logo logo

Yeni nesil güncel konularla ilgili sorular ve cevaplar!

Fetvalar.Com

Yeni Nesil Fetvalar

Sistemimize üye olarak sitemizi daha aktif olarak kullanabilirsiniz.

Üyelik için tıkla

Fetvalar.Com

Güncel sorular ve cevapları

(Karı - Koca Lânetleşmesî)


Liân, lügat yönünden (la'n) dendir. La'n, kovmak ve uzaklaştır­mak atıl amma dır. [22] Liân denmesine sebeb, erkeğin beşincide kendi-sini lâ'netlediği ve kadının da lâ'netksmeyi gerektiren AUah' (C.C.) m gadabını üzerine kabul ettiği içindir. Liân şeriatta, erkeğin namuslu karısına zina isnâd etmesidir.
Uân şer'an; kocanın hakkında hadd-i kazf [23] yerine geçen la'n ile bir arada yeminlerle te'kîcf edilmiş şehâdetlerdir. Şöyle ki: Kan ko­ca lâ'netleşseler, Jcocadan hadd-i kazf düşer Karı hakkında zina haddi yerine geçer. Şöyle ki: Kan - koca birbirlerine li'ân yapsalar karıdan zina haddi düşer.                                                             

Kocanın hakkında hadd-i kazf yerine geçmesine delil şudur: Hi­lâl b. Ümeyye (R.A.), Resûlüllah* (S.A.V.) a geldi ve dedi ki: Karımdan iki yıl uzak kaldım. Geri döndüğümde Şerîk'i karımın karnı üzerinde zina ederken buldum.

Resûlüllah (S.A.V.):

Var git dört şâhid getir, yoksa senin sırtına dayak (had) vuru­rum, buyurdu.

Hilâl (R.A.):                                                                      ,

—  Gözüm ile gürdüm yâ Resûlallah, dedi ve bu sözü tekrar etti. Ondan sonra, ben Allah Teâlâ' (C.C.) dan benim ivin bir çıkar yol halk etmesini dilerim, dedi. Bunun üzerine Allah Teâlâ  (C.C.)  şu âyetleri indirdi:
«Karılarına zina isnâd edip de kendilerinden başka şâhidleri olma­yanların şâhidliği, kendisinin doğru sözlülerden olduğuna Allah'ı dört defa şâhid tutmasiyle olur.» [24]

İmdi bu gösterir ki: Liân koca tarafından hadd-i kazf yerine ge­çer. Çünkü Hilâl' (R.A.) e kazfinden dolay! had vurulmamıştır. Bun­dan sonra kadın tarafından zina haddi yerine geçtiğine delil şudur: Hilâl (R.A.) karısını Şerîk İbn Sahmâ (R.A.) ile gördüğünde, «Karımın karnının üzerinde Şerîk'i zina ederken buldum.» deyince; Resûlüllah (S.A.V.) buyurmuştur ki:

«Eğer kadın şöyle bir nitelikde kızıl çocuk doğurursa, o çocuk Hi-lâl'e âiddir. Eğer kadın kara ve ^kıvırcık saçlı ve deve gibi iri yaradı­lışlı çocuk doğurursa o Şerîk'e âiddir.»

Çocuk çirkin vasıfla doğdu. Bunun üzerine Resûlüllah, (S.A.V.):
«Eğer yeminler sebkat [25] etmeyeydi benim bu kadınla, görülecek işim vardı.» buyurdu.

Bu hadîs-i şerif kadın tarafından Hânın zina haddi yerine geçtiği­ne işarettir. Mebsût'ta da böyle zikredilmiştir.

Liânın, lânetleşmekden sonraki hükmü; tam ayrılma hâsü oldu­ğu için, kadından cima ve faydalanmanın haram olmasıdır.

Liânın şartı; karı - kocalığın kâim olmasıdır. Hattâ koca karıyı bâîn talâkla veya üç kez boşasa, Hân düşer ve had vâcib olmaz. Açık­laması, inşaallah babın sonunda gelecektir.

Yine Hâıım şartı; nikâhın sahih olmasıdır. Bir kimse namuslu olan karısına, yâni zinadan beıi olup zina île itham edilmeyen karı­sına zina isnâd etse, itham edilen kadının yanında babası belli olma­yan bir çocuğu olsa ve karı - kocanın ikisi de Müslümana şalndlik ya­pabilecek kimselerden olsalar — hattâ iki kâfir arasında liân cereyan etmediği gibi; bir Müslümanla bir kâfir arasında da cereyan etmez. Velev ki; birbirlerine şahîdlik etmeye elverişli olsunlar. Nitekim ya­kında açıklaması gelecektir. — veya namuslu kadının çocuğunu red-detse — «çocuğunu» sözü, hamlini reddetmekten sakınmadır. Nite­kim yakında açıklaması gelecektir. — kadın da kaziin mu'cebini ister­se, liân yapılır. Kaz ü ti mu'cebi haddir, çünkü hadd kadının hakkıdır. Diğer hakları gibi kadının onu istemesi lâzımdır. Bir de; istemek liânın şartındandır. Şayet, kadın namuslu olmasa da'vâ etme hakkı yoktur. Çünkü, şartı yok olmuştur. O da iffettir.

Eğer koca Hândan kaçınırsa lânetleşinceye kadar hapsedilir, veya kendisini yalanlar. Bu takdirde hadd uygulanır. Çünkü liân haddiu halefidir. Eğer halefi yapmasa aslı yapması vâcib olur. Eğer koca Iâ-netleşirse, kan da lânetleşir. Lâkin lanete kocadan başlanır. Çünkü koca müddeîdir, önce ondan delîl 'istenir. Eğer kadın da lânetleşmek-den çekinirse, lânetleşinceye kadar hapsedilir, yâhûd kocasını tasdik eder. Zeylaî (Rh.A.) demiştir ki; Kudûrî'nin bazı nüshalarında; «Veya kadın kocasını doğrulayıp hadd vuruiur.» denilmiştir ki, bu yanlıştır. Bir kere ikrar etmekle hadd cezası vâcib olmaz Şu halde bir kere tas­dik ile nasıl vâcib olabilir? Halbuki; hadd dört kere tasdik ile vâcib olmaz. Çünkü tasdik kasden ikrar değildir. Binâenaleyh haddin vâcib olması hakkında itibâr olunmaz ama haddin defi hakkında itibâr olu­nur. İmdi o ikrar ile liân def edilip hadd vâcib olmaz. Eğer kadın ko­casını çocuğu red hususunda tasdik etse, bunda hadd ve liân yoktur. O red ve inkâr edilen çocuk, onların çocuğudur. Çünkü neseb Hânla an­cak hükmen kesilir. O da bulunmamıştır ve neseb çocuğun hakkıdır. Onun ibtâlinde ikisi de tasdik edilmezler. Bununla anlaşılır, ki, Sad-ru'ş-Şerîa' (Rh.A.) nın; «Kadının .çocuğunun nesebi kocadan nefy edi­lir.» sözü doğru değildir.

Koca kâfir, veya köle veya hadd-i kazîf ile cezalandırılmış olduğu ^ için şehâdete elverişli değilse, kadın şehâdete ehil olduğu takdirde kocaya hadd vurulur. Çünkü liân ma'nen koca tarafından imkânsız ol­muştur. Şu halde aslî mucibe gidilir. O da Allah Teâlâ' (C.C.) mn:
«İffetli kadınlara zina isnâd edenler...» [26] âyet-İ kerînıesidir.

Koca kâfir olup karının Müslüman olması tasavvur edilemez. An­cak karı - koca ikisi de kâfir olup kadın İslâm'a geldikde, kâfir olan ko­caya İslâm arz edilmezden önce, İslâm dînini kabul eden karısına kazf etse, ve eğer koca şehâdete elverişli olup, kadın elverişli olmasa; me­selâ, câriye, kâfir, kazf sebebiyle cezalandırılmış, çocuk veya deli olur­sa, yâhûd zâniye olmak suretiyle kendisine zina isnad edene hadd vu-ruîmazsa, kocaya hadd lâzım gelmez. Nitekim o kadım yabancı kazf ettîkde hadd lâzım gelmediği gibi. Kocaya liân da lâzım gelmez. Çün­kü liân haddin halefidir.

Liân, Kur'ân-ı Kerîm'in anlattığı biçimde yapılır. Sözün kısası, ko­ca Önce dört kere: «Eşhedü billahi, ben bu kadına isnad ettiğim zina hususunda doğru söylüyorum.» demesidir: Beşincide; «Eğer bu kadına isnad ettiğim zina hususunda yalancı isem Allah'ın lâ'neti benim üze­rime olsun.» der ve hepsinde kadına işaret ederek söyler. Ondan sonra kadın da, dört defa; «Eşhedü billahi (ben şehâdet ederim ki) bu adam bana isnad ettiği zina hususunda yalancıdır.» demesidir. Beşincide; «Eğer bana isnad ettiği zinada doğru söylüyorsa, Allah'ın gadabı be­nim üzerime olsun.» der.

Çünkü kadınlar lâ'neti sözlerinde çok kullanırlar. Nitekim bu ko­nuda hadis-i şerîf vârid olmuş vje:

«Şüphesiz siz kadmlar çok lâ'net yaparsınız ve kocaya (aşîre) küf­redersiniz.» buyurulmuştur.

Kadınların gözlerinde lâ'netin hürmeti küçüktür. Umulur ki lâ'ne­ti ihtiyar edip de gadabı ihtiyar etmezler.

Kan - koca birbirleri ile lânetleşdikde, kâdî aralarını ayırır. Ayırmazdan Önce ayrılmış olmaz. Hattâ ikisinden biri kâdî ayırmazdan önce ölürse, diğeri ona vâris olur. Şayet bu durumda liâna ehliyet yok olsa, kendisini yalanlamakla veya bir insana kazf edip kendisiine had vurulmakla veya bunların benzeri bir şeyle liâna ehliyet yok olsa, ara­ları ayrılmaz.

Eğer koca karısına kazf etti ise, kâdî çocuğun nesebini reddeder ve o çocuğu anasına ilhak (verir) eder ve kadın bir talâk İle bâîn olur.

Red ve inkârın şartı; çocuğun rahimde kalması, aralannda liân cereyan ederken çocuğun ana rahminde mevcut olmasıdır. Hattâ ço­cuk cariyenin, kâfir bir kadının rahminde kalsa, ondan sonra câriye âzâd edilse veya kâfir kadın İslâm dînine girse reddedilmez ve liân da yapılmaz. Çünkü çocuğun nesebi kesilmesi mümkün olmayacak şekil­de sabit olmuştur. Ondan sonra değiştirilmez.

Eğer koca kendisini yalanlasa, kendisine haddin vâcib olduğunu ikrar ettiği için hadd-i kazf Ue cezalandırılır. Koca had ile cezalandı-nldıkdan sonra, o kadınla evlenmesi caiz olur. Resûlüllah' (Ş.A.V.) in:

«Lâ'netleşenler ebediyyen bir araya gelemezler.» hadîsinin ma'nâ-sı: Karı - koca lâ'netleştikleri müddetçe bir araya gelemezler, demek­tir. Nitekim «Namaz kılan konuşmaz.» denilir ki, bu namazda olduğu müddetçe ma'nâsınadır.

Eğer koca lâ'netlcşdikdcn sonra karısından başkasını kazf etse ve kadına had vurulsa veya kadın zina etse, kocanın o lâ'netleştiği kadın ile evlenmesi caiz oliır. Çünkü kocanın hadd-i kazf ile liâna ehliyeti kalmamıştır. Keza, kadının da zinadan ..sonra liâna ehliyeti , kalma­mıştır. Şu halde onunla evlenmesi caizdir.

Musannifin «veya zina etse» dedikden sonra kadına had cezası uy­gulanır dememesinin sebebi: — Nitekim Hidâye'de ve başkasında Öyle denilmiştir. — Çünkü kadının sâdece zinası, muhsine (evli, nikâhlı) olmasını ortadan kaldırır. Şu halde, haddi zikretmeye hacet kalmamış­tır. Kazf bunun aksinedir. Çünkü had vuruluncaya kadar kazf ile ih­san (evlilik yâhûd nikâhlılık) düşmez.

Fakîh-i Mekkı' (Rh.A.) den rivayet edilmiştir ki: O şöyle dermiş: Nûn'un teşhîdi ile (Zennet) başkasını zinaya nisbet etti anlammadır ve o nisbet kâzfdir. Bu îzâha göre; haddi zikretmek şart olur. Nitekim bu zikredilmiştir. Artık işkal kalmamıştır.

Dilsizin kazfi ile Hân olmaz. Çünkü liân hadd-i kazf yerine geçer. Dilsizin kazfi ise şüpheden ârî olmaz ve hadler (yâni şer'î cezalar) şüphe ile def edilirler. Her ne kadar kadın, çocuğu en az müddette do-ğursa da, kadının hamlini re'd ile liân olmaz. Çünkü hamlin varlığı hami sırasında biljnmez. Zira; hamlin şişkinlik olması ihtimâli var­dır, tmâmeyn (Rh. Aleyhimâ); «Şayet kadın çocuğu en az müddet içinde doğursa, kan-koca (Sen zlnâ ettin ve bu hami o zinadandır) demekle lâ'netieşseler, kocanın hamli red etmesiyle liân vâcib olur.» demişlerdir. Çünkü, koca «Sen zina ettin.» demesiyle açıkça kazf etmiş­tir.

Kâdî hamli red etmez. Yâni hamlin nesebim kâzfedenden reddet­mez. Çünkü, karı-kocanın lâ'netleşmeleri kocanın «Sen zina ettin.» sözü sebebiyle idi. Hamli reddetmesiyle değildi.

Tehnie (doğum tebriki) sırasında çocuğun reddi — tehnie'nin müd­deti âdet yönünden yedi gündür. Nihâye'de de böyle zikredilmiştir. — veya doğum âletinin satın alınması sırasında red sahilidir. Tehnîeden sonra veya doğum âletinin satın alınmasından sonra red sahîh değildir. Çünkü, kocanın tebriHi kabul etmesi veya tebrik sırasında susması; doğum âletini satın alması veya kocanın bu vaktin geçmesi sırasında reddetmeyip susması ikrardır. Zira çocuk ondan olmasa, doğumdan sonra çocuğu reddetmeyip susması helâl olmazdı. Şu halde, sükûttan sonra red sahîh olmaz. Nitekim, açıkça ikrar bulunduğunda red sahîh olmadığı gibi.

İki surette lâ'netleşir. Yâni hem red sahîh olduğu hem de sahîh ol­madığı zaman liân yapılır. Çünkü; çocuğu reddetmekle kazf mevcûd-dur.

Koca ikiz olan iki çocuğun önce doğanını red edip sonra doğanını kabul etse, kocaya had cezası uygulanır. Çünkü ikinci çocuğun da'vâsı ile kendisini yalanlamıştır. İkiz çocuktan murâd; doğumları arasında altı aydan az zaman bulunanlardır. Aksini yaparsa; yâni; birinciyi ka­bul edip ikinciyi red ederse, lâ'netleşir. Çünkü, ikinci çocuğu reddet-: mekle kazf etmiş ve ondan geri dönmemiştir. İffetine ikrar etmek kazf-den önce gelir. Sanki, kadının iffetini ikrar etmiş, ondan sonra zina isnadında bulunmuştur. Meselenin ikisinde de, ikiz çocukların neseb-leri sahilidir. Çünkü, onların ikisi de bir tek meniden yaradılmışlardır. İkisinden birinin nesebinin sabit olmasiyle diğerinin nesebinin sabit olması gerekir.
Kan - kocada Mıı şartlan bir araya gelse, ondan sonra koca ka­dını bir talâk-ı bâîn ile veya üç kere boşasa, liân düşer ve had da vâcib olmaz. Nitekim bilirsin ki: Iiânın şartı kan - kocalığın mevcûd olma­sıdır. Kan - kocalık yok olsa liân da yok olur. Keza, ondan sonra evlen-se, liân ye had gerekmez. Çünkü düşen geri dönmez. Eğer koca, kadını ric'î talâk İle boş^rsa Hân düşmez. Çünkü bilirsin ki, karı - kocalığın aslı bakidir. [27]