17- MÜSTE'CİR VE ÂCİRİN YAPMALARI ÎCABEDEN ŞEYLER

İcarlayan şahıs, icaraladığı şeyin gerektirdiği harcamayı yapar. Ücret, ister ayn olsun, ister menfaat olsun müsavidir. Muhıyt'te de böyledir.

İcarlanan hayvanın yiyeceği, İçeceği icar alanın üzerinedir. Çünkü o, onun malıdır,

Eğer icarlayan şahıs sahibinin izni olmadan, ona yedirirse, işte o nafile olur. İcara verene müracaat ederek ondan bir şey alamaz. Cevhe-retü'n-Neyyire'de de böyledir.

Evin icarı, tamiri, sıvası, oluğunun ıslahı ve yapılacak başka işleri, ev sahibinin üzerinedir.

Keza, evde kalsın diye bırakılan perdeler, ev sahibinindir.

Eğer ev sahibi perde takmamışsa, müste'cir takar; sonra da, kendisi çıkarken, bu perdeleri çıkarır. Şayet kusurunu görerek icarladı ve razı olduysa, buna bir diyecek yoktur.

Umdetü'l-Fetâvâ'da şöyle zikredilmiştir:

Bir adam, bir ev icarladığı zaman, o ev saman dolu olur ve tavanı akıyor olursa, ev sahibi onun tavanını ıslaha cebredilmez. Çünkü hiç bir mülk sahibi, mülkünü ıslaha cebredilmez. Zahîriyye'de de böyledir.

Bir adam, bir ev icarladığmda, onun camları olmaz veya üzerinde kar bulunur ve bunu da icarcı bilmekte olursa, bu durumda muhayyerlik hakkı olmaz. Gınye'de de böyledir.

Su kuyusunu ve tuvalet çukurunu ıslah etmek (= tamir etmek) ev sahibine aittir. Fakat o, bunları yapması hususunda cebredilmez.

Bunlar, müste'cirin fiili ile dolmuş olursa, alimler: "Şayet, evde icare müddeti geçmişse ve süprüntü varsa, onu icarcmın kaldırması gerekir. Çünkü, bu, onun fiiliyle olmuştur. İçine toprak koymak gibi... Eğer icarcmın fiili olmadan olmuşsa, kıyasen yine onun taşıması gerekir; nakli ona düşer. Süprüntü gibi... kül gibi...

Kiraya tutanlar, kiraya tuttukları yeri güzelleştirirler; örf ve adet üzerine mal sahibine teslim ederler.

Şayet müste'cir bir şeyi ıslah ederse, o bir teberru olur; ücretten düşülmez. Bedâi"de de böyledir.

Pencerenin camı, merdivenin tamiri icara verene aittir. Yağmış bulunan karı kaldırmak mes'elesinde alimler arasında ihtilaf vardır.

Bu hususta muteber olan örfdür. Gınye'de de böyledir.

Kanalı  kazma,  sınırı tayin ve ıslah da icara verene aittir. Hızânetü'l-Müftîn'de de böyledir.

Bir adam, içinde su kuyusu bulunan bir ev icarladığında, ev sahi­binin izni olmadan, o kuyudan içecek ve abdest alacak su alma hakkına sahiptir. İster bu kuyunun olduğunu bilsin, isterse bilmesin böyledir. Şayet, bu kuyuya fare düşer veya orda bir arıza olursa, onun ıslahı iki­sine de gerekmez. Zehiyre'de de böyledir.

Bir hamam icarlandığı zaman, onun külünü, gübresini, yıkanıla­cak yerini temizlemek icarcıya aittir.

Eğer, bunların yapılması icara veren şahsa şart koşulursa, bu icare fasid olur.

Eğer müste'cire şart koşulursa, icare caiz olur. Eğer müste'cir, kü­lünü temizlemeyi inkar ederse, onun sözü geçerli olur. Fetâvâyi Kâdî-hân'da da böyledir.
Bir kimsenin icarladığı eşek yolda yorulur ve kiralayan şahıs, başka bir adama, "ona birşeyler yedirmesini" söyler; o da öyle yapar ve bu şahıs, o eşeğin başkasına ait olduğunu bilmekte olursa, sarfettiği masraf için kimseye müracaat edemez. Çünkü, o teberru olur. Eğer eşeğin kendisine söyleyenden başkasına ait olduğunu bilmiyorsa, kendi­sine söyleyene müracaat eder. Her ne kadar, amir: "Ben ödemem." dese bile böyledir. Hızânetü'l-Müftîn'de de böyledir. [35]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..