1) Müddeî'nin de (- da'vacı - da'va edenin de), müddeâ aleyh'in de(= da'valınında = da'va olunanın da) akıllı olması.

Mecnûnun (= deli'nin) ve sabfnin (= aklı ermeyen çocuğun) da'vası sahih değildir.

Hatta, böyle olanların da'valanna cevap vermek de gerekmez. Bunların, beyyinelerine de kulak verilmez, (dinlenmez.)
2) Hasımın (= Da'va edüen kimsenin) huzurda bulunması. Hasım huzurda bulunmadıkça, müdde'înin da'vası da beyyinesi de dinlenilmez.

Ancak, yazılı olarak hakime müracaat ederek, davasını yazarsa; hakim, onu kabul eder ve müddea aleyh'in (- da'vahnın) tarafında bulunan hakime yazar ve hükmün verilebilmesi için, da'valınm ve şahit­lerinin dinlenmesini ister. Bedâi"de de böyledir.
3)  Da'vanm  sıhhatinin  şartlarından  birisi  def,  müddea  bih'in ma'lum (- iddia olunan şeyin belirli) olması ve borçluya taalluk etme­lidir. Hatta iddia olunan şey belirsiz olur, veya borçlu ile ilgili olmaz ise misal: İşlerden bir iş hakkında birisi ben da'valinin vekiliyim dese; da'vacı da inkar eylese; da'va dinlenmez. Nihâye'de de böyledir.
4) Da'vanın sıhhatinin şartlarından birisi de, da'vanın, hüküm verilen da'va meclisinde (= mahkemede) olmasıdır.

Mahkemenin haricinde verilen hüküm sahih olmaz. Taki, davalıya karşı haksızlık olmasın. Kâfî'de de böyledir.
5) Da'vanm sıhhatinin şartlarından birisi de, da'vacının özrü yoksa, davasını, bizzat diliyle anlatmasidır.

Ancak da'vah razı olursa, onun adına başkası da konuşabilir. Bu, imâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre böyledir.

İmâmeyn'e göre, kendisinin bizzat da'vasını anlatmak mecburiyeti yoktur.

Hatta da'vacı bir vekil tayin, ederse., o da'vayı anlatır. Da'valınm özrü olmasa bile, böyledir.

İmânı Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre, da'vali razı olmazsa dava sahih olmaz, cevap da verilmez ve-da'va da dinlenmez.

İmâmeyn'e göre, dava sahih olur; devam edilir ve dinlenilir. Bedâi"de de böyledir.

Şayet da'vacı, da'vasını yürütmekten, aciz ise, davasını bir kağıda yazarak iddia ederse, davası dinlenir.

Eğer da'valınm dili, hakimin dilinden başka ise; bir mütercim tutar. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
6)  Da'vanın  sıhhatinin şartlarından birisi de,  da'vada tenakuz olmamasıdır.

Ancak, neseb ve hürriyette olursa, bu müstesnadır. Bu, da'vada tenakuzun sebkat etmemesidir.

Mesela: Bir adam, önce "kendi mülkü olduğunu" iddia eyliyor; sonra da ona sattığını; ve bunun sonra değil, daha önceden olduğunu söylüyor. (Bu bir tenakuzdur.) Bahru'r-Râik'ta da böyledir.
7)  Da'vanın sıhhatinin şartlarından birisi de» da'vacının da'vasınıns iı hû i ihtimali olmasıdır.
Hatta, bir adam, Hakkında, da'vacı: "Bu, benim oğlumdur; bunun benzeri doğrulmadı.' dese da'vası dinlenilmez. Bedâi"-de de böyledir. [2]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..