İcâre İle İlgili Diğer Bazı Mes'eleler
Burda aslolan: : İcare bir amel (= iş) üzerine vaki olduğu zaman, o amelle ilgili her şey her ne kadar icarede söylenmemiş olsa bile ona tabidir.
Bu hususta, örfe müracaat edilir. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse, elbise dikmesi için, bir terzi icarladığı zaman, kumaş, elbise sahibinden olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir adam, elbise diktirmek üzere bir terzi icara tuttuğu zaman, onun iplik ve iğnesi örf böyle ise terziye aittir.
Bizim örfümüzde, iplik elbise sahibine aittir.
Eğer elbise harir (ipek) ise, elbise dikilen iprişim elbise sahibine aittir.
Fırından ekmek çıkarmak, ekmekçiye aittir.
Kazandan yemek çıkarmak, düğün (velime) yemeği için icar-lanmışsa aşçıya aittir. Yoksa, özel olarak icarlanmışsa, aşçıya ait olmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse, yük taşıtmak için hayvan icarladığı zaman, palan, urgan, çuval... örfe göredir.
Hayvanı binmek için kiralamışsa, yine gem ve eğer örfe göredir. Muhıyt'te de böyledir.
Semerkand'a veya Buhârâ'ya kadar gitmek üzere bir hayvan icar-Iayan kimse, geri dönüp gelince, istihsanen, bu müste'cirin o hayvanı getirip mal sahibine teslim etmesi gerekir. Hızânetü'l-Fetâvâ'da da böyledir.
Bir adam, bir hayvanı, yükünü sahibi yükletmek üzere kiralarsa, yükü, o hayvandan indirmek de, hayvan sahibine ait olur. Fakat onu eve taşımak,onun görevi olmaz. Şayet o beldede örf böyle ise, öyle olur. Hizânetü'l-Müftîn'de de böyledir.
Yükü eve taşımak hamala ait olduğunda, onu evin üstüne çıkarmak, ona ait olmaz. Ancak, bu şart koşulursa, o halde şarta uyulur. Buğdayı veya benzeri şeyleri bir yere dökmek de böyledir; şarta bağlıdır. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir. .
Ebû'1-Leys Nevâzil'de şöyle buyurmuştur:
Değirmen bendini kanalım kazmak, onu icara verene aittir. Zira, susuz değirmenden menfaat elde etmek mümkün olmaz. Ancak, suyu ile menfaat hasıl olur. Su da kanalsız akmaz.
Fakat, "kanalını kazmak, müste'cire ait" diye akid yapmışlarsa, bu müstesnadır. Serahsî'nin Muhıyti'nde de böyledir.
Bir adam, bir yaprak kağıt kiraladığında, onun beyaz kalması şart koşulursa, bu icare fasid olur. Mürekkep (le yazılması) şart koşulursa, caiz olur. Hızânetü'I-Müftîn'de de böyledir.
İmâm Muhammed (R. A.)'den sorulmuş:
Bir adam, elbise yıkaması için, bir çamaşırcı icarladığında, bu elbiseyi yıkanacak yere kim götürecek?
İmâm şöyle buyurmuş:
"Ben çamaşırcının götürmesini güzel görüyorum. Ancak, çamaşırcı, sahibinin götürmesini şart koşmuşsa, işte o müstesnadır. Serahsî'nin Muhıytı'nde de böyledir.
Sırtında, buğday taşıması için, bir hamal veya hayvan icarlandığmda, ipi ve çuvalı, taşıyanlara aittir.
Ebû'1-Leys: Bizim örfümüzde, her halde, çuval mal sahibinin olur. Ancak, şart koşar da icarlayan zat, ipin de, çuvalın da hamaldan olmasını isterse, o zaman, öyle olur. Zira ip, yükün bağlanıp düşmemesine yardım aletidir." demiştir,
Bir adam, yük taşıtmak üzere bir hamal icarlayıp, gideceği yeri belirtir; bu hamal oraya varınca, o yükü o eve indirir; sonra da sahibine, onu tartıp teslim eder; ancak sahibi onu, o yerden bir müddet kaldırmaz; ücreti hakkında da birbirlerini dava ederler; ev sahibi de, o hamaldan işkaliye icarı isterse; alimlerimiz: "Eğer onlardan birisi, o yeri icarlamış ise, icar orayı kiralayana aittir. Şayet hamal kiralanmamış bir yere koymuşsa, tartılıp teslim edildikten sonra, bu yerin kirası, hamalı kiralayan şahsa aittir.
"Bu icar, hamala ait." diyenler de olmuştur.
Yük taşıtan şahıs, hamaldan, o yükü ikinci defa tartmasını talep ederse, hamal bunu yapması hususunda zorlanamaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Ebû Bekir (R.A.)'dan sorulmuş:
Satılan bir şeyi ölçen şahsın ücretini kim verecek? İmâm, şu cevabı vermiş:
Satıcı verecek... Satılan şeyi tartan şahsın ücretini ise müşteri ( = satın alan şahıs) verecek... Hâvî'de de böyledir.
Ebû Bekir (R.A.)'den sorulmuş:
Bir adam, bağında yaş üzüm sattığı zaman, bu üzümleri kim toplayacak ve kim tartacak?
İmâm, şu cevabı vermiş:
Götürü usûlü satmışsa, toplayıp bir araya yığmak müşteriye aittir. Şayet tartım şartıyla satmışsa, bu işler satıcıya aittir. Ancak, satıcı ihaleye verirse, tartmak üzerine vacib olmaz. Fakat, o tartılarak satılır. Şayet müşteri, satıcıyı doğrularsa, o tartmakla mükellef değildir. Şayet yalanlarsa tartması ona teklif edilir. Tatarhâniyye'de .de böyledir.
Ebû'l-Kâsım (R.A.)'dan sorulmuş:
Belirli bir yığın buğday ödünç alındığı zaman, onu taşımak, buğay sahibine mi, yoksa borç alana mı ait olur? İmâm şu cevabı vermiş:
Borç alana ait olur. Ancak, borç alan şahıs, diğerine: "Bir adam icarla da, onu taşıt." derse, o takdirde, onu taşıtmak borç verene ait olur. Sonra da borç veren bu şahıs, borç alana müracaat ederek verdiği hammaliyeyi ondan alır. Hâvî'de de böyledir.
Ebû Nasr ed-Debbûsî'den sorulmuş:
Bir hamal yolda durup, günlerce bekler ve yük sahibinden taşıdığı kaplar için daha çok hammaliye almak isterse, durum ne olur?
İmam, şu cevabı vermiş:
Bu hamalın yolda beklemesi gasb olur; aldığı ücreti geri vermesi gerekir. Beklediği yerden itibaren, mal sahibinden alacağı hammaliyeyi, mal sahibine öder. Kapların ücreti taşıtana aittir. Tatarhâniyye'de de böyledir.
En doğrusunu bilen Allah'u Teâlâ'dır. [36]
Bu hususta, örfe müracaat edilir. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse, elbise dikmesi için, bir terzi icarladığı zaman, kumaş, elbise sahibinden olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir adam, elbise diktirmek üzere bir terzi icara tuttuğu zaman, onun iplik ve iğnesi örf böyle ise terziye aittir.
Bizim örfümüzde, iplik elbise sahibine aittir.
Eğer elbise harir (ipek) ise, elbise dikilen iprişim elbise sahibine aittir.
Fırından ekmek çıkarmak, ekmekçiye aittir.
Kazandan yemek çıkarmak, düğün (velime) yemeği için icar-lanmışsa aşçıya aittir. Yoksa, özel olarak icarlanmışsa, aşçıya ait olmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse, yük taşıtmak için hayvan icarladığı zaman, palan, urgan, çuval... örfe göredir.
Hayvanı binmek için kiralamışsa, yine gem ve eğer örfe göredir. Muhıyt'te de böyledir.
Semerkand'a veya Buhârâ'ya kadar gitmek üzere bir hayvan icar-Iayan kimse, geri dönüp gelince, istihsanen, bu müste'cirin o hayvanı getirip mal sahibine teslim etmesi gerekir. Hızânetü'l-Fetâvâ'da da böyledir.
Bir adam, bir hayvanı, yükünü sahibi yükletmek üzere kiralarsa, yükü, o hayvandan indirmek de, hayvan sahibine ait olur. Fakat onu eve taşımak,onun görevi olmaz. Şayet o beldede örf böyle ise, öyle olur. Hizânetü'l-Müftîn'de de böyledir.
Yükü eve taşımak hamala ait olduğunda, onu evin üstüne çıkarmak, ona ait olmaz. Ancak, bu şart koşulursa, o halde şarta uyulur. Buğdayı veya benzeri şeyleri bir yere dökmek de böyledir; şarta bağlıdır. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir. .
Ebû'1-Leys Nevâzil'de şöyle buyurmuştur:
Değirmen bendini kanalım kazmak, onu icara verene aittir. Zira, susuz değirmenden menfaat elde etmek mümkün olmaz. Ancak, suyu ile menfaat hasıl olur. Su da kanalsız akmaz.
Fakat, "kanalını kazmak, müste'cire ait" diye akid yapmışlarsa, bu müstesnadır. Serahsî'nin Muhıyti'nde de böyledir.
Bir adam, bir yaprak kağıt kiraladığında, onun beyaz kalması şart koşulursa, bu icare fasid olur. Mürekkep (le yazılması) şart koşulursa, caiz olur. Hızânetü'I-Müftîn'de de böyledir.
İmâm Muhammed (R. A.)'den sorulmuş:
Bir adam, elbise yıkaması için, bir çamaşırcı icarladığında, bu elbiseyi yıkanacak yere kim götürecek?
İmâm şöyle buyurmuş:
"Ben çamaşırcının götürmesini güzel görüyorum. Ancak, çamaşırcı, sahibinin götürmesini şart koşmuşsa, işte o müstesnadır. Serahsî'nin Muhıytı'nde de böyledir.
Sırtında, buğday taşıması için, bir hamal veya hayvan icarlandığmda, ipi ve çuvalı, taşıyanlara aittir.
Ebû'1-Leys: Bizim örfümüzde, her halde, çuval mal sahibinin olur. Ancak, şart koşar da icarlayan zat, ipin de, çuvalın da hamaldan olmasını isterse, o zaman, öyle olur. Zira ip, yükün bağlanıp düşmemesine yardım aletidir." demiştir,
Bir adam, yük taşıtmak üzere bir hamal icarlayıp, gideceği yeri belirtir; bu hamal oraya varınca, o yükü o eve indirir; sonra da sahibine, onu tartıp teslim eder; ancak sahibi onu, o yerden bir müddet kaldırmaz; ücreti hakkında da birbirlerini dava ederler; ev sahibi de, o hamaldan işkaliye icarı isterse; alimlerimiz: "Eğer onlardan birisi, o yeri icarlamış ise, icar orayı kiralayana aittir. Şayet hamal kiralanmamış bir yere koymuşsa, tartılıp teslim edildikten sonra, bu yerin kirası, hamalı kiralayan şahsa aittir.
"Bu icar, hamala ait." diyenler de olmuştur.
Yük taşıtan şahıs, hamaldan, o yükü ikinci defa tartmasını talep ederse, hamal bunu yapması hususunda zorlanamaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Ebû Bekir (R.A.)'dan sorulmuş:
Satılan bir şeyi ölçen şahsın ücretini kim verecek? İmâm, şu cevabı vermiş:
Satıcı verecek... Satılan şeyi tartan şahsın ücretini ise müşteri ( = satın alan şahıs) verecek... Hâvî'de de böyledir.
Ebû Bekir (R.A.)'den sorulmuş:
Bir adam, bağında yaş üzüm sattığı zaman, bu üzümleri kim toplayacak ve kim tartacak?
İmâm, şu cevabı vermiş:
Götürü usûlü satmışsa, toplayıp bir araya yığmak müşteriye aittir. Şayet tartım şartıyla satmışsa, bu işler satıcıya aittir. Ancak, satıcı ihaleye verirse, tartmak üzerine vacib olmaz. Fakat, o tartılarak satılır. Şayet müşteri, satıcıyı doğrularsa, o tartmakla mükellef değildir. Şayet yalanlarsa tartması ona teklif edilir. Tatarhâniyye'de .de böyledir.
Ebû'l-Kâsım (R.A.)'dan sorulmuş:
Belirli bir yığın buğday ödünç alındığı zaman, onu taşımak, buğay sahibine mi, yoksa borç alana mı ait olur? İmâm şu cevabı vermiş:
Borç alana ait olur. Ancak, borç alan şahıs, diğerine: "Bir adam icarla da, onu taşıt." derse, o takdirde, onu taşıtmak borç verene ait olur. Sonra da borç veren bu şahıs, borç alana müracaat ederek verdiği hammaliyeyi ondan alır. Hâvî'de de böyledir.
Ebû Nasr ed-Debbûsî'den sorulmuş:
Bir hamal yolda durup, günlerce bekler ve yük sahibinden taşıdığı kaplar için daha çok hammaliye almak isterse, durum ne olur?
İmam, şu cevabı vermiş:
Bu hamalın yolda beklemesi gasb olur; aldığı ücreti geri vermesi gerekir. Beklediği yerden itibaren, mal sahibinden alacağı hammaliyeyi, mal sahibine öder. Kapların ücreti taşıtana aittir. Tatarhâniyye'de de böyledir.
En doğrusunu bilen Allah'u Teâlâ'dır. [36]
Konular
- 10- ÇOCUK BAKICISININ ÜCRETİ
- 11- HİZMET İÇİN İSTİCAR (= ÜCRETLE ADAM TUTMAK)
- 12- İCÂRENİN TAKSİM EDİLME ŞEKLİ
- 13- MÜSTE'CİRİN, KİRAYA TUTTUĞU ŞEYİ, SAHİBİNE VERMESİNE TEALLUK EDEN MES'ELELER
- 14- SAHİH BİR İCÂRE YAPTIKTAN SONRA, BU İCÂREYT YENİLEMEK VE İCÂREDE ARTIŞ YAPMAK
- 15- İCÂREDE CAİZ OLAN VE OLMAYAN ŞEYLER
- 1- İcâre Akdini Bozan Şeyler
- 2- Mekân Şartı Bulunmasından Dolayı Fasid Olan Akidler
- 3- Değirmencinin Ölçeği Ve Bunun Mahiyeti
- 4- İcarlanan Şeyin, Bir Başkası Tarafından Meşgul Bulunması Halinde İcârenin Fesadı
- 16- ÎCÂREDE ŞÜYÛVMES'ELELERİ VE TA'AT, MEÂSÎ VE MUBAH FULLER İÇİN İSTİ'CAR
- Taat Ve İbadet İçin Adam Kiralanır Mı? Bunlar İçin Ücret Verilir Mi?
- İcâresi (= Kiralanması) Caiz Olmayan Şeyler
- İcâre Hususunda Değişik Mes'eleler
- 17- MÜSTE'CİR VE ÂCİRİN YAPMALARI ÎCABEDEN ŞEYLER
- İcâre İle İlgili Diğer Bazı Mes'eleler
- 18- İKİ ORTAK ARASINDA CEREYAN EDEN İCÂRE VE İKİ ECÎRİN İSTİ'CARI
- 19- ÖZÜR SEBEBİYLE İCÂRENİN FESHİ; İCÂREDE ÖZRÜN SALİH OLUP OLMAYACAĞI VE İCÂRENİN FESHİNE TEALLUK E
- 20- ELBİSE, EMTİA, ZÎNET EŞYASI, GÖÇEBE ÇADIRI VE BENZERLERİNİ İCARLAMA
- 21- MÜSTE'CİRE TESLİM EDİLMESİ GEREKMİYEN İCARE
- 22- MÜSTE'CİRÎN MEN EDİLDİĞİ VE ÂCİRİN MEN EDİLMEDİĞİ TASARRUFLAR
- 23- HAMAM VE DEĞİRMEN İCARLAMAK
- 24- ACİR VE MA'KÛDÜN ALEYHE KEFALET
- 25- ÂCİR, MÜSTE'CİR VE ŞAHİTLER ARASINDA MEYDANA GELEN İHTİLÂF
- 1- Âcir, Müste'cir Ve Şahitler Arasında Bedel Hakkındaki İhtilâf
- 2- Acir'le Müste'cirin, Ücretteki Kusur Hususundaki İhtilafları
- 26- BİNMEK İÇİN HAYVAN İCARLAMAK
- 27- MUHALEFET, İSTİMAL, ZİYA TELEF VE BENZERİ HALLERDE TAZMİNAT MESELELERİ
- 28- HAS VE MÜŞTEREK ECÎRİN HÜKMÜ
- 1- Ecîr-i Hâs Ve Ecîr-i Müşterek Arasındaki Farklar Ve Bunun Hükümleri