Binanın ( = Namazın Kalan Kısmım Tamamlamanın) Şartları


1- Binanın caiz olması için, lıades'in abdest afmayı gerektir­mesi; bu halin nadirâttan olmaması, semavî olması; kulun, bu ha-derte ve bu hadesin meydana geliş sebebinde kend' isteğinin bu-hvnmanıasi şarttır. Bahrü'r-Râık'ta da böyledir.

Bir kimsenin namaz içinde abdesti, idrarla, gâitle (=bü-yük abdestle), yellenmekle veya burun kanaması ile bozulduğu vakit, eğer bunlar kasden olmuşsa, namazı fesada gitmiştir. Bu na­mazda bina yapılamaz. (Yanî, abdest, yenilenip, namazın kalan kıs­mı tamamlanamaz.)

Eğer bu kimse, abdesti kasden bozmamış olduğu halde, ab-destin bozulma şekli, guslü de gerektiriyorsa, Cşehvetle meninin çıkması gibi), o kimse, yine namazı bina edemez.

Abdeslin bozulma şekli, guslü değil de sadece abdesti icab et­tirdiği halde, bu bozulma, inşânın kendi iradesi ile olursa, yine, namaz bina edilemez. Buna, İmâm Ebû Yûsuf (R.A. muhalefet etmiştir. Hulâsa'da da böyledir.

Bir kimse, kendi kastı olmaksızın, kendisine, ağız dolusu kusuntu galebe çalarsa, o kimse, konuşmadan abdestini tazeler ve namazını bina eder. Kendi isteği ile kusarsa, namazım bina ede­mez. Muhıyt'te de böyledir.
Namaz kılan bir kimseye, kendi fiilinin haricinde hades vaki1 os!a, (yani abdesti bozulsa); basma bir fındık değmesi ve­ya başka birisinin attığı taş veya benzeri . bir şeyin değip başını yarması veyahut da birisinin yarasına dokunup kanatması gibi) — Jmâm-ı A'zam (R.A.) ve İmâm Muhammed (R.A.)'e göre, o kim­senin namazını bina etmesi caiz olmaz. Tahâvî Şerhinde de böy­ledir.

Bir kimse namaz kılarken, damdan tuğla veya tahta düş­se ve bu kimsenin başı yarılsa; eğer bunların düşmesi damdan birisinin geçmesi sebebi ile olursa, o kimse abdest alıp namazına devam eder. (Yâni, bina eder.) İmâm Ebû Yûsuf (R.A.), bu gö­rüşe muhaliftir. Fakat, bu şeyler, bir kimsenin geçmesi sebebi ile düşmemişse, âlimlerimizden bir kısmı: «Bu kimse, yine namazını hi'âfsız olarak  bina eder.» demişler; bir kısmı ise: «Muhay­yerdir, dilerse bina eder; dilerse baştan kılar.» demişlerdir. Sahih olan .da budur.

Bir kimse, bir ağacın altında bulunmuş olduğunda, ağaç­tan bir meyve düşerek, bu şahısta bir yara açsa, hüküm yine böy­ledir.                   '.

Namaz kılan kimsenin ayağına veya secde ederken alnı­na diken batsa ve bunda, kendisinin bir kastı olmadığı halde-, di­ken batan yerden kanç çıksa, bu durumda, namazını bina eylemez.

Bİr kimseyi, eşek ansı   soksa ve bundan dolayı   o kimseden kan çıksa, hüküm yine böyledir.

 (Bir kimse, hapşırmiş olsa da bu sebeple abdesti bozu!sa veya öksürse de, öksürüğün şiddeti ile kendisinden yel çıkmış olsa, bu durumda yine namazını bina etmez.» denilmiştir. Sahih olan da budur.  Zahîriyye'de de böyledir.

Bir kadının taharet bezi, onu yerinden oynatması sebebi ile düşmüş ve kendi isteği olmadan bu bez ıslanmış olsa, âlimleri­mizin hepsinin kavillerine göre, bu kadm namazım bina eâer. İmâm Ebû Yûsuf (R.A.) 'a göre, bu kadın bezi yerinden oynatması sebebiyle, namazım bina eder. Diğer imamlara göre, bu durumda namaz bina edilmez. Tebyîn'de de böyledir.

Eğer, bir kimsenin çıbanından kan akarsa, o kimse, ab­dest alır, kanı yıkar ve namazını bina eder.

Bir kimse, kanı akana kadar çıbanını sıkmış olsa veya .diz kapağında çıban olsa da, secde ederken dizlerine çöktüğü için, bu çıban parçalanıp açılsa; bu hâl, kasden abdest bozma yerinde ol­duğu için, o kimse, kıldığı namazının üzerine, kalan rek'atleri bi­na edemez. Muhıyt'te de böyledir.

Bir kimse namaz kılarken bayıldığı veya cinnet getirdiği, delirdiği veyahut da kahkaha ile güldüğü ve yine namaz içinde bu hallerden kurtulduğu  zaman, abdest alır ve namazına  kaidığj yerden devam eder.

Kczâ, namazda uyuyup, ihtilâm olan kimsenin; namazım guslettikten sonrabina etmemesi müstahsen görülmüştür.

Bir kimse, namaz içinde  kadının fercine baktığı va­kit, inzal vaki olursa  gusledip  namazım bina edemez.

Veya, namaz kılan bir kimsenin elbisesine dirhem miktarın­dan fazla sidik saçılsa, o kimse hemen dönüp onu yıkar. Bu du­rumda, zâhirü'r-rivaye'ye göre, namaz bina olunamaz. Tahâvî Şer­hi'nde de böyledir.
2- Binanın caiz olmasının şartlarından biri der namaz da abdesti bozulan kimsenin, hemen dönüp hiç beklemeden abdest almaya g'.tmesidir.

Hatta, namaz kılan bir kimse, abdestsiz bir rükün eda etse v>j-ya olduğu yerde, bir rükün eda. edecek miktarda beklese, o kim­senin namazı bozulur.

Namaz içinde abdesti bozulan kimse, abdest a!maya giderken Kur'ân okumuş olsa, namazı bozulur; fakat abdest aldıktan sonar, geri dönerken Kur'ân okusa, namazı bozulmaz. Bunun aksini söy-liyenler de vardır. Yanî bunlar: «Abdest almaya giderken Kur'ân okusa, namazı bozulmaz da, gelirken okursa bozulur.» demişler­dir. Sahih olan ise, herîki durumda da, bu kimsenin namazının bozulacağıdır.
Abdest almaya giderken, teşbih ve tehlîî etmek (^sübhâna1-lah ve Iâüâhe illallah demek) esahh olan kavle göre, binaya manî değildir. Tebyîn'de de böyledir.

Bir imâmın, rükû' esnasında abdesti bozulmuş olsa ve bu durumda, başını kaldırıp «semi'allahü limen hamiden» dese; veya secdede abdesti bozulunca, başını kaldırırken «Allahü Ekber» 'dese; eğer, namaz kılan kimse, bunları söylemekle., rüknün edası­nı kasdediyorsa, onun namazı tamamen bozulur. Bunları söyle­mekle, rüknün edasını kasdetmemesl halinde ise, bu hususta, Ebıı Hanîfe  CR.A.) 'den iki rivayet vardır. Kâfî'de de böyledir.

İmâmın, secdede abdesti bozulur ve «Allahü Ekber» di­yerek, başım secdeden kaldmrsa, namazı bozulur. Fakat, tekbir getirmeden doğrulursa, namazı tamamen bozulmaz; kendi yerine birisini imâm olarak geçirir. Vecîzü'l-Kerderî'de de böyledir.

Bir kimse, namazda uyuşa ve uyurken abdesti bozulsa ve o kimse abdesti bozulur bozulmaz uyansa  ve uyanınca hemen abdest alsa   namazını bina eder.

Uyanınca, bir müddet bekleyip, hemen abdest almaya gitmeyen kimsenin namazı, tamamen bozulur. Mi'râcü'd-Dirâye'de de böy-ledeir.
3- Binanın caiz olmasının şartlarından biri de, abdesi bo­zulunca, namaza mani bir harekette bulunmamaktır.

Çünkü, namaz kılan kimsenin, şayet abdesti bozulmamış ol­saydı, namaza mani olan bu işlerin hiç birini yapamazdı.

Veya, namazda abdesti bozulan kimsenin yapacağı iş, yapıl­ması zarurî olan işlerden olmalıdır.

Namaz içinde abdesti bozulan bir kimse, konuştuğu veya ab­desti kasden bozduğu veya kahkaha Üe güldüğü veya yiyip içtiği veyahut da bunlara benzer şeyler yaptığı zaman, o kimsenin na­mazını bina etmesi caiz olmaz.

Keza, namaz içinde aklî muvâzenesini kaybeden veya üzerine baygınlık gelen veya cünüp olan bir kimsenin, bu durumlarda, na­mazını bina etmesi caiz olmaz.

Keza, namaz içinde bir kadının fercine bakmasından dolayı menisi gelen kimsenin de, namazını bina etmesi caiz olmaz. Tehâ-vî Şerhi'nde de böyledir.

Namaz içinde abdesti bozulan kimse, muhtaç olduğu su­yu isteyerek veya kuyudan su çekerek abdest alır ve namazını bi­na eder,

İstincâ ederken avret mahalli açılan bir kimsenin, namazını bina etmesi batıl olur. Fakat bu kimse, istincâsım, elbisesinin al­tından gizlice yaparsa, namazını bina edebilir, Bedâi'de de böyle­dir.

Namaz kılan kimsenin abdesti bozulduğu zaman, hemen abdest almaya gider. Bu esnada, abdest alan kimse, avret mahalli­ni açar veya avret yeri o kimsenin kasdı olmadan açılırsa, bu durum hakkında Ebû Ali en-Nesefi: «Bu kimse, eğer örtünme. imkanı bulamamışsa, namazı tamamen bozulmaz.» demiştir. Ni-hâye'de de böyledir.

Bacaklarım abdest için açan kadının namazı, batıl oku-. Sahili olan da budur.

Namaz içinde abdesti bozulan kimse, abdest aldığı za­man, abdest azalarını üçer defa yıkayarak, başını kaplama meshe-derek, nıazmaza, istüışak ve diğer sünnetlerini yerli yerinde yaparak abdestini alır. Sahih olanda budur.

Fakat bu kimse, abdest azalarını dörder defa yıkarsa, na­mazı yeni baştan kılar. Tatarhâniyye'de de böyledir.

Namazda iken abdesti bozulan bir kimseye, su, uzakta ve­ya su kuyusu, yakında bulunursa, bu kimse muhayyerdir; zahmeti en az olanını seçer; dilerse suya gider, dilerse kuyudan su çeke­rek abdestîni tazeler. Kuyudan su çektiği zaman, namazını bina  etmez; yeniden kılar. Sahih olan budur. Muzmarât'ta da boyîeçlir. Muhtar olan da budur.

Namaz kılarken abdesti bozulan bir kimse, evinde su var iken onunla abdest almayıp, abdest almak için havuza gider ve bu durumda, evi de havuzdan yakın olursa; eğer, aralarındaki mesa­fe iki saf miktarı ise, namaz —tamamen bozulmuş olmaz. Fa­kat, havuz ile ev arasındaki uzaklık farkı, iki safdan- fazla ise, bu kimsenin namazı tamamen bozulur; onun üzerine, namazın kalan kısmım bina edemez.

Bu kimsenin evinde su olsa da, abdestini havuzdan almak bu kimsenin âdeti olsa, veya bu kimse, evde su olduğunu unutarak havuza gitse ve orada abdestini alsa, namazını bina eder. Hulâsa'-da da böyledir.

Namazda abdesti bozulan kimse, havuzun başında yer ol­duğu halde oradan, daha ileriye geçtiğinde eğer bu geçiş, yerin dar olması gibi bir sebepten dolayı olmuşsa, namazını bina eder; aksi takdirde bina edemez. Vecîzü'l-Kerden'de de böyledir.

Namazda abdesti bozulan kimse, abdestini aldıktan son­ra, başına mesh .etmediğini hatırlayarak gidip başını meşhetse, bu durumda, namazım bina etmesi caiz olur. Fakat, Önce hatırîaya-maz da namaza durduktan sonra hatırlarsa, gidip başını mesheder ve namazım yeniden kılar. Hulâsa'da böyledir.

Bir kimse, elbisesini unutmuş olsa da, dönse ve eibisesi-ni giyse, namazı yeniden kılar. Tatarhânlyye'de de böyledir.

Bir kimsenin, mescitte abdesti bozuüsa ve dışarı çıkıp içinde su olan bir kaptan abdestini alsa ve o kabı da namaz kıl­dığı' yere götürse, eğer kabı bir eliyle götürmüşse, namazını bina eder. Muhıyt*te de böyledir.

Namazda iken abdesti bozulan kimse, abdest almak için evine gelse de, kapıyı kilitli bulsa, onu açıp abdestini alır. Çıkın­ca da,'hırsız korkusundan dolayı kapıyı kitlerse, namazım bina et­mesi caiz olur; böyle bir korku yoksa, bina etmesi caiz olmaz. Tstarhâniyye'de de böyledir.

Namazda abdesti bozulan kimse, abdest alacağı kabı dol­durur ve onu tek eliyle taşırsa,, namazını bina eyler. îki e'iyle ta­şırsa, bina etmesi caiz olmaz. Cevheretü'n-Neyyitre'de de böyledir.

Namaz kılan kimseye, namazın cevazına mani bir pislik isabet ederse, onu yıkar. Şayet o pislik, hariçten isabet etmişse, o kimse namazı bina eylemez. Buna İmânı Ebû Yûsuf (R.A.) mu­haliftir. Pislik -eğer kendisinden isabet etmişse, o kimse namazım bina eder. Tebyîn'de de böyledir.

Elbisesine pislik bulaşan, kimse, o saat onu çıkarıp başka bir elbiseyi giyme imkânına sahipse, o kimsenin öyle yapıp, na­mazını bina etmesi caiz olur.

Eğer, o saat çıkarıp, başka elbiseyi giyme imkânı olmaz ve o pis elbise ile bir rükün eda ederse, bil-iemâ namazı bozulur. Eğer, namazdan bir cüz eda etmeden, öylece bir müddet beklemiş olsa bile namazı bozulmaz. O saat çıkarma mümkün olduğu ve başka bir elbisesi de bulunduğu halde çıkarmamış ve bu durumda, na­mazdan da bir cüz kılmamışsa, bu hal hakkında, arkada şiarımızın ihtilâfı vardır. Ebû Hanîfe (R.A.) ile Ebû Yûsuf (R.AJ: «Bu kim­senin namazı bozulur.» demişlerdir. Muhiyt'te de böyledir.

Bir kimsenin namazda abdesti bozulmuş olsa, hemen dö­ner abdest alır. Bu abdestini kasden bozarsa, bu kimsenin, nama­zı bina etmesi caiz olmaz. Fetâvâyi Kâdihân'da da böyledir.
4- Binanın caüz olmasının şartlarından biri de, iük abdesti-. nin bozulması üzerine alacağı ikinci abdestinin bozulmasını gerek­tiren bir halin bulunmamasıdır. Bahrü'r-Râık'ta da böyledir.
Mestlerinin üzerine meshetmiş olan bir kimsenin, namaz içinde abdesti bozulsa da, abdest almak için gitse ve abdest a[ır-ken mesh müddeti bitse, namazını    yeniden kılar. Sahih olan da budur.

Teyemmümle namaz kılmakta olan bir kimsenin, abdesti na­maz içinde bozulsa, abdest almaya gidince de su bulsa, bu kimse de namazını bina edemez. Özürlü kadın da böyledir; yani, özürlü kadın namaz kılarken abdesti bozulsa da, abdest almaya gidince özrü bitse, bu kadın da namazını bina eyîiyemez. SeraJısî'nin Mu-hıyt'inde de böyledir.

Sargısının üzerine meshetmiş ol anın, yarası iyileşir veya yarası kanayanın, namazının vakti çıkarsa, bunlar da namazlarını  yukarıdaki gibi  bina edemezler. Tatarhâniyye'de de böyledir.

Binnm caiz olmasının şartlarından biri de, imâma iktida etmiş olan kimse, namazda abdesti bozulduğu vakit, abdestini ye­niler ve imâm namazını bitirmeden ve arallannda iktidaya mani bir hâl olsa bile imâma dönmesidir.

Eğer, imâm namazı bitirmişse,, bu kimse, kendi başına nama­zını bina eder; imâma dönmez. Bu durumda imâma dönerse, nama­zının bozulup bozulmayacağı hususunda ihtilâf vardır. Eğer, imâm­la aralarında bir mani yoksa, dönmeksizin olduğu yerden imâma uyar. Bahrû'r - Râık'ta da böyledir.

Namazı yalnız başına kılan kimse, abdest aldıktan sonra, namazı tamamlama hususunda, evi ile namaz kıldığı yer arasında muhayyerdir; fakat, namaz kıldığı yere dönmesi efdâldir. Kâfî'de de böyledir.

îmâm da, yalnız kılan gibidir. Yerine geçirdiği imâm, na­mazı bitirmemişse, dönüp ona uyar; bitirmişse, kendi başına na­mazını bina eder. Vikaye Şerhi'nde de böyledir.
5- Binanın caiz olmasının şartlarından biri de, abdesti bo­zulan kimse, sahibi tertfb ise,  abdesti bozulduktan   sonra, üze­rinde bulunan kaza namazını hatırlamamasıdır.  Bahrü'r - Râık'ta da böyledir.
6 - Binanın ceÜz olmasının şartlarından biri de, namaz kıl­dırmakta olan imâmın abdesti bozulursa, kendi yerine  (imamlığa) ehil olmayan bîrini geçirmemesidir.
Bu imâm, şayet yerine bir kadını veya bir çocuğu geçirmiş o-lursa, namazını yeni baştan kılar. Bahrü'r-Râık'ta da böyledir. Bi­na eyliyemez. [45]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..