Buze Suyu Bozgunu


1204/1789'da Büze Suyu yakınlarında iyi bir kumandanın idaresinde olmayan ordumuz, Rus ve Avusturya orduları kar­şısında fecii bir mağlubiyete mâruz kaldı. Bunun sonucunda elimizden Bender, Akkirman ve Kili kaleleri Rusların sahipli­ğine geçti. Belgrad kalesi de Avusturyalıların eline geçti. Al-lah'dan İsmaiyl seraskeri meşhur Gazi Hasan Paşa bölgesin­de dolaşmaya başhyan büyük bir moskof ordusunu öyle ta­rumar ederek mağlup ettiki, adetâ Osmanlının intikamını al­mayı becermiş sayıldı. Zâten bu başarısı Gâzî Hasan Pa-şa'nın makam-i sadaret ve mührü hümâyuna mâlik olması­nı sağlamıştır. Ancak çok çalışkan ve cesur bir kimse olan Gazi Hasan Paşayı öne çıkaran hususlar arasında teftişçiliği gelirdi. Ancak onun teftişleri âla'yı vâlâ ile değil, tebdili kıya­fet ve pek ani olurdu. Böyle yaptığı her tarafta duyulmuş ol­duğundan vazifeye dikkat, er'inden en üst kumandanına ka­dar herkesin riayet ettiği husus olmuştu. İşte bu teftişlerin bi­risinde hava şartlarına uygun kıyafet giymemiş olması ada­makıllı üşütmesine sebebiyet verdi. Yattığında bu üşütme onun ölüm hastalığı olmuştu. Nâşını; kendi yaptırmış olduğu Şumnu'daki Bektaşi dergâhına defnettiler. Karışık ve üzücü bir devirde sadarete tâlibli çıkmıyor, teklife ise adetâ herkes kapalı kalmaktaydı. 3. Selim; devrin şeyhülislâmı ile yaptığı istişareden sonra bir kaç adayın ismini kâğıdlara yazdılar. Oradan Hirka-i Saadet dâiresine giden padişahı, aldığı fetva­ya uygun olarak olacak kura usulüyle sadrazamı belirleme ameliyesinde görüyoruz. Kur'a sonunda Şerif Hasan paşanın çıktığını görüyor ve sadarete tâyin ediyor. Çalışmamızda me­haz olarak müracaat ettiğimiz "Devlet-i Osmaniye Târihi" yazarı Ali Şeydi bey, padişahın bu tarz seçimini içine sindire-miyerek <Fesübhânallah!> nidasıyla karşılıyor. Halbuki başka ne çare bulunabilirki? Talibi olmayan, teklif edildiğinde is-tinkâf edilen bir vazifeyi başka türlü nasıl birinin üzerine tah­mil edebilirsiniz? Maneviyata bağlı insanların, dinin muhafa­zasını üstüne almış şeyhülislâmın verdiği fetva dâhilinde, yu­karıda bahsettiğimiz kur'aya baş vurmanın şaşılacak bir ta­rafı olmadığını kendisinden yâni Ali Şeydi beyden doksanbir sene sonra söylemekde bir beis görmüyorum.
Târih; 1205/1790 yılını gösterirken Şerif Hasan paşanın ademi muvaffakiyeti İsmaiyl kalesininde Rusların eline geç­mesine şâhid kıldı milletimizi. Mezkûr yer Rusların eline geç-diğinde buranın müslümanları öyle bir jenosite ve vahşete maruz kılındıki, yukarıda bahsettiğimiz Ali Şeydi bey mer­hum; şunları söylüyor: "..Rusların İsmaiylin zabtını müte­akip ahaliye-i mahallii islâmiyye hakkında, reva gördükleri enva-ı mezâlimi ve i'tisafı <mekâtib-i idâdiye-yâni üseye> mahsus olan şu eserde tadâd ve tafsil etmek istemeyiz." Görüldüğü gibi yapılan muamele sadece bir canilik, kan içi­cilik değil, lise talebesi seviyesinin çirkinliklerden korunma­sını gerektiren bir ahlâksızlığı anlatmaya edeblerinin mâni ol­duğuna dikkat etmek gerekir.


Eser: Büyük Osmanlı Tarihi

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Büyük Osmanlı Tarihi

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..