Teyemmümü Bozan Şeyler

Abdesti bozan her şey, teyemmümü de bozar. Hidâye'de de böyledir.

Bir kimsenin, ihtiyacından    fazla olan suyu, kullanmaya gücünün yetmesi hali de, teyemmümü bozar.   Bahrü'r - Râik'ta da böyledir.

Cünüp olan bir kimse, yıkansa da, vücudunun tamamını ıs­latmadan suyu bitse ve başka su da olmasa; o kimse, kuru kalan yer için, yeniden teyemmüm eder. Abdesti bozulan kimse de, abdest için teyemmüm eder.

Hem abdest almaya hem de gusletmeye yetecek kadar su bulan bir kimse, teyemmüm edemez. Bu suyu, abdest ve gusül için harcar.

Fakat su, ancak ikisinden birine yetebilecek kadarsa, o suyu, hangisine yetiyorsa, onda kullanır. Diğeri için de, teyemmüm eder.
Ancak, —hangisine yeteceği tayin edilmeksizin— birine yete­cek kadar suyu olan kimse, o suyu, kuru kalan yer4e kullanır; ko­desi içinse, teyemmümü iade eder. Bu kavil, İmâm Muhammed (R. A.)'in kavlidir. İmâm Ebû Yusuf (RA)'a göre, teyemmümü iade eylemez.

Şayet, o suyu, abdest için kullanmış olsa, bu da caizdir. İttifak­la, cünüplüğü için teyemmüm yapar.

kimsenin, eğer abdest için yetemmümü yoksa, bu su mevcut değilken de, kuru bir yerini yıkamadan önce teyemmüm etmiş olsa, İmâm Muhammed <RA.) 'e göre, bu teyemmüm caiz olmaz, tmâm Ebû Yûsuf (R.A.) 'a göre ise, caiz olur. Önceki görüş sahihtir.

Fakat, eğer o su, hiç birisine yetmiyecek kadarsa, teyemmümle­ri yerinde kalır.

Cünüp olan bir kimse, bedeninde kuru yer varken, teyem­müm etmeden önce abdest bozmuş olsa, ikisine bir niyyet ederek, bir teyemmüm yapar.

Şayet, hem abdest hem de guşul için teyemmüm ettikten son­ra, bunlardan birisine yetecek kadar su bulmuş olsa; suyu, cünüp-I iikten gusletmek için,, kuru yerlerine kullanır. Abdest içinse, yap­tığı teyemmümü yeniler. Bu, İmâm Muhammed (R.A.) 'e göredir. Vikaye Şerhi'nde ed böyledir.

Bir kimsenin, sırtında kuru yer kalmış Olsa ve abdest aza­larından birini de unutmuş bulunsa; bulabildiği su tla, ancak bun­lardan birine yetecek kadar olsa; bu kimse, o suyu, dilediği yere har­car. Fakat, abdest azasına harcaması, daha sevimlidir. Itâbî'nin Zl-yâdât Şerhi'nde de böyledir.

Abdesti olmayan bir misafirin, (yolcunun) elbisesinde neca­set bulunsa ve yanında da, ancak bunların birine yetecek kadar su­yu mevcut olsa; o su ile, pisliği yıkaması, abdest için de, teyemmüm

etmesi gerekir.

Şayet, önce teyemmüm edip, sonra pisliği yıkamış olsa, teyem­mümü iade eder. Çünkü, o önceki durumda, abdest almaya gücü ye­ter bir halde idi. Serahsî'nin Muhıyt'inde de böyledir.

O kimsenin, mevcut su ile abdest alması ve namazı, pis el­bise ile kılması da caizdir. Fakat, o kimse, böyle yapmakla günah­kâr olur. Fetâvâyiı Kâdîhân'da da böyledir.

Teyemmüm yapma hakkına sahip olan bir hastanın, iyileş­tiği zaman, teyemmümü bozulur.

Bir misafir (yolcu) su olmadığı için teyemmüm yapsa; son­ra da, kendisine teyemmüm etmeyi mubah kılacak olan, bir hastalı­ğa yakalansa, mukim olduğu zaman, o teyemmümle kıldığı namaz, Caiz olmaz. Yeniden teyemmüm etmesi gerekir. Çünkü, ruhsat se-beblerinin ayrı olmasından dolayı birinci ruhsatın sebebi, ikinci ruh­satın sebebine maniî olacağından birinci ruhsat sanki yokmuş gibi olur. Fusûlü'l - Imâdiyye'de Temizlik Kitabının Hastalarla ilgili Hü-' kümler bölümünde de böyledir.

Teyemmümlü bir kimsenin, uyuyarak bir suyun yanından geçmiş olması, bütün âlimlerimize göre, teyemmümünü bozmaz. Zâ-hidî'de de böyledir.

Bir kimsenin, düşman veya yırtıcı hayvan korkusundan do-layı Tanına vamıya  bir suya uğraması üe teyemmümü bozul­maz. Sirâcü'I - Vehhâc'da da böyledir.

Yanında ipi ve kovası olmadığı halde bir kuyuya rastiayan

ceği kadar bir suya uğrayan bir maz.

Bu hususta esas olan : Var oluşu, teyemmüme manî' olan her şeyin, var oluşunun, teyemmümü bozmasıdır. Tabidir ki, var oluşu, teyemmüme mani olmayan su ise, teyemmümü bozmaz. Be-dâi'de de böyledir.

Teyemmümlü olduğu halde bir suya uğrayan ve .teyemmüm­lü olduğunu da unutan bir kişinin, teyemmümü bozulur. Hazane-ıtül - Müftîn'de de böyledir.

Elinde, bir kişiye keyetecek kadar sn bulunan başka bir ki­şi, teyemmümlü bulunan bir kaç adama :

«îşte su... Onunla hanginiz isterseniz abdest alınız...» der­se, teyemmümlü bulunanların hepsinin teyemmümü bozulur.

Fakat, su sahibi :

«îşte sizin için su...» demiş olsa, teyemmümlü bulunan bu kimseler, o suyu almış bulunsalar bile, hiç birinin teyemmümü bozulmazaz.

Fakat, bunlar, kendi aralarından, birine  abdest almak için  izin vermiş olsalar, o kimsenin teyemmümü bozulur. Bu, îmâmeyn-in kavlidir; fakat kıyas, İmânı-ı AVam (R.A.) 'm kavli üzerinedir ki, o kimsenin de teyemmümü bozulmaz. Sahih olan, hepsinin teyem­mümünün bozulmasıdır, Sirâcü'I - Vehhâc'da da böyledir.

Çölde yolculuk yapan bir kimse, küp veya benzeri bir şe ye konulmuş suya rastlarsa, o kimsenin   teyemmümü bozulmaz. O kimse, o sudan abdset de alamaz.

Fakat, su çok ve çokluğu da içmek ve abdest almak için  ora­ya konmuş olduğuna delalet ediyorsa, o zaman, yolcunun teyem­mümü bozulmuş olur ve o su ile de abdest alır. Fetâvâyi Kâdüıan'-da da böyledir.

Müteyemmim (teyemmüm etmiş olan) bir kimse, yolculuk esnasında, ancak farz olan a'zalarmı birer defa yıkayabilecek mik­tarda bir su bulsa, öyleki bu su, sünnet üzere abdest alınacak olunca, kâfî gelmiyecek miktarda olsa, muhtar olan kavle göre, bu mü~ teyemmim yolcunun teyemmümü bozulur. Hülâsa da da böyledir.
Teyemmümdü bulunan bir kimse, irtidad etse, (İslâmdan ! çıksa) teyemmümü bozulmuş olur. Hatta, tekrar .Müslüman olsa ve o teyemmümle namaz kusa, bize göre, kıldığı bu namaz caiz olut. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir. [96]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..