logo logo

Yeni nesil güncel konularla ilgili sorular ve cevaplar!

Fetvalar.Com

Yeni Nesil Fetvalar

Sistemimize üye olarak sitemizi daha aktif olarak kullanabilirsiniz.

Üyelik için tıkla

Fetvalar.Com

Güncel sorular ve cevapları

İmâmın Ve İmâma Uyan Kimselerin Yerleri

tmâm ile birlikte, bir erkek veya aklı eren bir çocuk bu. lunduğu zaman, — bu kişi — imâmı sağ tarafına durur. Muhtar olail da budur.

Bu kimse, imâmdan geriye durmaz. Zâhirü'r - rivâye de bu­dur. Muhiyt'te de böyledir.

Bu kimsenin, ^imâmın arkasına durmuş olması da caizdir. Fakat, o kimse kötü bir şey yapmış olur. Serahsî'nm Muhıyt'inde de böyledir.

Bu kimsenin, imâmın arkasına durmuş olsa da caizdir. İmâm Mu h amme d, İRA.) nassan bir kerahat zikretmem iştir. Âlim­ler, bu hususta görüş ayrılığına düşmüşlerdir. Bazıları: «Bu durum mekruhtur» demişlerdir. Sahih oîan da budur. Bedâi'de de böyle­dir.

İmâma uyan iki kişi olduğu zaman, onun arka tarafında dururlar. Bunlardan birisi çocuk olsa bile, hüküm aynıdır.

İmâma uyanlar, bir kadınla bir erkekten ibret olursa; er­kek, imâmın sağına durur, kadın ise, imâmın arkasında durur.

İmâma uyanlar, iki erkekle bir kadın olursa; erkekler, imâmın arkasına kadın da erkeklerin arkasına durur.

İmamla birlikte namaz kılanlar, iki erkek olsa da, imâm, onların arasına durmuş bulunsa, bu durumda namazları caiz olur.

İki adam saharda namaz kılarken, biri diğerinin sağ tara­fına durur; üçüncü bir adam gelince namaza başlamadan önce, imâ­ma uymuş olan kimseyi geriye çeker.

Şeyhü'l - İmâm Ebû Bekir Turhal'ın: «İmâma uymuş olan kim­senin, üçüncü şahsın geriye çekmesi ile namazı bozulmaz. Üçüncü kişi, o kimseyi isterse tekbirden önce çeksin, isterse sonra çeksin,

hüküm değişmez.» dediği rivayet olunmuştur. MııhıyVte de böyledir. Fetâvâyi ltâbiyye'de de böyledir. Sahih olan da budur. Tatarhâniy-ye'de de böyledir.

Sahrada, bir yerde, iki kişiden birisi diğerine imâm olsa, üçüncü bir şahıs da gelip, bunların namazlarına ^ıhil olsa ve bu şahıs imâmla imâma Önce uymuş oîan kimsenin arasındaki mesa­fede ve fakat önceki şahıstan daha ileride dursa, bu durumda na­maz bozulmaz.

Bu kimse, ayaklan imâmdan geride olduğu halde, imâmın sec­de ettiği yerden daha ileriye secde -etmiş olsa, yine ö namazı bozul­maz. Muhıyt'te de böyledir.

Erkekler, çocuklar, hünşâlar, kadınlar, mürahıklar, yaşı dokuzdan yukarı olan kız çocuklar, namaz için toplanmış olsalar; imâmın tam arkasına erkekler, sonra erkek çocuklar, sonra hün-sâlar, sonra kadınlar ve daha sonra da kız çocuklar dururlar. Ta-hâvî Şerhi'nde de böyledir.

Kadınların cemaate gelmeleri mekruhtur. Ancak, yaşlı ka­dınlar, sabah, akşam ve yatsı namazına gelebilirler. Bu güne göre fetva işe, fesadın zuhura çıkmış olmasından dolayı, kadınların, bütün namazlara gelmeleri mekruhtur. Muhtar olan da budur. Tebyin'dc de böyledir.

Cemaate münasip olan, namaza kalktıkları zaman sıkışa­rak, aralarında hiç bir açıklık bırakmadan, saflarında, omuzları bir hizada, dümdüz durmaktır. Bunu, imâmın emretmesinde de bir beis yoktur. Bahrü'r-Râık'ta da böyledir.

İmâma layık olan da, cemaatin tam orta hizasında dur­maktır. İmâm, eğer ortanın sağında veya solunda durursa, sün­nete muhalefetten dolayı günahkâr olur. Tebyîn'de de böyledir.

Namaz kılarken, imâmın tam arkasına, en faziletli bir kimsenin durması da münasip olan hususlardandır. Tahâvî Şerhi'n-dc de böyledeir.

Cemaatle namaz kılarken, birinci safda durmak, ikinci saf da -durmaktan; ikinci safda durmak da üçüncü safda durmak­tan daha efdaldir.

Birinci safda açıklık bulunursa, orası ikinci safda bulu-nanJarca kapatıüır ve açıklık ikinci safda kalır. Kunye'de de böy­ledir.

İmâma uyan kimseler için, en faziletli yerler, imâma en yakın olan yerlerdir.

Şayet, yerler imâma uzaklık bakımından müsavi iseler, bu durumda, imâmın sağ tarafı daha efdaldir. Ahsen (=en güzel) oıan da budur. Muhıytte de böyledir.

Kadınla erkeğin bir hizada bulunması, erkeğin namazım ifsad eder.

Bunun için aşağıdaki şartîar vardır :
1- Bir hizada bulunan kadının cima'ya elverişli ve iştah çekici kimselerden olması gerekir. Bu hususta yaşa itibar edilmez. Sahih olan da budur. Tebyîn'de de böyledir.

Namaz kılan erkeğin yanında fakat ayrohizada, iştah çekmiyen bir sabiye kız çocuğu bulunsa ve bu kız çocuğunun, namaza da a k-lıyetiyor olsa, o erkeğin namazı bozulmaz. Kâfİ'de de böyledir.
2- Namazın, ruku'İu ve secdeli bir namaz olması gerekir. Bu namazı imâ ile kılıyor oisalar bile, kadının yanındaki erkeğin, namazı bozulur.
3- Edâ ve namaza başlama bakımından, namazın, erkekle kadın arasında müşterek olması gerekir. Bu sözümüzle, tahrîme namaza iftitah tekbiri ile başlama  cihetinde müşterek olmayı

ve tahrîmelerini, imâmın fcahrîmesi üzerine bina etmelerini kasdediyoruz.

Eda yönünden ortaklıkla da,    takdîren ve tahkîken, imâmın eda ettiği namazı eda etmelerini kasdediyoruz.

Burada, müdrîk'in t=baştan itibaren imâma uymuş olan kim­senin) tahrîmesi, imâmın tahrîmesi ile, edası da imâmın edası ile beraber olursa, tahrîken tahrîme ve tahkîken eda olur. Lâhık'-ın tahrîmesi de hakikaten imâmın tahrîmesi ile beraberdir. İmâ­mın eda ettiği bölümü, lahık'ın kaza etmesi "ise takdiridir. Mes-muk'un (simama sonradan uyan kimsenin) tahrîmesi, yalnız ba­sına namaz kılan kimsenin (.= münferidin)  tahrimesi gibidir. Bukimsenin, noksanlarını kaza ederken, kadınla erkeğin bir hizada bulunmaları, erkeğin namazını ifsad eylemez. Tebyîn'de de böy­ledir.
4- Kadınla erkeğin bir hizada bulunmalarının, erkeğin na­mazını bozması için, ikisinin de bir yerde bulunmaÜan gerekir. Hat­ta, erkek sekide olsa da, kadın da yerde bulunsa, eğer seki bir adam boyu yüksekte ise, erkeğin namazı bozulmaz.
5- Bu durumda, erkeğin namazının bozulması için, araların­da bir engelin, bir perdenin bulunmaması lazımdır. Meselâ : Ka­dınla erkek bir yerde bulunsalar da, bu yer (veya seki) de arala­rında bir direk bulunsa, bu durumda da, erkeğin namazı fasid ol­maz.

Bu engelin en aşağısı, yüksekliği bir semerin arkası, (yakla­şık bir arşın) kadar, kalınlığı da parmak kalınlığı kadar olmalıdır. Açıklık da, hail (mani) yerine geçer. Aradaki açıklığın en aşağı de­recesi de, araya bir erkeğin durabileceği kadardır. Tebyîn'de de böyledir.
6- Kadınla erkeğin bir hizada   namaz kılmasından dolayı, erkeğin namazının bozulması için, kadının   kıldığı namazın sahih olması da gerekir.  Şayet, kadın deli olursa, onunla aynı hizada bulunması, erkeğin namazını ifsad etmez. Kâfi'de de böyledir.
7- Kadınla erkeğin aynı hizada bulunmasının, erkeğin na­mazını bozması  için, imâmın namaza başlamadan önce sonra değil  kadınlara da niyyet etmesi gerekir. Niyyetin sahih olması için, niyyet esnasında kadınların hazır olmaları şart değildir.
8- Kadınla aynı hizada bulunmaktan dolayı erkeğin namazı­nın bozulması için, aynı hizada bulunmanın, tam bir rükün müd-detince devam etmesi de gerekir. Hatta, bir kadın, bir safta tek­bir almış olsa, ikinci bir safta da rükû' yapsa ve üçüncü bir saf­ta da secde etse, buralarda sağında, solunda ve arkasında na­maz kılanların hepsinin namazları da bozulur.
9- Kadınla aynı hizada namaz kılmaktan dolayı erkeğin na­mazının   bozulması  için, kadınla   erkeğin yönlerinin   aynı   olması gerekir. Şayet, yönleri   değişik olursa, erkeğin   namazı bozulmaz. Namaz kılan bu kimselerin, yönlerinin değişik olması, ancak Kâ'-be'nin içinde namaz kılındığı zaman düşünülebilir. Veya bu hâl, çok karönhk bir gecede, her biri kendi taharrisinin  kıble isti kametini araştırmasının) neticesine göre namaz kılarken vuku bulabilir.
10- Aynı hizada bulunmakta mu'teber olan  ölçü bacak ve topuklardır. Sahili olan da budur. Tebyîh'de de böyledir.
11- Bir kadın, ancak üç erkeğin namazını ifsad eder. Bun­lar : Sağındaki, solundaki ve arkasındaki erkeklerdir. Bir kadın, bunlardan daha fazla erkeğin namazını ifsad etmez. Tebyîn'de de böyledir. Fetva da bunun üzerinedir. Tatarhâniyye'de de böyledir.
12- Bu durumda, iki kadın, dört erkeğin namazını fesada verir: Birisi, sağ taraflarında olan, diğeri sol taraflarında bulu­nan. İkisi de arkalarında bulunanlardır.
13- Eğer üç kadın olursa, sağ taraflarından üçer, sol taraf­larından üçer; arkalarından da son safa kadar, kendi hizalarında bulunan kimselerin hepsinin namazlarını ifsad ederler. Bu cevap açıktır. Tebyîn'de de böyledir.
14- Hunsâ-i müşkilin, aynı hizada    bulunmasından dolayı, erkeğin namazı bozulmaz. Tatarhâniyye'nin İmamın ve Ona Uyan­ların Yerleri BÖliimü'nde de böyledir. [39]