Yanlış Hesabın Beklenen Sonu
Padişahın çok tuttuğu Yusuf Paşa ve Cinci hoca'nın nüfuzunu kırmayı başaramayacağını anlayan sadrazam Kara Mustafa Paşayı sakim bir yola sapmış görüyoruz. Bu yol; kontro! altında tutabileceğini hesapladığı bir yeniçeri kıyamı ve tertib edeceği yazıyı yeniçerinin eline tutuşturup, Yusuf Paşa ile Cinci hoca'nm izalelerini istemek olacaktı. Bu düşüncesini has ahbablarından Kul Kethüdası Hüseyin ağa'ya açtı. Hüseyin Ağa'nın bu işe aklı yattı. Belkide sadrazamdan ileride alması muhtemel makam ve mevkii düşünmüş olabilir. Ancak bu iyi olmayan fikre iştirak, düşüncenin sahibi kadar suçlu sayılmaya varmaz mı? Hüseyin Ağa, tasavvur ettikleri kıyamı bazı yeniçeri zabitleri ile görüştü. Bunlardan bir evet çıkmadığı gibi, hayır sözüde sâdır olmadı. Ancak ocak'ın emektarı Koca Musluhİddin Ağa: "Aman sakının. Merhum padişah (4. Murad) in bu fitneyi söndürmek için binlerce insan Öldürdüğünü ve ancak başarılı olabildiğini
söyleyebilirim. Bu bakımdan bastırılmış bu fitneyi yeniden uyandırmayınız." Dedi, ama böyle yerinde oturmayip, doğruca sadrazamın huzuruna gidip, tasavvuru ve neticesini izah ettiğinde, sadnazamdan aldığı cevap koca ihtiyarı şaşırttı. Çünkü Kara Mustafa Paşa böyle bir şey yok demekteydi. Fakat kendisinin söylediklerini de pek ciddiye almadığını görünce, istermisin iş senin başına kalsın ihtiyar! Kimbilir nasıl yanarsın? Düşüncesine saplandığından sadnazamın yanından çıkar çıkmaz padişahın huzuruna yollandı. Durum böyle böyle deyip herşeyi anlattı. Padişah: Peki ihtiyar; şimdi ben bu sadrıazamı öldürürsem, kul taifesi (yeniçeri) isyan -eder mi? Diye sordu. Muslihiddin Ağa: Hayır. Memnun bile olurlar. Cevabını deyiverdi. Bu arada padişahın huzuruna, Muslihid-din Ağa'nın çıktığının haberini alan sadrıazam saraya koştu.
Elinde bir mushafla padişahın huzuruna dalmış yeminlerle sadakat ve suçsuzluğunu ispata çalışıyordu. Padişah; bir işaretiyle Bostancıbaşi'ya "al şunu" dediği görüldü. Ancak; Bostancıbaşı, Sultan İbrahim'in al şunu emrinden maksadın mührü al mânası taşıdığını zannederek vezlriazâm'dan mührü aldı. Belki hakikat belki bir minnetin gereği sadrıazama Bostancıbaşı kolaylık sağlama yoluna gitmiş olabilir. Ancak şöyle veya böyle bu fırsattan istifade eden Kemankeş Kara Mustafa Paşada bir ata atladığı gibi, şimdiki İstanbul Valilik binasına bitişik Maili Mescid yakınlarında bulunan bir samanlığa saklandı. Havanın kararmasını beklediği samanlıktan çıktığında, her yerde aranmakta olduğundan hemen göze çarptı ve yakalandı. Hakkında verilmiş ferman Cellât Kara Ali tarafından kemend ile boğularak icra olundu. Padişah'a cesedi gösterildikten sonra Çarşıkapı'da kendi yaptırmış olduğu türbeye defnolundu. Tarih bu sırada h. 1053/m. 1643 senesini gösteriyordu.
Konular
- Revan Seferi Ve Memleketin Tanzimi
- Bağdad Seferi Öncesi
- Hekimbaşının Ölümü
- Tayyar Mehmet Paşa'nın Sadareti
- Bagdad Önünde
- Bağdad'dan Dönüş
- Sultan 4. Mürad'ın Vefatı
- Sultan 4. Murad'ın Hanımları Ve Çocukları
- 4. Murad'ın Sadrıazam Ve Şeyhülislâmları
- SULTAN İBRAHİM HAN
- Sultan İbrahim Tahta Oturuyor
- Sadrazam Silahdar Çeşmesi
- Osmanlı Tahtına Vâris
- Turhan Sultan Şanslı İnsan
- Sadrıazamın İdamı
- Yanlış Hesabın Beklenen Sonu
- Sültanzâde Semin Mehmed Paşanın Sadareti
- Daye'nin Çocuğu
- Talihsiz Seyahat
- Şer'den Hayr'a
- Hanya Feth Ölünüyor
- İstanbul'da Yangın Ve Tufan
- Yusuf Paşa'nın Katli
- Girîd Ahvali
- Cinci Hoca Gözden Düşüyor
- Sadrazam Salih Paşa'nîn Katli
- Hezarpare Ahmed Paşa Sadareti
- Şiddetli ve Manidar Bir İtiraz
- Ahmak Sadrıazam
- Saray'ın Vaziyeti