Asîl'e Râci Şartlar
Kefaletin sahih olması için, asîl'de (= mekfûlün anh'de = kendisine kefil olunanda) da bazı şartların bulunmasi lâzımdır:
1) Mekfûlün anhin veya naibinin, mekfûlünbih'i teslim almaya muktedir olması gerekir.
Bu, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'nin kavlidir.
Ölünün, veya müflisin, bir borca kefil olması sahih değildir.
İmâmeyn'e göre ise, bu sahihtir.
Sahih olan, İmâm-ı A'zam (R.A.)'ın kavlidir. Zâd'da da böyledir.
Şayet ölen şahıs, kefaletten dolayı olan borcu kadar mal ter-kederse, kefaleti sahih olur. Serahsî'nin Muhiytı'nde de böyledir.
2) Kefaletin sıhhatinde, mekfûlün anlrin mâlûmiyeti (= bilinmesi, bilinir olması) şart olduğu gibi, mekfûlün leh'in mâlûmiyeti de şarttır.
Meselâ: Bir kimse, başka bir kimseye: "Sana, insanlardan birisine sattığın, bir şey için kefil oldum." derse; bu kefalet geçersiz olur.
Ancak: "Senin, filân kimsede olan malına kefil oldum." derse; bu caiz olur.
Mekfûlün anh'in meçhul oiihom hâlinde kefalet ona izafe edilemediği için, bu durumda, kefil muhayyerdir. Bu. Zehıyre v< Muhıyt'in Kefalet Bahsi'nden böyle anlaşılmaktadır.
Nihâye'de ise, kefilin hür, âkil ve baliğ olması şart koşulmuştur. Bahru'r-Râik'ta da böyledir.
Bir kimse, sabî (= küçük çocuk> veya mecnûn (= deli) bir kimsede alacağı bulunduğunu iddia eder; başka bir şahıs da, bunların velisinin izni olmadan, bunlara kefil olursa; bu kefalet sahih olur.
Bu sabînin ticârete me'zun olup olmaması da müsavidir. Bulûğa erişip erişmemesi de böyledir.
Kefilin, sabinin hazır olmasını istemesi hâlinde, kefalet velînin izni ile meydana gelmişse, sabî, hazır olması için cebrolunur.
Şayet, vekâlet velinin ve sabînin izni ile meydana gelmemişse, bu durumda, sabî cebren huzura getirilmez.
Şayet sabî, kefilden kefil olmasını istemişse, huzura getirilmesi emredilir mi?
Eğer bu çocuk, ticâret yapmasına izin verilmiş bir çocuksa, huzura getirilmesi emredilir.
Şayet kefil, bu çocuğun malına kefil olmuş ve bu kefaletini de yerine getirmişse; ödediğini almak için, o sabîye müracaat eder.
Şayet bu çocuk, ticârete izinden men edilmiş bir çocuksa; huzura celbedilmez. Bu durum da kefil de, o çocuğun yerine ödediği şey için, ona müracaat edemez. Muhıyt'te de böyledir. [8]
1) Mekfûlün anhin veya naibinin, mekfûlünbih'i teslim almaya muktedir olması gerekir.
Bu, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'nin kavlidir.
Ölünün, veya müflisin, bir borca kefil olması sahih değildir.
İmâmeyn'e göre ise, bu sahihtir.
Sahih olan, İmâm-ı A'zam (R.A.)'ın kavlidir. Zâd'da da böyledir.
Şayet ölen şahıs, kefaletten dolayı olan borcu kadar mal ter-kederse, kefaleti sahih olur. Serahsî'nin Muhiytı'nde de böyledir.
2) Kefaletin sıhhatinde, mekfûlün anlrin mâlûmiyeti (= bilinmesi, bilinir olması) şart olduğu gibi, mekfûlün leh'in mâlûmiyeti de şarttır.
Meselâ: Bir kimse, başka bir kimseye: "Sana, insanlardan birisine sattığın, bir şey için kefil oldum." derse; bu kefalet geçersiz olur.
Ancak: "Senin, filân kimsede olan malına kefil oldum." derse; bu caiz olur.
Mekfûlün anh'in meçhul oiihom hâlinde kefalet ona izafe edilemediği için, bu durumda, kefil muhayyerdir. Bu. Zehıyre v< Muhıyt'in Kefalet Bahsi'nden böyle anlaşılmaktadır.
Nihâye'de ise, kefilin hür, âkil ve baliğ olması şart koşulmuştur. Bahru'r-Râik'ta da böyledir.
Bir kimse, sabî (= küçük çocuk> veya mecnûn (= deli) bir kimsede alacağı bulunduğunu iddia eder; başka bir şahıs da, bunların velisinin izni olmadan, bunlara kefil olursa; bu kefalet sahih olur.
Bu sabînin ticârete me'zun olup olmaması da müsavidir. Bulûğa erişip erişmemesi de böyledir.
Kefilin, sabinin hazır olmasını istemesi hâlinde, kefalet velînin izni ile meydana gelmişse, sabî, hazır olması için cebrolunur.
Şayet, vekâlet velinin ve sabînin izni ile meydana gelmemişse, bu durumda, sabî cebren huzura getirilmez.
Şayet sabî, kefilden kefil olmasını istemişse, huzura getirilmesi emredilir mi?
Eğer bu çocuk, ticâret yapmasına izin verilmiş bir çocuksa, huzura getirilmesi emredilir.
Şayet kefil, bu çocuğun malına kefil olmuş ve bu kefaletini de yerine getirmişse; ödediğini almak için, o sabîye müracaat eder.
Şayet bu çocuk, ticârete izinden men edilmiş bir çocuksa; huzura celbedilmez. Bu durum da kefil de, o çocuğun yerine ödediği şey için, ona müracaat edemez. Muhıyt'te de böyledir. [8]
Konular
- 17- NESEP, ÜMM-Ü VELEDLİK, AZAD ETME, KİTABET VE TEDBÎR HUSUSLARINDA İKRAR
- 18- ALIŞ-VERİŞ VE SATILAN ŞEYDEKİ KUSUR HUSUSUNDAKİ İKRAR
- 19- MÜDÂRİP VE ORTAĞININ ÎKRARI
- 20- VASÎ'NİN, ÖLEN ŞAHSIN MALINI ALDIĞINI İKRAR ETMESİ
- 21- VÂRİSİN VEYA KENDİSİNE VASİYET EDİLMİŞ BULUNULAN KİMSENİN ÖLEN ŞAHSIN MALININ, KENDİ ELİNDE BULU
- 22- KATL VE CİNAYETİN İKRAR EDİLMESİ KATL İKRARI
- Cinayet İkrarı
- 23- İKRAR'LA İLGİLİ ÇEŞİTLİ MES'ELELER
- KİTÂBÜL-KEFÂLE
- (KEFALET)
- 1- KEFALETİN TARİFİ, RÜKÜNLERİ VE ŞARTLARI KEFALETİN TARİFİ
- Kefaletin Rüknü
- Kefaletin Şartları
- Kefile Râci Şartlar
- Asîl'e Râci Şartlar
- Mekfûlün Leh'e Râcî Şartlar
- Mekfûlün Bih'e Râcî Şartlar
- 2- KEFALET LAFIZLARI KEFALETİN KISIMLARI, HÜKÜMLERİ VE BUNLARLA İLGİLİ KONULAR
- 1- Kefalet Lafızları
- 2- Nefis (= Can) Ve Mal Kefaleti
- 3- Kefaletten Berâet (- Kurtulmak)
- Mehre Kefalet
- Kefaletten Berâeti Şarta Bağlamak
- 4- Kefalette Müracaat
- 5- Kefalette Ta'lîk Ve Te'cil
- Borcun Te'hir Edilmesi
- Vadeli Borca Kefalet
- 3- KEFALETTE DÂVA VE HUSÛMET