5- Talâkta İkullanilan Kinaye [22]  Lafızlar

Aslında, kinaye İle talâk vâki olmaz. Ancak, kişinin, 'bu söz­deki niyyeti veya bu sözün, o andaki duruma delâlet etmesi sebebiy­le talâk vâki olur. Cevheretü'n - Neyyire'de de böyledir.

Talâkda kullanılan, kinaye lafızlar, üç kısımdır :
1- Sadece, talâka sâli'h olup, redde ve şetme ihtimâli bulun­mayan lafızlar.

«Emrin elindedir», «Nefsini ihtiyar et.», «İddetini say.» gibi la­fızlar...
2- Talâka ihtimâli olduğu gibi; kadının, talâkı talep etmesi kar­sısında, bu talebi reddetmek ihtimali de bulunan lafızlar.

«Çık, git.», «Kavmine kavuş.», «Başını ört.», «Örtün.», «Baş ör­tünü, üstüne al.» gibi lafızlar...
3- Hem talâka, hem de şetm £= sövüp, sayma) ve tekdire (= azarlamaya] ihtim-ali bulunan, lafızlar.

«Hâlisin.», «Bensin.», -Ayrılmışsın.», «Kopmuşsun.» «Bâinsin.» ve «Haramsın.» gibi lafızlar...

Kinaye lafızları, şu üç durumda kullanılabilir:
1- Rıza hâlinde,
2- Gazap hâlinde ve
3- Talâk müzâkeresi yapıldığı sırada.

Bir kimse; karısının veya —onun adına— başkasının, talâk ta­lep etmesi hâlinde : «Bu, onun talâkıdır.» demesi, rızâ halinde söylen­miş olan, bir kinaye lafızdır.

Rızıa hâlinde, niyyetsiz olarak söylenen, bu gibi sözlerle, talâk vâki olmaz.

Niyyet hususunda, kocanın sözüne inanılır. Gerekirse, bu husus­ta, kocaya yemin ettirilir.

Gazap (=öfke) hâlinde ise, ikinci ve üçüncü kısımda bildir­diğimiz kinaye lafızları ile talâk; ancak, niyyetie vâki olur. Bu sebep­le, ;bu lafızları, hangi niyyetie söylediğini beyan eden kocanın, bu be­yanı doğru kabul edilir.

Ancak, talâk; talâka salih olan, başka bir manâya gelme ihtimâli olmalcla beraber, talâkı red manâsı taşımayan, birinci kısımdaki kina­ye lafızları ite, niyyete muhtaç değildir. Bu sebeple, bu lafızları kulla­nan koca : «Nlyyetim, başka İdi.» dese bile; bu sözü doğru olarak, ka­bul edilmez.

Meselâ : Kocanın- karısına : «İddetini say.», «Nefsini ihtiyar ey­le.» veya «Emrin elinde.» demesi gibi... Kâfî'de de böyledir.

İmâm Ebû Yûsuf (R.A.), şu lafızları da, bu kelimelerle birlik­te mütâlâa etmiştir: «Hâilsin.», «Berisin.», «Ayrılmışsın.», «Bâinsin.» ve «Haramsın.»

Şu dört lafzı ise, imâm Serahsı, Mebsût'ta; Kâdîhân, Câmlü's Sağîr'de ve diğer bazı âlimler de, eserlerinde zikretmişlerdir: «Senin üzerine, benim için bir yoi yoktur.», «Ben, sana mâlik değilim.», «Yo­lunu, açık bıraktım.» ve «Seni ayırdım.»

«Seni, mülkümden çıkardım.» lafzı hakkında, bir rivayet yoktur. Âlimler: «Bu lafız da, «Yolunu, açık bıraktım.» demek menziîin.dedir.» dsmişlerdir.

İmâm Ebû Yûsuf (R.A.), bu beş lafza, altı lafız daha ilâve etmiş­tir. Bunlardan dördü, önceki- lafızlardır. Diğer ikisi ise : «Seni, boş bı­raktım.» ve "Ehline karış.» lâfızlarıdır. Gâyetü's - Sürûcî'de de böyle­dir.

Talâk müzâkeresi yapıldığı esnada, birinci ve üçüncü kısım­da zikrettiğimiz, kinaye lafızlarla, talâkın vuku bulması, niyyete muh­taç değildir.

Ancak, ikinci kısımda zikrettiğimiz, kinaye lafızları ile, talâkın vuku bulması niyyete muhtaçtır.
Bir kocanın, karısına : «İpin omuzundadır. [= istediğin yere git.)» demesi; niyyet olmaksızın, talâk olmaz. Fetâvâyi Kâdîhân'da da' böyledir.

Bezzâziye'de zikredildiğine göre : «Ayrıl, git.» ve «Yer de­ğiş.» lafızları, «Ehline katı!,» sözü gibidir.

Bir koca, karısına : »Arkadaşına katıl.» der ve talâka niyyet eder­se; talâk vâki olur. Behru'r - Râ:k'ta da böyledir.

«İddeîini say.», «Rahmini temizle.», «Sen, birsin.», denildiği zaman; bir, talâk-i ric'î vâki olur. Bu sözleri söyleyen kimse, iki veya üç talâka niyyet etmiş olsa bile, yine, bir ric'î talâk vâki olur.
Bu lafızların dışındaki talâk, iki talâka niyyet edilmiş olsa bile,1 talâk-ı ;bâin olur. Ancak, üç talâka niyyet edilirse; bu niyyet sahih olur.

«Nefsini ihtiyar et.» derken, üç talâka niyyet etmek, sahih olmaz. Tebyîn'de de böyledir.

Bir koca, karısına, «Kocalar işte.» dese, bir talâk-ı bâin vâki olur. Fakat, bunun için, talâka niyyet etmiş olmak gerekir. Bu kimse, iki veya üç talâka niyyet etmişse; İki veya üç, bâin talâk vâki olur. Vikaye Şerhi'nde de böyledir.

Bu durumda, câriye hakkında, iki talâka niyyet etmek de, sahihtir. Nehru'l - Fâık'ta da böyledir.
Bir kimse, hür elan nikâhlısını, bir talâk boşadıktan sonra; iki talâk'a niyyeî ederek, ona : «Sen, bâinsin.» derse; bu durumda, bir 1 talâk vâki olur. Üç ta lâk s niyyet ederse; üç talâk vâki olur. Serahsî'-nın Muhsyt'inde de böyledir.

Taiâk'a niyyet eden bir kimse : «Nikâhı feshettim.» dese; talâk vâki olur.

İmâm-ı A'zii-tî Efcû Hanîfe (R.A.)'ye göre, bu durumdaki bir kim­se, üç talâk'c niyyet ederse; üç talâk vâki olur. Mirâcü'd - Dirâye'de de böyledir.

Bir kirr;se; karısına : «Benim karım değilsin.» veya «Ben, senin kocan değilim.» dese yahut, kendisine : «Senin, İcarın var mı?» diye sorulduğunda, koca : «Yoktur.» cevabını verdikten sonra : «Ben, bunları yaian söyledim.» derse; bu şahsın, bu sözü, rıza hâlinde de, öfke halinde de, kabul ve tasdik edilir. Yani, talâk vâki olmaz.

Fakat, bu kimse : «Talâka niyyet ettim.» derse, talâk vâki olur. Bu, İmâm Ebû Hanîfe (R-A.)'nin kavlidir.
Bir kimse, karısına : «Seni nikahlamadım.» der ve bunu talâk niy-yeli ile söylerse; bil -İcmâ1, talâk vâkj olmaz. Bedâi'de de böyledir.

Taiâk'a niyyet etmiş olsa bile, bir kimsenin : «Benim, karım yoktur.» demesi ile, talâk vâki olmaz.

«Benim karım olsaydı; hüccetim olurdu.» demekle de, bil - icmâ', talâk vâki olmaz. Hulâsa'da da böyledir.

Bütün âlimlerin ittifakı ile, bir kimse, karısına : «Vallahi, sen, benim karım olmadın.» veya «Vallahi, b-enim karım yoktur.» dese, — talâka niyyet etmiş olsa bile — talâk vaki olmaz.

Keza, bir koca, talâka niyyet ederek, karısın-a : «Benim, sana, hiç bir İhtiyacım yoktur.» dese; yine talâk vâki olmaz.

Bir kimse, talâka niyyet ederek, karısına : «Kurtul.» derse; bu durumda, talâk vâki olur. Sirâcü'l - Vohhâc'da da böyledir.

Bir kimse, talâka niyyet ederek, karısına : «Seni, istemiyo­rum.»; «Seni, sevmiyorum.»; «Seni, fştöhim çekmiyor.» veya «Sana, rağbetim yoktur.» dese; talâk vâki olmaz. Bu, İıraâm Ebû Hanîfe (R.A.)' nin kavlidir. Bahru'r - Râık'ta da böyledir.

Bir kimse, talâka niyyet ederek, karısına : «Sen, benim ka­rım değilsin.» veya «Ben, senin kocan değilim.» dese; İmâm-i A'zam Ebû Hanîfc (R.A.)'ye göre, bu durumda, talâk vâki olur. İmâmeyn'e göre ise, talâk vâki olmaz.

Bir koca, karısına: «Ben, senden bâlnim.» veya «Ben, sana ha­ramım.» der ve 'bunları, talâk niyyeti ile söylemiş olursa, talâk vâki olur.

Ancak, bu koca : «Ben, hâinim.» veya «Ben haramım.» der; fa­kat «senden.» kelimesini söylemezse; taiâk'a niyyet etmiş olsa bile, bu durumda, talâk vâki olmaz. Serahsî'nin Muhıyt'İnde de böyledir.

Karı - koca arasında, talâk müzâkeresi yapılırken, koca, karı­sına: «Seni bâine kildim.»; «Seni, bâine kılıyorum.»; «Senden uzak oldum.»; «Sana, benim kuvvetim yoktur.»; «Nefsini, sana bağışladım.» «Yolunu açtım."; «Sen, şaibesin.»; «Sen, hürsün.» veya «İşini, sen daha iyi bilirsin.» der; karısı ise, cevaben: «Nefsimi seçtim.» derse; talâk vâki olur.

Bu durumda, koca: «Ben, talâka niyyet etmedim.» dese bile; bu sözü, hüküm bakımından, kabul ve tasdik ediimez.

Koca, karısına : «Seninle, benim aramda, nikâh yoktur.» veya «Seninle, benim aramda, nikâh kalmadı.» der ve bunu, talâk niyyeti ile söylerse; talâk vâki olur.

Bir kadın, kocasına: «Benim, kocam değilsin.» der; koca da, ta-lâk'a niyyet ederek: «Doğru söyledin.» cevabını verirse; İmâm-i A'zam Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre, talâk vâki olur. Fetâvâyi Kâdîhan'da da böyledir.

Hasan'ın rivayetine göre; İmâm-ı A'zanı Ebû Hanîfe (R.A.) şöyle buyurmuştur:

Bîr koca, karısına : «Seni, ehline (veya babana, annene veya ko­calara), bağışladım.» der ve bunu, talâk niyyeti ile söylemiş olursa; talâk vâki olur.

Fakat, koca, karısına: «Seni, kardeşine (veya dayına, amcana veya filân yabancıya) bağışladım.» derse; talâk vâki olmaz. Sirâcü'l-Vehhâc'da da böyledir.

Kocanın, karısına ; «Seni, nefsine bağışladım.» demesi; ki­nayeler cümiesindendir. Bu durumda, koca, talâka niyyet etmişse; talâk vâki olur; böyie bir niyyeti yoksa; talâk vâki olmaz.

Bir kimse, karısına : «Seni, mübâh kıldım.» dese; bu durumda, talâka niyyet etmiş olsa biie; talâk vâki olmaz. Muhiyjt'te de böyle­dir.

Bîr kimse, karısına; rıza hâiinde veya öfke halinde; talâk niyyeti ile: «Karımdan başkası, oldun.» derse; talâk vâki olur. Hulâ-sa'da da böyledir.

Bir kimse, talâk niyyeti ile, karısına : «Seninle benim aram­da, bir şey kalmadı.» dese de, talâk vâki olmaz.

Fetvalarda : «Bir koca, talâk niyyeti ile, karısına : «Seninle be­nim aramda, bir amel kalmadı.» derse; talâk vâki olur.» denilmiştir. Itâbiyye'de de böyledir.

Kona, karısına, talâka niyyet ederek: «Ben, senin nikâhın­dan uzağım.» derse; talâk vâki olur.

Koca, talâka niyyet ederek, karısına: «Benden, uzak ol.» derse; talâk vâki olur. Feîâvâyİ Kâdîhan'da da böyledir.

«Benden, kurtuldun; halâs oldun.» sözleri de, kinaye lafizla-rındandir. Fethû'l - Kadîr'de de böyledir.

Bir kimse, talâka niyyet ederek, karısına: «Sana karşı, dört yol açılmıştır.» dese; talâk vâki olmaz.

Ancak koca : «İstediğin yolu tut.» diye ilâve eder ve «Ben, bu­nunla, talâka niyyet ettim.» derse; talâk vâki olur. «Buna, niyyet et­medim.» derse; bu sözü de, kabul ve tasdik edilir.

Koca : «... istediğin yola git.» dediğinde de, niyyetsiz taiâk vâki oîmaz. Bu söz, talâk müzâkeresi esnasında söylenmiş olsa bile, hü­küm aynıdır.

Müntekâ'da, şöyle zikredilmiştir:

Bir koca, talâka niyyet ederek, karısına : «Bin kerre git.» dese; üç talâk vâki olur.

Mecnûu'n Nevâzil'de şöyle zikredilmiştir: .

«Bir koca, talâk niyyeti ile karısına : «Cehenneme git.» dese; ta­lâk vâki olur.» Hulâsa'da da böyledir.

Bir koca, talâka niyyet ederek, karısına : «Seni, azâd ettim.» ds-se; talâk vâki olur. Mi'râcü'd - Dirâye'de de böyledir.

Koca, talâka niyyet ederek, karısına: «Hür ol.» veya «Sen, ıtk (= azâd) edildin.» derse; taiâk vâki olur. Bahru'r- Râik'ta da böyledir.

Bir koca, karısına : «Talâkını sattım.» der; karısı ise : «Sa­tın aldım.» diye mukabelece bulunursa; bu durumda, bir talâk-ı ric'î vâki olur.

Koca : «Mehrini sattım.»; karısı ise : «Satın aldım.» derse; bu, 'bâin bir talâk olur. Kocanın : «Nefsini sattım.» demesi hâlinde de, hüküm böyledir.

Bir koca, karısına : «Senden istinkâf.ettim. (= yüz çevirdim; red­dettim; vazgetim.)» der; karısı da : «Ağzındaki tükrük gibi... Eğer ondan istinkâf ettiysen, onu at.» deyince; koca : «Tüü, tüü.» diyerek tükrüğünü atar ve : «İşte attım.» derse; bu durumda, talâka niyyet etmiş olsa bile; kadın boş olmaz. Zahîriyye'de de böyledir.

Bir koca, karısının nikâhının fâsid - olduğunu zannederek: «Benimle senin aranda olan, bu nikâhı terk ettim.» dedikten sonra; nikâhlarının sahih olduğu meydan çıksa; bu adamın karısı, boş ci-maz.

Bir kimse, karısına: «Ben, üçten uzağım... Senin talâkların­dan...» dese; bazı âlimler: «Bu adam, taiâka niyyet etmişse; karısı boş olur.»; bazıları ise: «Niyyet etmiş olsa bile, talâk vâki olmaz.» demişlerdir. Zahir olan da, budur.

Bir kimsenin, karısına : «Sen. siracsın.» demesi; «Sen, ba­ğından  boşsun.»  demesi  gibidir-  FetâvâyI Kâdîhân'da da böyledir.

Bir kimse, karısına : «Kanlıktan, seni uzaklaştırdı m.» derse; 'bu sözü, talâka niyyeti olmadan, öfkeli veya öf kes İz hâlinde söylemiş olsa bile; talâk vâki olur.Zehıyre'de de böyledir.

Mecmûu'n - Nevâzil'de şöyle zikredilmiştir.

Bir kadın, kocasına: «Senden, uzağım.»; kocası da: «Ben de, senden uzağım.» dedikten sonra; kadın : «Söylediğine bak.» deyin­ce; kocası: «Ben, talâka niyyet etmedim.» derse; bu durumda, nly-yet bulunmadığından, talâk vâki olmaz. Muhıyt'te de böyledir.

Bir koca, karısına : «Talâkından kaçındım.» der ve talâka nîy-yet ederse; talâk vâki olmaz.

Taİâk'a ihtimâli olmayan, her lafızda, durum böyledir. Yani, sade­ce nîyyet olmayınca değil; niyyet olsa bile; talâk vâki olmaz.

Meselâ: «Allah, seni mübarek eylesin.»; «Beni,- yedir.» «Beni, İçir.» ve benzeri lafızlar gibi...

Fakat, koca; talâka elverişli olan ve elverişli olmayan lafızları birlikte söyler ve bununla da, talâka niyyet ederse; meselâ: «Git ve ye.» veya : «Git ve elbise satın al.» derse; bu durumda, İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'un kavline göre, talâk vâkj olmaz. İmâm Züfer Üe Ya'kup 'buna muhalefet etmişlerdir. İmâm Züfer (R-A.)'in kavline göre, bu du­rumda talâk vâki olur. Bedâi'de de böyledir.

Bir kimse, talâka niyyet ederek, karısına: «Git, kocaya var.»

dese; bir talâk vâki olur. Bu durumda, üç talâk'a niyyet ederse; üç talâk vâki olur.

Karısına: «Kocaya git.» diyen kimse; bu sözü ile, bir talâka niy­yet etse de, üç talâka niyyet etse de, bu niyyeti sahih olur.

Böyle diyen koca, hiç bir şeye niyyet etmezse, talâk vaki olmaz. Itâbîyye'de de böyledir.

Bir adam, kendisini döven bir şahsa: «Eğer, sen benî, nikâhl-a-dığım filan kadın için dövüyorsan; İşte, ben ,onu, bıraktım; sen al.» dediğinde, talâka niyyet etmişse; bir, bâin talâk vâki olur. Hulâsa'da da böyledir.

Bir kocanın, karısına: «Iddetini say; Iddetinl say; Iddetinl s-ay.» demesi halinde; bu mes'elede, birkaç ihtimâl vardır :
1- Bu koca, bu sözlerin lıer bîri ile, birer talâka niyyet ede­bilir.
2- Bu sözlerden, ilkinde, talâka niyyet edip, diğerlerinde niy­yet «etmiyebilir.
3- Birinci sö2ü ile,, kadının hayzına niyyet eder; diğerlerinde ise, bir niyyette bulunmaz.
4- Bu sözlerden, ilk İkisinde talâka niyyet eder; üçüncüde niy­yet etmez.
5- Bu sözlerden, birinci ve üçüncüde talâka niyyet eder.
6- Bu sözlerden, ikinci ve üçüncüde talâka; birinci de ise, hay-za niyyet eder.

Bu, altı şeklin, hepsinde de, üç talâk vâki olur. Aşağıdaki şekillerde de, kadın, iki talâk boş olur.
1- İkinci lâfızda, sadece talâka niyyet eder.
2- Birinci, lâfız da talâka, ikinci de ise, hayza niyyet eder ve başka bir niyyette bulunmaz.
3- Birinci sözü ile taİâka, üçüncü    sözü ile de, h-ayza niyvet eder.
4- İkinci ve üçüncü sözleri ile talâka niyyet eder.
5- Birinci ve ikinci sözleri ile hayza niyyet eder.
6- Birinci ve üçüncü sözieri ile hayza niyyet eder.
7- Birinci ve ikinci sözleri ile taiâka, üçüncü ile de, hayza niy­yet eder.
8- Birinci ve üçüncü sözieri ile talâka, ikinci sözü ile hayza niyyet eder.
9- Birinci ve ikinci sözü ile hayza, üçüncü sözü ile talâka niy­yet eder.
10- Birinci ve üçüncü gözü Üe hayza, ikinci sözü ile talâka niy­yet eder.
11- Birinci sözle hayza niyyet eder.

Şu altı şekilde ise, bir talâk vâki olur.
1- Bu sözlerinden her Heri ile hayza nlyyet edebilir.
2 - Sadece üçüncü sÖ7~ İle, talâka niyyeteder.
3- Sadece üçüncü sözü ile, hayza niyyet eder.
4- İkinci sözü ile talâka, üçüncü ile de hayza niyyet eder.
5- İkinci ve üçüncü sözleri İle hayza, birinci sözü ile de, talâka niyyet eder.
6- İkinci ve ûçfincö sözleri ile, hayza niyyet eder.

Şayet bu kimse, bu sözleri, hiç bir şeye niyyet etmeden söylerse; bu durumda, bir şey vâki olmaz. Fethü'l - Kadîr'de ds böyledir.

Bir kimse, karısına :   «İddetini say;   iddetini say;     iddetini say.» dedikten sonra: «Ben, bunların hepsi ile bir talâka niyyet et­tim.» dese; hüküm bakımından, üç talâk vâkî olur. Diyanet bakımın­dan ise, durum, kendisi ile Allahü Teâlâ, arasındadır. Fetâvâyj Kâdî-hân'da da böyledir.

Bir kimse, katısına: «İdd&uni say... üç.»   dedikten sonra: «Ben, iddetini say, sözümle ta.dka; üç sözümle de, üç hayza niyyet ettim.» dese; bu durumda, hüküm bakımından sözü kabul edilir. Fe-tâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Mebsût'da, şöyle zikredilmiştir :

Bir koca, karısına : «iddetini bekle, İşte iddetini bekle.»; «İdde­tini 'bekle ve iddetini bekle.» veya hiddetini bekle, iddetini -bekle.» der ve talâka niyyet etmiş bulunursa; hüküm bakımından, iki talâk vâki olur. Gâyetü's - Sürücî'de de böyledir.

Müntekâ'da, şöyle, zikredilmiştir:

Bir kimse, karısına : «İddetini say! Ey, boşanmış kadın!» der ve «İddetini say» demekle de, talâka niyyet etmiş olursa; bu durumda kadın, İki ta'?k boş olur. Bu talâklardan, birincisi: «İddetini say»; ikinsî ise, «Ey boşanmış Kadın!» demesinden dolayı, vâki olmuştur.

Bu koca, eğer: «Ben, iddetini say sözünü, boşanmış olmanın bu­nu gerektirdiğini açıklamak niyyeti ile söyledim.» derse; hüküm bakımından bu sözü kabul edilmez, diyanet yönünden ise, durum, ken­disi ile Allahu Teââ arasındadır.

Bir kimse, karısına : «Benim iaramda, sen boşsun.» der ve «Be­nim aramda.» sözü ile de, talâka niyyet etmezse; kadın bir talâk boş olur.

Bir kimse, kanama : «Nefsimi, sana haram kildim. Hemen ör­tün.» derse, 'her iki sözü ile de, talâka niyyet etmiş olsa bile; bir talâk-ı bâine vâki olur. Çünkü, bâin üzerine, bâin vâki olmaz.

Bu şahıs : «Ben, «nefsimi haram kıldım.» demekle, bir talâka; «örtün.» demekle de, 'üç talâka, niyyet ettim.»- dese bile, yine —yu­karıdaki gibi — bir bâin talâk vaki olur.

Fakat, bu kimse : «Nefsimi haram kıldım.» demekle, bir şeye niyyet etmedim. «Örtün.» sözümle ise, bir talâk —veya üç talâka — niyyet ettim.» dese; bu durumda, niyyeti ne ise, o niyyeti vâki olur. Muhıyt'te de böyledir.

Bir kadın kocasına: «Beni, boşa.»; kocası ise, oıra : «idde­tini say.» derse, talâk vâki olur. Kocanın,  sonradan :   «Ben, talâka niyyet etmedim.» demesi, kabul ve tasdik edilmez. Tatarhânlyye'de de böyledir.

Sarftı talâk, sarîh talâka ilhak edilir. £=^ katılır, ilâve edilir.) Şöylekl:

Bir kimse, karısına : «Sen, boşsun.» derse; kadın bir talâk boş olur.

Sonradan, koca, yine : «Sen, boşsun.» derse; kadın, bir talâk daha boş olur.

Sarîh talâk, bâin olan talâka da, ilhak edilir. Şöyleki:

Bir koca, karısına: «Sen, bâinsin.» dedikten veya, onu para ile razı ederek ayırdıktan (= hal ettikten, boşadıktan) sonra; karısına: «Sen, boşsun.» dese; bize göre, talâk vâki olur.

Talâk-ı bâin de, talâk-ı sarîhe ilhak edilir. Şöyleki.

Bir kimse, karısına : «Sen, boşsun.» dedikten sonra, ona: «Sen, bâinsin. »dese; ikinci talâk, vâki olur.

Talâk-ı bâin, diğer bîr bâin talâka ilhak edilemez. şöyleki:

Bir kimse, karısına : «Sen, hâinsin.» dedikten sonra, tekrar: «Sen, bâinsin.» dese; bu İkinci taiâk-ı bâin vâki olmaz. Ancak, birinci bâin talâk vâki olmuş ölür. Çünkü, bu ikinci bâin talâkı ifade eden lafzın, ilk bâin talâkın haberi olarak kullanımı? olması, mümkündür. Böyle olduğu —nun söylenmesi de— bu 'hususta, doğru olarak kabul edi­lir. Onu, inşâ kılmaya ihtiyaç kalmaz. Çünkü, iktizâ zarurîdir.

Koca : «Ben o sözümle, beynûnet-i galîzayi kasdettlm.» dese; bu sözüne, İtibar etmek uygun olur. Ve bununla, hürmet-I galîza sa­bit olur.

Ancak, talâk-ı bâin, bir şarta bağlı olur; meselâ : Koca, karısına : «Eğer eve girersen, İşte sen, bâinsin.» der ve bundan sonra da «Sen, hâinsin.» demiş olursa; bu durumda kadın, iddeti içinde, eve girerse, boş olur, Kenz Şerhi'nde de böyledir.

Bir kimse, karısına: «Sen bâinsin.» dedikten veya, onu, mal mukabili boşadıktan sonra; ona yeniden : «Eve girersen; İşte sen, bâinsin.» der ve bu sözü ile de, talâka niyyet ederse; bu durumda, ka­dın, iddeti içinde eve girse bile, —bundan dolayı — talâk vâki olmaz.

Bir kimse, karısına: «Vallahi,.sana yaklaşmıyacağim.» der ve dört ay geçmeden önce, ona, boşamaya niyyet ederek: «Sen, bâin­sin.» derse veya mal karşılığında onu boşarsa; talâk vâki olur.
Dört ay geçince, karısına yaklaşıp cîmâ1 eylemezse, bir talâk da­ha vâki olur.

Şayet koca, kansını, mal karşılığında boşadıktan sonra; ona: «Sen, bâinsin.» dsrse; bu durumda, bir şey vâki olmaz.

Böylece, sarîh talâkın bütün hükümleri, bildirilmiş oldu.

Keza, «Sen, birsin.», «Iddetini say.», «Rahmini temizle.» lafızları da, birer sarîh talâktır. Si/âcü'l - Vehhâc'da da böyledir.

Bir kimse, karısın:, bâin kıldıktan veya mal mukabili boşa­dıktan sonra; iddeti İçinde, boşamak niyyeti ile, otra : «İddetini say.» derse; zahir-i rivayete göre, ikinci talâk da, vâki oiur. Bahru'r - Râik'ta da böyledir.

Bir kimse; karısını, mal mukabili boşadıktan sonra ve İddeti içinde; yine mal karşılığında boşarsa; talâk vâki olur. Fakat, —yeni­den — mal verilmesi gerekmez.

Bu talâk, sarîh olduğu için vâki olmuştur.

Bir kimse, ric'î talâktan sonra, karısını, mal mukabili boşasa; bu sahih olur.
Bir kimse; karısını, mal mukabili boşadıktan sonra; iddeti İçinde, hulû'[23]  etse; bu sahih olmaz.

Bir kims-e, karışma : «Beynûnetten (= ayrılıktan) sonra, seni, mal mukabili boşadım.» derse; talâka niyyet etse bile, bir şey vâki ol­maz.

Bir kimse, karısına, talâka niyyet ederek: «Sen, yarın bâin­sin.» dediği halde; karısını, bu sözü söylediği gün bâin ederse; bize göre, «yarın olunca» şartı bulunduğu için, o gün gelince, bir talâk daha vâki oiur. Âlimlerimiz:    «Kıyas üzere, bu mes'elede, münasip olan budur.» demişlerdir.

Bir kimse, talâka niyyet ederek, karısına: «Sen, eve girersen, bâinsin.» dedikten sonra : «Filân adamla konuşursan, bâinsin.» der ve bu sözü ile de, talâka niyyet ederse; 'bu durumda, kadın eve girin­ce, t>ir talâk vâki oiur; adamla konuşunca da bir talâk daha vâki olur. Zehıyre'de de böyledir.

Bir kimse, bâin olan karısına : «Sen, talâk-ı bâin ile boşsun.» dese; bu talâk, önceki talâka ilhak edilir.

Fakat, bu kimse, sonradan, sadece: «Sen, bâinsin.» derse; bu talâk, vâki olmaz.

Keza, bu koca, —sonradan —: «Seni, bir talâk bâin ettim.» dese, yine, bu talâk vâki olmaz.

Müsâharat haramJığı, redâ haramliğı gibi, ebedlyyen haram-hğ icâbettiren, hiç bîr ayrılığa, talâk Itfıâk edilemez. Kadın, İddet için­de bulunsa bile, bu hüküm değişmez.
Keza, bir kimsenin dahil olduktan sonra, satın oİdtğı kadına da, bu durumda talâk vâki olmaz. Çünkü, o kadın, iddet içinde, değildir. Bedâi'de de böyledir. [24]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..