili
Târih; milletlerin hafızasıdır. Bazı hafızalarda bulunan bilgiler, o milletin târihinde yer alamazsa, o yönüyle milletin hafızasının bir bölümü, bütün teşekkülatıyla var olduğunu iddia edemez. Tarihçi Oztuna Bey'in kıymetli eseri "Büyük Türkiye Târihi"nin 7. cildinde 288. Sahifede yer alan ve o zatında Türk Târih Kurumunun (TTK) yayınlarından olan Belleten adlı sürekli derginin 149. sayısından ve 2. ile 10. Sayfalan arasında yer alan ve Ocak/1974'de neşredilmiş nüshadan alınmış bu önemli bulduğumuz tahlili meâlen sayfalarımıza alıyoruz: "İsmet Paşa; bu savaşa girmemizin hiç bir mecburiyeti gerektirmediğini söylemekle savaşa girilişten 60 sene sonra onun gibi iyi bir kurmayın, o savaşda bizatihi çarpışmış olması ve Yıldırım Ordularının muntazam çekilişinin gerçek sahibini dikkatle okumak gerekir diye düşünüyorum. İsmet Paşa ezcümle şunları dile getiri yor: 1.Cihan harbine biz ittihat ve terakki hükümeti zamanında girmiştik. Bizim savaşa girdiğimiz zaman Almanlar için savaş kaybolmuş kabul edilmeliydi. Moltke'den sonra Almanların büyük erkân-ı harplerinden Scihlifen de en büyüklerdendir. Savaşın plânlarını o zat yapmıştır. Plânlarında demiştirki; bu savaş olacaktır. Kazanmak için vaktiyle hazırlık yapmak ve onlardan önce harekâta geçmeliyiz." Dediğini hatırlatan İsmet Paşa şöyle devam etmektedir: "Alman askeri literatüründe bir tâbir vardır. Erkânı harb reisleri, kumandanlar daima bir siyasi fikir teklif edecekleri zaman o mukaddemeyi (giriş) yaparlar. Biz askeriz, devletin siyasette ne karar vereceğini
bilmeyiz. Selahiyetimizde yoktur. Fakat, eğer bir harbe girmek ihtimali varsa siyasi müzakerenin neticesi bir harbi doğuracaksa o harpte muzaffer olmak için bir takım hesaplara riayet etmemiz lâzımdır. Vaktiyle şu kadar zamanda bize haber vereceksiniz harbe giriyoruz diye..v.s Schlieffen'e at-folunan sözün bir maddesi şu: eğer savaş olacaksa biz harpte taarruz edeceğiz. Kuvvetimizin çoğunu büyük kısmını garb'a karşı, Fransızlara karşı toplayacağız. Rusya'ya * karşı mümkün olduğu kadar az kuvvet bırakacağız. Hareket edebilirler, toprak kaybedebiliriz, fakat 1.mesele, batıda büyük bir üstünlükle harbi bir an evvel kazanmak lâzımdır. Belçika'ya girmekten bahseder. Oradan gidecekler, istihkâmları çevirecekler. Büyük tahkimat var Fransa sınırında onları çevirerek Fransa'ya hücum edecekler, bunu söyledikten sonra adam şunu da söyler plânında: Bir an evve! Fransa'nın işini bitirmek lâzımdır garb'de. Büyük kuvvet ile Fransa'ya taarruz ederiz ve Fransa'yı amana düşüremezsek harp.dışı edip sulh talebine icbar edemezsek, durmağa mecbur olursak derhal sulh yapmak lâzımdır, şartlar ağır olabilir. Fakat harp ne kadar uzarsa ağır diye tahmin olunan şartlar daha ağırlaşır. Harbin uzamasında hiç bir fayda yoktur. Bu plâna göre Almanlar, Fransa'ya taarruz etmişlerdir ve Fransa Almanları durdurmaya muvaffak olmuştur.
Söküp atamadılar, Verdun'da vs.'de dayandılar. Harp uzar sürüklenir bir mahiyet aldı. Niçin böyle oldu? Hesabını çok iyi yapmışlar kendi aralarında. Meselâ bütün kuvvetler Fransa'ya doğru yürüsün deniyor. Rus cephesi ihmal olunacak. Harp çıktığı zaman Rus cephesini ihmal etmek ve bir Rus istilasını geri almak, İmparatorun ve Alman hükümetinin tahammül edeceği bir şey değildi. Oradan plân sulandırıldı. Hem Rusya'ya mukavemet edelim hem ötekini tahrib edelim
Neyse Alman meselesini tahlil edecek değiliz. Rusya'ya karşı mukavemet tam tedafüi bir vaziyet alacakken Rus cephesinde muzaffer oldular, Fransız cephesini kaybettiler. Harb altı ayda bitecek derken 1918'e kadar dört sene sürdü ve haikaten şartlar ağır oldu. Şimdi Türkiye'ye geliyorum. Almanya ile bir avrupa harbi olacak, Rus tehlikesi bizim için büyük tehlikedir. Onun için Almanya ile beraber bulunan İttihat ve Terakkinin, hükümeti zamanında da, 2.Abdülhamid zamanında da Almanya ile özel bir münasebet vardı. Demekki 1914'de seferberlik ilân etmiştik. Fakat harbe girmemiştik. Harbe girişimiz, bilirsinîzki, Yavuz (Go-ben) zırhlısının Karadenize çıkıp Rus şehirlerini bombardıman etmesiyle emrivaki olarak başımıza gelmiştir Onun B^ edebiyatta söylenmesi âdet olmuştur. Biz 1.cihan harbe o harbi kaybolunduğu göründükten sonra girmişizdir. İttihat ve Terakki'nin ağır mesuliyeti bilhassa bu noktadandır. Şimdi bunun neticesi; avrupada ve memleketde her cephede muharebe ettik biz. Ondan evvel İtalya ile muharebe ettik. Bilhassa Balkan harbini geçirdik.
Balkan harbi bir felâket olarak geçti. Balkan harbinde imparatorluk ordusu tamamiylen bir çöküntü gösterdi." İsmet Paşa şu sözlerle devam ediyor: "Şimdi Enver Paşa pek genç yaşda harbiye nâzın oldu. Başlıca iki derdi vardı o zamanki ordunun. Birincisi yetişme İtibarıyla zayıftı bu sebeb-ten dolayı, ikincisi siyasete karışmıştı. Ordu yapmıştı ihtilâli. Genç rütbede, herhangi bir rütbede siyaset yaptıktan sonra o siyasetin ordu subayının hayatı ve ideali üzerinde başka bir te'siri vardır. Kendi mesleğinde temayüz etmek, iyilik yapmak, ufuklarını açmak için aranan şartlar başkadır. Siyasetde bilhassa akıl vermek ve devirmek tecrübesini yapan subaylar için birinci derecede söz sahibi olmak usûlü başkadır. Siyasi meslek çok daha kolay gelir ve bir defa
onunla zehirlendikten sonra o ordunun ordu vazifesini harp vazifesini yapması güçleşir. Yalnız siyaset kısmında memleket cihan harbine kaybolmuş bir halde girmiştir. Alman imparatoru gene siyaset adamlarının telâkkisine göre, çok kuvvetli taarruz edeceğim, içte çok kuvvet topladım, daha kuvvetim var, Rusya'nın hakkından aynı zamanda gelebilirim diye düşünmüştür ve bu tarzda hayalle hata etmişlerdir. Bu sıralarda ben (İsmet Paşa), seferberlik ilân edilmişti ki tedavi için Yemen'den gelmiştim. Avrupa da idim. Dolaşıyordum, seferberlik ilânını duydum, hemen İstanbul'a geldim. Fakat harbe girilmemişti. Harb yoktu ve benim İlk kanaatim, harb, cihan harbidir. Bizde ne suretle, ne vakit, nasıl başlar, bilmeyiz. Fakat bir an evvel orduyu teşkil edip, tâlim terbiyesini yapmak lâzımdır.Hiç bir zaman ben kendim harbe gireceğimize ihtimal vermemiştim. Bu vaziyetten sonra İstanbul'da bulunan Atatürk, ordu müfettişi olarak tekrar Anadolu'ya gönderildi. İstanbul hükümeti niçin göndermişti Atatürk'ü. şöyle izah olunabilir bu: İstanbul'da iyi niyet sahibi eski vezirler, bun lann içinde düşman vasıtası olması şöyle dursun, olmasının tasavvur edilmesi bile mümkün olmayacak temiz insanlar vardı. Fakat kendilerine itimatları yoktu ve yapılacak bir şey de göremezler. Atatürk ile diğer gün görmüş iyi niyetli devlet adamları arasındaki fark şudur: Onlar, bunun çâresi nedir, bunun çâresi uslu oturmaktır ne derlerse razı olmaktır. Vaziyeti daha ağırlaştırmayalım. Geçen harbten sonra ağır ithamlar altına girmişizdir. Bu ithamların yakışıksız, esassız olduğunu isbat etmeğe çalışalım, iyi niyetle çalışalım diye düşünürler. Atatürk'ün görüşüne göre vaziyeti objektif olarak mütâlâa edelim. Hissiyat meselesi değildir bu. Kendimi ne kadar beğendirmeğe çalışsam benim memleketimi parçalayıp İstismar etmek fırsatını bulmuş olan siyaset adamlarına insaf vere-
OSMANLI TARİHÎ mem ben. O bir şeyden anlar, imkân var ise istismar edecektir. Hükümdarın bu siyaset cereyanlarında başlıca taraf olması ve uysal davranmak; kendimizi beğendirmek suretiyle bir şey koparabileceğimizi, bir şey kurtarabileceğimizi zannetmesi, felâketin başlıca sebebi olmuştur. Atatürk'de ümid müphem olarak var. Bu işin sonu nereye varacak? Bu işin sonunun nereye varacağını sonra düşünürüz. Cumhuriyet v.s bunların hiç biri mevzûî bahis değil. Evvelâ bir mukavemet imkânı bulalım. Bu şekilde 3.Ordu müfettişi olarak Erzurum'a kadar gitti..." Diyen İnönü sözü kurtuluş savaşına getirmek suretiyle, l.cihan harbine girişimizin kaybedildiği kesin bir savaşa girdiğimizi açıkça söylememekteyse de, İttihatçıların yanlış yaptığını ifadeden de kaçınmamaktadır.
Konular
- Balkan Savaşının İkincisi
- Bulgar-Sırp Karşıkarşıya
- Prens Said Halim Paşanın Sadareti
- Almanya'nın Gücüne Bir Bakış
- Beyaz Kitabdan Vesika-1
- Vesîka-2
- Gizli Ve Harici Görev
- Hattı Hümayunun Sureti Veziri Meali Semirfm Mehmed Said Paşa
- Devlet Görevi Aksatılamaz
- Hattı Hümayunun Sureti Vziri Meal* Semirim Mehmed Said Paşa
- Almanya Tarafında Savaşa Giriş
- Enver- Walkenhaim Dansı
- Tuzak Kuruluyor
- Birinci Cihan Harbi
- Marne Savaşı
- İsmet İnönü'nün Tahlili
- 1.Cihan Savaşında Ermenilerin Manciplecileri
- Bunlar Türkiye'ye Düşmandır!
- Ünderholm Ne Diyor?
- 1.Cihan Harbi Hakkında Malumat
- Almanlar Galip Gelselerdi
- Hicaz Meselesi - Şerif Hüseyin
- Bismillahirrahmanirrahim
- Beka-İ Osmanjyye Mütalaası
- Osmanlı Devleti Avrupa Devletleri Arasında Denge Kurarak Siyasi Varlığını Sağlayabilirmi.
- Almanya Ve Avusturya Devletlerine Gelince
- Osmanlı; Hayat Ve İstiklâliyetini Nasıl Teminat Altına Almalı?
- Esbâb-I Mücıbeler
- Vakti Kaybetmeye Gelmez
- Ceziretülarab Dayanak Olarak Nasıl Kazanılır?