Süt  Emme Bölümü (Radâ')


R a d â ', lûgatta mutlak surette memeyi emmektir. Şeriatta, süt emen çocuğun bir kadının memesinden emmesidir. [25] Kadın kaydı, koyun ve koyunun benzerî hayvanın memesinden ihtirazdır. Çünkü süt emen iki çocuk şayet bir koyunun ve koyunun benzeri bir hayvanın memesinden emse, onun üzerine süt kardeşliği hükmü verilmez. Nite­kim yakında zikredilecektir.

Vakt-i mahsûsda emmesidir. O yakt-i mahsûs, İmâm A'zam' (Rh.-A.) a göre, iki buçuk yıldır, İmâmeyn' (Rh.Aleyhimâ) e göre, ancak iki yıldır. Bütün müctehidler ittifak etmişlerdir ki: Kadın b o sanırsa, süt ücreti babaya iki yıl bittikten sonra vâcib değildir. Sonra, süt emme müddeti geçse, ondan sonra emmeye haram hükmü taalluk etmez. Çün­kü Resûlüllah (S.A.V.) :

«Çocuğu sütten kestikden sonra süt kardeşliği olmaz.» buyurmuş­tur.

Müddetin tamâm olmasından Önce sütten kesilmeye, yani (fitâm'-a) itibâr edilmez. Ancak İmâm A'zam* (Rh.A.) dan bir rivayette itibâr edilir. Şayet çocuk süt emmekden istiğna hâsıl ederse, llassaf (Rh.A.) in beyânına göre : Müddet geçmezden Önce çocuk sütten kesilse ve ye­mek ile sütten müstağni olsa, radâ' olmaz. Eğer İstiğna etmezse onun­la hürmet sabit olur. Bu söz de İmâm A'zam' (Rh.A.) dan rivayet edil­miştir. Fetva bu söz üzeredir. Bunu Zeylaî (Rh.A.) zikretmiştir.

Emzirme, hılâf üzere olan vakt-i mahsûsdan sonra mubah olmaz.

Zira süt emzirmenin mubah görülmesi zarurîdir. Çünkü o âdeminin cüz'üdür. Şu halde zaruret miktâriyle takdir edilir.
Süt emzirmekle, her ne kadar az olsa da, emzirenin, süt emen için analığı sabit olur. İmâm Şafiî1 (Rh.A.) ye göre tahrîm sabit olmaz. An­cak beş defada ve her defada çocuğa yetecek kadar emzirmekle sabit olur.

Süt emen için emziren kadının kocasının baba olması da sabit olur. Emziren kadının sütü o kocadan olmak şartıyle babası olur. Yani sütü emen için emziren kadının ana olması ve kocasının baba olması emzi­ren kadının sütü o kocadan olursadır. çünkü sütü o kocadan olmazsa, bir emzikli kadını bir erkek tezevvüc etmekle o süt ile kadın bir çocuk emzirse sütü emen, o süt sahibi olmayan kocanın süt bakımından ço­cuğu olmaz. Belki radâ'dan üvey çocuğu olur. Hattâ süt emen çocuk için, ikinci kocanın başka kadından olan çocukları ile ve kardeşleriyle evlenmek nesebde olduğu gibi caiz olur. Süt emen çocuk, emziren ka­dın ikinci kocadan çocuk doğurmadıkca, kadının birinci kocasının süt çocuğu olur. Şayet ikinci kocadan çocuk doğursa ve bir çocuk emzirse o çocuk ittifakla ikinci kocanın süt çocuğu olur. Çünkü süt ikinci ko­cadandır. Bundan sonra bu kaydın müntefî olması babalığın ortadan kalkmasını gerektirir. Sonra bu kaydın bulunmaması babalığın bulun­mamasını iktizâ eder. Lâkin bundan ikinci kocanın arası ile o cima edilmiş emziren kadının arası ayrıldıktan sonra süt emen kızın ikinci kocaya nikâhın caiz olması lâzım gelmez. Zira anaların cimâı, gerek süt emme yönünden olsun, kız çocuklarını haram eder. Nitekim daha önce geçti.

Neseble haram olan kimse, süt emmekle de haram olur. Ancak kız kardeşinin ve erkek kardeşinin neseben anası haram olmaz. Zira ne-sebden kız kardeş ve erkek kardeşin anası, ya anadır veya babanın cimâ ettiği kadındır.' Bunların ikisi de haramdır. Halbuki radâ'dan ha­ram değildir. Bu mesele üç şekilde olur.

Birinci şekil şudur: Neseben kız kardeş veya erkek kardeşin süt anası. Meselâ : Bir adamın neseben kız kardeşi olup ve o kız kardeşin radâen anası olsa, o adam için radâen kız kardeşinin anasıyle evlen­mek caiz olur.

İkinci şekil şudur: Süt kız kardeşinin veya erkek kardeşinin nese­ben anası. Meselâ : Bir erkeğin radâen kızkardeşinin neseben anası ol­sa, o erkek için süt kız kardeşinin neseben anası ile evlenmek caiz olur.

Üçüncü şekil şudur: Süt kardeşinin veya süt kız kardeşinin süt annesi. Meselâ : yabancı (ecnebi) olan erkek çocuk ile kız çocuk bir yabancı kadının memesinden emseler ve o kız çocuğun radâen bir baş­ka anası olsa, o erkek çocuk için süt kız kardeşinin anası ile evlenmek caiz olur.

Oğlunun kız kardeşi de müstesnadır. Çünkü neseben oğulım kız kardeşi, ya kendi kızıdır, yahut üvey kızıdır ki, onun anasını cima et­miştir. Amma süt cihetinden böyle değildir.

Oğlunun ninesi (büyük annesi) de müstesnadır. Zira oğlunun ne­seben ninesi mevtûasının (cima ettiği kadının) anacıdır. Veya kendi anasıdir. Radâen böyle değildir.

Amcasının ve halasının anası da müstesnadır..Dayısının ve teyzesi­nin anası da müstesnadır. Çünkü amcası ile halasının annesi neseben sahîh dedenin cima ettiği karışıdır. Hala ile teyzenin anneleri de fâsid ceddin karışıdır. Radâen böyle değildir. Eğer radâen olursa, zikredilen kadınların hiç bîri erkek için haram olmaz.

Erkek kardeşin kız kardeşi mutlak surette helal olur. Yani erkeğin, süt erkek kardeşinin kız kardeşiyle evlenmesi helâl olur. Nitekim nese­ben erkek kardeşinin kız kardeşiyle evlenmesi caiz olduğu gibi. Baba bir erkek kardeşi gibi ki, o erkek kardeşin ana bir kız kardeşi olsa, baba biı erkek kardeşi için onunla, evlenmek caiz olur.

Bir kadından süt emen iki çocuğun evlenmeleri helâl değildir. Çün­kü onlar radâen iki kardeştirler. Gerek o kadın onları bir zamanda em­dirmiş olsun ve gerekse ayrı zamanlarda emzirsin ve gerekse bir me­meden emzirsin ve gerekse birini bir memeden ve diğerini diğerinden emzirsin müsavidir.

Koyun ve koyunun benzeri Jbunun aksinedir. Koyunun sütü üze­re süt kardeşliği hükmü yoktur. Çünkü hürmet, ancak keramet yoluyla cüz'iyyet şüphesi vâsıtasıyle sabit olur. Burada asıl olan, süt emziren kadındır, sonra başkasına geçer. İnsan ile hayvanlar arasında doğum itibariyle cüz'iyyet yoktur. Süt itibariyle de yoktur. Binâenaleyh baş­kasına geçmez.

Süt emen ile süt emziren kadının çocuğu arasında da helâllik yok­tur. Çünkü onlar da kardeştir. Süt emziren kadının çocuğunun çocuğu arasında da helâllik yoktur. Çünkü o çocuk kız kardeşinin çocuğudur.

Bakirenin sütü haram olmayı icâb eder. Çünkü o süt büyüyüp ge­lişmeye sebebtir. Bu sebeble, diğer kadınların sütü gibi, bununla cüz'­iyyet şüphesi sabit olur.

Ölü olan kadının sütü de harânıhğı icâb eder. Çünkü ölü kadının sütü <îe hakîkaten süttür. Keza kadının su veya ilâç ile yahut başka ka­dının sütü ile karıştırılmış olan sütü de harânıhğı îcâb eder. Ya da koyun sütü ile karıştırılmış olan kadın sütü de koyun sütüne gâlib olur­sa harâmlığı îcâb eder. Çünkü bu sütte et bitirip, kemiği geliştirmek özelliği vardır. Yani süt, etin bitmesine ve kemiğin toplanma ve ter­kibine sebebdir. Bu, et bitirip büyütme bu bâbda mu'teberdir.

Yemekle karıştırılmış olan süt harâmlığı îcâb etmez. Bu söz ıtlak üzere İmâm A'zam' (Rh.A.) in sözüdür. Çünkü, o galebeyi şart kılmaz. İmâmeyn (Rh.Aleyhimâ) : «Şayet süt yemeğe gâlib olsa ve süte ateş değmese yani pişirilmese, ona tahrîm taalluk eder.» demişlerdir. KudÜrî (Rh.A.), İmâm A'zam' (Rh.A.) m sözü üzere, yemeğin tirit gibi belli olmasını şart kılmıştır. Bazıları: «Bu şart, eğer kaşık ile yemek kalk-, tığı vakitte süt damlamazsa haram olmaz. Çünkü sütün kaşıktan dam-lamasiyle hürmet sabit olur»; bazıları da: Hiç bir hâlde hürmet sabit olmaz, demişlerdir. İmâm Şemsü!d-dîn es-Serahsî (Rh.A.) bu söze mey­letmiştir. Sahih olan bu sözdür. ZeyJai (Rh.A.) böylece zikretmiştir.

Erkeğin veya kadının sütü Üe küçük çocuğa ihtikân (şırınga) ya­pılsa hürmet icâb etmez. Erkeğin sütünün tahrîm icâb etmediğine se-beb şudur: Çünkü erkeğin sütü gerçekten süt değildir. Zira süt, do­ğurması olabilen kimseden tasarlanabilir. Kadının süty ile ihtikân (şı­rınga) a gelince: Çünkü; onda büyütüp geliştirme özelliği yoktur. Tah­rîm ise geliştirme itibariyledir. Geliştirme gıda ile olur. Gıda ise yukarı­dan olur, aşağıdan olmaz.

Bir kadın ortağım emzirse, ikisi de kocalarına haram olurlar. Yani bir erkeğin nikâhı altında bir küçük kız ve bir büyük kadın olsa, o büyük kadın küçük kızı emzirse, erkeğe ikisi de haram olurlar. Çünkü erkek radâen ana ile kızını bir nikâh altına almış olur. Eğer o büyük kadın cima edilmedi ise, onun için mehr yoktur. Çünkü ayrılma cimâ'-dan ünce, onun tarafından gelmiştir. Hattâ ayrılma eğer' onun tarafindan. gelmese; meselâ: zorlanmakla veya uyurken küçük kız onun sütünü emmekle olsa yâhûd bir adam o kadının sütünü alıp küçük kıza içirmekle veya büyük kadın deli olmakla ayrılık hâriçten gelse, o ka­dın için mehrin yansı vardır. Çünkü ayrılık o kadına izafe edilmez. Küçük kız için de yarım mehr vardır. Zira cimâdan önce ayrılma onun tarafından değildir. O küçük kızın süt emmesine itibâr yoktur.

Eğer kadın fesâdlik edip küçük kız» emzirdi ise, koca o küçük kızm mehrini emziren kadından alır. Eğer fesâd kasdetmedi ise koca emziren kadından bir şey alamaz.

Bir emzikli kadın boşanıp, iddetten sonra başkasıyle evlendirildik-dç başkasından hâmile olsa ve hamiden sonra ondan süt inse ve o sütle bir küçük çocuğu emzirse, İmâm A'zanV (Rh.A.) a göre, çocuğu doğuruncaya kadar sütün hükmü birinci kocadan olur. O kadın çocuğu doğurduğu zaman süt ikinci kocadan olur. Çünkü o süt yakînen bi­rinci kocadan idi. İkinci kocadan olduğunda şüphe etmiştik. İmdi ya-küı şüphe ile zail olmaz.

Bir erkeğin süt emen iki karısı olup bunların ikisini de bir yabancı Jtadın peşipeşine emzirse, o erkeğe.ikisi de haram olurlar. Çünkü onlar İ,radâeh iki kız kardeş olmuşlardır.  İki kız kardeşin arasını nikâhen çem'etmek haramdır.

Bir erkek bir kadına işaret edip; «Bu kadın benim süt kızımdır», dedikden sonra sözünden dönse, dönmesinde tasdik edilir. Çünkü yan­lışlık bulunabilen bir şeyle ikrarda bulunmuştur. Öyleyse ma'zûrdur.

Bazan bir erkek ile fülan kadın arasında süt kardeşliği vâki olur. Sonra o kimseye bu haber verilir de o kimse işin gerçeğini iyice araş­tırır ve o sözde yanlışlık olduğunu anlar. Şayet bunda yanlışlık oldu­ğunu haber verirse sözü tasdik edilir.
Keza bir kimse bir kadın için işaret edip ; Bu benim süt karde­şimdir veya annemdir veya ki2imdır, dese, sonra o işaret ettiği kadın­la evlenmek isteyip ben önceki sözümde yamldım veya öyle sandım ve­ya unuttum dese, o kadm da o adamı tasdik etse, her ikisinin söyledik­leri tasdik olunur, ve o adamın o kadın ile evlenmesi caiz olur.

Eğer adam, sözünde durup bu söz haktır, dediğim gibidir, dedik­den sonra o kadın ile evlense, aralan ayrılır.
Eğer kadın süt emdiğini ikrar etse, erkek de inkâr etse, sonra ken­dini yalanlayıp, ben yanılmışım, diye o süt kardeşliğini ikrar ettiği erkek ile evlense caiz olur. Kadın kendini yalanlamazdan önce evlense caiz olur. Her ikisi süt kardeşliği ikrar ederler de sonra kendilerini yalanlar ve biz hatâ etmişiz diyerek evlenirlerse caiz olur. Keza nesebde dahî böyledir. Ona ancak ısrar ettiği şey lâzım gelir. Hattâ, bu'kadın benim kız kardeşimdir veya anamdır, dese ve kadının belli nesebi ol­masa, ondan sonra ben öyle sândım, dese tasdik edilir. Eğer birinci söz üzerinde ısrar ederse araları ayrılır. Kât î d e böyle zikredilmiştir, ttadâ' (süt emme) mülkü İsbât eden beyyine. ve birbirini tasdik gibi şeylerle sabit olur. Yani iki erkeğin veya bir erkek ile iki kadının şehâdetleri ile sabit olur. Birbirlerini tasdik etmekle sabit olması: Birbirlerini yalan­lamak (tekâzüb) ile hükmünün kalkmasına aykırı değildir. Nitekim bunu gördün! [26]


Eser: Dürer

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Dürer

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..