Kıraat

Ebû Hanife İRA.) 'ye göre, farz olan kıraat, kısa da olsa bir âyet okumaktır. Muhiyt'te de böyledir. Hulâsa'da : «esahh olan bu­dur.» denilmiştir. Tatarhâniiyye'de de böyledir.

Kısa bir âyet okumakla iktifa eden, günahkâr olur. İkâ-ye'de de böyledir.

Ebû Hanîfe'ye göre, Cenâb-ı Hakkin, iki kelimeden meyda­na gelen  (=Süımne kirtile), keyfe kadde-Sümme nazara) gibi, âyetti celilerini okumanın caiz olması hususunda, âlimler arasında ihtilâf vardi
Bir kimsenin, nıüd hâmmetânî gibi bir keii-meden veya (=sâd), û (= nûn), J (=kâfJ gibi bir harften meydana gelmiş olan âyetleri okuması hakkında da, meşâyih arasında ihtilâf vardır. Musaffa'da da böyledir. Esahh olan ise, bunların caiz olmamasıdır. Ibn4 Melik'in Şerhü'I - Mecma'ında M böyledir. Keza, Zahiriyye'de de, Slrâcıi'I - Vehhâc'da da, Fethül -Kadîr'de de böyledir.

Bir kimse, iki rek'atte de, âyete'I - kürsî veya müdâyene âyeti gibi uzun bir âyet okumuş olsa, bu kimsenin namazı, bütün âlimlere göre caizdir. Muhıyt'te de böyledir. Esahh plan da budur. Kâfî'de de, Münyetü'l - Musallî'de de böyledir.

Kıraatin haddine gelince, bize göre, harfleri tashih, (güzel telaffuz etmek' elbette yapılması gerekli bir iştir. Bir kimse, şayet harfleri lisanı ile tashih ederek okur fakat bunu kendisi bile işit­mezse, o kıraatle namazı caiz olmaz. Bu, meşâyihin umumunun alıp benimsediği görüştür. Muhıyfte de böyledir. Muhtar olan da budur. Sirâciyye'de de böyledir. Sahih olan da budur. Nikâye'de de böyle­dir.

Hayvan keserken besmele çekme, yeminde istisna, talak, (boşama), ıtak (köle azadı), karısına karşı yemin etme ile alış - veriş gibi hususlarda da yukarıdaki kaide geçerlidir. Yani, söylediğini kendisi işitmezse, bunlar geçersizdir.

Farz namazlarda. Kıraatin yeri iki rek'attır. Muhıyt'te de böyledir.

Bu iki rek'atm, ük iki rek'at, son-iki rek'at veya değişik rek'atler olması müsavidir. Namazın iki rek'atli, üç rek'atli veya dört rek'atli olması da müsavidir.   Şeyh Ebi'I - Mefcârim'in Nfikâye

Şerhi'nde de böyledir.

Bir kimse, namazda, hiç bir rek'atte kıraat etmese veya yal­nız bir rek'atte kıraat etmiş (Kur'ân okumuş) bulunsa, kimsetnin namazı fesada gider. Şemnî'de de böyledir.

Vitir namazının ve nafile namazların bütün rek'atlerinde kir'aat (Kur'ân okumak) farzdır. Muhıyt'te de böyledir.

Namaz içinde, uyuyarak Kur'ân okumuş olmak, caiz olmaz. ZahîHyye'de de böyledir.
Farsça kıraatte bulunmak caiz olmaz. Ancak, İmâm Ebû Yûsuf (R.A. ve İmâm Muhammed (R.A.3 'e göre, bir özre dayalı ola­rak bu caiz olur. Şeyh Ebî'l - Mekârim'in Nikâye Şerhi'nde de böy­ledir.

İmâm-ı Azam Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre, farsca ve diğer dillerle kıraat etmek caizdir ve sahihtir. Ancak, İmâmı A'zam'm da sonradan İmâmeyn'in kavline rücû' ettiği rivayet olunmuştur. Buna da itimad edilir. Hidâye'de de böyledir. Esrâr'da : «îhtiyânm budur.» denilmiştir.
Tahyık'ta : «Muhakkik âlimlerin hepsinin seçtiği de budur. Fetva da bunun üzerinedir.» denilmiştir. Şeyh Ebil - Mekârîm'in Nikâye ŞerhS'nde de böyledir. Sahih olan budur Mecma'u'l - Bah­reyn'de de böyledir. [24]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..