5- BİR ŞAHSIN, "YANINDA BULUNAN BİR KADININ, KENDİSİNİN NİKÂHLISI OLDUĞUNU" İDDİA ETMESİ V

Bir kimse, hâkimin huzuruna gelir; yanında da bir kadın getirir ve: "Bu kadının adı fılânedir." (Erkeğin adı da filandır) diyerek; şu iddiada bulunur: "Bu kadın kendisinindir; sahih nikâhla nikahlısıdır ve medhûlesidir (= cima eylediği kadındır). Bu kadın, nikâhın gerektirdiği itaatten çıkıyor; mutî olmuyor." Ve: "Bunu, bu hâlinden men etmek gereklidir." der ve taraflardan her biri cevap isterse; hâkim, mes'elele-rini sorar. Kadın: "Ben, bu iddia sahibinin karısı değilim. İtaati üzerinde de değilim. Fakat, ben şu diğerinin karışıyım." der; onu getiren şahıs da cevaben: "Bu, benim karımdır; nikâhımın altındadır. Ben bunu getireni, bundan men eylemeye haklıyım." derse; bu durumda iddiacı yalnız kalır ve "onların şahitler olduğunu" söylerse; işte o zaman, hâkim onların şahitlik yapmalarını ister; onlar da birer birer şahitlik yaparlar; şayet, da'vâcının da'vası ile, şahitlerin sözleri, birbirine muvafık geliyorsa; o takdirde, hâkim kadını iddiacıya hükmeder.

Şayet, kadın yanında olan, beyyine ibraz ederek, "o kadının, kendi karısı olduğunu ve helâli bulunduğunu" isbat ederse; artık hâkim, kadını yanında bulunduğu şahsa hükmeder. Ve müddeînin iddiasını def eder(= kaldırır).

Bununla beraber, kadın yanında olan şahıs, tarihsiz olarak, "mutlak nikâh üzrej o kadının kendine âit olduğunu" peyyinelerse; bu durumda da hâkim -mutlak mülkün hilafına- yine kadını yanında bulunduğu şahsa hükmeder.

Şayet hâkim, beyyinesi sebebiyle, kadını harice hükmeder; sonra da kadın yanında olan şahıs beyyine ibraz ederse; o kadını, yanında olana hükmeder mi? Bu hususta, âlimler ihtilaf etmişlerdir. Zahîriyye'de de böyledir.

Bu da'vânm defi ile ilgili da'vâ şöyle kaydedilir: Kadın yanında olan şahıs nikahı münâzaalı olan kadınla gelir ve önce iddiacı getirilir; o da kadın yanında olan şahsı da'vayı ve beyyineyi def (= ortadan kaldırmak) için da'vâ ederek: "Bu kadının, kendi nikahlısı (helali, ailesi) olduğunu; ona sahih' nikahla dâhil olduğunu; onun itaatten çıktığını; o adamın, bunu itaattan men eylediğini ve kadının ve onun itaatini istediğini" söyler ve diğer şahsı ondan men etmek isteyip, kadının ve adamın inkarını da'vâ eder ve "söylediklerine dâir beyyinesinin de olduğunu" bildirir; kadın yanında olan şahıs da, bu da'vânın defini isteyip "o kadının, kendi menkuhasi olduğunu ve ona sahih nikâhla dâhil olduğunu ve buna dâir şahitlerinin bulunduğunu söyleyerek: "Ben, bu nikâhla, daha haklıyım." derse; bu durumda, Öncekinin da'vasim men etmek ve kadını yanında bulunduğu kimseye terk etmek mi gerekir; yoksa diğer da'vacıya hükmedip, ona itaat etmesi mi söylenir?

Bu def hakkında bazı vecihler vardır.

Birinci Vecih:

Kadın yanında olan şahsa karşı, diğerinin iddiası nedir? Onun talakı, bâin midir? ric'i midir? Ve iddeti bitmiş midir?

Eğer diğeri, onun iddeti bittikten sonra nikahlamışsa; bu durumda, kadınla erkek huzura alınır ve da'vaları dinlenir.

Önce evvelkinin da'vâsı, sonra da ikincinin da'vâsı yazılır.

îkinci adamın evlenme tarihi, (kadının iddetinin bitip bitmediğine bakılıp) şayet iddeti bittikten sonraki, bir. tarihte onu şahitler huzu­runda, belirli bir mehirle nikahladı ise, bu takdirde kadın, onun karışıdır. Bu sebebler ona da'vâsini kazandırır; diğerinin hakkı, ibtâl olunur. Böylece, bu kayıt tamamdır.

İkinci vecih:

Bu da'vanuı reddi şöyle olur: Bu kadını iddia eyleyen şans, bir adamı vekil tâyin ederek, "ona, o kadını üç talâk boşamasına, talâkı bâin yapmasına" izin verdi veya ric'i talâka izin verdi; vekil de onu boşadı ve iddeti de bitti ise, sonra da onu, ikinci adam aldı ise, o kadın ikinci adamındır.

Üçüncü vecih:
îkinci adam, "o kadının, diğerine musahara veya emişme yoluyla haremliğini" ikrar eder ve bunuda isbat ederse; yine kadın, ikinci adamın olur. Zehıyre'de de böyledir. [15]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..