3- Talâk'ın Teşbihi Ve Sıfatı
Bir kimse; güneş ve ay gibi adetle ilgisi olmayan şeylere veya benzerlerine işaret ederek; karısına : «Bunun adedi kadar, boşsun.» dese; İmâm Ebû Hanîfe (R-A.)'ye göre, kadın, bir talâk-ı bâin Üe baş olur.
Elinde dirhem bulunmayan, bir koca, karışıma : «Elimde olan, dirhemler adedince, boş ol. dese, yine kadın, bir talâk boş olur.
Keza, fcoca, karısına : «Havuzdaki balıkların adedi kadar, boş ol.* dediği halde, havuzda hiç balık bulunmasa; yine kadın, bir talâk boş olur. Muhiyt'te de böyledir.
Bir koca, yokluğu bilinen, karnın İçindeki kıl gibi, bir şeye, talâkı izafe etse;
Veya, talâkı, varlığı yokluğu, meçhul olan, iblisin kılı gibi bir şeye izafe etse; bu gibi durumlarda da, bir talâk vâki olur.
Bir koca, talâkı; var olduğu 'halde, yeminden önce yok olmuş bulunan bir şeyin (adedine izafe etse; bu durumda, şart bulunmadığı için, talâk vâki olmaz.
Bir koca, karısına : «Fercinde olan kılların adedi kadar, boş ol.» der de; kadın, temizlik yapmış olduğundan, fercinin üzerinde kıl bulunmazsa; İmâm Muhammed (R.A.)'e göre, talâk vâki olmaz.
Koca, karısına: «Sırtındaki kılların sayısınca, boş ol.» derde; kadının sırtında kıl bulunmazsa; yine hüküm yukarıdaki gibidir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse, karısına: «Başımın kılının adedi kadar, boş, ol.» der de, başında kıl olmazsa; yine taiâk vâki olrrraz.
Koca, karısına : «Şu çanağın içindeki, yağh ekmek adedince, boş ol.» der ve bunu, ekmeğin üzerine, çorba dökmeden söylemiş olursa; bu durumda, kadın, üç talâk boş olur.
Koca, bu sözü, ekmeğin üzerine çorba döküldükten sonra, söylemiş olursa; kadın, bir taiâk boş olur. Muhtâru'l - Fetâvâ'da da böyledir.
Bir koca, üç talâğa niyyet ettiği halde, karısına : «Sen, bin gibi veya bin misli, boş ol.» derse; bil - ittifak, kadın üç talâk, boş olur.
Şayet, bir talâk'a niyyet etmiş veya hiç bir şeye niyyet etmemişse, İmâm Ebû Harcîfe [R.AJ'ye göre, bu durumda kadın, bir talâk boş olur. İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre de, böyledir.
Koca, karısına : «Sen, bin gibi bir talâkla boşsun.» demiş olsa; bu durumda, bil - ittifak bîr taiâk-ı'bâin vâki olur.
Fakat, koca : «Bin adedi gibi (veya üç adedi gibi yahut üç adedinin misli gibi boşsun.» derse; bu durumda, hüküm bakımından, kadın üç talâk, boş olur. Diyanet bakımından ise, kendisi ile Allahu Teâiâ arasındadır. Bundan başkasına niyyet etmiş oisa bile, niyyeti bâtıl olur. Bedâi'de de böyledir.
Koca, üç talâka niyyet ederek, karısına: «Üç gibi, boşsun.» derse; kadın, üç talâk boş olur.
Şayet koca; bir talâka, niyyet etmişse veya hiç bir şeye niyyet etmemişse; İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ile İmâm Ebû Yûsuf [R.A.) göre; bu durumda, bir talâk-ı bâin vâki Olur. Serâhsî'nin Muhıyt'inde de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Yıldızlar gibi boşsun.» derse; İmâm Muhsmmed (R.A.)'e göre, kadın bir talâk boş olur. Ancak, koca; bu sözü ile, yıldızların sayısına niyyet etmişse; bu durumda kadın, üç talâk boş olur. Tebyîn'de de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Yıldızların sayısınca veya toprakların adedince yahut denizlerin sayısınca, boşsun.» dese; kadın, üç talâk boş olur,
Koca, karısına : «Üç gibi, bir talâk, boş ol.» dese; kedin, bir ta-lâk-ı bâin ile boş olur.
Koca, karısına : «Sütunlar gibi veya denizler gibi yahut dağlar gibi, boş, ol.» dese; İmâm-ı A'zam Ebû Hfırıîfe [R.A.) ve İmâm Züfer (R.A.)*e göre, bu durumda kadın, bir talâk-i bâin İle boş olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse, karısına: «Dağın büyüklüğü gibi boş ol.» dese; kadın, bir talâk-ı bâin ile boş olur. Fakat, bu durumda koca, üç talâka niyyet etmişse; kadın, üç talâk boş olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir koca, karısına : «Kumların sayısınca boş ol.» dese; bu durumda kadın, bil - icmâ, üç talâk, boş olur. Sirâcü'I - Vehhâc'da da böyledir.
Koca, karısına : «Ev dolusu, boşsun.» demiş olsa; bu durumda, o kadın, bir talâk-i bâin ile boş olur. Ancak, kocanın, üç talâka niyyet etmesi müstesnadır. Hidâye'de de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Daire dolusu, boşsun.» veya «Kuyu dolusu, boşsun.» demiş ve bu esnada, üç talâka niyyet etmiş oisa; bu durumda kadın, üç taiâk boş olur.
Şayet koca, bir veya iki talâka niyyet etmiş veya hiç bir şeye niyyet etmemişse; bu durumda kadın, bâin talâkla boş olur.
Şayet koca, bir veya İki talâka niyyet etmiş veya hiç bir şeye niyyet etmemişse; bu durumda kadın, bâin talâkla boş olur.
Eğer koca : «Ev gibi...» veya «Ev dolusu gibi...» «... bir talâk, boş bi.» demişse; bu durumda 'da kadın, bir talâk-ı bâin ile 'boş olur. Mu-hıyt'te de böyledir.
Bir koca, karısına: «Susam büyüklüğünde...» veya «dâne büyüklüğünde...» yahut «hardal tanesi büyüklüğünde...», «...sen boşsun.» dese; İmâm Ebû Hanîfe (R-A.)'ye göre, kadın, bir talâk-ı bâin ile boş olur. İmâ mey n'e göre de, böyledir. Serâhsî'nin Muhıyt'inde de böyledir.
İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe [R.A.)'a göre, asıl kaide şudur:
Talâk, bir şeye teşbih edildiği (= benzetildiği) zaman; benzetilen şey, 'büyük olsun, küçük olsun; büyüklüğü zikredilsin ve zikredilmesin, bir talâk-ı bâin vâki olur.
İmâm Ebû Yûsuf (RA)'a göre ise :
Talâkın benzetildiği şeyin, büyüklüğü söylenirse, talâk-ı bâine; söylenmezse, talâk-ı ric'î olur.
Benzetilen şeyin, büyük veya küçük olması da müsavidir.
İmâm Muhammet! [R.AO'e göre, ise; bazı âlimler: «İmâm-i A'zam gibidir.»; bazı âlimler de: «İmâm Ebû Yûsuf gibidir.» demişlerdir. Yani:
Bir koca, karısına: «Sen, ineğin başı büyüklüğünde boşsun.» dediği zaman; kadın, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ve İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre, talâk-ı bâine ile boş olur.
Şayet, koca: «İneğin başı gibi...» veya «Hardal tanesi gibi...», «...boşsun.» demiş olsa; bu durumda, imâm Ebû Hanîfe (R-A.)'ye göre talâk-ı mâin; İmâm Ebû Yûsuf CR.AJ'a göre ise, talâk-ı ric'î, vâki oıur.
Eğer, koca, karısına: «Dağ gibi, boşsun.» derse; bu durumda, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre, talâk-ı bâin; İmâm Ebü Yûsuf (RA)'a göre İse, talâk-ı ric'î, vâkkolur.
Koca, karısına: «Dağ büyüklüğünde, boşsun.» demiş olsa; bil-icmâ talâk-ı bâin vâki olur.
Koca, yukarıda geçen sözlerin hepsinde, üç talâk'a nîyyet ederse; öç talâk vâki olur. Sirâcü'I - Vehhâc'da da böyledir.
Bir kimse, karısına : «Kar gibi, boşsun.» dese; îmâm Ebü Hanîfe (R.A.)'ye göre, talâk-ı bâin vâki olur. İmâmeyn'e göre ise; o şahıs; bu sözü ile, karın beyazlığını kasdetmişse, talâk-ı ric'î; soşuk-iuğunu kasdetmişse, talâk-ı bâin, vâki olur,
Koca, karısına: «Dânik[19] ağırlığı gibi, boşsun.» inerse; bu durumda, bir talâk vâki olur. Zahîrlyyö'de de böyledir.
Bir kimsa, karısına: «Yarım dirhem, boş ol.» veya «Yarım dirhem ağırlığında, boş ol.» yahut «Dirhem ağırlığında...»; «Beş dir.
Bir koca, üç talâka niyyet etmeden, karısına : «San, bâin olarak, boşsun.»; «Elbette boşsun.»; «Fahiş talâkla, boşsun.»; «Talâk-ı bid-î İle boşsun.»; «Şiddetli talâk ile boşsun.»; «Dağ gibi talâk ile boşsun.» «Geniş talâk ile boşsun.» veya «Uzun talâk ile boşsun.» dese; bîr talâk-ı bâin olur.
Koca, karısına : «Sen bir talâk boşsun ve bâinsin.» demiş ve bu sözü ile de, ayrı ayrı iki talâka niyyet, etmiş olursa; bu durumda, iki talâk-ı bâin vâki olur.
Bir kimse, talâkı; bir sıfatla vasıflandırdığı zaman, eğer talâk, bu sıfatla vasıflanmıyorsa; bu durumda, vasfetmek geçersizdir ve talâk-ı ric'î vâki olur.
Meselâ : Bîr kimsenin, karısına : «Sana vâki olmayan talâkla, -sen boşsun.» veya «Nasıl istersen, muhayyersin.» demesi gibi.
Talâk, bir sıfatla vasıflanır ve bu, faziaiıktan hâli olmazsa, yine, talâk-ı ric'î vaki olur.
Meselâ : Bir kimsenin, karısına : «En güzel talâkla...»; «En üstün talâkla...»; «En sünnet talâkla...»; «En iyi talâkla...», «En âdil talâkla...» veya «En hayırlı talâkla...», «...boşsun.» demesi gibi...
Fakat koca : «En şiddetli talâkla boşsun.» derse; talâk-ı bâin vâki olur. Bu âlimlerin usûllerine göre böyedir.
Bir kimse, karısına : «Sen, en çirkin...»; «En fâhîş...»; «En kötü...»! «En pis.-.»; «En kaba---»; «En şerli...»; «En uzun...»; «En büyük...»; «En geniş...» veya «En ulu, talâkla boşsun.» dese de; hiç bir niyyet etmemiş yahut bir veya câriye hâriç iki talâka niyyet etmiş olsa; bir talâk-ı bâin vâki olur.
Ancak, bu durumda koca, üç talâka niyyet etmişse; üç talâk vâki olur. TebyînTde de böyledir.
Bir koca, karısına : «Sen, uzunluğu ve genişliği 'şunun gibi boşsun:» dese; bu durumda kadın, bir talâk-ı bâin ile boş olur. Bu durumda koca, üç talâka, niyyet etse bile; üç talâk vâki olmaz. Serahsî-nin Muhıyt'inde de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Talâkların tamamı ile boşsun.» veya «Talâkların en büyüğü ile boşsun.» dese; kadın iki talâk boş olur.
hem ağırlığında...»; «Beş dânik gibi...»; «... 'boş ol.» demiş olsa; İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ile İmâm Muhammed (R.A.)'e göre; kadın, talâk-ı kâin ile boş olur.
Bîr kooa, karısına : «Dânik ağırlığı gibi ve yarısı boş ol.» veya «İki dânik gibi, boş ol.» derse; iki talâk vâki olur.
Koca : «Üç dirhem gibi, boşsun.» dese; yine, iki talâk vâki olur.
Koca : «İki dânik ağırlığı ve yarım, boş ol.» veya «Dörtte üç dirhem ağırlığı, boş ol.» dese; üç talâk vâki olur. Itâbiyye'de de böyledir.
Bir koca, karısına : «Dirhemin üçte ikisi ağırlığı, boş ol.» dese: iki talâk vâki olur. Çünkü, burada, iki ağırlık vardır.
Koca, karısına : «Bin dirhem sağırlığı, boş ol.» dese; bir talâk -vâki olur. Serahsî'nin Muhiyt'inde de böyledir.
Hulâsa: Bu hususlarda, halk arasında bilinen ağırlık adedine itibar ve itımad edilir. Muhiyt'te de böyledir.
Bir kimse, parmakları ile işaret ederek, karısına : «Şunun gibi, boşsun.» dediğinde; bir parmağı, ile işaret ediyorsa, bir; İki parmağı ile işaret ediyorsa, iki; üç parmağı ile işaret ediyorsa, üç talâk vâki olur.
Bu durumda, kapalr parmaklara değil, açık parmaklara İtibar edilir. Bahru'r - Râik'ta da böyledir.
Bu şekilde işaret edilen bir kimse: «Ben, parmaklarımı değil avucumu kasdettim.» dese; bu sözü, hüküm yönünden doğru sayılmaz.
Bir kimse, üç parmağına işaret ederek : «Şunun gibi, boşsun.» dediğinde, üç talâka niyyet ederse; üç; bir taiâk'a niyyet ederse, bir talâk vâki oiur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse, üç parmağına işaret ederek : «Şu, şu, şu gibi, boşsun.» der ve üç talâk'a niyyet etmiş olursa; karısı, üç talâk baş olur.
Bu kimse, bir talâk'a niyyet etmiş veya hiç bir niyyette bulun-mamış&a; bir talâk-ı bâin vâki olur. Bedâi'de de böyledir.
Koca : «Talâkın, en çoğu İle boşsun.» dese; Asi isimli kitapta : «Bu durumde, üç talâk vâki olur.» denilmiştir.
Koca : "Talâkın en azı ile boşsun,» demiş olsa; kadın, bir talâk, boş olur.
Koca : «Talâkların hepsi ile boşsun.» demiş olsa; kadın, bir talâk, boş olur.
Bir koca, dâhil olduğu veya olmadığı (= cima' -ettiği veya etmediği) karısına : «Bütün talâklarla, boşsun.» dese; kadın, üç talâk, boş olur.
Bir koca, karısına: «Heroir talâktan sonra, boşsun.» veya «Her-bir talâkla beraber boşsun.» dese; kadın, üç talâk boş olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse, karısına : «Ne az, ne çok, boşsun.» demiş olsa; kadın, üç talâk boş olur. Muhtar olan budur.
Fakıyh Ebü Ca'fer: «Bu durumda, iki talâk vâki olur.» demiştir. Eşb&h olan budur.
Bir koca, karısına : «Çok değil, boş ol.» dese; bir talâk vâki olur. Hulâsada da böyledir,
Bir koca, karısına : «Bütün talâkla, boşsun.» dese; bir talak; «Talâkın çoğu ile boşsun,» dese; iki talâk; «Talâkın tamamı ile boşsun.» dese; üç talâk vâki olur.
Koca, karısına : «Talâktan aded olarak, boşsun.» dese; kadın, iki talâk boş olur.
Koca, karısına : «Son boşsun ve diğeri.» dese; kadın, bir talâk boş olur.
Koca, karısına : «Sen boşsun ve gideri.» dese; kadın, bir talâk boş olur.
Koca. karısına : «Sen, bir talâk boşsun ve bir de diğeri...» dese; kadın, iki talâk boş olur.
Koca, karısına : «Sen, iki talâktan başka, boşsun.» dese; kadın, üç talâk boş olur. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sen, bir-talfik boşsun; o, üç olur, (veya «üçe avdet eder»; «üçe tamamlanır.» yahut «üçe tekmil olur.») dese; bu durumda, üç talâk vâki olur. Timurtâşî'de de böyledir.
Koca : «Sen, üçün sonu, boşsun.» dese; bu durumda karısı, bir talâk boş olur.
Faloat koca, karısına: «Üçün sonuna kadar, boşsun.» derse; kadın, üç talâk boş olur. Muhiyt'te de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sen, birden çok, ikiden az, boşsun,»
dese; Şeyhu'l - İmâm Ebû Bekir Muhammed bin FadI, bu hususta, şöyle söylemiştir: «Kıyâs, bu şahsın karısının, iki talâk, boş olmasıdır.»
Ancak, böyle söyiîyen kimsenin karısının, üç talâk boş olacağını söyliyen, âlimler de vardır. Fetâvâyi Kâdihân'da da böyledir.
Birkîmse, karışma : «Sen güzel talâkla (veya iyi talâkla), boş-sun.» dese; kadın, bir ric'î talâk 'boş olur. Kadın hayızlt olsun veya olmasın, bu boşama, talâk-ı sünnî olmaz. Fethu'l - Kadîr'de de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Talâktan, sana karşı caiz olmayan talâkla boşsun.» veya «Sana vaki olmayan talâkla boşsun.» yahut «Üç gün muhayyer olman şartiyie boşsun.» demiş olsa; bu durumlarda, bir talâk vâki olur. Muhayyerlik ise bâtıldır. (= geçersizdir.)
Koca, karısına : «Havada uçan talâkla boşsun.» dese; kadın, bir talâk boş olur. Zahîriyye'de de böyledir.
Koca, karısına : «Sana ric'at etmemem üzere, boşsun.» dese; bu sözü, boş ve hükümsüz bîr söz olur ve böyle diyen koca da, karısına rie'at edebilir. Sirâcü'l Vehhâc'da da böyledir.
Bir kimse, karısına : «Talâktan, iki renk, boşsun.» dese; bu durumda karısı, iki talâk boş olur.
Koca, karısına : «Talâktan, renkler kadar boşsun.» dese; kadın, üç talâk, boş olur. Bu şahıs : (meselâ): «Ben, sarı ve kırmızı rengi kas-dettim.» dese; bu sözüne İtibar edilmez. Gerçek, kendisi ile AİIahu Teâlâ arasındadır.
Keza, koca, karısına : «Neviler fveya darbler yahut yönler) kadar, boşsun.» dese; bu durumlarda da, kadın üç talâk baş olur. Mu-hıyt'te de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sen etiâku't-talâk boşsun.» der fakat bir niyyeti bulunmazsa; talâk vâki olmaz. Itâbiyye'nin Kinayeler Fas-Iı'nda da böyledir.
Cima' ettikten sonra, karısını bir talâk boşayan ve bilâhare de: «Ben bu talâkı, bâina kıldım veya üçe çıkardım.» diyen kimsenin durumu hakkında, çeşitli rivayetler vardır ;
Bu hususta, sahih olan kavil, İmânı ı A'zam Ebü Hanîfe (R.A.)'nin kavlidir. O: -Bu kimsenin talâkı, bâin veya üç talâk olur.» buyurmuştur.
İmâm Muhammed (R.A.) İse : «Bâin de olmaz; üç talâk da olmaz.» demiştir.
İmâm Ebû Yûsuf (R.A.) da, bâin olmasını sahih görmüş; üç talâk olmasını ise, sahih görmemiştir.
Bir kimse, karısını, cimâ'dan sonra, bir talâk boşasa; müteakiben de, Iddeti içinde : «Bu talâkı, üçe çıkardım.» veya «ikiye çıkardım.» des*e; bu durumda, dediği gibi olur.
Koca, karısını; bir tafâk-ı ric'î ile boşadıktan sonra : «Bu talâkı, bâin kıldım.» derse; bu durumda, bu talâk, talâk'ı bâin olmaz.
Fakat koca, karısına : «Duhûlden sonra, seni boşarsam, işte o talâk, taiâk-ı bâindir.» dese ve boşasa, bu talâk, talâk-ı bâin olur.
Fakat koca, bir talâk 'boşarsa; ric'at hakkına sahip olur ve bu talâk, talâk-ı bâin de olmaz; üç talâk da olmaz. Çünkü, sözü, talâktan önce, söylemiştir.
Koca, karısına : «Eve girdiğin zaman, sen boşsun.» dedikten sonra : «Ben, bu talâkı, bâin kıldım.» veya «Üç talâk eyledim.» derse; bu sözü, kadın eve girmeden önce söylemişse; aslında böyle bir şey söylemesine lüzum yoktur. Fetâvâyi Kâdihân'da da böyledir. [20]
Elinde dirhem bulunmayan, bir koca, karışıma : «Elimde olan, dirhemler adedince, boş ol. dese, yine kadın, bir talâk boş olur.
Keza, fcoca, karısına : «Havuzdaki balıkların adedi kadar, boş ol.* dediği halde, havuzda hiç balık bulunmasa; yine kadın, bir talâk boş olur. Muhiyt'te de böyledir.
Bir koca, yokluğu bilinen, karnın İçindeki kıl gibi, bir şeye, talâkı izafe etse;
Veya, talâkı, varlığı yokluğu, meçhul olan, iblisin kılı gibi bir şeye izafe etse; bu gibi durumlarda da, bir talâk vâki olur.
Bir koca, talâkı; var olduğu 'halde, yeminden önce yok olmuş bulunan bir şeyin (adedine izafe etse; bu durumda, şart bulunmadığı için, talâk vâki olmaz.
Bir koca, karısına : «Fercinde olan kılların adedi kadar, boş ol.» der de; kadın, temizlik yapmış olduğundan, fercinin üzerinde kıl bulunmazsa; İmâm Muhammed (R.A.)'e göre, talâk vâki olmaz.
Koca, karısına: «Sırtındaki kılların sayısınca, boş ol.» derde; kadının sırtında kıl bulunmazsa; yine hüküm yukarıdaki gibidir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse, karısına: «Başımın kılının adedi kadar, boş, ol.» der de, başında kıl olmazsa; yine taiâk vâki olrrraz.
Koca, karısına : «Şu çanağın içindeki, yağh ekmek adedince, boş ol.» der ve bunu, ekmeğin üzerine, çorba dökmeden söylemiş olursa; bu durumda, kadın, üç talâk boş olur.
Koca, bu sözü, ekmeğin üzerine çorba döküldükten sonra, söylemiş olursa; kadın, bir taiâk boş olur. Muhtâru'l - Fetâvâ'da da böyledir.
Bir koca, üç talâğa niyyet ettiği halde, karısına : «Sen, bin gibi veya bin misli, boş ol.» derse; bil - ittifak, kadın üç talâk, boş olur.
Şayet, bir talâk'a niyyet etmiş veya hiç bir şeye niyyet etmemişse, İmâm Ebû Harcîfe [R.AJ'ye göre, bu durumda kadın, bir talâk boş olur. İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre de, böyledir.
Koca, karısına : «Sen, bin gibi bir talâkla boşsun.» demiş olsa; bu durumda, bil - ittifak bîr taiâk-ı'bâin vâki olur.
Fakat, koca : «Bin adedi gibi (veya üç adedi gibi yahut üç adedinin misli gibi boşsun.» derse; bu durumda, hüküm bakımından, kadın üç talâk, boş olur. Diyanet bakımından ise, kendisi ile Allahu Teâiâ arasındadır. Bundan başkasına niyyet etmiş oisa bile, niyyeti bâtıl olur. Bedâi'de de böyledir.
Koca, üç talâka niyyet ederek, karısına: «Üç gibi, boşsun.» derse; kadın, üç talâk boş olur.
Şayet koca; bir talâka, niyyet etmişse veya hiç bir şeye niyyet etmemişse; İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ile İmâm Ebû Yûsuf [R.A.) göre; bu durumda, bir talâk-ı bâin vâki Olur. Serâhsî'nin Muhıyt'inde de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Yıldızlar gibi boşsun.» derse; İmâm Muhsmmed (R.A.)'e göre, kadın bir talâk boş olur. Ancak, koca; bu sözü ile, yıldızların sayısına niyyet etmişse; bu durumda kadın, üç talâk boş olur. Tebyîn'de de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Yıldızların sayısınca veya toprakların adedince yahut denizlerin sayısınca, boşsun.» dese; kadın, üç talâk boş olur,
Koca, karısına : «Üç gibi, bir talâk, boş ol.» dese; kedin, bir ta-lâk-ı bâin ile boş olur.
Koca, karısına : «Sütunlar gibi veya denizler gibi yahut dağlar gibi, boş, ol.» dese; İmâm-ı A'zam Ebû Hfırıîfe [R.A.) ve İmâm Züfer (R.A.)*e göre, bu durumda kadın, bir talâk-i bâin İle boş olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse, karısına: «Dağın büyüklüğü gibi boş ol.» dese; kadın, bir talâk-ı bâin ile boş olur. Fakat, bu durumda koca, üç talâka niyyet etmişse; kadın, üç talâk boş olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir koca, karısına : «Kumların sayısınca boş ol.» dese; bu durumda kadın, bil - icmâ, üç talâk, boş olur. Sirâcü'I - Vehhâc'da da böyledir.
Koca, karısına : «Ev dolusu, boşsun.» demiş olsa; bu durumda, o kadın, bir talâk-i bâin ile boş olur. Ancak, kocanın, üç talâka niyyet etmesi müstesnadır. Hidâye'de de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Daire dolusu, boşsun.» veya «Kuyu dolusu, boşsun.» demiş ve bu esnada, üç talâka niyyet etmiş oisa; bu durumda kadın, üç taiâk boş olur.
Şayet koca, bir veya iki talâka niyyet etmiş veya hiç bir şeye niyyet etmemişse; bu durumda kadın, bâin talâkla boş olur.
Şayet koca, bir veya İki talâka niyyet etmiş veya hiç bir şeye niyyet etmemişse; bu durumda kadın, bâin talâkla boş olur.
Eğer koca : «Ev gibi...» veya «Ev dolusu gibi...» «... bir talâk, boş bi.» demişse; bu durumda 'da kadın, bir talâk-ı bâin ile 'boş olur. Mu-hıyt'te de böyledir.
Bir koca, karısına: «Susam büyüklüğünde...» veya «dâne büyüklüğünde...» yahut «hardal tanesi büyüklüğünde...», «...sen boşsun.» dese; İmâm Ebû Hanîfe (R-A.)'ye göre, kadın, bir talâk-ı bâin ile boş olur. İmâ mey n'e göre de, böyledir. Serâhsî'nin Muhıyt'inde de böyledir.
İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe [R.A.)'a göre, asıl kaide şudur:
Talâk, bir şeye teşbih edildiği (= benzetildiği) zaman; benzetilen şey, 'büyük olsun, küçük olsun; büyüklüğü zikredilsin ve zikredilmesin, bir talâk-ı bâin vâki olur.
İmâm Ebû Yûsuf (RA)'a göre ise :
Talâkın benzetildiği şeyin, büyüklüğü söylenirse, talâk-ı bâine; söylenmezse, talâk-ı ric'î olur.
Benzetilen şeyin, büyük veya küçük olması da müsavidir.
İmâm Muhammet! [R.AO'e göre, ise; bazı âlimler: «İmâm-i A'zam gibidir.»; bazı âlimler de: «İmâm Ebû Yûsuf gibidir.» demişlerdir. Yani:
Bir koca, karısına: «Sen, ineğin başı büyüklüğünde boşsun.» dediği zaman; kadın, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ve İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre, talâk-ı bâine ile boş olur.
Şayet, koca: «İneğin başı gibi...» veya «Hardal tanesi gibi...», «...boşsun.» demiş olsa; bu durumda, imâm Ebû Hanîfe (R-A.)'ye göre talâk-ı mâin; İmâm Ebû Yûsuf CR.AJ'a göre ise, talâk-ı ric'î, vâki oıur.
Eğer, koca, karısına: «Dağ gibi, boşsun.» derse; bu durumda, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre, talâk-ı bâin; İmâm Ebü Yûsuf (RA)'a göre İse, talâk-ı ric'î, vâkkolur.
Koca, karısına: «Dağ büyüklüğünde, boşsun.» demiş olsa; bil-icmâ talâk-ı bâin vâki olur.
Koca, yukarıda geçen sözlerin hepsinde, üç talâk'a nîyyet ederse; öç talâk vâki olur. Sirâcü'I - Vehhâc'da da böyledir.
Bir kimse, karısına : «Kar gibi, boşsun.» dese; îmâm Ebü Hanîfe (R.A.)'ye göre, talâk-ı bâin vâki olur. İmâmeyn'e göre ise; o şahıs; bu sözü ile, karın beyazlığını kasdetmişse, talâk-ı ric'î; soşuk-iuğunu kasdetmişse, talâk-ı bâin, vâki olur,
Koca, karısına: «Dânik[19] ağırlığı gibi, boşsun.» inerse; bu durumda, bir talâk vâki olur. Zahîrlyyö'de de böyledir.
Bir kimsa, karısına: «Yarım dirhem, boş ol.» veya «Yarım dirhem ağırlığında, boş ol.» yahut «Dirhem ağırlığında...»; «Beş dir.
Bir koca, üç talâka niyyet etmeden, karısına : «San, bâin olarak, boşsun.»; «Elbette boşsun.»; «Fahiş talâkla, boşsun.»; «Talâk-ı bid-î İle boşsun.»; «Şiddetli talâk ile boşsun.»; «Dağ gibi talâk ile boşsun.» «Geniş talâk ile boşsun.» veya «Uzun talâk ile boşsun.» dese; bîr talâk-ı bâin olur.
Koca, karısına : «Sen bir talâk boşsun ve bâinsin.» demiş ve bu sözü ile de, ayrı ayrı iki talâka niyyet, etmiş olursa; bu durumda, iki talâk-ı bâin vâki olur.
Bir kimse, talâkı; bir sıfatla vasıflandırdığı zaman, eğer talâk, bu sıfatla vasıflanmıyorsa; bu durumda, vasfetmek geçersizdir ve talâk-ı ric'î vâki olur.
Meselâ : Bîr kimsenin, karısına : «Sana vâki olmayan talâkla, -sen boşsun.» veya «Nasıl istersen, muhayyersin.» demesi gibi.
Talâk, bir sıfatla vasıflanır ve bu, faziaiıktan hâli olmazsa, yine, talâk-ı ric'î vaki olur.
Meselâ : Bir kimsenin, karısına : «En güzel talâkla...»; «En üstün talâkla...»; «En sünnet talâkla...»; «En iyi talâkla...», «En âdil talâkla...» veya «En hayırlı talâkla...», «...boşsun.» demesi gibi...
Fakat koca : «En şiddetli talâkla boşsun.» derse; talâk-ı bâin vâki olur. Bu âlimlerin usûllerine göre böyedir.
Bir kimse, karısına : «Sen, en çirkin...»; «En fâhîş...»; «En kötü...»! «En pis.-.»; «En kaba---»; «En şerli...»; «En uzun...»; «En büyük...»; «En geniş...» veya «En ulu, talâkla boşsun.» dese de; hiç bir niyyet etmemiş yahut bir veya câriye hâriç iki talâka niyyet etmiş olsa; bir talâk-ı bâin vâki olur.
Ancak, bu durumda koca, üç talâka niyyet etmişse; üç talâk vâki olur. TebyînTde de böyledir.
Bir koca, karısına : «Sen, uzunluğu ve genişliği 'şunun gibi boşsun:» dese; bu durumda kadın, bir talâk-ı bâin ile boş olur. Bu durumda koca, üç talâka, niyyet etse bile; üç talâk vâki olmaz. Serahsî-nin Muhıyt'inde de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Talâkların tamamı ile boşsun.» veya «Talâkların en büyüğü ile boşsun.» dese; kadın iki talâk boş olur.
hem ağırlığında...»; «Beş dânik gibi...»; «... 'boş ol.» demiş olsa; İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ile İmâm Muhammed (R.A.)'e göre; kadın, talâk-ı kâin ile boş olur.
Bîr kooa, karısına : «Dânik ağırlığı gibi ve yarısı boş ol.» veya «İki dânik gibi, boş ol.» derse; iki talâk vâki olur.
Koca : «Üç dirhem gibi, boşsun.» dese; yine, iki talâk vâki olur.
Koca : «İki dânik ağırlığı ve yarım, boş ol.» veya «Dörtte üç dirhem ağırlığı, boş ol.» dese; üç talâk vâki olur. Itâbiyye'de de böyledir.
Bir koca, karısına : «Dirhemin üçte ikisi ağırlığı, boş ol.» dese: iki talâk vâki olur. Çünkü, burada, iki ağırlık vardır.
Koca, karısına : «Bin dirhem sağırlığı, boş ol.» dese; bir talâk -vâki olur. Serahsî'nin Muhiyt'inde de böyledir.
Hulâsa: Bu hususlarda, halk arasında bilinen ağırlık adedine itibar ve itımad edilir. Muhiyt'te de böyledir.
Bir kimse, parmakları ile işaret ederek, karısına : «Şunun gibi, boşsun.» dediğinde; bir parmağı, ile işaret ediyorsa, bir; İki parmağı ile işaret ediyorsa, iki; üç parmağı ile işaret ediyorsa, üç talâk vâki olur.
Bu durumda, kapalr parmaklara değil, açık parmaklara İtibar edilir. Bahru'r - Râik'ta da böyledir.
Bu şekilde işaret edilen bir kimse: «Ben, parmaklarımı değil avucumu kasdettim.» dese; bu sözü, hüküm yönünden doğru sayılmaz.
Bir kimse, üç parmağına işaret ederek : «Şunun gibi, boşsun.» dediğinde, üç talâka niyyet ederse; üç; bir taiâk'a niyyet ederse, bir talâk vâki oiur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse, üç parmağına işaret ederek : «Şu, şu, şu gibi, boşsun.» der ve üç talâk'a niyyet etmiş olursa; karısı, üç talâk baş olur.
Bu kimse, bir talâk'a niyyet etmiş veya hiç bir niyyette bulun-mamış&a; bir talâk-ı bâin vâki olur. Bedâi'de de böyledir.
Koca : «Talâkın, en çoğu İle boşsun.» dese; Asi isimli kitapta : «Bu durumde, üç talâk vâki olur.» denilmiştir.
Koca : "Talâkın en azı ile boşsun,» demiş olsa; kadın, bir talâk, boş olur.
Koca : «Talâkların hepsi ile boşsun.» demiş olsa; kadın, bir talâk, boş olur.
Bir koca, dâhil olduğu veya olmadığı (= cima' -ettiği veya etmediği) karısına : «Bütün talâklarla, boşsun.» dese; kadın, üç talâk, boş olur.
Bir koca, karısına: «Heroir talâktan sonra, boşsun.» veya «Her-bir talâkla beraber boşsun.» dese; kadın, üç talâk boş olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse, karısına : «Ne az, ne çok, boşsun.» demiş olsa; kadın, üç talâk boş olur. Muhtar olan budur.
Fakıyh Ebü Ca'fer: «Bu durumda, iki talâk vâki olur.» demiştir. Eşb&h olan budur.
Bir koca, karısına : «Çok değil, boş ol.» dese; bir talâk vâki olur. Hulâsada da böyledir,
Bir koca, karısına : «Bütün talâkla, boşsun.» dese; bir talak; «Talâkın çoğu ile boşsun,» dese; iki talâk; «Talâkın tamamı ile boşsun.» dese; üç talâk vâki olur.
Koca, karısına : «Talâktan aded olarak, boşsun.» dese; kadın, iki talâk boş olur.
Koca, karısına : «Son boşsun ve diğeri.» dese; kadın, bir talâk boş olur.
Koca, karısına : «Sen boşsun ve gideri.» dese; kadın, bir talâk boş olur.
Koca. karısına : «Sen, bir talâk boşsun ve bir de diğeri...» dese; kadın, iki talâk boş olur.
Koca, karısına : «Sen, iki talâktan başka, boşsun.» dese; kadın, üç talâk boş olur. Muhıyt'te de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sen, bir-talfik boşsun; o, üç olur, (veya «üçe avdet eder»; «üçe tamamlanır.» yahut «üçe tekmil olur.») dese; bu durumda, üç talâk vâki olur. Timurtâşî'de de böyledir.
Koca : «Sen, üçün sonu, boşsun.» dese; bu durumda karısı, bir talâk boş olur.
Faloat koca, karısına: «Üçün sonuna kadar, boşsun.» derse; kadın, üç talâk boş olur. Muhiyt'te de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sen, birden çok, ikiden az, boşsun,»
dese; Şeyhu'l - İmâm Ebû Bekir Muhammed bin FadI, bu hususta, şöyle söylemiştir: «Kıyâs, bu şahsın karısının, iki talâk, boş olmasıdır.»
Ancak, böyle söyiîyen kimsenin karısının, üç talâk boş olacağını söyliyen, âlimler de vardır. Fetâvâyi Kâdihân'da da böyledir.
Birkîmse, karışma : «Sen güzel talâkla (veya iyi talâkla), boş-sun.» dese; kadın, bir ric'î talâk 'boş olur. Kadın hayızlt olsun veya olmasın, bu boşama, talâk-ı sünnî olmaz. Fethu'l - Kadîr'de de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Talâktan, sana karşı caiz olmayan talâkla boşsun.» veya «Sana vaki olmayan talâkla boşsun.» yahut «Üç gün muhayyer olman şartiyie boşsun.» demiş olsa; bu durumlarda, bir talâk vâki olur. Muhayyerlik ise bâtıldır. (= geçersizdir.)
Koca, karısına : «Havada uçan talâkla boşsun.» dese; kadın, bir talâk boş olur. Zahîriyye'de de böyledir.
Koca, karısına : «Sana ric'at etmemem üzere, boşsun.» dese; bu sözü, boş ve hükümsüz bîr söz olur ve böyle diyen koca da, karısına rie'at edebilir. Sirâcü'l Vehhâc'da da böyledir.
Bir kimse, karısına : «Talâktan, iki renk, boşsun.» dese; bu durumda karısı, iki talâk boş olur.
Koca, karısına : «Talâktan, renkler kadar boşsun.» dese; kadın, üç talâk, boş olur. Bu şahıs : (meselâ): «Ben, sarı ve kırmızı rengi kas-dettim.» dese; bu sözüne İtibar edilmez. Gerçek, kendisi ile AİIahu Teâlâ arasındadır.
Keza, koca, karısına : «Neviler fveya darbler yahut yönler) kadar, boşsun.» dese; bu durumlarda da, kadın üç talâk baş olur. Mu-hıyt'te de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sen etiâku't-talâk boşsun.» der fakat bir niyyeti bulunmazsa; talâk vâki olmaz. Itâbiyye'nin Kinayeler Fas-Iı'nda da böyledir.
Cima' ettikten sonra, karısını bir talâk boşayan ve bilâhare de: «Ben bu talâkı, bâina kıldım veya üçe çıkardım.» diyen kimsenin durumu hakkında, çeşitli rivayetler vardır ;
Bu hususta, sahih olan kavil, İmânı ı A'zam Ebü Hanîfe (R.A.)'nin kavlidir. O: -Bu kimsenin talâkı, bâin veya üç talâk olur.» buyurmuştur.
İmâm Muhammed (R.A.) İse : «Bâin de olmaz; üç talâk da olmaz.» demiştir.
İmâm Ebû Yûsuf (R.A.) da, bâin olmasını sahih görmüş; üç talâk olmasını ise, sahih görmemiştir.
Bir kimse, karısını, cimâ'dan sonra, bir talâk boşasa; müteakiben de, Iddeti içinde : «Bu talâkı, üçe çıkardım.» veya «ikiye çıkardım.» des*e; bu durumda, dediği gibi olur.
Koca, karısını; bir tafâk-ı ric'î ile boşadıktan sonra : «Bu talâkı, bâin kıldım.» derse; bu durumda, bu talâk, talâk'ı bâin olmaz.
Fakat koca, karısına : «Duhûlden sonra, seni boşarsam, işte o talâk, taiâk-ı bâindir.» dese ve boşasa, bu talâk, talâk-ı bâin olur.
Fakat koca, bir talâk 'boşarsa; ric'at hakkına sahip olur ve bu talâk, talâk-ı bâin de olmaz; üç talâk da olmaz. Çünkü, sözü, talâktan önce, söylemiştir.
Koca, karısına : «Eve girdiğin zaman, sen boşsun.» dedikten sonra : «Ben, bu talâkı, bâin kıldım.» veya «Üç talâk eyledim.» derse; bu sözü, kadın eve girmeden önce söylemişse; aslında böyle bir şey söylemesine lüzum yoktur. Fetâvâyi Kâdihân'da da böyledir. [20]
Konular
- KİTABÜ'T- TALÂK
- 1- TALÂK'IN MANÂSI, RÜKNÜ, ŞARTI, HÜKMÜ, VASFI, KISIMLARI VE TALÂKI VÂKİ OLAN VE OLMAYAN KİMSELER
- Talâk'ın Manâsı:
- Talâk'ın Rüknü :
- Talâk'in Şartı:
- Talâk'ın Hükmü :
- Talâk'ın Vasfı:
- Talâkın Kısımları:
- Fetavayî Hindiyye Talâk-ı Sünnîde Kullanılan Bazı Lafızlar
- Talâk-ı Bid'îde Kullanılan Bazı Lafızlar
- Sarhoş Kimsenin Talâkı
- 2- TALÂK'IN ŞEKİLLERİ
- 1- Sarîh Talâk
- Talâkın Kadına İzafesi:
- 2- Talâkı, Zamana İzafe Etmek
- 3- Talâk'ın Teşbihi Ve Sıfatı
- 4- Dühûlden Önceki Talâk
- 5- Talâkta İkullanilan Kinaye [22] Lafızlar
- 6- Kitabet (=Yazma) Yolu İue Talâk
- 7- Farsça (Veya Diğer Dillerle) Yapılan Talâk [27]
- 3- BAŞKALARINA TEFVİZ EDİLEN TALÂK
- 1- Talâk Hususunda Kadını Muhayyer Bırakmak
- 2- Talâkı Kadının Eline Bırakmak
- 3- Talâkı Kadının İsteğine (= Dilemesine, Meşietine) Bırakmak
- 4- TALÂKIN ŞARTA BAĞLANMASI
- 1- Şart Lafızarı
- 3- İn, İzâ Ve Başka Kelimelerle, Talâkı Şarta Bağlamak Talâkı, Nikâha İzafe Etmek :
- Talâkı Sarih Şarta Bağlamak:
- 4- İstisna