2- Talâkı, Zamana İzafe Etmek
Bir kimse, karısına:, «Sen, yarında...» veya «Yarın...» «...boşsun.» dese; şayet, bir niyyeti yoksa; kadın, ikinci günün fecri doğarken, boş olur.
Koca : «Ben, yarınki günün sonunda, boş olmasına nîyyet etmiştim.» derse; bu sözüne, diyanet yönünden inanılır. Gerçek, kendisi ile Aliahu Teâlâ arasındadır.
Bu kimsenin sözüne, hüküm bakımından inanılır mı?
Bir kimse : «Yarın boşsun.» demişse, bil - Icmâ' sonraki sözüne inanılmaz.
«Yarında boşsnn.» demesi halinde ise, sonraki sözüne inanılıp inanılmaması hususunda ihtilâf edilmiştir: İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ye göre, bu sözüne inanılır. İmâireyn'e göre ise, İnanılmaz.
Keza, bir kimsenin «ramazan ayı...» veya «ramazan ayında, boşsun.» veya «filan ay» yahut «... ayında boşsun...» demesi halinde de, yukarıdaki ihtilâf vardır.
Bîr kimse .karısına : «Sen, ramazanda boşsun.» dese; kadın, ra-mazıan ayının başında boş olur.
Koca, karışma : «Perşembe gününde, boşsun.» dese; karısı, gelecek perşembe günü girdiği tzaman, boş olur.
Bu şalısın : «Ben, gelecek ramazanı kasdetmıştim.» demesine, hüküm bakımından inanılmaz. Diyanet bakımından inanılır. Gerçek, kendisi ile Aliahu Teâlâ arasındadır. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse, karısına, perşembe günü : «Sen, perşembe günü (veya perşembe gününde) boşsun.» demiş olsa; içinde bulunduğu perşembe günü talâk vâki olur. Zehıyre'de de böyledir.
Mecmö'u'n - Nevâzil'de şöyle denilmiştir:
Bir kimse, cum'a günü, karısına : «Sen, cum'a günü (veya cum'a gününde) boşsun.» demiş olsa; karısı, içinde bulundukları cum'a günü boş olur. Bu şekilde, bir niyyeti yoksa; talâk, gelecek cum'aya kalmaz. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse, şaban ayının içinde, karısına : «Sen, ramazanda boşsun.» demiş olsa; şaban ayının son gününde, güneş batınca, karısı boş olur.
Koca, karısına : «Sen, yazda (veya kışta, babarda yahut sonbaharda) boşsun.» dese; söylenilen vakit gelmeden, kadın, boş olmaz. Ancak, o vakit gelince, kadm, boş olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse, ramazan ayının yarısında, karısına, yemin ederek: «Sen, kadir gecesi boşsun.» dese; İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe
(R-A.)'ye göre, bir sonraki ramazan çıkmedan talâk vâki olmaz.
İmâmeyn'e göre ise, müteakip ramazanın yansı geçince, bu adamın karısı 'boş olur. Fetâvâyi Kârfîhân'da da böyledir.
Yemin eden kimse, eğer câhil tabakadan ise, içinde yemin ettiği ramazanın, yirmi yedinci gecesi, yemini bozulmuş olur. Çünkü, onların ekserisinin örfünde, kadir gecesi, o gecedir. Hâvî'de de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Altı gün sonra, boşsun.» dese; yedinci gün, güneş batmca talâk vâki olur. Tatarhâniyye'de de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sen, bu gün yarın, boşsun.» veya -Sen, yarın bu gün, boşsun." dediği zaman; bu iki vakitten, önce zikredilen, geçerli olur. Yani, ilk cümleye göre, kadın, «bu gün»; ikinci cümleye göre ise, «yarın» boş olur. Hidâye'de de böyledir.
Bir adam, karısına : «Sen, bugün ve yarın, boşsun.» derse; o anda, bir talâk vâki olur. Bundan ;başka, talâk vâki olmaz.
Fakat, koca : «Sen, yarın ve bugün, 'boşsun.» derse; karısı, bir talâk, içinde bulunul-an gün, bir talâk da, müteakip gün boş olur. Sîrâcü'l - Vehhâc'da da böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sen, bugün, boşsun.» dese ve hemen ilâve ederek : «Veya, yarın geldiği zaman, boşsun.» demiş olsa; bu sözü söylediği sırada, bir talâk vâki olur. Bir gün sonra gelince, kadın İddet içindedir ve ikinci talâk da vâki olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse, karısına: «Sen, yarın geldiği zaman bugün, 'boşsun.» demiş olsa; bu kadın, bir sonraki günün fecri doğduğu zaman, boş oli"-. Zehıyre'de de böyledir.
Bir kimse, geceleyin, karısına : «Sen, gecende ve gündüzün-de, boşsun.» dediğinde, bu sözü söylediği sırada, bir talâk vâki olur. Şayet, niyyeti yoksa, gündüz, bir şey vâki olmaz.
Fakat, her vakit için bir talâka niyyet etmişse; gündüz de, bîr talâk vâki oiur.
Bu şahıs, geceleyin, karısına : «Sen, gûndüzünHo ve gecende boşsun.» dediğinde; bir talâk, bu sözü, söylediği sırada; bir talâk da, fecrin doğuşu esnasında vâki olur.
Keza, bu şahıs, karısına, geceleyin.: «Sen, gecende ve gündüzünde, boşsun.» veya gündüz vaktinde : «Sen, gündüzünde ve gecende, boşsun.» dese; her vakitte, bir talâk vâki olur.
Keza, koca, karısına : «Sen, yemende ve içmende, boşsun.» veya «Sen, oturmanda ve kalkmanda boşsun.» dese; «kadın, kocasının dediği, bu şeyleri yapmadıkça, talâk vâki olmaz.
Kadın, kocasının dediği, bu fiillerden, birisini yapınca, talâk vâki olur.
Bu durumda, koca, bir talâka niyyet etmişse, bir talâk vâki olur.
İbn-İ Semâ'a, Nevâdir'de, İmâm Muhammed (RA)'In, şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
Bir kimse, karısına : «Sen, gündüzde ve gecede boşsun.» dese; eğer bu sözü, gündüz söylemişse, kadın, bir talâk; gece söylemlşse, iki talâk boş olur. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse, karısına, günün ortasında : «Sen 'bu günün evve-llnde (başında) boşsun.» dese; bu durumda, kadın, iki talâk boş olur.
Ancak ,koca : «Sen, bu günün, âhirinde ( sonunda) ve evvelinde l~ başında) boşsun» derse; bu durum da, kadın, iki talâk boş olur.
Çünkü, günün evvelinde denilen talâk, günün âhirinde, vfiki olur. Bu durumda, bir talâk vâki olmuş olur. Fakat günün sonunda başlanana gelince; günün evvelinde vaki olmaz. Anoak bu, iki talâk olarak vâki olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir koca, karısına : «Sen, bu saat, yarın boşsun.» dese, kadın, bu söz söylenince, 'boş olur.
Koca : «Ben, bu saat ifâdesi ile, yarının, bu saatini kasdettim.» dese bile, bu sözü, hüküm bakımlından, doğru kabul edilmez. Gerçeği ise kendisi ile, AH ahu Teâlâ arasındadır. Muhıyt'te de böyledir.
Müntekâ'da zikredildiğine göre :
Bir kimse^ karısına : «Sen, yarın ve yarından sonraki gön, boşsun.» dese; saaece, bir gün sonraki talâk vâki olur.
Kocanın, («arısına : «Dün ve bugün boşsun.» demesi hâlinde de, bir talâk vâki olur.
Fakat, koca : «Bu gün ve dün, boşsun.» derse; kadın, iki talâk boş olur.
Şayet bu koca, karısına : «Sen, bugün, dün ve evvelki gün, boşsun.» derse; karısı, üç talâk boş olur. Itâbiyye'de de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sen, bu gün ve yarından sonra, boşsun.» dese; İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe fR.A.) ile İmâm Ebû Yûsuf (R.AJ'a göre, bu kadın, iki talâk boş olur. Fetâvâyİ Kâdîhân'da da böy-'böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sen, yarın veya yarından sonra, boş-1 sun.» dese; bu kadın, yarından sonraki gün, boş olur. Çünkü, bu iki vakitten birisi, zarf kılınmış olmaktadır.
Aslolan : Bir kimse, talâkı; iki vakitten birine îzâfe edince; bunlardan, sonuncusunda talâk vâki olur. Kâfî'de de böyledir.
Bir kimse, karısına : «S-en, bugün ve yarın veya yarından sonra boşsun.» der ve bir niyyeti bulunmazsa; bir talâk vâki olur. Serahsî'nîn Muhiyt'inde de böyledir.
Fakat, bu kimse; bu üç günün, her biri için, birer talâk niy-
yet ederse; bu durumda, üç talâk vâki olur: Fethu'l - Kadîr'de de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sen, bir talâk boşsun; bu sana, yarın vâki olsun.» dese; bir gün sonranın, fecri doğarken ka.dın, boş olur.
Ancak, bu şahıs, karısına : «Sen, boşsun; talâk vâki olmaz; ancak yarın vâki olur.» derse; !bu durumda, kadın, bu sözün söylendiği anda boş olur. Serahsfnin Muhıyt'inde de böyledir.
Bir kimse, karışırca : «Her ayın başında, boşsun.» deyince; kadın, her ayın başında, üç talâk boş olur.
Adam : «Her ay, boşsun.» derse; kadın, bir talâk boş olur. Zehıy-re'de de böyledir.
Bir koca, karısına : «Sen, her cum'a, boşsun.» dediğinde; eğer karısını her cüm'a günü, boşama niyyetinde ise; karısı, her cum'a günü, bir talâk boş olur.
Kocanın, böyle bir niyyeti yoksa; icadın, sadece bir talâk, boş olur. Bchru'r - Râık'ta da böyledir.
Bir kimse, karısına: «Her gün...» veya «Ebediyyen...»; «Günlerce...» yahut «Bugün ve yarın veya yarından sonra...», «... boşsun.» demiş olsa; kadın, bir talâk boş olur.
Keza, koca, karısına: «Sen, bugün ve ay başı boşsun.» dese ve her gön boşadığma niyyet etse; kadın, her. gün, bir talâk boş olur.
Koca,' karısına: «Sen, her günde, bir talâk boşsun.» demiş olsa; her gün, bir talâk vâki o|ur.
Keza, koca, karışıma : «Her günde...» veya »Her günün yanında...» yahut «Her gün geçtikçe...», «... başsun.» demiş olsa; her yeni günde, bir talâk vâki olur. Böylece, üç günde, üç talâk tamamlanır. Se-rahsî'nin Muhıyt'inde de böyledir.
Bişr, İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'un, şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
Bîr kimse, karısına : «Günler sonra, boşsun.» dese; bu kadın, yedi gün sonra, boş olur.
Muafla, İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'un, şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
Bir kimse, zil - kâde ayının, bir foaç günü geçtiği sırada, karısına : «Sen, zil - kâde ayında boşsun.» dese; kadın, bu sözün söylendiği sırada boş olur.
Koca, karısına : «Günün, geldiğinde, boşsun.» demiş ve bunu gece söylemişse; gelmekte olan günün, fecri tulü' ettiği zaman, kadın boş olur.
Koca, bu sözü, gündüz, kuşluk vaktinde söylemişse, bir sonraki günün, aynı saati gelince, karısı boş olur.
Koça: «Gün geçince, boşsun.» der ve bunu geceleyin söylerse; müteakip günün, güneşi batınca, karısı boş olur.
Bu sözü, kuşîuk vektinde söylemişse; müteakip günün, aynı vakti gelince, karısı boş olur.
Koca, karısına : «Üç gün gelince boşsun.» der ve bunu, gece söylerse; üçüncü gün, fecir doğarken, kadın boş olur.
Bu sözü, kuşluk vaktinde söylemişse; kadın, dördüncü gün, fecir doğarken, boş olur.
Koca: «Üç gün geçince, boşsun» demiş ve bu sözü geceleyin
söylsmiş olursa; üçüncü gün güneş batarken, kadın boş olmuş olur, Câmi'ın bazı nüshalarında: «Dördüncü gün, aynı vakit gelmedikçe, kadın boş olmaz.» denilmiştir. Ivluhıyî'te de böyledir.
Bir şahıs,- evlendiği gün, karısına : «Sen, dün boşsun.» demiş olsa; bu sözünden dolayı, bir şey vâki olmaz.
Ancak, bu kimse, dünden önce, evlenmiş olursa; bu sözü söylediği zaman, bir talâk vâki olur
Bir koca, karısına : «Ben seninle evlenmeden önce, sen boşsun.» dese, bir şey vâki olmaz. Hidâye'de de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Seninle evlendiğim zaman, seninle nikahlanmadan önce, sen boşsun.» veya «Seninle evlenmeden önce, seninle nikâhlandığım zaman, sen boşsun.» yahut «Seninle evlendi- ■ ğim zamsn, ssn boşsun." yahut «Seninle evlendiğim zaman, işte sen, evlenmeden önce, boşsun," demiş olsa; önceki iki şekilde, bil - ittifak, nikâh akdedildiği zaman, kadın, boş olur.
Üçüncü şekilde ise, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ve İmâm Muhammet! (R.A.)'e göre, talâk vâki olmaz. Fethu'I - Ksdîr'de de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Bir aydan önce, eve girersen...» veya «Filân adam, bir aydan önce, gelirse..-», «... sen boşsun.» der ve kadın, bir ay'sonra eve girer veya adam, bir ay sonra, gelirse, talâk vâki olmaz.
Ancak, kadın; bir ay tamamlanmadan eve girer veya adam, bir sy tamûmlanmacten gelirse; talâk vâki olur,
Bir kimse, karısına: «Bu aydan önce, sen boşsun.» dese; karısı, o anda, boş olur.
İmamlarımızın üçüne göre de, koca; karısını, ayın ortasında ayırdığı halde; kadın, eve girse veya filan adam, ayın tamamında gelse; kadın iddetli olduğu için, ayrılığın geçersizliği ortaya çıkmaz. Muhıyt'-te'de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Filân adam, ölmeden, bir ay önce, boşsun.» demiş ve o adam da, bu sözün söylenişinden, bir ay geçtikten sonra ölmüş olsa; bu kadın, adamın ölümünden bir ay önce, boş olmuş olur. Bu, İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe (R.A.)'nin kavlidir.
İmâmeyn'e göre, bu kadın; o adamın, ölümünden sonra, boş olur Bu adam, bir ay geçmeden ölürse, bil - icmâ kadın boş olmaz.
Bir kimse, karısına : «Ramazandan 'bîr ay önce, boşsun.» dese; bil - ittifak, şaban ayının başında, boş olur.
Bîr kimse, karısına : «Filân adamın ölümünden, bir ay önce, üç talâk veya bâin olarak boşsun,» dedikten sonra; karısı İle, bir bedel karşılığında anlaşarak, ayrılmış olsıa; bir ay tamamlanınca da o adam ölse; kadın, iddet içinde ise; ya, üç talâk vâki veya ayrılığı geçersiz olur. Koca, ayrılık bedelini, karısına geri verir. Bu da, İmâm-ı A'zam (R.AO'ın kavlidir.
İmâmeyn'e göre ise, bu durumda, üç talâk vâki olur. Hol (= ayrılık) de, geçersiz olmaz. Hal ile birlikte, üç talâk vâki olur.
Şayet, bu adam, kadının iddetînden sonra, ölürse ve kadın da, cîmâ' yapılmış bir kadın değilse, onun iddet beklemesi gerekmez. Bu durumda, üç talâk vakî olmadığı gibi, bil - icmâ' hal de bâtıl olmaz. Sî-râcü'I - Vehhâc'da da böyledir.
Bir kimse, karısına : «Benim ölümümden...» veya «Senin. Ölümünden-..», «bir ay önce, boşsun.» dedikten sonra; kendisi veya karısı ölse; kadın, hayatının son cüz'ünden, bir ay önce, boş olur. İmâmeyn'e göre ise, bu durumda, kadın, boş olmaz. Serahsî'nin' Muhıyt'-inde de böyledir.
Bir kimse, karısına: «Filân, filân adamların ölümünden, bir ay önce, boşsun.» der ve 'bu şahıslardan birisi, bir ay tamamlanmadan örrce, ölürse; bu adamın karısı, bu sözünden dolayı ebedlyyen boş olmaz.
Bu yeminden itibaren, bir ıay geçtikten sonra; bu şahıslardan biri ölürse, diğer şahsın ölümüne bakılmaksızın, kadın, boş olur.
Şayet koca, karısına ; «Filân, filân şahısların gelmesinden, bir ay önce boşsun.» demiş ve bu şahıslardan bîri yeminden İtibaren bir ay geçtikten sonrar diğeri de daha sonra gelmiş olsa; kadın, boş olur. Çünkp, ikisinin birden gelmesi, âdetten, mümkün değildir. Bundan dolayıdır ki, bu şekle itibar edilmez.
Koca, karısına : »Kurban ve ramazan bayramları, gelmeden bir ay önce, boşsun.» dese; ramazan hilâli görününce, kadın, boş olur. Çünkü, ramazan bayramı, kurban bayramı ile bir arada bulunamaz. Talâkın vukuu ise, öncekine teaiiuk eder. Muhıyt'te de'böyledir.
Bir kimse, karısına : «Kurban bayramından, bir gün önce, boşsun.» dese; kadın, o anda boş olur.
Keza, koca : «Kurban bayramından, bir gün önce, boş olmakla, boşsun.» demiş olsa; karısı, o anda boş olur, Zehıyre'de de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sen, bir def'a fosyız görmenden, bir ay önce, boşsun.» demiş ve kadın da, bir ay geçtikten sonra, bir veya iki gün kan görmüş olsa; İmâm Ebü Hanîfo (R.A.)'ye göre, üç gün kan görmedikçe, bu kadın, boş olmaz.
Sahih olan ise, bu kadının, o anda, boş olacağıdır. Serahsî'nfn Mu-htyt'inde de böyledir.
Müntokâ'da, İmâm Muhammed (R.A.)'in şöyle buyurduğu nakledilmiştir :
Bir kimse, karısına : «Yarından, hemen önce...» veya «Filân adam gelmeden, hemen önce...», «...iboşsun.» demiş olsa; buradaki «hemen önce» sözü, «göz yumup, açacak kadar zaman» manasına gelir.
Hâkim Ebû'l - FazI: «Filân adamın, gelmesinden hemen önce...» sözü, doğru değildir. Sshih o!an. filân adam gelince, talâkın vâki olacağıdır.» demiştir. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Kurban bayramından sonra, btoşsun.» dese; kadın, bîr gece sonra boş.olur.
Koca, barışma : «Kurban bayramı günü İle birlikte, boş ol» demiş olsa; bayram gününün şafağı sökünce, kadın, boş olur. Serahsî'nin Mu-hiyt'İnde de böyledir.
Bir kimse, karışma : «Sen, benim ölümümle...» veya «Senin ölümünle...», «...boşsun.» demiş olsa; hiç bir şey vâki olmaz. Kâfi'd e de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sen, cum'adan önceki günden önce, boşsun.» veya «Cum'adan sonraki günden sonrta, boşsun.» dese; bu iki mes'elede de, kadın, cum'a günü, boş olur.
Bu hususta, asıl kaide :
Koca, karısına : «Bu günden başka bir ayda boşsun.» veya «Bugünden gayri bir ayda, boşsun.» dese; kadın, o gün geçince, boş olur.
Buna benzer, bir söz söylediğinde, «İlla (= ancak] bu günde...» dese; kadın, sözün söylendiği zaman boş olur. Muhıtyt'te de böyledir.
Talâk, iki fiile ta'iık edilirse (= bağlanırsa); bu fiillerden, sonrakinin meydana geldiği zaman, talâk vâki olur. Çünkü, birinci fiil meydana geldiği zaman, talâk muallaktadır.
Şayet talâk, iki fiilden birine, ta'lık edilirse; bu durumda, Önceki fiil meydana geldiği zaman, talâk vâki olur. Her fiil meydana geldiği zaman, talâkın, vâki olacağı vakit, gelmiş olmaktadır. Çünkü, burada, fiiller birbirinden ayrıdır.
Eğer talâk; vakte veya fiile ta'iık edilir ve bu durumda, fiil önce meydana gelirse; talâk, vâki olur; vaktin gelip gelmediğin-a bakılmaz.
Falcat, bu durumda, vakit önce girerse; fiil meydana gelmedikçe, talâk vâki olmaz. Sanki, bunlardan ikisi de, zamanmış gibi telâkki edilir. Ve talâk, birine izafe edilir.
Bir kimse, karısına : «Filân şahıs geldiği zaman ve filân şahıs da geldiği zaman, sen boşsun.» dese; bu şahıslardan her ikisi de gelmeden, kadın, boş olmaz.
Fakat, bu şahıs; cezayı öne alır ve : «Sen, boşsun; filân ve filân şahıs gelince.» derse; bu durumda, bu şahıslardan biri önce gelince; kadın boş lur.
Bu şahıs, cezayı ortaya alıp : «Filân gelince, sen boşsun ve filân gelince.» dese; durum yine aynıdır. Yanı, bunlardan birinin önce gelmesi ile, kadın, boş ohır, Serahsı'nın Muhiyt'inde de böyledir.
İkinci şahsın gelmesi İle, hiç bir talâk vâki olmaz. Ancak, onun gelmesi ile de, talâka niyyet ederse; bu durumda da, talâk vâki olur. Muhıyt'îe de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Varın 'gelince ve yarından sonra gelince; sen boşsun.» dese; bir sonraki günün (= yarının) sonunda, talâk vâkî olur.
Bir kimse, yatan karısına : «Kalktığında ve oturduğunda, sen boşsun.» dese; kadın, bu fiillerin ikisini de yapmadıkça boş olmaz.
Şayet kadın, kalkar ve bir müddet bu durumda kaldıktan sonra oturur ve 'bir müddet böyİe durursa veya bunun aksini yaparsa, yine boş olur.
Koca, karısına: «Kıyamında ve kuudunda (= Ayakta durduğunda ve oturduğunda) boşsun.» dese; bu fiillerden biri meydana geldiği zaman, kadın boş olur. Kadın, bu fiillerden ikisini de aynı zamanda yap- . sa; birinden dolayı talâk vâki olur; iki talâk vâki olmaz.
Bir koca, karısına : «Filân adam, g-eldiğj zaman veya filân adam geldiği zaman, sen boşsun.» dese; bu şahıslardan biri gelince, bir talâk vâki olur.
Keza, bir koca, karısına : «Ay başı, geldiği zaman veya filân şahıs geldiği zaman, sen boşsun,» dese; bunlardan 'hangisi önce gelirse; o zaman kadın boş olur.
Fakat, bu şahıs : "Ay başı veya filân şahıs geldiği zaman, sen boşsun.» dediğinde; adam önce gelirse, yine talâk vâki olur. Ancak, önce ay başı gelirse; adam gelene kadar, talâk vâki olmaz. Serâhsî'nin Muhsyt'inde de böyledir.
Bir kimse, karısına : <ıAy başı ve filan geldiği zanran, sen boşsun.» derse; talâk bu iki şarta ta'lik edilmiş olur. Bahsedilen zaman geldiğinde bir talâk; diğer şart tahakkuk ettiğinde de bir talâk vâki olur. Kâfî'de de böyledir,
Bir kimse, câriye oian karısına: «Yarın geldiği zaman, sen iki talâk, boşsun.»; bu cariyenin efendisi de, ona : «Yarın geiince, sen hürsün.» dese; bu durumda, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.j i!e İmâm Ebö Yûsuf îR,A,)'a göre; bu kadın, zevc-i aharla tezevvüe etmeden, bu kocasına helâl olmaz. Bu kadının iddeti de, üç hayizdir. Hidâye'de de böyledir.
Bir kimse, karısına r «Seni boşadiğim zurnan, sen boşsun ve seni boşamadiğım zaman, sen boşsun.» dediği halde; ölene kadar, ka-nsını 'boşamasa;'koca öiünce, iki talâk vâki olur.
Eğer, koca : «Seni boşamadığım zaman, sen boşsun ve seni boşa-dığım zaman, sen boşsun.» dese ve karısını boşamadan önce ölse; bir bir talâk vâki olur. Tebyîn'de de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Seni boşamadığırn da (veya seni ne zaman koşam az İsem) sen boşsun.» deyip sussa; âlimlerimizin İttifakı ile, bu durumda, bir talâk vâki olur.
Kocs, karısına : -Seni boşamad'ğım zaman, sen boşsun.» dediği halde bir niyyeti bulunmasa; bu durumda, kadın, susunca; bir talâk boş olur.
Keza, koca, karısına : «Boşamadığım vakit seni boşamadığınr cihetle, seni boşamadığım gün; sen boşsun.» dese; kadın bir. talâk, boş olur.
Koca, karısına : «Bir zaman, seni boşamiyoruın.» veya <=Bir müddet, seni boşamıyorum.» dediği halde bir niyyeti yoksa; aîti ay geçmeden, bu kadın boş plmaz. Fethu'I - Ksdîr'de de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Seni boşamadığım gün, sen boşsun.» dese; o gün g>#ana kadar, talâk vâki olmaz. Itabiyye'de do böyledir
Bir**kimse, karısına : «Seni nikahladığım gün, seni boşadım.» demiş ve kadını da geceleyin nikahlamış olsa; bu kadın, bir talâk boş olur. Fakat, koca : «Ben, günün beyazlığını kasdettim.» derse; hüküm bakımından, sözü doğru kabul edilir. Hidâye'de de-böyledir.
Bir koca, karısına : «Geceleyin nikahlarsam, sen boşsun» der ve gece olunca da nikahlarsa; kadın bir talâk boş olur. Sirâcü'î -Vehhâc'da da böyledir
Bir koca, karısına : «Seni nikahladığım gün, boşsun.» der ve ;bu sözü, üç defa tekrarlarsa; nikahladığı zaman, kadın, üç talâk boş olur. Serahsî'nin Muhıyt'inde de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Seni her boşamadıkça, işte, sen boşsun.» der ve susarsa; bu durumda kadın, arka arkaya üç talâk boş olur. Bu durumda, talâkların, hepsi birden vâki olmaz.
Bu kimsenin karısı, cima' etmediği 'bir kadınsa, ona, bir talâk vâki olur. Diğerleri vâki olmaz. Tebyîn'de de böyledir.
Bir kimse, karışma : «Seni boşamadığım gün, (veya, o gün ki, seni boşamadım) işte, sen boşsun.» derse, niyyetine 'bakılır: Eğer, koca : «Ben bu sözümle, karımı, bu anda boşamayı kasdettim.» derse, kadın, o anda boş olur.
Fakat, koca : «Ömrümün son 'gününe, niyyet eyledim.» derse; bu bu sözüne de inanılır.
Adamın, bu hususta, bir niyyeti yoksa; İmâm bû Hanîfe (R.A.)'ye
göre, bu durumda, karı - kocadan biri ölene kadar, talâk vâki olmaz.
Imâmeyn'e göre, bu şahıs, susar susmaz talâk vâki olur. Muzma-rât'ta da böyledir.
Bir koca, karısına: «Ben, seni boşamadığım zaman, (veya, o zaman ki, ben seni boşamadimsa) sen boşsun.» dese; kan - kocadan biri ölmedikçe, talâk vâkf olmaz.
Ancak, bu ifâdesi Ue, şart kasdetmiş olursa, hüküm böyledir. Fakat, bu ifadesi ile zaman kasdetmişse; bu durumda, sükût edince talâk vâki olur.
Bir niyyeti yoksa; İmâm Ebû Hanîfe (R.AJ'ye göre, karı - kocadan biri ölene kadar, talâk vâki olmaz.
Imâmeyn'e göre, adam, susar susmaz, talâk vâki olur. Kâfî'de de böyledir.
Bir kimse, karışırca : «Ne zaman yanına oturursam, sen boşsun.» dese; yanına oturunca, kadın, üç talâk boş olur.
Koca, karısına : «Ne zaman, sana vurursam, sen, boşsun.» dese ve karısına iki eliyle vursa; kadın, iki talâk boş olur.
Bir eli ile vurduğu zaman, parmaklan bir birinden ayrı olsa ve böyle değse bile, bir talâk vâki olur.
Bir kimse, karışma : «Seni, her boşadıkça, sen boşsun.» der ve onu bîr talâk boşarse; bu durumda, İki talâk vâki olur. Biri, bu boşaması, biri de, önceki söylemesi sebebi ile, vâki olur.
Şayet, koca : «Ne zaman, benim talâkım sana vâki olursa, sen boşsun.» demiş olsa; bu adam, karısını boşadığt zaman, üç talâk vâki olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da dıa böyledir. [18]
Koca : «Ben, yarınki günün sonunda, boş olmasına nîyyet etmiştim.» derse; bu sözüne, diyanet yönünden inanılır. Gerçek, kendisi ile Aliahu Teâlâ arasındadır.
Bu kimsenin sözüne, hüküm bakımından inanılır mı?
Bir kimse : «Yarın boşsun.» demişse, bil - Icmâ' sonraki sözüne inanılmaz.
«Yarında boşsnn.» demesi halinde ise, sonraki sözüne inanılıp inanılmaması hususunda ihtilâf edilmiştir: İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ye göre, bu sözüne inanılır. İmâireyn'e göre ise, İnanılmaz.
Keza, bir kimsenin «ramazan ayı...» veya «ramazan ayında, boşsun.» veya «filan ay» yahut «... ayında boşsun...» demesi halinde de, yukarıdaki ihtilâf vardır.
Bîr kimse .karısına : «Sen, ramazanda boşsun.» dese; kadın, ra-mazıan ayının başında boş olur.
Koca, karışma : «Perşembe gününde, boşsun.» dese; karısı, gelecek perşembe günü girdiği tzaman, boş olur.
Bu şalısın : «Ben, gelecek ramazanı kasdetmıştim.» demesine, hüküm bakımından inanılmaz. Diyanet bakımından inanılır. Gerçek, kendisi ile Aliahu Teâlâ arasındadır. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse, karısına, perşembe günü : «Sen, perşembe günü (veya perşembe gününde) boşsun.» demiş olsa; içinde bulunduğu perşembe günü talâk vâki olur. Zehıyre'de de böyledir.
Mecmö'u'n - Nevâzil'de şöyle denilmiştir:
Bir kimse, cum'a günü, karısına : «Sen, cum'a günü (veya cum'a gününde) boşsun.» demiş olsa; karısı, içinde bulundukları cum'a günü boş olur. Bu şekilde, bir niyyeti yoksa; talâk, gelecek cum'aya kalmaz. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse, şaban ayının içinde, karısına : «Sen, ramazanda boşsun.» demiş olsa; şaban ayının son gününde, güneş batınca, karısı boş olur.
Koca, karısına : «Sen, yazda (veya kışta, babarda yahut sonbaharda) boşsun.» dese; söylenilen vakit gelmeden, kadın, boş olmaz. Ancak, o vakit gelince, kadm, boş olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse, ramazan ayının yarısında, karısına, yemin ederek: «Sen, kadir gecesi boşsun.» dese; İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe
(R-A.)'ye göre, bir sonraki ramazan çıkmedan talâk vâki olmaz.
İmâmeyn'e göre ise, müteakip ramazanın yansı geçince, bu adamın karısı 'boş olur. Fetâvâyi Kârfîhân'da da böyledir.
Yemin eden kimse, eğer câhil tabakadan ise, içinde yemin ettiği ramazanın, yirmi yedinci gecesi, yemini bozulmuş olur. Çünkü, onların ekserisinin örfünde, kadir gecesi, o gecedir. Hâvî'de de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Altı gün sonra, boşsun.» dese; yedinci gün, güneş batmca talâk vâki olur. Tatarhâniyye'de de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sen, bu gün yarın, boşsun.» veya -Sen, yarın bu gün, boşsun." dediği zaman; bu iki vakitten, önce zikredilen, geçerli olur. Yani, ilk cümleye göre, kadın, «bu gün»; ikinci cümleye göre ise, «yarın» boş olur. Hidâye'de de böyledir.
Bir adam, karısına : «Sen, bugün ve yarın, boşsun.» derse; o anda, bir talâk vâki olur. Bundan ;başka, talâk vâki olmaz.
Fakat, koca : «Sen, yarın ve bugün, 'boşsun.» derse; karısı, bir talâk, içinde bulunul-an gün, bir talâk da, müteakip gün boş olur. Sîrâcü'l - Vehhâc'da da böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sen, bugün, boşsun.» dese ve hemen ilâve ederek : «Veya, yarın geldiği zaman, boşsun.» demiş olsa; bu sözü söylediği sırada, bir talâk vâki olur. Bir gün sonra gelince, kadın İddet içindedir ve ikinci talâk da vâki olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse, karısına: «Sen, yarın geldiği zaman bugün, 'boşsun.» demiş olsa; bu kadın, bir sonraki günün fecri doğduğu zaman, boş oli"-. Zehıyre'de de böyledir.
Bir kimse, geceleyin, karısına : «Sen, gecende ve gündüzün-de, boşsun.» dediğinde, bu sözü söylediği sırada, bir talâk vâki olur. Şayet, niyyeti yoksa, gündüz, bir şey vâki olmaz.
Fakat, her vakit için bir talâka niyyet etmişse; gündüz de, bîr talâk vâki oiur.
Bu şahıs, geceleyin, karısına : «Sen, gûndüzünHo ve gecende boşsun.» dediğinde; bir talâk, bu sözü, söylediği sırada; bir talâk da, fecrin doğuşu esnasında vâki olur.
Keza, bu şahıs, karısına, geceleyin.: «Sen, gecende ve gündüzünde, boşsun.» veya gündüz vaktinde : «Sen, gündüzünde ve gecende, boşsun.» dese; her vakitte, bir talâk vâki olur.
Keza, koca, karısına : «Sen, yemende ve içmende, boşsun.» veya «Sen, oturmanda ve kalkmanda boşsun.» dese; «kadın, kocasının dediği, bu şeyleri yapmadıkça, talâk vâki olmaz.
Kadın, kocasının dediği, bu fiillerden, birisini yapınca, talâk vâki olur.
Bu durumda, koca, bir talâka niyyet etmişse, bir talâk vâki olur.
İbn-İ Semâ'a, Nevâdir'de, İmâm Muhammed (RA)'In, şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
Bir kimse, karısına : «Sen, gündüzde ve gecede boşsun.» dese; eğer bu sözü, gündüz söylemişse, kadın, bir talâk; gece söylemlşse, iki talâk boş olur. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse, karısına, günün ortasında : «Sen 'bu günün evve-llnde (başında) boşsun.» dese; bu durumda, kadın, iki talâk boş olur.
Ancak ,koca : «Sen, bu günün, âhirinde ( sonunda) ve evvelinde l~ başında) boşsun» derse; bu durum da, kadın, iki talâk boş olur.
Çünkü, günün evvelinde denilen talâk, günün âhirinde, vfiki olur. Bu durumda, bir talâk vâki olmuş olur. Fakat günün sonunda başlanana gelince; günün evvelinde vaki olmaz. Anoak bu, iki talâk olarak vâki olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir koca, karısına : «Sen, bu saat, yarın boşsun.» dese, kadın, bu söz söylenince, 'boş olur.
Koca : «Ben, bu saat ifâdesi ile, yarının, bu saatini kasdettim.» dese bile, bu sözü, hüküm bakımlından, doğru kabul edilmez. Gerçeği ise kendisi ile, AH ahu Teâlâ arasındadır. Muhıyt'te de böyledir.
Müntekâ'da zikredildiğine göre :
Bir kimse^ karısına : «Sen, yarın ve yarından sonraki gön, boşsun.» dese; saaece, bir gün sonraki talâk vâki olur.
Kocanın, («arısına : «Dün ve bugün boşsun.» demesi hâlinde de, bir talâk vâki olur.
Fakat, koca : «Bu gün ve dün, boşsun.» derse; kadın, iki talâk boş olur.
Şayet bu koca, karısına : «Sen, bugün, dün ve evvelki gün, boşsun.» derse; karısı, üç talâk boş olur. Itâbiyye'de de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sen, bu gün ve yarından sonra, boşsun.» dese; İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe fR.A.) ile İmâm Ebû Yûsuf (R.AJ'a göre, bu kadın, iki talâk boş olur. Fetâvâyİ Kâdîhân'da da böy-'böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sen, yarın veya yarından sonra, boş-1 sun.» dese; bu kadın, yarından sonraki gün, boş olur. Çünkü, bu iki vakitten birisi, zarf kılınmış olmaktadır.
Aslolan : Bir kimse, talâkı; iki vakitten birine îzâfe edince; bunlardan, sonuncusunda talâk vâki olur. Kâfî'de de böyledir.
Bir kimse, karısına : «S-en, bugün ve yarın veya yarından sonra boşsun.» der ve bir niyyeti bulunmazsa; bir talâk vâki olur. Serahsî'nîn Muhiyt'inde de böyledir.
Fakat, bu kimse; bu üç günün, her biri için, birer talâk niy-
yet ederse; bu durumda, üç talâk vâki olur: Fethu'l - Kadîr'de de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sen, bir talâk boşsun; bu sana, yarın vâki olsun.» dese; bir gün sonranın, fecri doğarken ka.dın, boş olur.
Ancak, bu şahıs, karısına : «Sen, boşsun; talâk vâki olmaz; ancak yarın vâki olur.» derse; !bu durumda, kadın, bu sözün söylendiği anda boş olur. Serahsfnin Muhıyt'inde de böyledir.
Bir kimse, karışırca : «Her ayın başında, boşsun.» deyince; kadın, her ayın başında, üç talâk boş olur.
Adam : «Her ay, boşsun.» derse; kadın, bir talâk boş olur. Zehıy-re'de de böyledir.
Bir koca, karısına : «Sen, her cum'a, boşsun.» dediğinde; eğer karısını her cüm'a günü, boşama niyyetinde ise; karısı, her cum'a günü, bir talâk boş olur.
Kocanın, böyle bir niyyeti yoksa; icadın, sadece bir talâk, boş olur. Bchru'r - Râık'ta da böyledir.
Bir kimse, karısına: «Her gün...» veya «Ebediyyen...»; «Günlerce...» yahut «Bugün ve yarın veya yarından sonra...», «... boşsun.» demiş olsa; kadın, bir talâk boş olur.
Keza, koca, karısına: «Sen, bugün ve ay başı boşsun.» dese ve her gön boşadığma niyyet etse; kadın, her. gün, bir talâk boş olur.
Koca,' karısına: «Sen, her günde, bir talâk boşsun.» demiş olsa; her gün, bir talâk vâki o|ur.
Keza, koca, karışıma : «Her günde...» veya »Her günün yanında...» yahut «Her gün geçtikçe...», «... başsun.» demiş olsa; her yeni günde, bir talâk vâki olur. Böylece, üç günde, üç talâk tamamlanır. Se-rahsî'nin Muhıyt'inde de böyledir.
Bişr, İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'un, şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
Bîr kimse, karısına : «Günler sonra, boşsun.» dese; bu kadın, yedi gün sonra, boş olur.
Muafla, İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'un, şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
Bir kimse, zil - kâde ayının, bir foaç günü geçtiği sırada, karısına : «Sen, zil - kâde ayında boşsun.» dese; kadın, bu sözün söylendiği sırada boş olur.
Koca, karısına : «Günün, geldiğinde, boşsun.» demiş ve bunu gece söylemişse; gelmekte olan günün, fecri tulü' ettiği zaman, kadın boş olur.
Koca, bu sözü, gündüz, kuşluk vaktinde söylemişse, bir sonraki günün, aynı saati gelince, karısı boş olur.
Koça: «Gün geçince, boşsun.» der ve bunu geceleyin söylerse; müteakip günün, güneşi batınca, karısı boş olur.
Bu sözü, kuşîuk vektinde söylemişse; müteakip günün, aynı vakti gelince, karısı boş olur.
Koca, karısına : «Üç gün gelince boşsun.» der ve bunu, gece söylerse; üçüncü gün, fecir doğarken, kadın boş olur.
Bu sözü, kuşluk vaktinde söylemişse; kadın, dördüncü gün, fecir doğarken, boş olur.
Koca: «Üç gün geçince, boşsun» demiş ve bu sözü geceleyin
söylsmiş olursa; üçüncü gün güneş batarken, kadın boş olmuş olur, Câmi'ın bazı nüshalarında: «Dördüncü gün, aynı vakit gelmedikçe, kadın boş olmaz.» denilmiştir. Ivluhıyî'te de böyledir.
Bir şahıs,- evlendiği gün, karısına : «Sen, dün boşsun.» demiş olsa; bu sözünden dolayı, bir şey vâki olmaz.
Ancak, bu kimse, dünden önce, evlenmiş olursa; bu sözü söylediği zaman, bir talâk vâki olur
Bir koca, karısına : «Ben seninle evlenmeden önce, sen boşsun.» dese, bir şey vâki olmaz. Hidâye'de de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Seninle evlendiğim zaman, seninle nikahlanmadan önce, sen boşsun.» veya «Seninle evlenmeden önce, seninle nikâhlandığım zaman, sen boşsun.» yahut «Seninle evlendi- ■ ğim zamsn, ssn boşsun." yahut «Seninle evlendiğim zaman, işte sen, evlenmeden önce, boşsun," demiş olsa; önceki iki şekilde, bil - ittifak, nikâh akdedildiği zaman, kadın, boş olur.
Üçüncü şekilde ise, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ve İmâm Muhammet! (R.A.)'e göre, talâk vâki olmaz. Fethu'I - Ksdîr'de de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Bir aydan önce, eve girersen...» veya «Filân adam, bir aydan önce, gelirse..-», «... sen boşsun.» der ve kadın, bir ay'sonra eve girer veya adam, bir ay sonra, gelirse, talâk vâki olmaz.
Ancak, kadın; bir ay tamamlanmadan eve girer veya adam, bir sy tamûmlanmacten gelirse; talâk vâki olur,
Bir kimse, karısına: «Bu aydan önce, sen boşsun.» dese; karısı, o anda, boş olur.
İmamlarımızın üçüne göre de, koca; karısını, ayın ortasında ayırdığı halde; kadın, eve girse veya filan adam, ayın tamamında gelse; kadın iddetli olduğu için, ayrılığın geçersizliği ortaya çıkmaz. Muhıyt'-te'de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Filân adam, ölmeden, bir ay önce, boşsun.» demiş ve o adam da, bu sözün söylenişinden, bir ay geçtikten sonra ölmüş olsa; bu kadın, adamın ölümünden bir ay önce, boş olmuş olur. Bu, İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe (R.A.)'nin kavlidir.
İmâmeyn'e göre, bu kadın; o adamın, ölümünden sonra, boş olur Bu adam, bir ay geçmeden ölürse, bil - icmâ kadın boş olmaz.
Bir kimse, karısına : «Ramazandan 'bîr ay önce, boşsun.» dese; bil - ittifak, şaban ayının başında, boş olur.
Bîr kimse, karısına : «Filân adamın ölümünden, bir ay önce, üç talâk veya bâin olarak boşsun,» dedikten sonra; karısı İle, bir bedel karşılığında anlaşarak, ayrılmış olsıa; bir ay tamamlanınca da o adam ölse; kadın, iddet içinde ise; ya, üç talâk vâki veya ayrılığı geçersiz olur. Koca, ayrılık bedelini, karısına geri verir. Bu da, İmâm-ı A'zam (R.AO'ın kavlidir.
İmâmeyn'e göre ise, bu durumda, üç talâk vâki olur. Hol (= ayrılık) de, geçersiz olmaz. Hal ile birlikte, üç talâk vâki olur.
Şayet, bu adam, kadının iddetînden sonra, ölürse ve kadın da, cîmâ' yapılmış bir kadın değilse, onun iddet beklemesi gerekmez. Bu durumda, üç talâk vakî olmadığı gibi, bil - icmâ' hal de bâtıl olmaz. Sî-râcü'I - Vehhâc'da da böyledir.
Bir kimse, karısına : «Benim ölümümden...» veya «Senin. Ölümünden-..», «bir ay önce, boşsun.» dedikten sonra; kendisi veya karısı ölse; kadın, hayatının son cüz'ünden, bir ay önce, boş olur. İmâmeyn'e göre ise, bu durumda, kadın, boş olmaz. Serahsî'nin' Muhıyt'-inde de böyledir.
Bir kimse, karısına: «Filân, filân adamların ölümünden, bir ay önce, boşsun.» der ve 'bu şahıslardan birisi, bir ay tamamlanmadan örrce, ölürse; bu adamın karısı, bu sözünden dolayı ebedlyyen boş olmaz.
Bu yeminden itibaren, bir ıay geçtikten sonra; bu şahıslardan biri ölürse, diğer şahsın ölümüne bakılmaksızın, kadın, boş olur.
Şayet koca, karısına ; «Filân, filân şahısların gelmesinden, bir ay önce boşsun.» demiş ve bu şahıslardan bîri yeminden İtibaren bir ay geçtikten sonrar diğeri de daha sonra gelmiş olsa; kadın, boş olur. Çünkp, ikisinin birden gelmesi, âdetten, mümkün değildir. Bundan dolayıdır ki, bu şekle itibar edilmez.
Koca, karısına : »Kurban ve ramazan bayramları, gelmeden bir ay önce, boşsun.» dese; ramazan hilâli görününce, kadın, boş olur. Çünkü, ramazan bayramı, kurban bayramı ile bir arada bulunamaz. Talâkın vukuu ise, öncekine teaiiuk eder. Muhıyt'te de'böyledir.
Bir kimse, karısına : «Kurban bayramından, bir gün önce, boşsun.» dese; kadın, o anda boş olur.
Keza, koca : «Kurban bayramından, bir gün önce, boş olmakla, boşsun.» demiş olsa; karısı, o anda boş olur, Zehıyre'de de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sen, bir def'a fosyız görmenden, bir ay önce, boşsun.» demiş ve kadın da, bir ay geçtikten sonra, bir veya iki gün kan görmüş olsa; İmâm Ebü Hanîfo (R.A.)'ye göre, üç gün kan görmedikçe, bu kadın, boş olmaz.
Sahih olan ise, bu kadının, o anda, boş olacağıdır. Serahsî'nfn Mu-htyt'inde de böyledir.
Müntokâ'da, İmâm Muhammed (R.A.)'in şöyle buyurduğu nakledilmiştir :
Bir kimse, karısına : «Yarından, hemen önce...» veya «Filân adam gelmeden, hemen önce...», «...iboşsun.» demiş olsa; buradaki «hemen önce» sözü, «göz yumup, açacak kadar zaman» manasına gelir.
Hâkim Ebû'l - FazI: «Filân adamın, gelmesinden hemen önce...» sözü, doğru değildir. Sshih o!an. filân adam gelince, talâkın vâki olacağıdır.» demiştir. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Kurban bayramından sonra, btoşsun.» dese; kadın, bîr gece sonra boş.olur.
Koca, barışma : «Kurban bayramı günü İle birlikte, boş ol» demiş olsa; bayram gününün şafağı sökünce, kadın, boş olur. Serahsî'nin Mu-hiyt'İnde de böyledir.
Bir kimse, karışma : «Sen, benim ölümümle...» veya «Senin ölümünle...», «...boşsun.» demiş olsa; hiç bir şey vâki olmaz. Kâfi'd e de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sen, cum'adan önceki günden önce, boşsun.» veya «Cum'adan sonraki günden sonrta, boşsun.» dese; bu iki mes'elede de, kadın, cum'a günü, boş olur.
Bu hususta, asıl kaide :
Koca, karısına : «Bu günden başka bir ayda boşsun.» veya «Bugünden gayri bir ayda, boşsun.» dese; kadın, o gün geçince, boş olur.
Buna benzer, bir söz söylediğinde, «İlla (= ancak] bu günde...» dese; kadın, sözün söylendiği zaman boş olur. Muhıtyt'te de böyledir.
Talâk, iki fiile ta'iık edilirse (= bağlanırsa); bu fiillerden, sonrakinin meydana geldiği zaman, talâk vâki olur. Çünkü, birinci fiil meydana geldiği zaman, talâk muallaktadır.
Şayet talâk, iki fiilden birine, ta'lık edilirse; bu durumda, Önceki fiil meydana geldiği zaman, talâk vâki olur. Her fiil meydana geldiği zaman, talâkın, vâki olacağı vakit, gelmiş olmaktadır. Çünkü, burada, fiiller birbirinden ayrıdır.
Eğer talâk; vakte veya fiile ta'iık edilir ve bu durumda, fiil önce meydana gelirse; talâk, vâki olur; vaktin gelip gelmediğin-a bakılmaz.
Falcat, bu durumda, vakit önce girerse; fiil meydana gelmedikçe, talâk vâki olmaz. Sanki, bunlardan ikisi de, zamanmış gibi telâkki edilir. Ve talâk, birine izafe edilir.
Bir kimse, karısına : «Filân şahıs geldiği zaman ve filân şahıs da geldiği zaman, sen boşsun.» dese; bu şahıslardan her ikisi de gelmeden, kadın, boş olmaz.
Fakat, bu şahıs; cezayı öne alır ve : «Sen, boşsun; filân ve filân şahıs gelince.» derse; bu durumda, bu şahıslardan biri önce gelince; kadın boş lur.
Bu şahıs, cezayı ortaya alıp : «Filân gelince, sen boşsun ve filân gelince.» dese; durum yine aynıdır. Yanı, bunlardan birinin önce gelmesi ile, kadın, boş ohır, Serahsı'nın Muhiyt'inde de böyledir.
İkinci şahsın gelmesi İle, hiç bir talâk vâki olmaz. Ancak, onun gelmesi ile de, talâka niyyet ederse; bu durumda da, talâk vâki olur. Muhıyt'îe de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Varın 'gelince ve yarından sonra gelince; sen boşsun.» dese; bir sonraki günün (= yarının) sonunda, talâk vâkî olur.
Bir kimse, yatan karısına : «Kalktığında ve oturduğunda, sen boşsun.» dese; kadın, bu fiillerin ikisini de yapmadıkça boş olmaz.
Şayet kadın, kalkar ve bir müddet bu durumda kaldıktan sonra oturur ve 'bir müddet böyİe durursa veya bunun aksini yaparsa, yine boş olur.
Koca, karısına: «Kıyamında ve kuudunda (= Ayakta durduğunda ve oturduğunda) boşsun.» dese; bu fiillerden biri meydana geldiği zaman, kadın boş olur. Kadın, bu fiillerden ikisini de aynı zamanda yap- . sa; birinden dolayı talâk vâki olur; iki talâk vâki olmaz.
Bir koca, karısına : «Filân adam, g-eldiğj zaman veya filân adam geldiği zaman, sen boşsun.» dese; bu şahıslardan biri gelince, bir talâk vâki olur.
Keza, bir koca, karısına : «Ay başı, geldiği zaman veya filân şahıs geldiği zaman, sen boşsun,» dese; bunlardan 'hangisi önce gelirse; o zaman kadın boş olur.
Fakat, bu şahıs : "Ay başı veya filân şahıs geldiği zaman, sen boşsun.» dediğinde; adam önce gelirse, yine talâk vâki olur. Ancak, önce ay başı gelirse; adam gelene kadar, talâk vâki olmaz. Serâhsî'nin Muhsyt'inde de böyledir.
Bir kimse, karısına : <ıAy başı ve filan geldiği zanran, sen boşsun.» derse; talâk bu iki şarta ta'lik edilmiş olur. Bahsedilen zaman geldiğinde bir talâk; diğer şart tahakkuk ettiğinde de bir talâk vâki olur. Kâfî'de de böyledir,
Bir kimse, câriye oian karısına: «Yarın geldiği zaman, sen iki talâk, boşsun.»; bu cariyenin efendisi de, ona : «Yarın geiince, sen hürsün.» dese; bu durumda, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.j i!e İmâm Ebö Yûsuf îR,A,)'a göre; bu kadın, zevc-i aharla tezevvüe etmeden, bu kocasına helâl olmaz. Bu kadının iddeti de, üç hayizdir. Hidâye'de de böyledir.
Bir kimse, karısına r «Seni boşadiğim zurnan, sen boşsun ve seni boşamadiğım zaman, sen boşsun.» dediği halde; ölene kadar, ka-nsını 'boşamasa;'koca öiünce, iki talâk vâki olur.
Eğer, koca : «Seni boşamadığım zaman, sen boşsun ve seni boşa-dığım zaman, sen boşsun.» dese ve karısını boşamadan önce ölse; bir bir talâk vâki olur. Tebyîn'de de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Seni boşamadığırn da (veya seni ne zaman koşam az İsem) sen boşsun.» deyip sussa; âlimlerimizin İttifakı ile, bu durumda, bir talâk vâki olur.
Kocs, karısına : -Seni boşamad'ğım zaman, sen boşsun.» dediği halde bir niyyeti bulunmasa; bu durumda, kadın, susunca; bir talâk boş olur.
Keza, koca, karısına : «Boşamadığım vakit seni boşamadığınr cihetle, seni boşamadığım gün; sen boşsun.» dese; kadın bir. talâk, boş olur.
Koca, karısına : «Bir zaman, seni boşamiyoruın.» veya <=Bir müddet, seni boşamıyorum.» dediği halde bir niyyeti yoksa; aîti ay geçmeden, bu kadın boş plmaz. Fethu'I - Ksdîr'de de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Seni boşamadığım gün, sen boşsun.» dese; o gün g>#ana kadar, talâk vâki olmaz. Itabiyye'de do böyledir
Bir**kimse, karısına : «Seni nikahladığım gün, seni boşadım.» demiş ve kadını da geceleyin nikahlamış olsa; bu kadın, bir talâk boş olur. Fakat, koca : «Ben, günün beyazlığını kasdettim.» derse; hüküm bakımından, sözü doğru kabul edilir. Hidâye'de de-böyledir.
Bir koca, karısına : «Geceleyin nikahlarsam, sen boşsun» der ve gece olunca da nikahlarsa; kadın bir talâk boş olur. Sirâcü'î -Vehhâc'da da böyledir
Bir koca, karısına : «Seni nikahladığım gün, boşsun.» der ve ;bu sözü, üç defa tekrarlarsa; nikahladığı zaman, kadın, üç talâk boş olur. Serahsî'nin Muhıyt'inde de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Seni her boşamadıkça, işte, sen boşsun.» der ve susarsa; bu durumda kadın, arka arkaya üç talâk boş olur. Bu durumda, talâkların, hepsi birden vâki olmaz.
Bu kimsenin karısı, cima' etmediği 'bir kadınsa, ona, bir talâk vâki olur. Diğerleri vâki olmaz. Tebyîn'de de böyledir.
Bir kimse, karışma : «Seni boşamadığım gün, (veya, o gün ki, seni boşamadım) işte, sen boşsun.» derse, niyyetine 'bakılır: Eğer, koca : «Ben bu sözümle, karımı, bu anda boşamayı kasdettim.» derse, kadın, o anda boş olur.
Fakat, koca : «Ömrümün son 'gününe, niyyet eyledim.» derse; bu bu sözüne de inanılır.
Adamın, bu hususta, bir niyyeti yoksa; İmâm bû Hanîfe (R.A.)'ye
göre, bu durumda, karı - kocadan biri ölene kadar, talâk vâki olmaz.
Imâmeyn'e göre, bu şahıs, susar susmaz talâk vâki olur. Muzma-rât'ta da böyledir.
Bir koca, karısına: «Ben, seni boşamadığım zaman, (veya, o zaman ki, ben seni boşamadimsa) sen boşsun.» dese; kan - kocadan biri ölmedikçe, talâk vâkf olmaz.
Ancak, bu ifâdesi Ue, şart kasdetmiş olursa, hüküm böyledir. Fakat, bu ifadesi ile zaman kasdetmişse; bu durumda, sükût edince talâk vâki olur.
Bir niyyeti yoksa; İmâm Ebû Hanîfe (R.AJ'ye göre, karı - kocadan biri ölene kadar, talâk vâki olmaz.
Imâmeyn'e göre, adam, susar susmaz, talâk vâki olur. Kâfî'de de böyledir.
Bir kimse, karışırca : «Ne zaman yanına oturursam, sen boşsun.» dese; yanına oturunca, kadın, üç talâk boş olur.
Koca, karısına : «Ne zaman, sana vurursam, sen, boşsun.» dese ve karısına iki eliyle vursa; kadın, iki talâk boş olur.
Bir eli ile vurduğu zaman, parmaklan bir birinden ayrı olsa ve böyle değse bile, bir talâk vâki olur.
Bir kimse, karışma : «Seni, her boşadıkça, sen boşsun.» der ve onu bîr talâk boşarse; bu durumda, İki talâk vâki olur. Biri, bu boşaması, biri de, önceki söylemesi sebebi ile, vâki olur.
Şayet, koca : «Ne zaman, benim talâkım sana vâki olursa, sen boşsun.» demiş olsa; bu adam, karısını boşadığt zaman, üç talâk vâki olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da dıa böyledir. [18]
Konular
- 4- TAHARRİ HUSUSUNDA ÇEŞİTLİ MESELELER
- KİTABÜ'T- TALÂK
- 1- TALÂK'IN MANÂSI, RÜKNÜ, ŞARTI, HÜKMÜ, VASFI, KISIMLARI VE TALÂKI VÂKİ OLAN VE OLMAYAN KİMSELER
- Talâk'ın Manâsı:
- Talâk'ın Rüknü :
- Talâk'in Şartı:
- Talâk'ın Hükmü :
- Talâk'ın Vasfı:
- Talâkın Kısımları:
- Fetavayî Hindiyye Talâk-ı Sünnîde Kullanılan Bazı Lafızlar
- Talâk-ı Bid'îde Kullanılan Bazı Lafızlar
- Sarhoş Kimsenin Talâkı
- 2- TALÂK'IN ŞEKİLLERİ
- 1- Sarîh Talâk
- Talâkın Kadına İzafesi:
- 2- Talâkı, Zamana İzafe Etmek
- 3- Talâk'ın Teşbihi Ve Sıfatı
- 4- Dühûlden Önceki Talâk
- 5- Talâkta İkullanilan Kinaye [22] Lafızlar
- 6- Kitabet (=Yazma) Yolu İue Talâk
- 7- Farsça (Veya Diğer Dillerle) Yapılan Talâk [27]
- 3- BAŞKALARINA TEFVİZ EDİLEN TALÂK
- 1- Talâk Hususunda Kadını Muhayyer Bırakmak
- 2- Talâkı Kadının Eline Bırakmak
- 3- Talâkı Kadının İsteğine (= Dilemesine, Meşietine) Bırakmak
- 4- TALÂKIN ŞARTA BAĞLANMASI
- 1- Şart Lafızarı
- 3- İn, İzâ Ve Başka Kelimelerle, Talâkı Şarta Bağlamak Talâkı, Nikâha İzafe Etmek :
- Talâkı Sarih Şarta Bağlamak: