Farz mı. Nafile ini Kıldığını Bilmeyen Kimse:

Bir kimse, farzı nafileden ayırmayı bilmiyor ve kıldığı na­mazların hepsine farz diye niyyet ediyor olsa; kendisinden önce, mü-ekked sünnet olmayan  ikindi, akşam ve yatsı gibi   namazlarda, o kimseye uymak caiz olur. Sabah, öğle gibi, kendisinden önce, sün-net-i müekkede bulunan namazların hiç birisinde, bu kimseye ifcti-dâ eylemek caiz olmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Niyyetin, namaza başlarken yapılmasının efdal olduğu hu­susunda, âlimlerimiz ittifak etmişlerdir. Kâdîhân'da da böyledir,

Tekbirden önce niyyet etmek, tekbir esnasında niyyet et­mek gibidir. Ancak, niyyetle tekbir arasında, namaza uymayan bir iş yapmamak gerekir. Kâfî'de de böyledir.

Bir kimse, namazı kılmak için niyyet etse ve sonra da abdest alıp mescide gitse ve tekbir getirip —önce niyyet ettiği nama­za başlamış olsa, bu caizdir ve niyyetine bir zarar vermez.
Tekbîr aldıktan sonra niyyet etmek ise, âdetten değildir. Hulâsa1 da da böyledir.

Farzda Riya Olmaz:

Farz'da riya (gösteriş' olmaz, Hulâsa'da da böyledir.

Bir adam, Allah rızası için namaza başladıktan sonra, kal­bine riya duygusu girse, o namaz, başladığı hal üzeredir.

Riya diye, insanların yanında namaz kıümayıp da, görsünler di­ye onların yanında namaz kılan kimselerin haline denir.

insanların yanında olduğu zaman, namazı güzel kılıp, yalnız bulunduğu zaman güzel kılmayan kimselere de, —ihsan hâriç na­mazın aslî sevabı verilir. Mıızmarât'ta da böyledir.

Bir kimse, öğle namazını kılmak için mescide girse ve imâ­mı —tahiyyata— oturmuş bulsa ve onun birinci oturuşta mı, ikinci oturuşta mı olduğunu da bilemese, hemen niyyet edip imâma uyar. Fakat, niyyet esnasında, şayet : «îmâm birinci oturuşta ise, ona uy­dum, eğer ikinci oturuşta ise ona uymadım.» demiş olursa, bu kim­senin imâma iktidâsı, caiz olmaz.

Keza, bu durumda, bîr kimse «îmâm birinci oturuşta ise farza, ikinci oturuşta ise nafile kılmaya nîyyet ettam.» dese, o kimsenin farza iktidası, caiz olmaz.

Bir kimse, mescide varsa ve kılınan namazın, yatsı namazı mı, yoksa teravih namazı mı olduğunu bilemese ve imama uyup niy-yet ederken de : «eğer kıldığı farz ise, ona uydum! teravih ise uyma­dım.» dese, bu kimsenin namazı sahih olmaz.

Fakat, bu durumda, bu kimse :«Kıldığı farz ise de, teravih ise de imâma uydum.» dese ve namazın teravih olduğu meydana çıksa, iktidası sahih olur. TeciüVde de böyledir.

Bir kimse, mescide girdiğinde, imâmı namaz kıldırmakta iken görse ye kıldıkları namazın yatsı namazı mı, teravih namazı mı olduğunu bilemese ve : «Eğer yatsı ise iktida eyledim, teravih ise ik-tida etmiyorum.» dese; kılınan namaz ister yatsı olsun, ister teravih olsun, o kimsenin iktidası sahih olmaz.
Fakat, bu durumda, bu kimse : «Yatsıda İse de, teravinde ise de imâma uydum.» demiş olsa; kılınan namaz ister yatsı olsun, ister teravih olsun, bu şahsın iktidası sahih olur. Hulâsa'da da böy­ledir. [21]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..