7- Farsça (Veya Diğer Dillerle) Yapılan Talâk [27]
Bu hususta, asıl kaide : (Farsça (ve diğer dillerde) talâk-dan 'başka yerde kullanılmayan lafızlarla, talâkta bulunulduğu ve bu lafızlar kadına izafe edildiği zaman; bu sarîh lafızlarla, niyyet olmaksızın, talâk vâki olur.
Farsça (ve diğer dillerde) hem talâkta, hem de, başka yerlerde kullanılan lafızlar da, bu dildeki kinaye lafızlar sayılır. Bu gibi lafızlarla ilgili hükümler ise; arapcadaki, kinaye lafızlarla ilgili hükümlerin aynısıdır. Bedâi'de de böyledir.
Bir kimse, karısına farsca : «Seni, kanlıktan bıraktım (= terkettim.» deyince; karısı, boş olur.
İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre, bu söz, Horasanlılar ve Iraklılar tarafından, sarih olarak, talâkta kullanılır.
Bu sözü söyleyen kimse, talâka niyyet etmemiş olsa bile; bir ric'î talâk vâki olur.
Hulâsa'da Ebu'I - Leys, bunu almış; Tefrîd'de de bu kavil özerine fetva verilmiştir. Tatarhâniyye'de de böyledir.
Bir kimse, karısına yukarıdaki gibi : «Seni, terkettim.» dese de; «... kanlıktan...» demese; bu sözü söylerken öfkeli olur veya talâk müzâkere etmekte bulunursa; bir ric'î talâk vâki olur. Fakat, bunu söylerken bâin talâka veya üç talâka niyyet etmiş bulunursa; bu durumda, neye niyyet etmişse; o, vâki olur.
Bu hususta, İmâm Muhammed (R.A.)'in kavli de, İmâm Ebû Yûsuf (R.AJ'un kavli gibidir. Muhryt'te de böyledir.
Bir kimse, karısına: «Elimi, senden çektim.» veya «...terk eyledim.» yahut: «Seni, dul kıldım.»; «Senin -ayağını, benden çek-
tim.» derse; 'bu sözlerin 'hepsi, Örf bakımından : «Seni, boşadım.» an-lammadır. Niyyet olmasa bile; 'bu lafızlarla, birer ric'î talâk vâki olur. Hulâsa'da da böyledir.
Şeyhu'l - İmâm Zahîru'd - dîn el - Mürgînânî: f Farsca terk eyledim. (= beheştem.)» sözü ile, niyyet olmasa bile; kadının, bir taiâk boş olacağına» fetva vermiştir. O; «bundan başka sözlerde ise, niyyetin şart olduğuna», fetva verirdi. Ve: «Bunlarla, talâk bâin olur.» derdi. Zehıyre'de de böyledir.
Bir kimse, karısına: «Bir talâk ile, elini benden çektin.» dese; bir talâk-ı 'bâin vâki olur.
Bir kimse, karısına: «Bir talâk ile, elini 'benden çektin.» derse; bir ric'î talâk vâki olur. Tecnîs ve Mezîd'de de böyledir.
Bir kadın, kocasına : «Bana, talâk ver.» deyince; kocası da : «Verilmiş ve yapılmış ifarzet.» der ve bunu, talâk niyyetl İle söylerse; bir ric'î taiâk vâki olur. Bu durumda koca, talâka niyyet etmezse; bir şey vâki olmaz.
Bu koca, karısına : «Verildi» veya «yapıldı.» demiş olursa; talâka niyyet etsin veya etmesin talâk vâki olur. Burada, nl.yyetl terk etmiş olması, 'hüküm bakımından, kabul ve tasdik edilmez.
Şayet, koca : «Zannımca, verildi.» veya «Zannımca, yapıldı.» cevabını verirse; talâka, niyyet etmiş olsa bile; talâk vâki olmaz.
Bu adam; karısı, talâk talep ettikten sonra, ona : «Onu verildi far-zet ve git.» derse; İki talâka niyyet etmedikçe, bir talâktan başkas!, vâki olmaz.
Bu durumda, kadın, kocasına : «Bir talâk, bana, kâfî gelmez.» der; kocası da: «İki fsrzet.» demiş ve bu sözü ile de, iki talâka niyyet etmiş olursa; kadın, üç talâk boş olur.
Kadın, talâk talep ettikten sonra; kocası: «Onu, söylenmiş far-zet.» derse; niyyet etmiş olsa 'bile; talâk, vâki olmaz. Hulâsa'da da böyledir.
Kadın, kocasına : «Elini, benden çek.» der; kocası da : «Onu, söyledim farzet.» cevabını verir ve bununla da, talâka niyyet etmiş olursa; bir bâin talâk vâki olur. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kadın, kocasına: «Beni, tutma.» 'dese de, kocası: «Tutulmadığını farzet.» cevabını verse ve bu cevapla da talâka niyyet etmiş olsa; bir bâîn talâk vâki olur. Zehiyre'de de böyledir.
Bir kadın, kocasına : «Bana, talâk ver.» der; kocası; «yapmıyorum.» deyince de, kadın : «Eğer, bana verirsen; gider, kocaya varırım.» der; kcası ise: «İstersen, 'bîr veya on defa yap.» derse; bu durumda talâk vâki olmaz. Itâbiyye'de de böyledir .
Bir kadın, kocasına: «Bana, üç taiâk ver.» der; kocası da, ona; «dâdem» ( verdim) yerine, ye harfi ile «dâyem.» derse; eğer, bu kelime, kocasının beldesinin değil de, başka her hangi :bir beldenin lügati olursa; kocanın: «Ben, bununla, cevap vermeyi murad etmedim.» demesi, kabul ve tasdik edilmez.
Şayet, bu kelime, hiç bir 'beldenin lügati değilse; cevap olarak, kabul edilmez. Serahsî'nin Muhıyt'inde de böyledir.
Eğer koca, karısına : «Sana, bir talâk verdim. İşte, ıbu önceki ve sonrakidir.» derse, bîr talâk vâki olur. Hulâsa'd a da böyledir.
Bîr adam, karısına, talâka niyyet ederek: «Sana, üç verildi.» dese; talâk vâki olur. Hızânetü'l - Müftî'nde de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Elini, benden çek.» der ;kansı: «Öç - talâk, çektim.» cevabını verince de, koca : «Ben de, öyle, senden çektim.» derse; eğer, bu sözü İle, bir talâka, niyyet etmişse, bir talâk; üç talâka, niyyet etmişse, üç talâk vâki olur. Niyyet etmemişse; bir şey vâki olmaz.
Bîr kimse, karısına : «Bana, faydalı değilsin.» dediğinde, bununla .talâka niyyet etmiş ols-a bile; talâk vâki olmaz.
Bir kimse, karısına: «Bin talâk, sana» dese; üç talâk, vâki olur.
Bir kimse, talâk mâzâkeresî halinde, karışma: «Eteğine, bin talâk kıldım.» dese; kadın, üç talâk boş olur. Bu kimse : «Ben, bu sözümle, talâkın ikasını, niyyet ettim.» dese; sözüne inanılır.
Bir kimse, karısına : «Sen, öç talâk, boşsun.» der ve bununla, öç talâkı vâki kılmaya, niyyet ederse; bu üç talâk, vâki olur. Aksi takdirde, üç talâk vâki olmaz. Zahîriyye'de de böyledir.
Bir koca, «Beni, boşa.» diyen karısına : «Üç talâkı, senin eteğine koydum. Artık git.» derse; üç talâk vâki olur. ItâbİyyeMe do böyledir.
Bir kimse, karısına farsca olarak: «Sen, taiâksm.» dese; «Sen, talâksın. [= boşsun.)» demiş gibi, taiâk vâki olur.
Koza, bir kimse, karısına : «Sen, talâk oS.» veya «Üç talâk ol.» yahut: «Üç talâk, boş ol.» derse; niyyeti o'masa bile; kadın, boş oîur. İmâm Zahîrü'd - din Hâlî, bununls fetva vermiştir. Sünnetler babında ise,'bununla, talâk vâki olmaz. Hulâsada da böyledir.
Bir kimse, karısı ile münakaşa ederken : «Bin taiâk sen!...» dese; başka birşey söylemese bile; üç taiâk vâki oiur.
Bir kimse, karısına farsca : «Sen, bir talâk boşsun.» deyince; kadın : «Bin.» der; bunun üzerine, kocası da : «Bin.» derse; bu durumda, iki vecih söz konusudur.: Koca, bursu söylerken, ya biı şeye niyyet etmiştir veya niyyet etmemiştir.
Şayet niyyet etmişse; niyyet ettiği şey, vâki olur. Niyyet etmemişse; vâki olmaz.
Bir kadın, kocasına : «Nasıi, beni boşamıyorsun?» der; kocası da, ona : «Sen, başından ayağına kadar, boş oldun.» derse; bu durumda, kocaya, neyi kasdetmiş olduğu sorulur.
Bir kimse, kendisinden talâk isteyen karısına : «Sana, bir talâk verdim ve sana, iki talâk verdim.» derje; kadın, üç talâk boş olur.
Bir kimse, bir niyyeti olmadan, karısına : «Sana, çok talâk var» derse; kadın, iki talâk, boş olur.
Bir kimse, bsşka bir şahsa : «Başka bir ksdın, nikahladın mı?» der ilk şahıs : «Niçin boşadm?» deyince de, diğeri : «Senin yüzünden.» cevabını verirse; bu şahıs, 'başka bir kadınla, nikâhlanma-mışsa, öiceki karısı, boş olmaz. Bu durumda, o, boşamayı irac'e etmiş olmadığı gibi, kadın da boşanmış olmaz.
Bir kimsenin, karısına : «Bin, sana, taiâk verdim.» demesi hâlinde, şu üç şekil muhtemeldir: Bu şahıs; ya talâkı îkâ etmeye niyyet eder veya karısını talâkla tefviz[28] eder yahut da 'hiç bir şeye, niy-yet etmemiş oiur.
Birinci şekilde, talâk vâki olur. İkinci şekilde, talâk vâki olmaz. Üçüncü şekilde de, yine talâk vâki olur. Tecnis'de ve Mezîd'de da böyledir. .
Bir kocanın, karısına : «Senin, elini çektim.» demesi hususunda, İmâm7 Efaû Hanîfe (R.A.) ile İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'in ihtilâfları vardır. Ki, biz, bunun benzerini, daha Önce, zikretmiştik.
Neseff-'nin Fetvaları'nda, zikredildiğine göre :
Kadiri: «Benim elimi, çektin mi?» deyince; kocanın «Çektim.» de mesi; halinde; bu koca : «El çektim.» demiş gibi olur.
Kadın : «Beni, Allah'ın taatında kıl.» deyince; kocası: «Seni, Allah'ın taatında kıldım.» dese veya kadın : «Allah için, beni bağışla.» deyince; kocası : «Bağışladım.» dese; eğer, bu durumda, kadını, boşa maya, niyyet etmişse; kadın boş olur. Niyyet etmezse, kadın, boş olmaz. Zehiyre'de de böyledir.
Bir kadın, kocasına: «Beni, boşa.» der; kocası da: «Senin, hangi talâk'ın, hangi nikâhın baki kaldı?» cevabını verse; bu cevap, üç talâk'ı ikrar oiur. Günye'de de böyledir.
İmâm Necmü'd - dîn'e soruldu :
Kadın, kocasına: «Beni, boşa.» der de; kocası, ona: «Senin, ne talâkın kaldı; ne nikâhın... Kaik ve git.» cevabını verirse; ne olur? İmâm Necmü'd - dîn, şu cevabı verdi : «Bu, bir ikrardır. Muhakkak ki koca, karısını üç talâk boşamiş olur.» Muhıyt'ts de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Senin elini, bir talâkla, çektim.» der; karısı da : «İkinci defa da, söyle ki, şahitler duysun.» deyince, koca : «Senin elini, bîr talâkla çektim.» dese; karı - koca, birbirlerinden ayrılınca, başka bir kadın, kocaya : «Karının elini kestin mi? f= Onu, serbest bıraktın mı?) diye sorunca, koca, yine: «Onun elini, bir talâk.'a kestim.» sözünü, ikinci ve üçüncü defa söylemesi inşâ olur ve kadın
üç talâk boş olur.» demişlerdir. Ancak, koca : «Ben, ikinci ve üçüncü ile, birinciyi haber vermek istedim.» derse; bu hsl müstesnadır. Yani, bu durumda, üç talâk değil, bir talâk vâki olur.
Şayet koca, ikinci ve üçüncüde : «Onun elini, kesmiştim.» derse; bunlar'birinciyi haber vermek olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse, karısına: «Dört yol, senin üzerine, açılmıştır.» der; fakat: «Hangisini istersen onu tut.» domezse; niyyet etmiş olsa bile; talâk vâki olmaz. Bu, âlimlerimizin ekserisinin, kavlidir.
İmâm Muhemmed (R.A.)'den gelen bir rivayete göre İse :
Bir kimse, karısına : «Dört yolu, sona açtım.» der ve talâka nîy-yet ederse; «Hangisini istersen, onu tut.» demese bile; kadın, boş olur.
İmâm Necmü'd-dîn'den soruldu :
Bir kimse, karısına : «Sana, talâkını verdim. Nefsinin emrine sahip ol ve rızkını talep et.» dese, durum, ne olur?
İmâm Necmü'd - dîn, şu cevabı verdi :
Birinci talâk, talâk-ı ric'î olur. Eğer, «Nefsinin emrine, sahip ol.» sözü ile, talâka niyyet etmemişse; birinci talâk, talâk-i ric'î olarak kalır. Diğerleri ile de, bir şey vâki olmaz. Şayet, bununla talâka niyyet etmişse; bu, talâk-ı bâin olur. Önceki de, bu ikinci ile birlikte, talâk-ı bâin olur. Zehiyre'de de böyledir.
Bir kadın, kocasına: «Pahalı satın .aldı; aybından dolayı reddetti. (= gsri verdi.» dese de; koca da karısına : «Aybın sebebi ile, seni reddettim.» deyip, bu sözü İle, onu boşamaya nîyyet etse; karısı boş olur.
Bir koca, karısına: «Ayb sebebi ile, reddettim.» dese, niyyet etmiş olsa.bile; talâk vâki olmaz. Hulâşa'da da böyledir.'
Bir kadının babası, onu, kocasına : «Benden, patiajj satın alr dm; artık onu, bana reddet. [= iade et)» dese de; koca, talâk niyyeti ile : «Onu, sana reddettim demiş olsa; talâk vâki olur. Zahîriyye'de de böyledir.
Bir kadın, kocasına : «Taiağına yemin et ki, gerekten, ben, bu İşi yapmam.» deyince; koca : «Yemin ettiğimi farzet.» dese; Şey-hu'l - İslâm el - Evzecen^i'nin bu sözle, talâkın vâki clmayacsğına, fetva verdiği, rivayet olunmuştur. Ki, gerçekten, bu sözle, kadın, bos olmaz.
Bir kadın, kocasına : «Ben, bir nahiyedeyim; sen, bir nahiyedesin.» der; koccsı da, ona: «Öyle farzet.» demiş olursa; bu durumda, kadın boş olmaz.
Bir kadın, kocasına : «Sen, benim üzerime, niçin geldin ki, ben senin karın değilim.» dese; kocasının, orra : «Olmadığını farzet.-> demesi ile de, kadın, boş olmaz.
Bir kimse, karısını, yatağına çağırdığında; kadın, razı olmaz ve bunun üzerinö koca : Yanımdan, çık.» der; kadın ise, kocasına: «Beni 'boşa kî, öyle gideyim.» 'derse; kocası da, 'ona : «Eğer, muradın böyle ise, öyle farzet.» cevabını verip başka bîr şey söylemez-se; bu durumda, kadın, boş oimaz. Muhsyt'te de böyledir.
Bir kimse tarafından, nikahlanmış bulunan, bir kadın, kocasına : «Niçin yaptın?» der; koca ise : «Yapılamiy2nı, yapıldı farzet.» cevabını verirse; neye niyyet etınişsc, o, vâki olur. Ancak: «Niyyet etse biie; 'bu sözle bir şey, vâki oimaz.» da denilmiştir. Fetva da, bu kaville verilmiştir. Hulâsa'da da böyledir.
Bir kimse, ekmek yeyîp, İçki içtikten sonra : «Ekmek .yedik; nebiz, içtik. Karılarımız, üç Üs...» deyip, sustukuan sonra; bir başka şahıs, ona : «Üç talâkla mı?» diye sorunca; o da : «Üç talâk.» dese; karısı, boş olmaz. Fetavâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Fetvalarda şöyle zikredilmiştir.
Bir kimse, karısına : «Eğer, sen 'benim karım isen, öç talâk, boşsun.» diyecekken, «menî (= benim)» kelimesinde, aidiyet bildiren ye harfini hazfederek «men £= ben)» tarzında söylese ve «Ben, talâka niyyet etmedim.» dese; bu -durumda, talâk vâki olmaz. Çünkü, «ye» harfi hazfedilince, kadın; kocaya izafe edilmemektedir.
Bir koca, kendisinden talâk talep eden karısına : «Üç talâk al ve gittin.» dese; talâk vâki oimaz. Bu, talâkı, o kadına,-tefviz oiur.
Ancak, 'bu sözü ile, koca, talâka nlyyet ederse, kadın boş olur.
Şayet, koca, karısına : «Üç talâkını aî ve gittin.» derse; talâka niyyet etmemiş o!sra biie; karısı, boş olur.
Kocasına : «Beni, boşa.» diyen bir kadını, kocası, dövse ve ona : «İşts talâk.» dese; bu durumda, kadın, boş olmaz.
Ancak, koca : «İşte, senin talâkın.» derse; kadın, boş olur. MecîTJüu'n - Nevâzîl'de zikredildiğine göre :
Şeyhu'I - İsîâm'ctan : «Karısını döverek, «ol talâk!» diyen kimsenin duruum nsdr?» diye soruldu. O : «Bu durumda, talâk vâki olmaz.» cevabını verdi :
İmâm Ahmcd e!-Kalarsi'den : «Hanımına vurarak: «İşte, sana, bir talâk.»; sonra, yine vurarak : «İşte sana, iki talâk.»; sonra, tekrar vurarak : «İşte sana, üç talâk.» diyen kimsenin durumu ne olur?» diye soruldu. O : «Bu durumda, o kimsenin karısı, üç talâk, boş olur.» cevabını verdi.
Şeyhu'I - İslâm ise : «Vurmaya «talâk» diye isim vermekle, 'bir şey vâki olmaz.» demiş; İmâm Ahmcd ise : «Dayağı, talâk diye isimlendirmekle de, taiâk vâki olur.» demiştir.
Bir kadın, sarhoş kocasından kaçs<a; ona yetişemiyen kocası ise, farsça olarak : «Üç talâk.» der ve «Bununla, karısını boşamaya' niyyet ettiğini.» söylerse; karısı, boş olur. Şayet, bir şey söylemezse; talâk vâki olmaz. Kulâsâ'da da.'böyledir.
Bir koca, karısına, niyyet etmeden : «Al talâk.» dese; bu taiâk, kadına izafe edilmediğinden, talâk vâki olmaz.
Bazıları: «Bu durumda, niyyet olmasa bile; talâk vâki olur.» demişlerdir. Uygun olan <ia, budur.
Bu kimse, karışma : «Ts'îâkini al.» ders-e; bu durumda, niyyet etmemiş olsa 'bile; talâk vâki olur. Muhıytte de böyledir.
Şemsü'l - Eimme Evzscendî'den soruldu :
Bir kadın, kocasına : «Talâk, benim elimde olmuş olsaydı; mu-hakkakki nefsimi, bin talâk, boşlardım.»; kocası ise : «Ben de, dediğin gibi, bin talâk, verdim.» der; fakat: «Sana/verdim.» demezse; durum ne olur?»
İmâm, şu cevabı verdi: «Talâk, vâki olur.»
Bir kadın, kocasına : «Beni, üç talâk, boşa.» der; kocası da, niyyetslz olarak: «İşte bin.» derse; bu durumda, kadın, boş olmaz.
Karısını boşayan, bir kocaya : «Böyle mi yaptın?» denilince; o: «Ona, başka bin dahaverdim.» dese; niyyeti olmasa bile; ka-nsı, üç talâk, boş olur.
Bir kadın, kocasın;a : «Ben, senden, üç talâk boşum.» dadik-ten sonra; kocası, ona : «Çoğalt.» veya : «Üç talâktan çoğaft.» yahut: «Üç deme; kaç yüz de.» derse; bu durumların hepsi de, kocanın üç talâkı ikrar etmesi demektir. Ve kadın, üç talâk, boş olur.
Fakıyh Efaû Bekir'den soruldu :
Bir koca, karısına : «3in talâkını, bir talâk kıldım.» dese; durum ne olun
O, şu cevabı verdi: «Kadın, üç talâk, boş olur.»
Keza, bir koca, karısına : «Bin talâkını, bir talâk kılıyorum.» dese ve bunu da, talâk niyyeti ile söylemiş olsa; kadın, üç talâk boş olur. Zehiyre'de de böyledir.
İmâm Necmü'd-dîn'den soruldu :
Bir kimse, karısına : «Aramızdaki nikâhı, ihtiyaten yenileyelim.» der; kadın ise : «Aramızda, haram olmak üzere...» der ve bu minval üzere çekişirler ve koca, karısına : «Böyle kadınlara, lâyık olan; işte, bu gibi, haramlikla beraber, ikna etmektir.» dese; durum ne olur?
İmâm, şu cevabı verdi:
=Bu durum, 'haramlığı ikrardır. Yani, kadın, boş olur.»
Şayet, koca : «Böyle kadınlara, lâyık olan, iharamhkla beraber, İkna eylemektir.» dese de; «İşte, bunun gibi...» demese; izafet olmadiğı için, bu durum, öncekinin hilâfına haremliği ikrar olmaz, Hu-lâsa'da da böyledir.
Şeyhu'l - islam Fakıyh Ebû Nasr'dan soruldu :
«Sarhoş bir kimse, kendi karışma : «Sen, benim, seni boşamamı ister misin?» der; karısı da: «Evet.» cevabını verince; koca: «Eğer, sen benim karım isen; bir talâk, iki taiâk, üç talâk...» Kalk ve yanımdan çık.» der ve bununla da, talâk vâki olmayacağını zann-ederse; onun bu sözü zannı mu'teberdir.
İmâm Ebû Bekir'den soruldu :
Sarhoş bir kimse, karısına : «Bîzârım; bîzârım; bizarım. Sen, benîm için, bir şey değilsin.» der; karısı da, ona: «Ne zamana kadar, böyle söyliyeceksin? Ben, işte, ikimizin arasında, bir şey kalrmyaca-ğından korkuyorum.» deyince; koca; «Böyle İstiyorum.» dediği haide; aklı başına gelince : «Ben, böyle bir şey söylemedim.» derse; durum ne olur?
İmâm, şu cevabı verdi:
«Ümid ederim ki, talâk, vâki olmaz. O kimsenin karısı, karısı olarak kalır.» Tatarhâniyye'de d-e böyledir.
Neseffnin Fetvâları'nda şöyle zikredilmiştir:
«Bir koca, karısına; «Benim evimdeki kadın, üç talâkladır.» derse ve karısı taiâk vaktinde, evde olmasa bile; boş olur,
Şaye't, koca : «Bu kadın ki, evde, 'benim karımdir; üç talâk boştur.» der ve talâk vakti, kadın evde olmazsa; bu durumda, kadın, boş olmaz. Hulâsa'da da böyledir.
Keza, Nesefî'nin Fetvâlr.rı?nda şöyle zikredilmiştir:
«Bir kocanın, dâhil olduğu (= cima' ettiği) karısına : «Sana, bir talâk; sana, bir talâk.» demesi; «Sen, boşsun: sen, 'boşsun.» demesi gibidir.» Zehıyre'de de böyledir.
Bir kadın, kocasına : «Talâkımı ver ve talâkımı ve ve talâkımı ver.» der ve kocası da : «Verdim.» derse; kadın, üç talâk, boş olur.
Şayet, kadın : «Talâkımı ver; talâkımı vsr; talâkamı ver.» deyince, koca : «Verdim.» der ve bu kadın, kocasının dâhil olmadığı bir kadın olursa; bu durumda, kadın, 'bir talâk boş olur.
Eğer kadın: «Beni, boşa; beni, boşa; beni, boşa.» der; kocası da: «Yaptım yaptım, yaptım.» derse; kadın, üç talâk, boş olur. Esahh olan kavi) budur,
Bir kadın, kocasına : «Bana, talâk ver.» der; kocası da : «Bu, Öylece verildi." derse ve bununla talâka niyyet etmiş olursa; kadın, boş olur. Şayet, koca, talâka niyyet etmezse; kadın, boş olmaz. Füsû-İü'l - Emâdiyye'de de böyledir.
Bir kadın, kocasına : «Ben, senin vekilinim.» der; kocası da : «Vekilimsin.» cevabını verdikten sonra; kadın : «Ben, nefsimi, üç talâk boşadım.» deyince; kocası : «Sen, bana, haram oldun. Bize, layık elan, ayrılmaktır.» derse; bu durumda kadını, talâk hususunda vekil etmiş; aded (= talâkın sayısı} hususunda, vekil etmemiş olursa; bir ric'î tslâk vâki olur. Şayet, ayrılığa niyyet etmiş; fakat adede niyyet etmemişse; İmâmsyn'e göre, bu durumda, bir bâin talâk vâki olur.
İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre ise, bu durumda, talâk vâki olmaması daha uygun olur. Bu durum, 'bir talâk için, vekil kılınan bir kimsenin, üç talâk boşaması gibidir. Fetva da, bunun üzerinedir.
İmâm Necmü'd - dîn'den soruldu :
«Karısını, mal mukabili hal' eden (= boşayan) bir kimse; sonra da, karısına, İddeti içinde : «Sana, üç talâk, verdim.» der ve başka bir ş-ey söylemezse; durum, ne olur?»
İmâm, şu cevabı verdi:
«Koca, üç talâka, niyyet ederse; üç talâk vâki olur. Niyyet etmezse, bîr şey vâki olmaz.»
Bir kimse, karısına : «Senin talâkını, verdim.» deyince; insanlar, onu ievmederier (= paylarlar, çekiştirirler) ve bundan sonra da, ikinci defa da : «Verdim.» der ve talâk lafzını söylemez ve bu da, kadının iddeti içinde olursa; talâk vâki olur. Füsûlü'l - Imâdiyye'ds de böyledir,.
Bir kimseye: «Bu fîlâne, senin karın mıdır?» denilince, o: «Evet.» der; sonradan, kendisine : «Bu karın, üç talâk boş mudur?» dediğini işitmediğini ancak: «Bu karın mıdır?» sözünü işittiğini iddia ederse; «Bu durumda, bu şahsın sözüne, hüküm bakımından inanıf-
maz.» denilmiştir. Bu 'hüküm, soru sahibinin : «Senin karın, üç talâk boş mudur?» sualini, açık bir sesle sorduğu zaman geçerlidir. Durum böyle olmazsa; adamın sözüne, hüküm bakımından inanılır.
Bir kimse, başka bir şafısa : «Karın, senden, öç talâk boştur. Gerçekten sen, bu şeyi, yapmadın mı?» deyince, o şahıs : «Bin talâk.» dese; bu önceki adamın sorusuna, cevap olur. O, kimse, bahsedilen işi, yapmamışsa; talâk vâki olmaz. Zahfriyye'de de böyledir.
Bir koca, kendisine: «Ben, seninle beraber değilim.» diyen . karısına : «Yapma.» dediği halde; kadın : «Talâk, senin elindedir. Beni, boşa.» diye İsrar edince, koca : «Başuyorum. Boşuyorum. Boşuyorum.» diye, üç defa tekrarlasa; bu durumda, kadın, üç talâk boş olur.
Fakat, koca : «Yakında, boşarım.» derse; kadın, boş oimaz. Çünkü, bu söz, istikbâle aittir. Ve, şek (= şüphe) ile, talâk, tahakkuk etmez. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse, karısına, arapca olarak : «Boşarım.» dese, yine, kedin, boş olmaz.
Ancak, bu fiil, şimdiki zamanı İfâde etmek için, yaygın olarak, kullanılıyorsa; bu durumda, talâk vâkî olur. Yani, adamın karısı boş olur.
Mecmûu'n - Nevâzil'de, zikredildiğine göre, İmâm Necmü'd - dîn'den soruldu :
«Btr kadın, kocasına: «Ben, senden, üç talâk boşum.»; kocası da, ona : «Kolay...» dese; bu kadın,boş olur mu?»
İmâm Necmü'd - dîn, şu cevabı verdi:
«Hayır. Koca, talâka niyyet etmemişse, kadın, boş olmaz. Fakat, koca, talâka niyyet etmişse, bu durumda, kadın, boş olur.»
Bir koca, kendisine : «AltehVı helâli sıana, haram olsun mu?» diyen karısına : «Evet» derse; karısı, ona, haram olur.
İmâm Necmü'd - dîn'den soruldu :
Bir kimse, karısına : «Annenin evine, git.» deyince; kadın : «Talâkımı ver ki, gideyim.» der ve bunun üzerine, koca : «Sen, git; ben, senin talâkını, dâima gönderirim.» derse, durum ne olur?
İmâm Necmü'd - dîn, şu cevabı verdi:
«Bu durumda, kadın, boş olmaz. Çünkü, kocanın sözü, birva'd-dır.» Hulâsa'da da ^böyledir.
Bir kimse, karısına : «Talâk, senin içindir.» veya : -Senin içindir, talâk.» dese; her İki halde de, talâk vâki olur. Bu ifâdelerin, önce veya sonra olması arasında, bir fark yoktur. Hızânetü'J-Müftîn'de de böyledir.
Şeyhu'l - İslâm Necmü'd - dîn en - Nesefî'den soruldu :
iki karısı olan, bir şahıs, karılarından birine: *O diğer öç talâkı, sana verdim. Ve sen,, bu üç talâkı ver.» der; karısı da : «Ben, o üç talâkı verdim.» derse; bu durumda, bu kadın, üç talâk, boş olur mu? Onunla beraber bulunan diğer kadın da, boş olur mu, olmaz mı?
İmâm, şu cevabı verdi:
Her ikisi de, boş olmaz.
Küçük bîr çocuk, gördüğü zaman, ona : «Ey, altı talâk 'boşanmış ananın oğlu!.» demeyi âdet haline getirmiş olan bir kimse için, sarhoş olmuş bulunsa ve bu durumda, yanına gelen kendi oğlunu, yabancı bir çccuk, sanarak, ona da : «Ey, altı talâk boşanmış ananın oğlu!» dese; bu çocuğun, kendi oğlu olduğunu,'bilmese bile; karısı, üç talâk, boş oiur.
Karısını, iki talâk boşamiş bulunan, bir kimseye : «Gel de, seninle, sulh olalım.» denilince; o : «Aramıza, demirden, bir duvar lâzımdır.» dese; !bu kimsenin karısı, üç talâk boş olmaz. Çünkü, bu, üç talâkı ikrar sayılmaz.
Bir kadın, kocasına: «Ben, senden, üç talâk boşum.» der; kocası ise, ona : «Sen, hangi üç talâk, hangi, beş talâk...» derse; bu durumda, kadın, boş olmaz. Zâhîriyye'de de böyledir.
İmâm Necmü'd - dîn'e soruldu :
Bir kadın., kocasına : «Benim, seninle, düzenim yok; bana, talâk ver.» der; kocası da, ona: «S&nin.yüzüne benzer talâk verildi.» dedikten sonra : «Ben, bunu, talâk niyyeti ile söylemedim.» derse; bu sözü kabul ve tasdik-edilir mi?»
İmâm, şu cevabı verdi: Evet, kabul edilir.
Bazı imamlar ise, adamın verdiği ilk cevapla, talâkın vâki olacağını, uygun bulmuşlardır. Zehıyre'de de böyledir.
Karısını, bir başka erkekle, düşüp kaltığı hususunda itham eden 'bir kimse; sonra da, bu şahsı, evinde görse ve öfkelenerek : «Kahbe kadını, boşadım!» dese; bazı âlimler: «Eğer, boşamaya niyyet etmişse; kadın, boş olur.»; bazıları ise : «Niyyet etmese bile; kadın, boş olur.» demişlerdir.
Bir kimse, dostlarını toplar ve karısına onlara yemek ^yapmasını emreder; karısı ise, yemek yapmadığı gibi, kocasının evinden de çıkıp gider ve bunun üzerine, koca : «Dostumun ve düşmanımın olmayan kadın, benden, üç talâk boştur.» d-erse; MecmûıTn - Nevâzil'-de yazıldığına göre, bu kadın, gerçekten, boş olur.
Bir kimse, karısının kötülüğünü söyleyen hizmetçilerine: «Siz, bunu, çok yaptınız. Tâ ki, onu, üç talâk, boşanmış ettiniz.» dese; kadın, boş oiur. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sana, bir talâk verdim.» deyip sustuktan sonra : «Ve, iki talâk. Ve, üç talâk.» dese; karısı, üç talâk boş olur.
Bir kimse, karısına : «Sana, «bir talâk verdim.» deyip sustuktan sonra : «Ve iki.» dese; karısı, üç talâk, boş olur.
Bu şahıs, «ve» 'bağlacı olmadan, sadece : «İki.» der; fakat, bu atfa niyyet ederse; yine üç talâk, vâki olur. Ancak, atfa niyyet etmezse; bir talâk, vâki olur. Hulâsa'da da böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sana, talâk verdim. Satın -aldın mı?» der; karısı: «Satın aidim. Ve nefsime, üç talâk verdim.» deyince de; koca : «Kurtuldun.» der ve bu sözü ile, talâk hususunda ona izin vermeyi kasdederse; üç talâk vâki olur. Aksi takdirde, bir talâk vâki olur ki, bu da, talâk-i ricTdir. ltâbiyye'de de böyledir.
Bir kimse, talâka niyyet etmeden, karısına : «Senden, usandım.» dese; karısı boş olmaz.
Şayet, kadın, kocasına : «Benden bîzar ol ve elini çek.» eter; kocası da, talâk müzakeresi esrrS3inda, şarta niyyet ederek : «Usandım; bîzar oldum.» derse, yine, kadın boş olmaz.
Bir kimse, karısına : «Seninle, benim bir işim yoktur. Ve senin de, benimle bir işin yoktur. Benim sende olan, şeylerimi ver. İstediğin yere git.» der; fakat bunu, taiâk niyyeti olmadan söylerse; bu durumda kadın, boş olmaz. HulâssMa da böyledir.
İmâm Necmii'd - dîn'den soruldu :
Bir kimse, ksnsma : «Kalk ve annenin evine git. Benden, üç ay, iddet say.» dedikten sonra : «Sana, bir talâk verdim.» dese ve bilâhare de: «Ben, bu son sözü, önceki sözümün mânasını anlayasm diye söyledim.» demiş olsa; bu durumda, bu şahıs, o kadını alabilir mi?
İmâm Necmü'd - dîn, şu cevabı verdi:
Hayır, alamaz. Çünkü, bu durumda, gerçekten, üç taiâk vâki olmuştur. Zahîriyye'de de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sen, benden, Mekke'nin Medine'den uzak olduğu gibi, uzaksın.» dese; fakat, talâka niyyet etmese; bu durumda, talâk vâki olmaz.
Bir kimse, başka bir şahsa : «Karın san'a, bin talâk boştur.» deyince; diğer şahıs, ilk şahsa : «Senin de karm, böylece, sana karşı bin talâk boşanmıştır.» dese; Şeyhu'l - İmâm en-Nesefî: «Bu ikinci şahsın karısı boş olur.» demiştir.
İbn-i SemaVnm bildirdiğı'ne göre, zâhir-i rivayette, bu adamın karısı, boş olmaz.
Bir kimse, karışma : «Sen, bana, kıyamete kadar (veya ömür boyunca), layık değilsin.» dese; bu sözü jie talâka niyyet eîmemiş-se, karısı boş olmaz.
Bir kimse, karısı için : «Ona, fhu'ile yapıcı lâzımdır.» dese; karısı, üç talâk, boş olur. Hulâsa'da da böyledir..
Koca, karısırra : «Sen, nefsine hile yap.» demekle; üç talâk ikrar-etmiş sayılmaz.
Bir kimse, karısına : «Kadınlann hilesini yap.» der ve bununla da, üç talâka niyyet etmiş olursa; üç talâk vâki olur.
Bir kimse, karısına : «Aramızda, yol yoktur.» der ve bununla birlikte, üç talâka niyyet etmiş olursa; üç talâk, vâki c-!ur. Aksi takdirde, bir şey vâki olmaz.
Bir kimse, karısına : «Bu saatte, aramızda, bir yol yoktur. der ve bir niyyeti bulunmazsa; yine bîr şey vâki olmaz.
Bir kadın, kocasına : «Bana, üç talâk ver.» dedikten sonra : «Verdin mi?» diye sorsa; kocası da : «Verdim, hayır.» der ve bunu şiddetle söylerse; 'bu hâl talâkı reddettiğine delâlet eder. Ve kadın, boş olmaz. Fakat, hafif söylemişse; talâk vâki olur. Bu koca, «Verdim.» der; fakat «Hayır.» demezse; yine talâk vâki olur. Huccet'ten naklen, Tatarhâniyye'de de böyledir.
Mecmûu'n- Nevâzil'de şöyle zikredilmiştir :
Bir kimse, kendisine : «Ben, senin karınım.» diyen karısına : «Hayır, sen de, karılığın da yok.» dese; bununla talâk vâki olmaz. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimsenin, karısına: «S&n, benim kanm'değilsin.» demesi
ile, niyyet etmiş olsa bile; talâk vâki olmaz. Muhtar olan budur. Ce-vâhiru'f - Ahîâtî'de de böyledir.
Debbûsî'den soruldu :
Bir kimse, karısına : «Mutlakasın, mutlakasın; sen, haramsın; sen, haramsın.» dese, ne olur?
O, şu cevabı verdi:
Bu kimsenin : «Ben, bununla, talâka niyyet etmedim.» demesi, kabul ve tasdik edilmez. Kadın, üç talâk, boş olur. Hâvî'de de böyledir.
Nesefiye'de şöyle zikredilmiştir:
Bir kadın, kocasına : «Ben, seninle beraber olmam.» der; kocası da : «Olmadığını farzet.» cevabını verince, kadın : «Bu söz, oi-
maz, Allah'ın ve O'nun Resulünün emrini işle ve talâk yenidir, de der ve bunun üzerine koca : «Talâkını, vâki farzet ve git.» derse; bu sözîerîe, bir talâk murad edilir. Ancak, iki tsîâka niyyet edilmişse; bu niyyet de sahih olur. Yani, bu durumda, iki talâk vâki" olur. Tatarhâ-nîyye'de de böyledir,
Şeyhu'l - İslâm Atâ faîn Hamza'dan soruldu :
Bir kimse, karısını, (ki talâk boşadıktan sonra; onu, üç talâk mı, boşadım; d;ye tereddüde düşer ve kendisine : «Onu, niçin nikahlamıyorsun.» denifince; ^Başkası nikahlamadan, onu, benim nikahlamam uygun olmaz.» deyip, sonra da : «Ben, bu sözümle, onun babasını vs ve anasını kasdettim. Ben, onu, üç talâk boşamadım.» dese, durum, ne olur?
İmâm, şu cevabı verdi:
«Bu, hüküm bakımından, kocanın, üç talâkı ikrar etmesi demek olur.»
Fetâvâyî Nesefî'de şöyle zikredilmiştir :
Karısı ile iarasmda, husûmet bulunan, bir kimse, husûmet esnasında, karısına : «Şu anda, sen, benimle olmazsan; ben de, seninle beraber olmam.» deyip; devamla : «Sen, bir tafâk ve iki ve üç talâk, 'boşsun.» der ve kadın da: «Olurum.» derse; 'bu durumda, üç talâk vâkî olur.
Bir kimse, talâka niyyet ederek; karısına ; «Benden, uzak o!.» derse; talâk vâki olur.
Bir kimse, karısına : «Ben, kadınlardan ve onları nîkâhlıyan-
lardan bîzânm.» der ve bununla da talâka niyyet etmiş olursa; talâk vâki olur. Aksi takdirde, talâk vâki olmaz. Tatarhânîyye'de de böyledir.
En doğruyu bilen, sadece Allahu Teâlâ'dir.
Farsça (ve diğer dillerde) hem talâkta, hem de, başka yerlerde kullanılan lafızlar da, bu dildeki kinaye lafızlar sayılır. Bu gibi lafızlarla ilgili hükümler ise; arapcadaki, kinaye lafızlarla ilgili hükümlerin aynısıdır. Bedâi'de de böyledir.
Bir kimse, karısına farsca : «Seni, kanlıktan bıraktım (= terkettim.» deyince; karısı, boş olur.
İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre, bu söz, Horasanlılar ve Iraklılar tarafından, sarih olarak, talâkta kullanılır.
Bu sözü söyleyen kimse, talâka niyyet etmemiş olsa bile; bir ric'î talâk vâki olur.
Hulâsa'da Ebu'I - Leys, bunu almış; Tefrîd'de de bu kavil özerine fetva verilmiştir. Tatarhâniyye'de de böyledir.
Bir kimse, karısına yukarıdaki gibi : «Seni, terkettim.» dese de; «... kanlıktan...» demese; bu sözü söylerken öfkeli olur veya talâk müzâkere etmekte bulunursa; bir ric'î talâk vâki olur. Fakat, bunu söylerken bâin talâka veya üç talâka niyyet etmiş bulunursa; bu durumda, neye niyyet etmişse; o, vâki olur.
Bu hususta, İmâm Muhammed (R.A.)'in kavli de, İmâm Ebû Yûsuf (R.AJ'un kavli gibidir. Muhryt'te de böyledir.
Bir kimse, karısına: «Elimi, senden çektim.» veya «...terk eyledim.» yahut: «Seni, dul kıldım.»; «Senin -ayağını, benden çek-
tim.» derse; 'bu sözlerin 'hepsi, Örf bakımından : «Seni, boşadım.» an-lammadır. Niyyet olmasa bile; 'bu lafızlarla, birer ric'î talâk vâki olur. Hulâsa'da da böyledir.
Şeyhu'l - İmâm Zahîru'd - dîn el - Mürgînânî: f Farsca terk eyledim. (= beheştem.)» sözü ile, niyyet olmasa bile; kadının, bir taiâk boş olacağına» fetva vermiştir. O; «bundan başka sözlerde ise, niyyetin şart olduğuna», fetva verirdi. Ve: «Bunlarla, talâk bâin olur.» derdi. Zehıyre'de de böyledir.
Bir kimse, karısına: «Bir talâk ile, elini benden çektin.» dese; bir talâk-ı 'bâin vâki olur.
Bir kimse, karısına: «Bir talâk ile, elini 'benden çektin.» derse; bir ric'î talâk vâki olur. Tecnîs ve Mezîd'de de böyledir.
Bir kadın, kocasına : «Bana, talâk ver.» deyince; kocası da : «Verilmiş ve yapılmış ifarzet.» der ve bunu, talâk niyyetl İle söylerse; bir ric'î taiâk vâki olur. Bu durumda koca, talâka niyyet etmezse; bir şey vâki olmaz.
Bu koca, karısına : «Verildi» veya «yapıldı.» demiş olursa; talâka niyyet etsin veya etmesin talâk vâki olur. Burada, nl.yyetl terk etmiş olması, 'hüküm bakımından, kabul ve tasdik edilmez.
Şayet, koca : «Zannımca, verildi.» veya «Zannımca, yapıldı.» cevabını verirse; talâka, niyyet etmiş olsa bile; talâk vâki olmaz.
Bu adam; karısı, talâk talep ettikten sonra, ona : «Onu verildi far-zet ve git.» derse; İki talâka niyyet etmedikçe, bir talâktan başkas!, vâki olmaz.
Bu durumda, kadın, kocasına : «Bir talâk, bana, kâfî gelmez.» der; kocası da: «İki fsrzet.» demiş ve bu sözü ile de, iki talâka niyyet etmiş olursa; kadın, üç talâk boş olur.
Kadın, talâk talep ettikten sonra; kocası: «Onu, söylenmiş far-zet.» derse; niyyet etmiş olsa 'bile; talâk, vâki olmaz. Hulâsa'da da böyledir.
Kadın, kocasına : «Elini, benden çek.» der; kocası da : «Onu, söyledim farzet.» cevabını verir ve bununla da, talâka niyyet etmiş olursa; bir bâin talâk vâki olur. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kadın, kocasına: «Beni, tutma.» 'dese de, kocası: «Tutulmadığını farzet.» cevabını verse ve bu cevapla da talâka niyyet etmiş olsa; bir bâîn talâk vâki olur. Zehiyre'de de böyledir.
Bir kadın, kocasına : «Bana, talâk ver.» der; kocası; «yapmıyorum.» deyince de, kadın : «Eğer, bana verirsen; gider, kocaya varırım.» der; kcası ise: «İstersen, 'bîr veya on defa yap.» derse; bu durumda talâk vâki olmaz. Itâbiyye'de de böyledir .
Bir kadın, kocasına: «Bana, üç taiâk ver.» der; kocası da, ona; «dâdem» ( verdim) yerine, ye harfi ile «dâyem.» derse; eğer, bu kelime, kocasının beldesinin değil de, başka her hangi :bir beldenin lügati olursa; kocanın: «Ben, bununla, cevap vermeyi murad etmedim.» demesi, kabul ve tasdik edilmez.
Şayet, bu kelime, hiç bir 'beldenin lügati değilse; cevap olarak, kabul edilmez. Serahsî'nin Muhıyt'inde de böyledir.
Eğer koca, karısına : «Sana, bir talâk verdim. İşte, ıbu önceki ve sonrakidir.» derse, bîr talâk vâki olur. Hulâsa'd a da böyledir.
Bîr adam, karısına, talâka niyyet ederek: «Sana, üç verildi.» dese; talâk vâki olur. Hızânetü'l - Müftî'nde de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Elini, benden çek.» der ;kansı: «Öç - talâk, çektim.» cevabını verince de, koca : «Ben de, öyle, senden çektim.» derse; eğer, bu sözü İle, bir talâka, niyyet etmişse, bir talâk; üç talâka, niyyet etmişse, üç talâk vâki olur. Niyyet etmemişse; bir şey vâki olmaz.
Bîr kimse, karısına : «Bana, faydalı değilsin.» dediğinde, bununla .talâka niyyet etmiş ols-a bile; talâk vâki olmaz.
Bir kimse, karısına: «Bin talâk, sana» dese; üç talâk, vâki olur.
Bir kimse, talâk mâzâkeresî halinde, karışma: «Eteğine, bin talâk kıldım.» dese; kadın, üç talâk boş olur. Bu kimse : «Ben, bu sözümle, talâkın ikasını, niyyet ettim.» dese; sözüne inanılır.
Bir kimse, karısına : «Sen, öç talâk, boşsun.» der ve bununla, öç talâkı vâki kılmaya, niyyet ederse; bu üç talâk, vâki olur. Aksi takdirde, üç talâk vâki olmaz. Zahîriyye'de de böyledir.
Bir koca, «Beni, boşa.» diyen karısına : «Üç talâkı, senin eteğine koydum. Artık git.» derse; üç talâk vâki olur. ItâbİyyeMe do böyledir.
Bir kimse, karısına farsca olarak: «Sen, taiâksm.» dese; «Sen, talâksın. [= boşsun.)» demiş gibi, taiâk vâki olur.
Koza, bir kimse, karısına : «Sen, talâk oS.» veya «Üç talâk ol.» yahut: «Üç talâk, boş ol.» derse; niyyeti o'masa bile; kadın, boş oîur. İmâm Zahîrü'd - din Hâlî, bununls fetva vermiştir. Sünnetler babında ise,'bununla, talâk vâki olmaz. Hulâsada da böyledir.
Bir kimse, karısı ile münakaşa ederken : «Bin taiâk sen!...» dese; başka birşey söylemese bile; üç taiâk vâki oiur.
Bir kimse, karısına farsca : «Sen, bir talâk boşsun.» deyince; kadın : «Bin.» der; bunun üzerine, kocası da : «Bin.» derse; bu durumda, iki vecih söz konusudur.: Koca, bursu söylerken, ya biı şeye niyyet etmiştir veya niyyet etmemiştir.
Şayet niyyet etmişse; niyyet ettiği şey, vâki olur. Niyyet etmemişse; vâki olmaz.
Bir kadın, kocasına : «Nasıi, beni boşamıyorsun?» der; kocası da, ona : «Sen, başından ayağına kadar, boş oldun.» derse; bu durumda, kocaya, neyi kasdetmiş olduğu sorulur.
Bir kimse, kendisinden talâk isteyen karısına : «Sana, bir talâk verdim ve sana, iki talâk verdim.» derje; kadın, üç talâk boş olur.
Bir kimse, bir niyyeti olmadan, karısına : «Sana, çok talâk var» derse; kadın, iki talâk, boş olur.
Bir kimse, bsşka bir şahsa : «Başka bir ksdın, nikahladın mı?» der ilk şahıs : «Niçin boşadm?» deyince de, diğeri : «Senin yüzünden.» cevabını verirse; bu şahıs, 'başka bir kadınla, nikâhlanma-mışsa, öiceki karısı, boş olmaz. Bu durumda, o, boşamayı irac'e etmiş olmadığı gibi, kadın da boşanmış olmaz.
Bir kimsenin, karısına : «Bin, sana, taiâk verdim.» demesi hâlinde, şu üç şekil muhtemeldir: Bu şahıs; ya talâkı îkâ etmeye niyyet eder veya karısını talâkla tefviz[28] eder yahut da 'hiç bir şeye, niy-yet etmemiş oiur.
Birinci şekilde, talâk vâki olur. İkinci şekilde, talâk vâki olmaz. Üçüncü şekilde de, yine talâk vâki olur. Tecnis'de ve Mezîd'de da böyledir. .
Bir kocanın, karısına : «Senin, elini çektim.» demesi hususunda, İmâm7 Efaû Hanîfe (R.A.) ile İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'in ihtilâfları vardır. Ki, biz, bunun benzerini, daha Önce, zikretmiştik.
Neseff-'nin Fetvaları'nda, zikredildiğine göre :
Kadiri: «Benim elimi, çektin mi?» deyince; kocanın «Çektim.» de mesi; halinde; bu koca : «El çektim.» demiş gibi olur.
Kadın : «Beni, Allah'ın taatında kıl.» deyince; kocası: «Seni, Allah'ın taatında kıldım.» dese veya kadın : «Allah için, beni bağışla.» deyince; kocası : «Bağışladım.» dese; eğer, bu durumda, kadını, boşa maya, niyyet etmişse; kadın boş olur. Niyyet etmezse, kadın, boş olmaz. Zehiyre'de de böyledir.
Bir kadın, kocasına: «Beni, boşa.» der; kocası da: «Senin, hangi talâk'ın, hangi nikâhın baki kaldı?» cevabını verse; bu cevap, üç talâk'ı ikrar oiur. Günye'de de böyledir.
İmâm Necmü'd - dîn'e soruldu :
Kadın, kocasına: «Beni, boşa.» der de; kocası, ona: «Senin, ne talâkın kaldı; ne nikâhın... Kaik ve git.» cevabını verirse; ne olur? İmâm Necmü'd - dîn, şu cevabı verdi : «Bu, bir ikrardır. Muhakkak ki koca, karısını üç talâk boşamiş olur.» Muhıyt'ts de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Senin elini, bir talâkla, çektim.» der; karısı da : «İkinci defa da, söyle ki, şahitler duysun.» deyince, koca : «Senin elini, bîr talâkla çektim.» dese; karı - koca, birbirlerinden ayrılınca, başka bir kadın, kocaya : «Karının elini kestin mi? f= Onu, serbest bıraktın mı?) diye sorunca, koca, yine: «Onun elini, bir talâk.'a kestim.» sözünü, ikinci ve üçüncü defa söylemesi inşâ olur ve kadın
üç talâk boş olur.» demişlerdir. Ancak, koca : «Ben, ikinci ve üçüncü ile, birinciyi haber vermek istedim.» derse; bu hsl müstesnadır. Yani, bu durumda, üç talâk değil, bir talâk vâki olur.
Şayet koca, ikinci ve üçüncüde : «Onun elini, kesmiştim.» derse; bunlar'birinciyi haber vermek olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse, karısına: «Dört yol, senin üzerine, açılmıştır.» der; fakat: «Hangisini istersen onu tut.» domezse; niyyet etmiş olsa bile; talâk vâki olmaz. Bu, âlimlerimizin ekserisinin, kavlidir.
İmâm Muhemmed (R.A.)'den gelen bir rivayete göre İse :
Bir kimse, karısına : «Dört yolu, sona açtım.» der ve talâka nîy-yet ederse; «Hangisini istersen, onu tut.» demese bile; kadın, boş olur.
İmâm Necmü'd-dîn'den soruldu :
Bir kimse, karısına : «Sana, talâkını verdim. Nefsinin emrine sahip ol ve rızkını talep et.» dese, durum, ne olur?
İmâm Necmü'd - dîn, şu cevabı verdi :
Birinci talâk, talâk-ı ric'î olur. Eğer, «Nefsinin emrine, sahip ol.» sözü ile, talâka niyyet etmemişse; birinci talâk, talâk-i ric'î olarak kalır. Diğerleri ile de, bir şey vâki olmaz. Şayet, bununla talâka niyyet etmişse; bu, talâk-ı bâin olur. Önceki de, bu ikinci ile birlikte, talâk-ı bâin olur. Zehiyre'de de böyledir.
Bir kadın, kocasına: «Pahalı satın .aldı; aybından dolayı reddetti. (= gsri verdi.» dese de; koca da karısına : «Aybın sebebi ile, seni reddettim.» deyip, bu sözü İle, onu boşamaya nîyyet etse; karısı boş olur.
Bir koca, karısına: «Ayb sebebi ile, reddettim.» dese, niyyet etmiş olsa.bile; talâk vâki olmaz. Hulâşa'da da böyledir.'
Bir kadının babası, onu, kocasına : «Benden, patiajj satın alr dm; artık onu, bana reddet. [= iade et)» dese de; koca, talâk niyyeti ile : «Onu, sana reddettim demiş olsa; talâk vâki olur. Zahîriyye'de de böyledir.
Bir kadın, kocasına : «Taiağına yemin et ki, gerekten, ben, bu İşi yapmam.» deyince; koca : «Yemin ettiğimi farzet.» dese; Şey-hu'l - İslâm el - Evzecen^i'nin bu sözle, talâkın vâki clmayacsğına, fetva verdiği, rivayet olunmuştur. Ki, gerçekten, bu sözle, kadın, bos olmaz.
Bir kadın, kocasına : «Ben, bir nahiyedeyim; sen, bir nahiyedesin.» der; koccsı da, ona: «Öyle farzet.» demiş olursa; bu durumda, kadın boş olmaz.
Bir kadın, kocasına : «Sen, benim üzerime, niçin geldin ki, ben senin karın değilim.» dese; kocasının, orra : «Olmadığını farzet.-> demesi ile de, kadın, boş olmaz.
Bir kimse, karısını, yatağına çağırdığında; kadın, razı olmaz ve bunun üzerinö koca : Yanımdan, çık.» der; kadın ise, kocasına: «Beni 'boşa kî, öyle gideyim.» 'derse; kocası da, 'ona : «Eğer, muradın böyle ise, öyle farzet.» cevabını verip başka bîr şey söylemez-se; bu durumda, kadın, boş oimaz. Muhsyt'te de böyledir.
Bir kimse tarafından, nikahlanmış bulunan, bir kadın, kocasına : «Niçin yaptın?» der; koca ise : «Yapılamiy2nı, yapıldı farzet.» cevabını verirse; neye niyyet etınişsc, o, vâki olur. Ancak: «Niyyet etse biie; 'bu sözle bir şey, vâki oimaz.» da denilmiştir. Fetva da, bu kaville verilmiştir. Hulâsa'da da böyledir.
Bir kimse, ekmek yeyîp, İçki içtikten sonra : «Ekmek .yedik; nebiz, içtik. Karılarımız, üç Üs...» deyip, sustukuan sonra; bir başka şahıs, ona : «Üç talâkla mı?» diye sorunca; o da : «Üç talâk.» dese; karısı, boş olmaz. Fetavâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Fetvalarda şöyle zikredilmiştir.
Bir kimse, karısına : «Eğer, sen 'benim karım isen, öç talâk, boşsun.» diyecekken, «menî (= benim)» kelimesinde, aidiyet bildiren ye harfini hazfederek «men £= ben)» tarzında söylese ve «Ben, talâka niyyet etmedim.» dese; bu -durumda, talâk vâki olmaz. Çünkü, «ye» harfi hazfedilince, kadın; kocaya izafe edilmemektedir.
Bir koca, kendisinden talâk talep eden karısına : «Üç talâk al ve gittin.» dese; talâk vâki oimaz. Bu, talâkı, o kadına,-tefviz oiur.
Ancak, 'bu sözü ile, koca, talâka nlyyet ederse, kadın boş olur.
Şayet, koca, karısına : «Üç talâkını aî ve gittin.» derse; talâka niyyet etmemiş o!sra biie; karısı, boş olur.
Kocasına : «Beni, boşa.» diyen bir kadını, kocası, dövse ve ona : «İşts talâk.» dese; bu durumda, kadın, boş olmaz.
Ancak, koca : «İşte, senin talâkın.» derse; kadın, boş olur. MecîTJüu'n - Nevâzîl'de zikredildiğine göre :
Şeyhu'I - İsîâm'ctan : «Karısını döverek, «ol talâk!» diyen kimsenin duruum nsdr?» diye soruldu. O : «Bu durumda, talâk vâki olmaz.» cevabını verdi :
İmâm Ahmcd e!-Kalarsi'den : «Hanımına vurarak: «İşte, sana, bir talâk.»; sonra, yine vurarak : «İşte sana, iki talâk.»; sonra, tekrar vurarak : «İşte sana, üç talâk.» diyen kimsenin durumu ne olur?» diye soruldu. O : «Bu durumda, o kimsenin karısı, üç talâk, boş olur.» cevabını verdi.
Şeyhu'I - İslâm ise : «Vurmaya «talâk» diye isim vermekle, 'bir şey vâki olmaz.» demiş; İmâm Ahmcd ise : «Dayağı, talâk diye isimlendirmekle de, taiâk vâki olur.» demiştir.
Bir kadın, sarhoş kocasından kaçs<a; ona yetişemiyen kocası ise, farsça olarak : «Üç talâk.» der ve «Bununla, karısını boşamaya' niyyet ettiğini.» söylerse; karısı, boş olur. Şayet, bir şey söylemezse; talâk vâki olmaz. Kulâsâ'da da.'böyledir.
Bir koca, karısına, niyyet etmeden : «Al talâk.» dese; bu taiâk, kadına izafe edilmediğinden, talâk vâki olmaz.
Bazıları: «Bu durumda, niyyet olmasa bile; talâk vâki olur.» demişlerdir. Uygun olan <ia, budur.
Bu kimse, karışma : «Ts'îâkini al.» ders-e; bu durumda, niyyet etmemiş olsa 'bile; talâk vâki olur. Muhıytte de böyledir.
Şemsü'l - Eimme Evzscendî'den soruldu :
Bir kadın, kocasına : «Talâk, benim elimde olmuş olsaydı; mu-hakkakki nefsimi, bin talâk, boşlardım.»; kocası ise : «Ben de, dediğin gibi, bin talâk, verdim.» der; fakat: «Sana/verdim.» demezse; durum ne olur?»
İmâm, şu cevabı verdi: «Talâk, vâki olur.»
Bir kadın, kocasına : «Beni, üç talâk, boşa.» der; kocası da, niyyetslz olarak: «İşte bin.» derse; bu durumda, kadın, boş olmaz.
Karısını boşayan, bir kocaya : «Böyle mi yaptın?» denilince; o: «Ona, başka bin dahaverdim.» dese; niyyeti olmasa bile; ka-nsı, üç talâk, boş olur.
Bir kadın, kocasın;a : «Ben, senden, üç talâk boşum.» dadik-ten sonra; kocası, ona : «Çoğalt.» veya : «Üç talâktan çoğaft.» yahut: «Üç deme; kaç yüz de.» derse; bu durumların hepsi de, kocanın üç talâkı ikrar etmesi demektir. Ve kadın, üç talâk, boş olur.
Fakıyh Efaû Bekir'den soruldu :
Bir koca, karısına : «3in talâkını, bir talâk kıldım.» dese; durum ne olun
O, şu cevabı verdi: «Kadın, üç talâk, boş olur.»
Keza, bir koca, karısına : «Bin talâkını, bir talâk kılıyorum.» dese ve bunu da, talâk niyyeti ile söylemiş olsa; kadın, üç talâk boş olur. Zehiyre'de de böyledir.
İmâm Necmü'd-dîn'den soruldu :
Bir kimse, karısına : «Aramızdaki nikâhı, ihtiyaten yenileyelim.» der; kadın ise : «Aramızda, haram olmak üzere...» der ve bu minval üzere çekişirler ve koca, karısına : «Böyle kadınlara, lâyık olan; işte, bu gibi, haramlikla beraber, ikna etmektir.» dese; durum ne olur?
İmâm, şu cevabı verdi:
=Bu durum, 'haramlığı ikrardır. Yani, kadın, boş olur.»
Şayet, koca : «Böyle kadınlara, lâyık olan, iharamhkla beraber, İkna eylemektir.» dese de; «İşte, bunun gibi...» demese; izafet olmadiğı için, bu durum, öncekinin hilâfına haremliği ikrar olmaz, Hu-lâsa'da da böyledir.
Şeyhu'l - islam Fakıyh Ebû Nasr'dan soruldu :
«Sarhoş bir kimse, kendi karışma : «Sen, benim, seni boşamamı ister misin?» der; karısı da: «Evet.» cevabını verince; koca: «Eğer, sen benim karım isen; bir talâk, iki taiâk, üç talâk...» Kalk ve yanımdan çık.» der ve bununla da, talâk vâki olmayacağını zann-ederse; onun bu sözü zannı mu'teberdir.
İmâm Ebû Bekir'den soruldu :
Sarhoş bir kimse, karısına : «Bîzârım; bîzârım; bizarım. Sen, benîm için, bir şey değilsin.» der; karısı da, ona: «Ne zamana kadar, böyle söyliyeceksin? Ben, işte, ikimizin arasında, bir şey kalrmyaca-ğından korkuyorum.» deyince; koca; «Böyle İstiyorum.» dediği haide; aklı başına gelince : «Ben, böyle bir şey söylemedim.» derse; durum ne olur?
İmâm, şu cevabı verdi:
«Ümid ederim ki, talâk, vâki olmaz. O kimsenin karısı, karısı olarak kalır.» Tatarhâniyye'de d-e böyledir.
Neseffnin Fetvâları'nda şöyle zikredilmiştir:
«Bir koca, karısına; «Benim evimdeki kadın, üç talâkladır.» derse ve karısı taiâk vaktinde, evde olmasa bile; boş olur,
Şaye't, koca : «Bu kadın ki, evde, 'benim karımdir; üç talâk boştur.» der ve talâk vakti, kadın evde olmazsa; bu durumda, kadın, boş olmaz. Hulâsa'da da böyledir.
Keza, Nesefî'nin Fetvâlr.rı?nda şöyle zikredilmiştir:
«Bir kocanın, dâhil olduğu (= cima' ettiği) karısına : «Sana, bir talâk; sana, bir talâk.» demesi; «Sen, boşsun: sen, 'boşsun.» demesi gibidir.» Zehıyre'de de böyledir.
Bir kadın, kocasına : «Talâkımı ver ve talâkımı ve ve talâkımı ver.» der ve kocası da : «Verdim.» derse; kadın, üç talâk, boş olur.
Şayet, kadın : «Talâkımı ver; talâkımı vsr; talâkamı ver.» deyince, koca : «Verdim.» der ve bu kadın, kocasının dâhil olmadığı bir kadın olursa; bu durumda, kadın, 'bir talâk boş olur.
Eğer kadın: «Beni, boşa; beni, boşa; beni, boşa.» der; kocası da: «Yaptım yaptım, yaptım.» derse; kadın, üç talâk, boş olur. Esahh olan kavi) budur,
Bir kadın, kocasına : «Bana, talâk ver.» der; kocası da : «Bu, Öylece verildi." derse ve bununla talâka niyyet etmiş olursa; kadın, boş olur. Şayet, koca, talâka niyyet etmezse; kadın, boş olmaz. Füsû-İü'l - Emâdiyye'de de böyledir.
Bir kadın, kocasına : «Ben, senin vekilinim.» der; kocası da : «Vekilimsin.» cevabını verdikten sonra; kadın : «Ben, nefsimi, üç talâk boşadım.» deyince; kocası : «Sen, bana, haram oldun. Bize, layık elan, ayrılmaktır.» derse; bu durumda kadını, talâk hususunda vekil etmiş; aded (= talâkın sayısı} hususunda, vekil etmemiş olursa; bir ric'î tslâk vâki olur. Şayet, ayrılığa niyyet etmiş; fakat adede niyyet etmemişse; İmâmsyn'e göre, bu durumda, bir bâin talâk vâki olur.
İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre ise, bu durumda, talâk vâki olmaması daha uygun olur. Bu durum, 'bir talâk için, vekil kılınan bir kimsenin, üç talâk boşaması gibidir. Fetva da, bunun üzerinedir.
İmâm Necmü'd - dîn'den soruldu :
«Karısını, mal mukabili hal' eden (= boşayan) bir kimse; sonra da, karısına, İddeti içinde : «Sana, üç talâk, verdim.» der ve başka bir ş-ey söylemezse; durum, ne olur?»
İmâm, şu cevabı verdi:
«Koca, üç talâka, niyyet ederse; üç talâk vâki olur. Niyyet etmezse, bîr şey vâki olmaz.»
Bir kimse, karısına : «Senin talâkını, verdim.» deyince; insanlar, onu ievmederier (= paylarlar, çekiştirirler) ve bundan sonra da, ikinci defa da : «Verdim.» der ve talâk lafzını söylemez ve bu da, kadının iddeti içinde olursa; talâk vâki olur. Füsûlü'l - Imâdiyye'ds de böyledir,.
Bir kimseye: «Bu fîlâne, senin karın mıdır?» denilince, o: «Evet.» der; sonradan, kendisine : «Bu karın, üç talâk boş mudur?» dediğini işitmediğini ancak: «Bu karın mıdır?» sözünü işittiğini iddia ederse; «Bu durumda, bu şahsın sözüne, hüküm bakımından inanıf-
maz.» denilmiştir. Bu 'hüküm, soru sahibinin : «Senin karın, üç talâk boş mudur?» sualini, açık bir sesle sorduğu zaman geçerlidir. Durum böyle olmazsa; adamın sözüne, hüküm bakımından inanılır.
Bir kimse, başka bir şafısa : «Karın, senden, öç talâk boştur. Gerçekten sen, bu şeyi, yapmadın mı?» deyince, o şahıs : «Bin talâk.» dese; bu önceki adamın sorusuna, cevap olur. O, kimse, bahsedilen işi, yapmamışsa; talâk vâki olmaz. Zahfriyye'de de böyledir.
Bir koca, kendisine: «Ben, seninle beraber değilim.» diyen . karısına : «Yapma.» dediği halde; kadın : «Talâk, senin elindedir. Beni, boşa.» diye İsrar edince, koca : «Başuyorum. Boşuyorum. Boşuyorum.» diye, üç defa tekrarlasa; bu durumda, kadın, üç talâk boş olur.
Fakat, koca : «Yakında, boşarım.» derse; kadın, boş oimaz. Çünkü, bu söz, istikbâle aittir. Ve, şek (= şüphe) ile, talâk, tahakkuk etmez. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse, karısına, arapca olarak : «Boşarım.» dese, yine, kedin, boş olmaz.
Ancak, bu fiil, şimdiki zamanı İfâde etmek için, yaygın olarak, kullanılıyorsa; bu durumda, talâk vâkî olur. Yani, adamın karısı boş olur.
Mecmûu'n - Nevâzil'de, zikredildiğine göre, İmâm Necmü'd - dîn'den soruldu :
«Btr kadın, kocasına: «Ben, senden, üç talâk boşum.»; kocası da, ona : «Kolay...» dese; bu kadın,boş olur mu?»
İmâm Necmü'd - dîn, şu cevabı verdi:
«Hayır. Koca, talâka niyyet etmemişse, kadın, boş olmaz. Fakat, koca, talâka niyyet etmişse, bu durumda, kadın, boş olur.»
Bir koca, kendisine : «AltehVı helâli sıana, haram olsun mu?» diyen karısına : «Evet» derse; karısı, ona, haram olur.
İmâm Necmü'd - dîn'den soruldu :
Bir kimse, karısına : «Annenin evine, git.» deyince; kadın : «Talâkımı ver ki, gideyim.» der ve bunun üzerine, koca : «Sen, git; ben, senin talâkını, dâima gönderirim.» derse, durum ne olur?
İmâm Necmü'd - dîn, şu cevabı verdi:
«Bu durumda, kadın, boş olmaz. Çünkü, kocanın sözü, birva'd-dır.» Hulâsa'da da ^böyledir.
Bir kimse, karısına : «Talâk, senin içindir.» veya : -Senin içindir, talâk.» dese; her İki halde de, talâk vâki olur. Bu ifâdelerin, önce veya sonra olması arasında, bir fark yoktur. Hızânetü'J-Müftîn'de de böyledir.
Şeyhu'l - İslâm Necmü'd - dîn en - Nesefî'den soruldu :
iki karısı olan, bir şahıs, karılarından birine: *O diğer öç talâkı, sana verdim. Ve sen,, bu üç talâkı ver.» der; karısı da : «Ben, o üç talâkı verdim.» derse; bu durumda, bu kadın, üç talâk, boş olur mu? Onunla beraber bulunan diğer kadın da, boş olur mu, olmaz mı?
İmâm, şu cevabı verdi:
Her ikisi de, boş olmaz.
Küçük bîr çocuk, gördüğü zaman, ona : «Ey, altı talâk 'boşanmış ananın oğlu!.» demeyi âdet haline getirmiş olan bir kimse için, sarhoş olmuş bulunsa ve bu durumda, yanına gelen kendi oğlunu, yabancı bir çccuk, sanarak, ona da : «Ey, altı talâk boşanmış ananın oğlu!» dese; bu çocuğun, kendi oğlu olduğunu,'bilmese bile; karısı, üç talâk, boş oiur.
Karısını, iki talâk boşamiş bulunan, bir kimseye : «Gel de, seninle, sulh olalım.» denilince; o : «Aramıza, demirden, bir duvar lâzımdır.» dese; !bu kimsenin karısı, üç talâk boş olmaz. Çünkü, bu, üç talâkı ikrar sayılmaz.
Bir kadın, kocasına: «Ben, senden, üç talâk boşum.» der; kocası ise, ona : «Sen, hangi üç talâk, hangi, beş talâk...» derse; bu durumda, kadın, boş olmaz. Zâhîriyye'de de böyledir.
İmâm Necmü'd - dîn'e soruldu :
Bir kadın., kocasına : «Benim, seninle, düzenim yok; bana, talâk ver.» der; kocası da, ona: «S&nin.yüzüne benzer talâk verildi.» dedikten sonra : «Ben, bunu, talâk niyyeti ile söylemedim.» derse; bu sözü kabul ve tasdik-edilir mi?»
İmâm, şu cevabı verdi: Evet, kabul edilir.
Bazı imamlar ise, adamın verdiği ilk cevapla, talâkın vâki olacağını, uygun bulmuşlardır. Zehıyre'de de böyledir.
Karısını, bir başka erkekle, düşüp kaltığı hususunda itham eden 'bir kimse; sonra da, bu şahsı, evinde görse ve öfkelenerek : «Kahbe kadını, boşadım!» dese; bazı âlimler: «Eğer, boşamaya niyyet etmişse; kadın, boş olur.»; bazıları ise : «Niyyet etmese bile; kadın, boş olur.» demişlerdir.
Bir kimse, dostlarını toplar ve karısına onlara yemek ^yapmasını emreder; karısı ise, yemek yapmadığı gibi, kocasının evinden de çıkıp gider ve bunun üzerine, koca : «Dostumun ve düşmanımın olmayan kadın, benden, üç talâk boştur.» d-erse; MecmûıTn - Nevâzil'-de yazıldığına göre, bu kadın, gerçekten, boş olur.
Bir kimse, karısının kötülüğünü söyleyen hizmetçilerine: «Siz, bunu, çok yaptınız. Tâ ki, onu, üç talâk, boşanmış ettiniz.» dese; kadın, boş oiur. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sana, bir talâk verdim.» deyip sustuktan sonra : «Ve, iki talâk. Ve, üç talâk.» dese; karısı, üç talâk boş olur.
Bir kimse, karısına : «Sana, «bir talâk verdim.» deyip sustuktan sonra : «Ve iki.» dese; karısı, üç talâk, boş olur.
Bu şahıs, «ve» 'bağlacı olmadan, sadece : «İki.» der; fakat, bu atfa niyyet ederse; yine üç talâk, vâki olur. Ancak, atfa niyyet etmezse; bir talâk, vâki olur. Hulâsa'da da böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sana, talâk verdim. Satın -aldın mı?» der; karısı: «Satın aidim. Ve nefsime, üç talâk verdim.» deyince de; koca : «Kurtuldun.» der ve bu sözü ile, talâk hususunda ona izin vermeyi kasdederse; üç talâk vâki olur. Aksi takdirde, bir talâk vâki olur ki, bu da, talâk-i ricTdir. ltâbiyye'de de böyledir.
Bir kimse, talâka niyyet etmeden, karısına : «Senden, usandım.» dese; karısı boş olmaz.
Şayet, kadın, kocasına : «Benden bîzar ol ve elini çek.» eter; kocası da, talâk müzakeresi esrrS3inda, şarta niyyet ederek : «Usandım; bîzar oldum.» derse, yine, kadın boş olmaz.
Bir kimse, karısına : «Seninle, benim bir işim yoktur. Ve senin de, benimle bir işin yoktur. Benim sende olan, şeylerimi ver. İstediğin yere git.» der; fakat bunu, taiâk niyyeti olmadan söylerse; bu durumda kadın, boş olmaz. HulâssMa da böyledir.
İmâm Necmii'd - dîn'den soruldu :
Bir kimse, ksnsma : «Kalk ve annenin evine git. Benden, üç ay, iddet say.» dedikten sonra : «Sana, bir talâk verdim.» dese ve bilâhare de: «Ben, bu son sözü, önceki sözümün mânasını anlayasm diye söyledim.» demiş olsa; bu durumda, bu şahıs, o kadını alabilir mi?
İmâm Necmü'd - dîn, şu cevabı verdi:
Hayır, alamaz. Çünkü, bu durumda, gerçekten, üç taiâk vâki olmuştur. Zahîriyye'de de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sen, benden, Mekke'nin Medine'den uzak olduğu gibi, uzaksın.» dese; fakat, talâka niyyet etmese; bu durumda, talâk vâki olmaz.
Bir kimse, başka bir şahsa : «Karın san'a, bin talâk boştur.» deyince; diğer şahıs, ilk şahsa : «Senin de karm, böylece, sana karşı bin talâk boşanmıştır.» dese; Şeyhu'l - İmâm en-Nesefî: «Bu ikinci şahsın karısı boş olur.» demiştir.
İbn-i SemaVnm bildirdiğı'ne göre, zâhir-i rivayette, bu adamın karısı, boş olmaz.
Bir kimse, karışma : «Sen, bana, kıyamete kadar (veya ömür boyunca), layık değilsin.» dese; bu sözü jie talâka niyyet eîmemiş-se, karısı boş olmaz.
Bir kimse, karısı için : «Ona, fhu'ile yapıcı lâzımdır.» dese; karısı, üç talâk, boş olur. Hulâsa'da da böyledir..
Koca, karısırra : «Sen, nefsine hile yap.» demekle; üç talâk ikrar-etmiş sayılmaz.
Bir kimse, karısına : «Kadınlann hilesini yap.» der ve bununla da, üç talâka niyyet etmiş olursa; üç talâk vâki olur.
Bir kimse, karısına : «Aramızda, yol yoktur.» der ve bununla birlikte, üç talâka niyyet etmiş olursa; üç talâk, vâki c-!ur. Aksi takdirde, bir şey vâki olmaz.
Bir kimse, karısına : «Bu saatte, aramızda, bir yol yoktur. der ve bir niyyeti bulunmazsa; yine bîr şey vâki olmaz.
Bir kadın, kocasına : «Bana, üç talâk ver.» dedikten sonra : «Verdin mi?» diye sorsa; kocası da : «Verdim, hayır.» der ve bunu şiddetle söylerse; 'bu hâl talâkı reddettiğine delâlet eder. Ve kadın, boş olmaz. Fakat, hafif söylemişse; talâk vâki olur. Bu koca, «Verdim.» der; fakat «Hayır.» demezse; yine talâk vâki olur. Huccet'ten naklen, Tatarhâniyye'de de böyledir.
Mecmûu'n- Nevâzil'de şöyle zikredilmiştir :
Bir kimse, kendisine : «Ben, senin karınım.» diyen karısına : «Hayır, sen de, karılığın da yok.» dese; bununla talâk vâki olmaz. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimsenin, karısına: «S&n, benim kanm'değilsin.» demesi
ile, niyyet etmiş olsa bile; talâk vâki olmaz. Muhtar olan budur. Ce-vâhiru'f - Ahîâtî'de de böyledir.
Debbûsî'den soruldu :
Bir kimse, karısına : «Mutlakasın, mutlakasın; sen, haramsın; sen, haramsın.» dese, ne olur?
O, şu cevabı verdi:
Bu kimsenin : «Ben, bununla, talâka niyyet etmedim.» demesi, kabul ve tasdik edilmez. Kadın, üç talâk, boş olur. Hâvî'de de böyledir.
Nesefiye'de şöyle zikredilmiştir:
Bir kadın, kocasına : «Ben, seninle beraber olmam.» der; kocası da : «Olmadığını farzet.» cevabını verince, kadın : «Bu söz, oi-
maz, Allah'ın ve O'nun Resulünün emrini işle ve talâk yenidir, de der ve bunun üzerine koca : «Talâkını, vâki farzet ve git.» derse; bu sözîerîe, bir talâk murad edilir. Ancak, iki tsîâka niyyet edilmişse; bu niyyet de sahih olur. Yani, bu durumda, iki talâk vâki" olur. Tatarhâ-nîyye'de de böyledir,
Şeyhu'l - İslâm Atâ faîn Hamza'dan soruldu :
Bir kimse, karısını, (ki talâk boşadıktan sonra; onu, üç talâk mı, boşadım; d;ye tereddüde düşer ve kendisine : «Onu, niçin nikahlamıyorsun.» denifince; ^Başkası nikahlamadan, onu, benim nikahlamam uygun olmaz.» deyip, sonra da : «Ben, bu sözümle, onun babasını vs ve anasını kasdettim. Ben, onu, üç talâk boşamadım.» dese, durum, ne olur?
İmâm, şu cevabı verdi:
«Bu, hüküm bakımından, kocanın, üç talâkı ikrar etmesi demek olur.»
Fetâvâyî Nesefî'de şöyle zikredilmiştir :
Karısı ile iarasmda, husûmet bulunan, bir kimse, husûmet esnasında, karısına : «Şu anda, sen, benimle olmazsan; ben de, seninle beraber olmam.» deyip; devamla : «Sen, bir tafâk ve iki ve üç talâk, 'boşsun.» der ve kadın da: «Olurum.» derse; 'bu durumda, üç talâk vâkî olur.
Bir kimse, talâka niyyet ederek; karısına ; «Benden, uzak o!.» derse; talâk vâki olur.
Bir kimse, karısına : «Ben, kadınlardan ve onları nîkâhlıyan-
lardan bîzânm.» der ve bununla da talâka niyyet etmiş olursa; talâk vâki olur. Aksi takdirde, talâk vâki olmaz. Tatarhânîyye'de de böyledir.
En doğruyu bilen, sadece Allahu Teâlâ'dir.
Konular
- Talâk'in Şartı:
- Talâk'ın Hükmü :
- Talâk'ın Vasfı:
- Talâkın Kısımları:
- Fetavayî Hindiyye Talâk-ı Sünnîde Kullanılan Bazı Lafızlar
- Talâk-ı Bid'îde Kullanılan Bazı Lafızlar
- Sarhoş Kimsenin Talâkı
- 2- TALÂK'IN ŞEKİLLERİ
- 1- Sarîh Talâk
- Talâkın Kadına İzafesi:
- 2- Talâkı, Zamana İzafe Etmek
- 3- Talâk'ın Teşbihi Ve Sıfatı
- 4- Dühûlden Önceki Talâk
- 5- Talâkta İkullanilan Kinaye [22] Lafızlar
- 6- Kitabet (=Yazma) Yolu İue Talâk
- 7- Farsça (Veya Diğer Dillerle) Yapılan Talâk [27]
- 3- BAŞKALARINA TEFVİZ EDİLEN TALÂK
- 1- Talâk Hususunda Kadını Muhayyer Bırakmak
- 2- Talâkı Kadının Eline Bırakmak
- 3- Talâkı Kadının İsteğine (= Dilemesine, Meşietine) Bırakmak
- 4- TALÂKIN ŞARTA BAĞLANMASI
- 1- Şart Lafızarı
- 3- İn, İzâ Ve Başka Kelimelerle, Talâkı Şarta Bağlamak Talâkı, Nikâha İzafe Etmek :
- Talâkı Sarih Şarta Bağlamak:
- 4- İstisna
- İstisnanın Şartı
- İstisna Nın Sıhhatinin Şartı
- 5- HASTA KİMSELERİN TALÂKI