Meshi Bozan Şeyler :

Abdesti bozan her şey meshi de bozar.

Ayrıca, mestlerin ikisinin veya birisinin ayaktan çıkmış olması da meshi bozar.

Mesh müddetinin sona ermesi de, meshi bozan şeylerdendir. Bu hüküm, su bulunduğu zaman geçerlidir. Fakat, su bulunmazsa, bu durumda mesh bozulmaz. Bilakis, onunla namaz kılmak caiz olur. Hatta, bir kimse, namaz kılmakta iken, mesh müddeti bitmiş fakat su bulamamış olsa; o kimse, namazına devam eder. Esahh olan da budur. Fakat, bazı alimler: «Bu durumda, o kimsenin na­mazı bozulur.» demişlerdir. Bu da eşhebdir. Tebyin'de de böyledir.

Bir kimse, abdestli iken mestini çıkardığı zaman, yeniden abdest alması gerekmez. Bu kimsenin, sadece ayaklarını yıkaması kâfî'dir. Abdestli olduğu halde, mesh müddeti biten kimse de böyle yapar. Hidâye'de de böyledir.

Mestlerini çıkardığı zaman, ayaklarının soğuktan donaca­ğından korkan bir kimse için, her ne kadar mesh müddeti uzamış (geçmiş) olsa da, meshetmek caiz olur. Bu durum, sargı üzerine meshetmek gibidir. Bahrü'r - Râık'ta da böyledir.

Sahih olan kavle göre, ayağın, mestin koncuna çıkması, mestin —tamamen— çıkması demektir. Hidâye'de de böyledir,

Mest, geniş olsa da, ayağı, mestin içinde kaldırınca, ökçe yerinden çıksa; fakat, ayağı basınca ökçe yerine dönse, bu durumda, o mestin üzerine meshetmek caizdir.

Topal olan bir adam, ayaklarının dışına basarak yürüyor ve gerçekten ökçesi, ayakkabının içindeki yerinden aynlıyorsa, bu kimsenin ayağı, mestinin koncuna çıkmadıkça, mesh etmesi mu­bahtır. Fetâvâyi Kâdihan'da da böyledir.

Mestlerinin üzerine astarlı mest giyen kişi, bu giymiş ol­duğu şeyi çıkarınca, diğer mesti üzerine- tekrar mesh etmez:

Mestlerinin üzerine kıllı bir şey giyip de,  o şeyin i kıllarını traş eden kişi ne mestlerinin üzeri soyulan — yani derisi kavlayan   kişi de, mestlerinin üzerine meshi, yenilemez. Serahsî'nin Muhıyt-'in de de böyledir.

Bir kimse, çizmelerinin, üzerine meshettikten sonra, onları çıkartmış olursa, altta bulunan mestlerinin üzerini, yeniden mes-heder. Muhıyt'te de böyledir.

Bir kimse, şayet çizmelerinden birini çıkartmış olsa.   onun altından  açığa çıkan mestin üzerine, mesheder. Ve, diğer çizmeye de, meshi yeniler. Zahirü'r - rivâye'de böyledir. Fetâvâyi Kâdihân'da da  böyledir.

Mestlerini, kâmil bir tehâretle (yani, ayaklarını da yıkaya­rak abdest almış olarak) giymiş olan bir kimsenin ayağının birine sonradan su girmiş ve giren bu su da topuğuna kadar çıkmış olsa, hatta, — bu sebebten — ayağının tamamı yıkanmış bulunsa, bu kimsenin, diğer ayağım da yıkaması gerekmez. (Bu görüş zayıftır. Sahih olan: Bu kimsenin meshi bozulduğu için,-diğer ayağını da yıkamasıdır.)

Ayağının ekseri ıslanmış olan kişi için de, durum aynıdır. Esahh olan da budur. Zahiri y ye'de de böyledir.

Bir adamı abdest alıp, sargısını bağlayarak^İju, sargı üze­rine meshetse veya ayaklarını yıkayıp mestlerini giys'e; sonra da, abdesti bozulsa, bu durumda, abdest alarak sargının ve mestlerinin üzerine, mesheder.
Eğer, abdest bozulmadan yara iyi olursa, yaranın yerini yıkar ve mestlerine mesheder. Şayet, o abdest bozulduktan sonra yara iyileşmiş olursa; yeniden abdest alırken, mestlerini de c^car-ması gerekir. Sirâcül - Vehhâc'da da böyledir. [106]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..