Cimâa Kadir Olmayan (Innîn) Ve Benzeri Kimseler Babı
Bu bâb, ınnîıı (yâni cinsî münâsebete gücü olmayan, iktidarsız) ve benzeri ile mecbûb (yâni erkeklik organı kesik) ve hasıyy (yâni husyeleri çıkarılmış, hadım) gibilerin hükümleri hakkındadır.
Inntn, mutlaka cimâa gücü yetmeyen kimsedir. Veya dulla cinsî münâsebette bulunup bekârla bulunamayan kimsedir. Veya muayyen bir kadınla cinsi münâsebette bulunamayandır.
Innîn, anne fiilinden alınmıştır. «Unne» de habs olundu, demektir. «Unne» deve ağılma derler. [28]
Kadın, kocasını mecbûb [29] bulsa mecbûb; erkeklik organı ve husyeler kesilmiş olan kimsedir eğer kadın ayrılmayı isterse, kâdl aralarını hemen ayınr. Çünkü ayrılma kadının hakkıdır. Te'cîlde, yâni mühlet vermekde fayda yoktur. Fakat ıunin bunun aksidir. Yakında açıklaması gelecektir.
Bu şunu gösterir ki: mecbûb, kadınla cima ettikten sonra mecbûb olsa, kadın için muhayyerlik olmaz. Nitekim cimâdan sonra mnîn olsa muhayyer olmadığı gibi. Bu hususta; kocanın hasta veya küçük olması arasında fark yoktur. Innîn bunun aksinedir ki, küçük çocuğun bulûğuna ve hastanın sıhhatine kadar kadın bekler. Çünkü, geçip gitme ihtimâli vardır. Nitekim, kadın küçük oldukda kocanın beklediği gibi. Şöyle ki: Koca mecbûb veya ınnîn olsun, küçük kadının o hâle razı oi-ması ihtimâli olduğu için kadının bulûğuna kadar bekler. Ya da kadın kocasını ınnîn veya yalnız husyeleri kesilmiş bulsa, yâni kocasını ınnîn veya hadım buldukdan sonra, koca karışma cima edemediğini ikrar etse, koca ertelenir. Yâni, kâdî onu te'cîl eder. Kadın gerek bakire olsun, gerekse dul olsun sahîh kavle göre, bir Kamerî yıl ertelenir, yâni mühlet verilir.
Bir kamerî yıl oniki aydır. Oniki ayın müddeti; 354 gün ve bir günün üçtebiri ve bir günün ondabirinin üç t eb iri kadardır. İmâm Hasan* (Rh.A.) in İmâm A'z»m' (Rh.A.) dan rivayetinde, koca bir Şemsî yıl ertelenir. Onun müddeti (Şemsî yıl) güneşin o gün burçtan ayrıldığı noktadan yine o noktaya ulaşıncaya kadar olan zamandır. Bu zaman 365 gün ve günün dörttebiridir. Çünkü hastalık bu kadar zamanda ekseriyetle yok olur. Zira hastalık, ya soğuğun, ya sıcağın, ya kuru havanın veya rutubetin gâlib olmasiyledir. Yılın mevsimleri bunlara şâmildir. Meselâ; İlkbahar mevsimi sıcak ve rutubetli, Yaz mevsimi sıcak ve kurudur. Sonbahar mevsimi soğuk ve kuru, Kış mevsimi ise soğuk ve rutubetlidir. Şayet yıl geçip de hastalık geçmezse, hastalığın yaradılışdan olduğu ve geçmeyeceği anlaşılır.
Kocanın ve karının hastalıkları seneye dâhil değildir. Ranıazan-ı şerif ve h^yz günleri bunun aksinedir. Çünkü onlar seneye dâhildir.
Eğer kadının ferci doğuştan kapalı değil ise ertelenir. Kapalı ise, ertelemek fayda vermez. [30] Nitekim kocanın organı kesik (mecbûb) olmasında fayda vermediği gibi. *
Eğer koca erteleme müddetinde cima ederse evlilik devam eder. Eğer cima edemezse ve kadın da ayrılmak isterse, kâdînîn ikisi arasını ayırması ile bâîn olur, ve kâdînin ayırması bâîn talâk olur. Çünkü mak-sad ki zulmü kadından gidermektir ric'î talâk ile hâsıl olmaz. Zira ayrılmak. kadının hakkıdır. Eğer koca halvet (başbaşa kalmak) etti ise, ayrılan kadına mehrin hepsini vermesi gerekir. Çünkü ınnîn'hı halveti şahindir. İhtiyat için kadına iddet beklemek de vâcib olur. Eğer karı - koca anlaşmazlığa düşüp kadın cima olmadığını iddia eder, koca inkâr ederse, kadın dul olsun veya bakire olsun, kadınlar ona bakıp araştırdıkta, duldur derler ise, kocaya yemîn ettirilir. Zira, dulluk kadınların sözleri ile sabit olur. Kocanın cimâı dulluğun sabit olması zaruretinden değildir. Çünkü başka bir şey ile bekâretin zail olması ihtimâli vardır. Şu halde kocaya yemîn ettirilir. Bekâret bunun aksinedir. Çünkü bekâretin sabit olması bizzarûre cimâı nefyeder. İmdi kadınların sözleri ile kadın muhayyer olur. Yâni, kadınlar, bakiredir, dediklerinde kadın fi'l-hâl, kalmak ile ayrılmak arasında muhayyer olur. Eğer koca yemîn ederse kadının ayrılma hakkı düşer ve o kocanın karısı olur. Nitekim İcadın nikâh kıyılırken yâhûd nikâhtan sonra kocasını seçtiği zaman hakkı düştüğü gibi. Çünkü kadın kocasını seçince ayrılma isteğinde hakkı bâtıl olur. Zira, iki şeyin arasında muhayyer olan kimse için ancak iki şeyin biri olur. Eğer koca yenıhulen çekinirse, veya kadınlar, kadın bakiredir, derlerse koca bir yıl ertelenir. Eğer bir yıl ertelendikten sonra kan-koca ihtilâfa düşerler de, kadın cima olmadığım iddia edip, kocası bunu inkâr ederse, hüküm yukarıda zikredilen gibidir. Yâni, eğer koca kadını tasdik ederse, kadın muhayyer olur. Eğer inkâr ederse kadınlar o kadına bakarlar, bakiredir, derlerse kadın muhayyer olur. Duldur derlerse, söz yemîn ile kocanındır. Eğer yemîn ederse kadın onun zevcesidir. Lâkin kadın burada muhayyer bırakılır. Çünkü zevç orada te'cîl edilmişti Zira orada ertelemekten mak-sad, kadının tahyîri için unnet (yâni cinsî münâsebetten acizlik) hakkında bilgi hâsıl olması idi. Halbuki burada unnet hakkında bilgi hâsıî olmuştur. Binâenaleyh, kadın muhayyer kılınır. Bundan sonra şayet kadın meclisinden kalksa veya bir şey seçmezden önce kâdînin yardımcıları onu kaldırsa, kadının muhayyerliği bâtıl olur. Çünkü bu kocanın muhayyerlik vermesi mesabesindedir. Meclisin ötesine bağlı olmaz. Belki ayağa kalkmakla bâtıf olur. Eğer kadın ayrılmak isterse, kâdî kocaya «Bâîn talâk ile boşa» diye emir verir. Eğer koca boşamak-dan kaçınırsa kâdî aralarını ayırır. Bâzıları demiştir ki: İlcisi arasında ayrılık bizzat kadının ihtiyarı ile vâkî olur. Âzâd olma muhayyerliği gibi kâdînin hükmüne hacet olmaz. Eğer araları ayırılsa ve koca kadın ile ikinci defa evlense, kocanın hâline razı olduğu için, artık o kadına muhayyerlik yoktur. Eğer koca bir başka kadın ile evlense, birinci kadın kocanın hâlini bilse el-AsPda zikredildiğine göre: Kocanın cinsî münâsebetten acizliğini bildiğinden dolayı kadına muhayyerlik yoktur. Hassâf (Rh.A.) «Kadm için muhayyerlik vardır.» demiştir. Çünkü, o kadınla cinsî münâsebette bulunmakdan acz, ondan başka kadın ile cinsî münâsebetten acze delâlet etmez. Fetva birinci kavle göredir.
Karı - kocadan biri diğerinin aybı ile muhayyer olmaz. Beş ayıbda İmâm Şafiî (Rh.A.) bundan ayn görüştedir. Bunlar delilik, cüzzâm, baras (alaca illeti) ve karndir. Karn; zekerin ferce girmesine mâni olur. Bu şey, ya kalın gudde veya kabarmış ettir, ya da kemiktir. Beşincisi de ratkdır. Ratk, fercin bitişikliğidir. İmâm Muhammed' (Rh.A.) e göre, eğer kocada delilik, cüzzâm veya baras olursa, kadın muhayyerdir. Eğer sözü geçen hastalıklar kadında olursa, koca muhayyer olmaz. Çünkü kocanın kendisinden zararı savması boşamakla mümkün olur. Bir cariyenin kocasının ınnîn olduğu meydana çıksa, muhayyerlik cariyenin efendisi içindir. Çünkü hak onundur. Nitekim azlde (meniyi dışarı çıkarmak) olduğu gibi. [31]
Inntn, mutlaka cimâa gücü yetmeyen kimsedir. Veya dulla cinsî münâsebette bulunup bekârla bulunamayan kimsedir. Veya muayyen bir kadınla cinsi münâsebette bulunamayandır.
Innîn, anne fiilinden alınmıştır. «Unne» de habs olundu, demektir. «Unne» deve ağılma derler. [28]
Kadın, kocasını mecbûb [29] bulsa mecbûb; erkeklik organı ve husyeler kesilmiş olan kimsedir eğer kadın ayrılmayı isterse, kâdl aralarını hemen ayınr. Çünkü ayrılma kadının hakkıdır. Te'cîlde, yâni mühlet vermekde fayda yoktur. Fakat ıunin bunun aksidir. Yakında açıklaması gelecektir.
Bu şunu gösterir ki: mecbûb, kadınla cima ettikten sonra mecbûb olsa, kadın için muhayyerlik olmaz. Nitekim cimâdan sonra mnîn olsa muhayyer olmadığı gibi. Bu hususta; kocanın hasta veya küçük olması arasında fark yoktur. Innîn bunun aksinedir ki, küçük çocuğun bulûğuna ve hastanın sıhhatine kadar kadın bekler. Çünkü, geçip gitme ihtimâli vardır. Nitekim, kadın küçük oldukda kocanın beklediği gibi. Şöyle ki: Koca mecbûb veya ınnîn olsun, küçük kadının o hâle razı oi-ması ihtimâli olduğu için kadının bulûğuna kadar bekler. Ya da kadın kocasını ınnîn veya yalnız husyeleri kesilmiş bulsa, yâni kocasını ınnîn veya hadım buldukdan sonra, koca karışma cima edemediğini ikrar etse, koca ertelenir. Yâni, kâdî onu te'cîl eder. Kadın gerek bakire olsun, gerekse dul olsun sahîh kavle göre, bir Kamerî yıl ertelenir, yâni mühlet verilir.
Bir kamerî yıl oniki aydır. Oniki ayın müddeti; 354 gün ve bir günün üçtebiri ve bir günün ondabirinin üç t eb iri kadardır. İmâm Hasan* (Rh.A.) in İmâm A'z»m' (Rh.A.) dan rivayetinde, koca bir Şemsî yıl ertelenir. Onun müddeti (Şemsî yıl) güneşin o gün burçtan ayrıldığı noktadan yine o noktaya ulaşıncaya kadar olan zamandır. Bu zaman 365 gün ve günün dörttebiridir. Çünkü hastalık bu kadar zamanda ekseriyetle yok olur. Zira hastalık, ya soğuğun, ya sıcağın, ya kuru havanın veya rutubetin gâlib olmasiyledir. Yılın mevsimleri bunlara şâmildir. Meselâ; İlkbahar mevsimi sıcak ve rutubetli, Yaz mevsimi sıcak ve kurudur. Sonbahar mevsimi soğuk ve kuru, Kış mevsimi ise soğuk ve rutubetlidir. Şayet yıl geçip de hastalık geçmezse, hastalığın yaradılışdan olduğu ve geçmeyeceği anlaşılır.
Kocanın ve karının hastalıkları seneye dâhil değildir. Ranıazan-ı şerif ve h^yz günleri bunun aksinedir. Çünkü onlar seneye dâhildir.
Eğer kadının ferci doğuştan kapalı değil ise ertelenir. Kapalı ise, ertelemek fayda vermez. [30] Nitekim kocanın organı kesik (mecbûb) olmasında fayda vermediği gibi. *
Eğer koca erteleme müddetinde cima ederse evlilik devam eder. Eğer cima edemezse ve kadın da ayrılmak isterse, kâdînîn ikisi arasını ayırması ile bâîn olur, ve kâdînin ayırması bâîn talâk olur. Çünkü mak-sad ki zulmü kadından gidermektir ric'î talâk ile hâsıl olmaz. Zira ayrılmak. kadının hakkıdır. Eğer koca halvet (başbaşa kalmak) etti ise, ayrılan kadına mehrin hepsini vermesi gerekir. Çünkü ınnîn'hı halveti şahindir. İhtiyat için kadına iddet beklemek de vâcib olur. Eğer karı - koca anlaşmazlığa düşüp kadın cima olmadığını iddia eder, koca inkâr ederse, kadın dul olsun veya bakire olsun, kadınlar ona bakıp araştırdıkta, duldur derler ise, kocaya yemîn ettirilir. Zira, dulluk kadınların sözleri ile sabit olur. Kocanın cimâı dulluğun sabit olması zaruretinden değildir. Çünkü başka bir şey ile bekâretin zail olması ihtimâli vardır. Şu halde kocaya yemîn ettirilir. Bekâret bunun aksinedir. Çünkü bekâretin sabit olması bizzarûre cimâı nefyeder. İmdi kadınların sözleri ile kadın muhayyer olur. Yâni, kadınlar, bakiredir, dediklerinde kadın fi'l-hâl, kalmak ile ayrılmak arasında muhayyer olur. Eğer koca yemîn ederse kadının ayrılma hakkı düşer ve o kocanın karısı olur. Nitekim İcadın nikâh kıyılırken yâhûd nikâhtan sonra kocasını seçtiği zaman hakkı düştüğü gibi. Çünkü kadın kocasını seçince ayrılma isteğinde hakkı bâtıl olur. Zira, iki şeyin arasında muhayyer olan kimse için ancak iki şeyin biri olur. Eğer koca yenıhulen çekinirse, veya kadınlar, kadın bakiredir, derlerse koca bir yıl ertelenir. Eğer bir yıl ertelendikten sonra kan-koca ihtilâfa düşerler de, kadın cima olmadığım iddia edip, kocası bunu inkâr ederse, hüküm yukarıda zikredilen gibidir. Yâni, eğer koca kadını tasdik ederse, kadın muhayyer olur. Eğer inkâr ederse kadınlar o kadına bakarlar, bakiredir, derlerse kadın muhayyer olur. Duldur derlerse, söz yemîn ile kocanındır. Eğer yemîn ederse kadın onun zevcesidir. Lâkin kadın burada muhayyer bırakılır. Çünkü zevç orada te'cîl edilmişti Zira orada ertelemekten mak-sad, kadının tahyîri için unnet (yâni cinsî münâsebetten acizlik) hakkında bilgi hâsıl olması idi. Halbuki burada unnet hakkında bilgi hâsıî olmuştur. Binâenaleyh, kadın muhayyer kılınır. Bundan sonra şayet kadın meclisinden kalksa veya bir şey seçmezden önce kâdînin yardımcıları onu kaldırsa, kadının muhayyerliği bâtıl olur. Çünkü bu kocanın muhayyerlik vermesi mesabesindedir. Meclisin ötesine bağlı olmaz. Belki ayağa kalkmakla bâtıf olur. Eğer kadın ayrılmak isterse, kâdî kocaya «Bâîn talâk ile boşa» diye emir verir. Eğer koca boşamak-dan kaçınırsa kâdî aralarını ayırır. Bâzıları demiştir ki: İlcisi arasında ayrılık bizzat kadının ihtiyarı ile vâkî olur. Âzâd olma muhayyerliği gibi kâdînin hükmüne hacet olmaz. Eğer araları ayırılsa ve koca kadın ile ikinci defa evlense, kocanın hâline razı olduğu için, artık o kadına muhayyerlik yoktur. Eğer koca bir başka kadın ile evlense, birinci kadın kocanın hâlini bilse el-AsPda zikredildiğine göre: Kocanın cinsî münâsebetten acizliğini bildiğinden dolayı kadına muhayyerlik yoktur. Hassâf (Rh.A.) «Kadm için muhayyerlik vardır.» demiştir. Çünkü, o kadınla cinsî münâsebette bulunmakdan acz, ondan başka kadın ile cinsî münâsebetten acze delâlet etmez. Fetva birinci kavle göredir.
Karı - kocadan biri diğerinin aybı ile muhayyer olmaz. Beş ayıbda İmâm Şafiî (Rh.A.) bundan ayn görüştedir. Bunlar delilik, cüzzâm, baras (alaca illeti) ve karndir. Karn; zekerin ferce girmesine mâni olur. Bu şey, ya kalın gudde veya kabarmış ettir, ya da kemiktir. Beşincisi de ratkdır. Ratk, fercin bitişikliğidir. İmâm Muhammed' (Rh.A.) e göre, eğer kocada delilik, cüzzâm veya baras olursa, kadın muhayyerdir. Eğer sözü geçen hastalıklar kadında olursa, koca muhayyer olmaz. Çünkü kocanın kendisinden zararı savması boşamakla mümkün olur. Bir cariyenin kocasının ınnîn olduğu meydana çıksa, muhayyerlik cariyenin efendisi içindir. Çünkü hak onundur. Nitekim azlde (meniyi dışarı çıkarmak) olduğu gibi. [31]
Konular
- Boşamanın Yapılması Babı
- Talâkın Kinayeleri Faslı
- Tefviz Babı
- (Boşamayı Kadına Devretmek)
- Ta'lîk Babı
- Fârr'ın Talâkı Babı
- (Mirastan Kaçıranın Boşaması)
- Ricat Babı
- İlâ Babı
- (Karısına Yaklaşmamak Yemini)
- Hul' Babı
- Zıhâr Babı
- Liân Babı
- (Karı - Koca Lânetleşmesî)
- Cimâa Kadir Olmayan (Innîn) Ve Benzeri Kimseler Babı
- İddet Babı
- İddetin Hükümlerinden Bazıları Şunlardır:
- Yas Tutma (İhdâd) Hakkında Bir Fasıl
- Nesebin Sübûtu Bâbı
- Hıdâne Babı
- (Çocuk Bakımı)
- Nafaka Babı
- Âzâd Bölümü
- (Kölelikten Kurtulma)
- Kölenin Bir Kısmının Âzâdı Babı
- Âzâda Yemîn Etmek Babı
- Ücrete Karşılık Âzâd Babı
- Tedbir Babı (Kölenin Azadını Ölüme Bağlama)