İstisna Nın Sıhhatinin Şartı
İstisna kelimesinin, kendisinden önceki söze, vasıl olması i ulaşması, bitişmesi) zaruret yoksa istisnanın sıhhati için şarttır.
İstisna kelimesi ile kendisinden önceki kelimenin arası susa rak veya, zaruretsiz, başka bir sebeple aynlırsa; bu istisna sahih olmaz.
Fakat, nefes alma gibi bir zaruretten dolayı, bu lafızların aralarının ayrılması, istisnanın sıhhatine mâni olmaz. Çünkü, bu, lafızlar arasında ayrılık sayılmaz. Sekte de müstesnadır. Hişâm, İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'tan, böyle rivayet etmiştir. Bir kimse ap-şınrsa veya dilinde bîr ağırlık olur veya genirir ve bu sebepten tereddüdü uzar; sonra da, «inşâallah» derse; istisnası sahih olur. el-İhtiyar'da da böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sen boşsun» dese ve kasdı olmaksızın, istisna dilinde cereyan eylese, talâk vâki olmaz. Kerderî'nin Vecîzi'nde .de böyledir.
Bir kimse, talâk üzi'e yemin tjdip sonunda da «İnşâallah» demeyi irâde eder; fakat, dilini bir adam tutarak söyletmezse; eğer, o adam, elini, onun dilinden çekince; istisnayı söylerse; btı istisna sahih olur.
Bu, talâkla istisnanın arasını, apşıhnak, genirmek esnemek gibi bir şeyin ayırması hâlinde, istisnamın sahih olması, gibidir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sen, üç talâk boşsun ve üç taiâk inşâallah.» veya «Üç talâk ve bir talâk mşâallah.» veya «Sen boşsun ve boşsun ve boşsun inşâallah.» derse; istisna sahih olmaz ve üç talâk vâki olur.
Bu, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) 'ye göredir. îmâmeyn'e göre, bu istisna sahih olur. Ve talâk vâki olmaz. Serahsî'nin Muhıyt'ndc de böyledir.
Bir kknse, karısına : «Sen, bir talâk boşsun ve üç talâk inşâallah.» dese; bu istisna bil-icmâ sahih olur.
Keza : «Sen boşsun ve boşsun ve boşsun İnşâallah» dese; bu da sahihtir. Çünkü, o boş bir sözle arasım ayırmamıştır. el - İhtiyâr'da da böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sen dört talâk boşsun inşâallah» dese; âlimlere göre, bu istisna sahihtir. Muhiyt'te de böyledir.
Eğer, koca karısına ; «Sen üç talâk bâinsin» veya «üç talâk kesilmiş olarak,, boşsun inşâallah» dese, bu istisna sahih olmaz. Gayet ü's - Sürûcî'de de böyledir.
Mücteba'da : «Sen ric'i talâk boşsun inşâallah» dese Öyle olur. Fakat : «...bâinen...» derse; falâk vâki olmaz.» denilmiştir, Bahru'r - Râik'ta da böyledir.
Bir kimse karısına : «Sen, üç talâk boşsun; artık bil; inşâallah» dese; bu istisna sahih olur. Şayet : «sen, üç talâk boşsun; sen bil.» veya «sen git inşâallah» dese; üç talâk vaki olur. Bu dlu-rumda, istisnalar batıl ( geçersiz) olur. Fetâvâyi Kâdihân'da da böyledir.
Eğer koca : «Sen boşsun; ey Umre inşâalİah.» dese, talâk âki olmaz. Bedâi'de de böyledir.
Müntekâ'da : «Sen üç talâk boşsun ey Abdullah'ın kızı Umre İnşâallah» dese; talâk vâki olmaz.
Şâvet : «Sen üç talâk boşsun ey Abdurrahman'm oğlu Abdullah'ın kızı Umre inşâallah.» dese; kadın, boş oiur. Mahıyt'te de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sen, üç talâk boşsun; ey boşanmış inşâallah.» dese; talâk vâki olmaz.
Şayet, koca : <'Ey boş olan, sen, üç talâk boşsun inşâallah» dese; istisna, üç talâka taalluk eder ve bir talâk akabinde vâki olur
İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ye göre :
Bir kimse, karısına : «Sen, üç talâk boşsun; ey boşanmış inşallah» dese; üç talâk vâki olur. Önceki kavil, daha sahihtir. Bunu, ahru'I - İsîâm söylemiştir. Telhıys Şerki'nde de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Ey zâniye, sen boşsun inşâallah» dese, istisna hasseten talâktan olur ve mülâhanede[37] buhmurlar; Câ-mu'l - Kebîr'de de böyledir.
Koca, eğer : «Sen boşsun; ey zâniye inşâallah.» dese; istisna sahih olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir koca, karısına : «Sen boşsun; ey zâniye kızı zâniye in-şaa'lah.» dese, artık istisna bütündendir; talâk-vâki olmaz. Bu durumda, had ve Hân da lâzım gelmez. Tatarhâtıiyye'de de böyledir.
Bir kimse, karısın : «Sen, üç talâk boşsun ey filâne; birisi müstesna.» dese; iki talâk vâki olur, «Ey filâne» sözü fasıla (= ayırıcı) olmaz. Fetâvâyi Suğra'da da böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sen boşsun, kalbin temizlenene kadar inşâallah.» dese; bu fasıla olur ve talâk vâki olur; İstisna sahih olmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse, karısını mal mukabili boşadıktan sonra, istisna eylediğini veya şart koştuğunu iddia eyîese, münazaa ve şüphe yoktur. Kocanın sözü muteberdir. Fethul - Kadîr'de de böyledir.
Bir kadın, boşandığını iddia eylese, kocası ise ; «Ben, sana : Sen boşsun inş.âaHah; dedim, dese; kadın da, istisnayı yalan-lasa, rivâyet-i zahirede : «Gerçekten, kocanın sözü geçerlidir.» denilmiştir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bu durumda, şahitler; istisnasız olarak, talâka veya hal'a şahitlik ederek : Şöyleki; «Biz şahitlik ederiz ki, gerçekten, bu adam, istisnasız olarak karısını boşadı.» veya : «İstisnasız olarak, hal eyledi.» derlerse; kocanın sözü, kabul edilmez, Eğer şahitler: «Biz, hal ve talâk kelimesinden başkasını duymadık.» derlerse; söz, yine kocanın sözü olur. Kadı efendi, karı kocanın araüarını ayırmaz. Ancak hal'm sıhhati, kadının onun bedelinden olması veya başka bir sebebie, açığa çıkarsa; bu durumda kadının sözü, muteber olur. Fetâvâyi Suğra'da da böyledir.
Necınü'd-dîıı Nesefi'nin Şeyhu'l- İslâm Ebû Hasan'd^n rivavet etliğine göre : Gerçekten âlimlerimiz, talâkta istisna konusunda beyinesi/. tasdik etmemeyi güzel gördüler. Çünkü bu, zahire "muhaliftir. Hakikaten, zamanın ahvâli fesada gitmiştir. Yalandan, cinin olunmaz olmuştur. Fetâvâyi Gıyâsiyye'de de böyledir.
Bir koca, karısına: Seni, dün boşadım ve inşâallah dedim» dosc; zûhir-i rivâyede, kocanın sözü geçerli olur. Nevâzil'de zikre-diîdiğine göre; İmam Ebü Yusuf (R.A.) ile İmâm Mu ha mm e d (R.A) aııısında ihtilaf vardır. İmam Ebü Yusuf (R.A.)'a göre; Kocanın sözü kabul edilir; talak vâki olmaz. İmam Muhammed (R.A.)'e göre talâk vâki olur ve kocanın sözü kabul edilmez. İhtiyaten, fetva buna göredi»'. İtimad da, bunun üzerinedir.
Bir kimse, karısını, üç talâk boşasa; iki âdil şahitde mev-sûlen ( bitişik olarak) istisna eyledi diye şehâdette bulunsalar; bu şahıs ise, böyle söylediğini hatırlamasa, âlimler: «Eğer, bu kimse, öfkeli bir halde iken, lisânında, böyle bir hal irâde eylemediği ve hıfz eylemediği halde cereyan etmişse, şahitlere itimad caiz olur; değilse olmaz.» demişlerdir, Fetâvâyi Kadîhân'da da böyledir. [38]
[1] Talâk; lügatte, boşamak, boşanmak; hissi veya mânevi bir kayıttan kurtulmak, gibi mânaları ifade eder. Talâk kelimesi hem masdar, hpm cis isim olarak kullanılır. (İ.K,)
[2] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 2/505.
[3] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 2/505.
[4] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 2/505.
[5] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 2/506.
[6] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 2/506.
[7] Ta!âk-ı bâin: kocanın, iddet müddeti bitmeden karısına donemiyecegi talak.
[8] Zıhâr: Bir kimsenM, kendi karısını; nesep, redâ' veya sıhriyyet yönünden, müebbeden mahremi bulunan bir kadına veya onun bakması caiz olmayan bir uzvuna benzetmesi demektir. Bu konu, ilgili bölümde tafsilâtlıca anlatılacaktır.
[9] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 2/506-517.
[10] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 2/518-519.
[11] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 2/519-521.
[12] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 2/521-524.
[13] Arapçada, önce söylenen bir lafız açıklanırken, bu lafzı takip eden kelimenin başına «fe» harfi gelir ki, bu «fe» ye tefsir (=aç!klama) fe'sl denir. «Talaktüke fe ente talik» lafzında olduğu gibi... Biz bu lafzı Seni boşadım; işte, sen, boşsun.» tarzında tercüme ettik. Burada görüldüğü gibi, -fe» harfinin Türkçemizdeki karşılığı «işte» ve benzeri kelimelerdir.
[14] Belâ: Evet manasına kullanılan bir kelimedir. Ancak, bu kelime, olumsuz olarak sorulan bir suale, olumlu cevap vermek için kullanılır.
[15] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 2/252-541.
[16] Rücu etmek: Talak-ı ric'iden sonra; iddet İçinde, henüz baki olan nikâhı, söz veya fiille devam ettirmektir. Böylece, kan - kocalık bağı, ibkâ ve idâme edilmiş olur.
[17] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 2/541-562.
[18] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 2/562-575.
[19] Dânik: Bir dirhemin dörtte biri.
[20] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 2/575-583.
[21] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 2/584-589.
[22] Kinaye: Maksadı, kapalı bir şekilde ve dolayısıyle anlatan söz. Hakikî manâsına alınması da. caiz iken, mecaz olarak kullanılan söz.
[23] Hulû' (= muhâlea) : Nikâh bağını, Özel lafızlardan biri ile izâle etmektir, ki bu, bir bedel mukabilinde veya bsdelsiz olarak, vuku' bulabilir.
[24] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 2/589-602.
[25] İstisna: Talâk lafzına bitişik olarak, -İnşallah- ve benzeri bir lafzı söylemek veya yazmak demektir ki bu durumda, talak vâki olmaz. (Î.K.)
[26] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 2/602-605.
[27] Kitabın aslında; bu bölümde geçen, talâkla ilgili lafızların, jp&rsçaları da verilmiştir. Biz, bu lafızların sadece tercümelerini almayı, uygun bulduk. (İ. K.)
[28] Tefviz: (Talâk'ta) kocanın, talâk yetkisini, karısına veya bir başka şahsa, vermesi, demektir. İlgili bölümde, genişçe açıklanmaktadır. (İ.K)
[29] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/5-15.
[30] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/16-49.
[31] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/50-80.
[32] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/83-94.
[33] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/95-96.
[34] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/96-171.
[35] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/172-184.
[36] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/185.
[37] Mülâame : Koca Üe -karısının; hâkim huzurunda, şer'i usûlüne uygun olarak, dörder defa şahadette bulunduktan sonra, birbirlerine lanet ve gazap okumalarıdır. (Geniş malumat Lian batandadır.)
[38] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/185-188.
İstisna kelimesi ile kendisinden önceki kelimenin arası susa rak veya, zaruretsiz, başka bir sebeple aynlırsa; bu istisna sahih olmaz.
Fakat, nefes alma gibi bir zaruretten dolayı, bu lafızların aralarının ayrılması, istisnanın sıhhatine mâni olmaz. Çünkü, bu, lafızlar arasında ayrılık sayılmaz. Sekte de müstesnadır. Hişâm, İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'tan, böyle rivayet etmiştir. Bir kimse ap-şınrsa veya dilinde bîr ağırlık olur veya genirir ve bu sebepten tereddüdü uzar; sonra da, «inşâallah» derse; istisnası sahih olur. el-İhtiyar'da da böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sen boşsun» dese ve kasdı olmaksızın, istisna dilinde cereyan eylese, talâk vâki olmaz. Kerderî'nin Vecîzi'nde .de böyledir.
Bir kimse, talâk üzi'e yemin tjdip sonunda da «İnşâallah» demeyi irâde eder; fakat, dilini bir adam tutarak söyletmezse; eğer, o adam, elini, onun dilinden çekince; istisnayı söylerse; btı istisna sahih olur.
Bu, talâkla istisnanın arasını, apşıhnak, genirmek esnemek gibi bir şeyin ayırması hâlinde, istisnamın sahih olması, gibidir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sen, üç talâk boşsun ve üç taiâk inşâallah.» veya «Üç talâk ve bir talâk mşâallah.» veya «Sen boşsun ve boşsun ve boşsun inşâallah.» derse; istisna sahih olmaz ve üç talâk vâki olur.
Bu, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) 'ye göredir. îmâmeyn'e göre, bu istisna sahih olur. Ve talâk vâki olmaz. Serahsî'nin Muhıyt'ndc de böyledir.
Bir kknse, karısına : «Sen, bir talâk boşsun ve üç talâk inşâallah.» dese; bu istisna bil-icmâ sahih olur.
Keza : «Sen boşsun ve boşsun ve boşsun İnşâallah» dese; bu da sahihtir. Çünkü, o boş bir sözle arasım ayırmamıştır. el - İhtiyâr'da da böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sen dört talâk boşsun inşâallah» dese; âlimlere göre, bu istisna sahihtir. Muhiyt'te de böyledir.
Eğer, koca karısına ; «Sen üç talâk bâinsin» veya «üç talâk kesilmiş olarak,, boşsun inşâallah» dese, bu istisna sahih olmaz. Gayet ü's - Sürûcî'de de böyledir.
Mücteba'da : «Sen ric'i talâk boşsun inşâallah» dese Öyle olur. Fakat : «...bâinen...» derse; falâk vâki olmaz.» denilmiştir, Bahru'r - Râik'ta da böyledir.
Bir kimse karısına : «Sen, üç talâk boşsun; artık bil; inşâallah» dese; bu istisna sahih olur. Şayet : «sen, üç talâk boşsun; sen bil.» veya «sen git inşâallah» dese; üç talâk vaki olur. Bu dlu-rumda, istisnalar batıl ( geçersiz) olur. Fetâvâyi Kâdihân'da da böyledir.
Eğer koca : «Sen boşsun; ey Umre inşâalİah.» dese, talâk âki olmaz. Bedâi'de de böyledir.
Müntekâ'da : «Sen üç talâk boşsun ey Abdullah'ın kızı Umre İnşâallah» dese; talâk vâki olmaz.
Şâvet : «Sen üç talâk boşsun ey Abdurrahman'm oğlu Abdullah'ın kızı Umre inşâallah.» dese; kadın, boş oiur. Mahıyt'te de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sen, üç talâk boşsun; ey boşanmış inşâallah.» dese; talâk vâki olmaz.
Şayet, koca : <'Ey boş olan, sen, üç talâk boşsun inşâallah» dese; istisna, üç talâka taalluk eder ve bir talâk akabinde vâki olur
İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ye göre :
Bir kimse, karısına : «Sen, üç talâk boşsun; ey boşanmış inşallah» dese; üç talâk vâki olur. Önceki kavil, daha sahihtir. Bunu, ahru'I - İsîâm söylemiştir. Telhıys Şerki'nde de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Ey zâniye, sen boşsun inşâallah» dese, istisna hasseten talâktan olur ve mülâhanede[37] buhmurlar; Câ-mu'l - Kebîr'de de böyledir.
Koca, eğer : «Sen boşsun; ey zâniye inşâallah.» dese; istisna sahih olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir koca, karısına : «Sen boşsun; ey zâniye kızı zâniye in-şaa'lah.» dese, artık istisna bütündendir; talâk-vâki olmaz. Bu durumda, had ve Hân da lâzım gelmez. Tatarhâtıiyye'de de böyledir.
Bir kimse, karısın : «Sen, üç talâk boşsun ey filâne; birisi müstesna.» dese; iki talâk vâki olur, «Ey filâne» sözü fasıla (= ayırıcı) olmaz. Fetâvâyi Suğra'da da böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sen boşsun, kalbin temizlenene kadar inşâallah.» dese; bu fasıla olur ve talâk vâki olur; İstisna sahih olmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse, karısını mal mukabili boşadıktan sonra, istisna eylediğini veya şart koştuğunu iddia eyîese, münazaa ve şüphe yoktur. Kocanın sözü muteberdir. Fethul - Kadîr'de de böyledir.
Bir kadın, boşandığını iddia eylese, kocası ise ; «Ben, sana : Sen boşsun inş.âaHah; dedim, dese; kadın da, istisnayı yalan-lasa, rivâyet-i zahirede : «Gerçekten, kocanın sözü geçerlidir.» denilmiştir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bu durumda, şahitler; istisnasız olarak, talâka veya hal'a şahitlik ederek : Şöyleki; «Biz şahitlik ederiz ki, gerçekten, bu adam, istisnasız olarak karısını boşadı.» veya : «İstisnasız olarak, hal eyledi.» derlerse; kocanın sözü, kabul edilmez, Eğer şahitler: «Biz, hal ve talâk kelimesinden başkasını duymadık.» derlerse; söz, yine kocanın sözü olur. Kadı efendi, karı kocanın araüarını ayırmaz. Ancak hal'm sıhhati, kadının onun bedelinden olması veya başka bir sebebie, açığa çıkarsa; bu durumda kadının sözü, muteber olur. Fetâvâyi Suğra'da da böyledir.
Necınü'd-dîıı Nesefi'nin Şeyhu'l- İslâm Ebû Hasan'd^n rivavet etliğine göre : Gerçekten âlimlerimiz, talâkta istisna konusunda beyinesi/. tasdik etmemeyi güzel gördüler. Çünkü bu, zahire "muhaliftir. Hakikaten, zamanın ahvâli fesada gitmiştir. Yalandan, cinin olunmaz olmuştur. Fetâvâyi Gıyâsiyye'de de böyledir.
Bir koca, karısına: Seni, dün boşadım ve inşâallah dedim» dosc; zûhir-i rivâyede, kocanın sözü geçerli olur. Nevâzil'de zikre-diîdiğine göre; İmam Ebü Yusuf (R.A.) ile İmâm Mu ha mm e d (R.A) aııısında ihtilaf vardır. İmam Ebü Yusuf (R.A.)'a göre; Kocanın sözü kabul edilir; talak vâki olmaz. İmam Muhammed (R.A.)'e göre talâk vâki olur ve kocanın sözü kabul edilmez. İhtiyaten, fetva buna göredi»'. İtimad da, bunun üzerinedir.
Bir kimse, karısını, üç talâk boşasa; iki âdil şahitde mev-sûlen ( bitişik olarak) istisna eyledi diye şehâdette bulunsalar; bu şahıs ise, böyle söylediğini hatırlamasa, âlimler: «Eğer, bu kimse, öfkeli bir halde iken, lisânında, böyle bir hal irâde eylemediği ve hıfz eylemediği halde cereyan etmişse, şahitlere itimad caiz olur; değilse olmaz.» demişlerdir, Fetâvâyi Kadîhân'da da böyledir. [38]
[1] Talâk; lügatte, boşamak, boşanmak; hissi veya mânevi bir kayıttan kurtulmak, gibi mânaları ifade eder. Talâk kelimesi hem masdar, hpm cis isim olarak kullanılır. (İ.K,)
[2] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 2/505.
[3] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 2/505.
[4] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 2/505.
[5] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 2/506.
[6] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 2/506.
[7] Ta!âk-ı bâin: kocanın, iddet müddeti bitmeden karısına donemiyecegi talak.
[8] Zıhâr: Bir kimsenM, kendi karısını; nesep, redâ' veya sıhriyyet yönünden, müebbeden mahremi bulunan bir kadına veya onun bakması caiz olmayan bir uzvuna benzetmesi demektir. Bu konu, ilgili bölümde tafsilâtlıca anlatılacaktır.
[9] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 2/506-517.
[10] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 2/518-519.
[11] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 2/519-521.
[12] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 2/521-524.
[13] Arapçada, önce söylenen bir lafız açıklanırken, bu lafzı takip eden kelimenin başına «fe» harfi gelir ki, bu «fe» ye tefsir (=aç!klama) fe'sl denir. «Talaktüke fe ente talik» lafzında olduğu gibi... Biz bu lafzı Seni boşadım; işte, sen, boşsun.» tarzında tercüme ettik. Burada görüldüğü gibi, -fe» harfinin Türkçemizdeki karşılığı «işte» ve benzeri kelimelerdir.
[14] Belâ: Evet manasına kullanılan bir kelimedir. Ancak, bu kelime, olumsuz olarak sorulan bir suale, olumlu cevap vermek için kullanılır.
[15] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 2/252-541.
[16] Rücu etmek: Talak-ı ric'iden sonra; iddet İçinde, henüz baki olan nikâhı, söz veya fiille devam ettirmektir. Böylece, kan - kocalık bağı, ibkâ ve idâme edilmiş olur.
[17] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 2/541-562.
[18] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 2/562-575.
[19] Dânik: Bir dirhemin dörtte biri.
[20] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 2/575-583.
[21] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 2/584-589.
[22] Kinaye: Maksadı, kapalı bir şekilde ve dolayısıyle anlatan söz. Hakikî manâsına alınması da. caiz iken, mecaz olarak kullanılan söz.
[23] Hulû' (= muhâlea) : Nikâh bağını, Özel lafızlardan biri ile izâle etmektir, ki bu, bir bedel mukabilinde veya bsdelsiz olarak, vuku' bulabilir.
[24] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 2/589-602.
[25] İstisna: Talâk lafzına bitişik olarak, -İnşallah- ve benzeri bir lafzı söylemek veya yazmak demektir ki bu durumda, talak vâki olmaz. (Î.K.)
[26] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 2/602-605.
[27] Kitabın aslında; bu bölümde geçen, talâkla ilgili lafızların, jp&rsçaları da verilmiştir. Biz, bu lafızların sadece tercümelerini almayı, uygun bulduk. (İ. K.)
[28] Tefviz: (Talâk'ta) kocanın, talâk yetkisini, karısına veya bir başka şahsa, vermesi, demektir. İlgili bölümde, genişçe açıklanmaktadır. (İ.K)
[29] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/5-15.
[30] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/16-49.
[31] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/50-80.
[32] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/83-94.
[33] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/95-96.
[34] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/96-171.
[35] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/172-184.
[36] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/185.
[37] Mülâame : Koca Üe -karısının; hâkim huzurunda, şer'i usûlüne uygun olarak, dörder defa şahadette bulunduktan sonra, birbirlerine lanet ve gazap okumalarıdır. (Geniş malumat Lian batandadır.)
[38] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 3/185-188.
Anasayfaya dön | Kapak Sayfası |
Sadakat.Net © İslami web hizmetleri |
Konular
- 5- Talâkta İkullanilan Kinaye [22] Lafızlar
- 6- Kitabet (=Yazma) Yolu İue Talâk
- 7- Farsça (Veya Diğer Dillerle) Yapılan Talâk [27]
- 3- BAŞKALARINA TEFVİZ EDİLEN TALÂK
- 1- Talâk Hususunda Kadını Muhayyer Bırakmak
- 2- Talâkı Kadının Eline Bırakmak
- 3- Talâkı Kadının İsteğine (= Dilemesine, Meşietine) Bırakmak
- 4- TALÂKIN ŞARTA BAĞLANMASI
- 1- Şart Lafızarı
- 3- İn, İzâ Ve Başka Kelimelerle, Talâkı Şarta Bağlamak Talâkı, Nikâha İzafe Etmek :
- Talâkı Sarih Şarta Bağlamak:
- 4- İstisna
- İstisnanın Şartı
- İstisna Nın Sıhhatinin Şartı
- 5- HASTA KİMSELERİN TALÂKI
- Hasta Kimselerin Talâkı
- 6- TALÂKI RİC'İ
- Talâk-ı Ric i
- Boşanmış Kadına Helâl Olan Şeyler
- İmâm :
- 7- İLÂ
- Îlâ
- İlâda Kullanılan Lafızlar
- Dört Çeşit Îlâ Vardır
- 8- HULÛ' (=MUHÂLEA)
- 1- Muhâlea'nın Şartları, Hükmü Ve Bu Konu İle İlgili Mes'eleler
- 2- Muhâleaya Âit Caiz Olan Ve Olmayan Bedeller