Zıhâr'ın Hükmü :

Zıhâr'dan dolayı, cima' haram olur ve keffâretin en yükse­ği lâzım gelir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Bir kimse, keffâretini vermeden, zıhâr eylediği karısına cima' etse, keffâretten başka, istiğfar gerekir; başka bir şey lâzım gelmez.

Zıhâr yapan, keffâretini verene kadar, karışma dönemez, t ya­ni cima' edemez.) Siçâcü'l - Vehhâc'da da böyledir.

Bir kimse karısını zıhâr ettikten sonra, onu talâkı bâin ile boşasa; sonra, bu kadım yeniden nikâhlasa zıhar keffâretini vermedikçe cima helâl olmaz. İstimta' (= faydalanmak) da helâl olmaz.

Keza, bir kimse, câriye olan karısını zıhâr ettikten sonra, onu satın alsa ve ona sahip olduğu için nikâhı batıl olsa; keffâretsiz, cima' caiz olmaz.

Keza, karısı hür olsa ve İslâm'dan irtidâd edip dâr-i harbe git­se ve orada esir edilse; biîâhare de kocası onu satın alsa; zıhar keffâretini vermedikçe, dma' edemez.

Keza, bir kirnse, karısını zıhâr ettikten sonra, kendisi irtidâd eylese, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) Ve göre, keffâretsiz dönüş yapamaz.

Keza, bir kimse karısını üç talâk boşasa; onu bir başkası ni­kahladıktan sonra, önceki kocasına dönse; zıhâr keffâretini ver­meden, o kadına cima* helâl olmaz, Bedâi'de de böyledir.

Karı - koca, birlikte irtidat edip, sonra, tekrar İsâlm'a dön­seler, İmâm Bbû Hanîfe (R.A.)'ya göre, önceki zıhâr f zıhârdır. (Keffâret)   verilmedikçe cima' helâl olmaz.

Bunların tamam, ebedî ve mutlak zıhâr hakkındadır. Fa­kat, zıhâr muvakkat olur, (bir gün, bir ay, bir sene gibi beîli bir müddetle zıhar yapmak gibi...) ve koca, bu müddet içinde karısı na, yakın olursa, keffâret gerekir. Yakın olmaz ve o müddetde ta­mam olursa; keffâret düşer ve zıhâr bâtıl (—geçersiz) olur. Cev-heretü'n - Neyyire'de de böyledir.

Karısını zıhar eden ( — müzahir), karısına cima etmek is­terse; kadın, kocasını kendisinden faydalanmaktan —keffâret ve­rinceye kadar— men edebilir. Fethu'I - Kadîr'de de böyledir.

Zıhâr yapan kimse keffâretini vermezse; durumu hâkime bildirilir. O, da, onu keffâreti verinceye veya kadını boşayıncaya kadar, hapseder. Zahîriyye'de de böyledir^

Koca, eğer : «Keffâreti yaptım.» derse, sözüne inanılır, ya­lanı bilinmediği müddetçe, bu böyledir. Nehrtıl - Fâık'ta da böyle­dir.

Şayet, bir koca, karısına : «Sen, bana anamın sırtı gibi­sin.» derse; zıhâr yapmış olur. îster niyyeti olsun; isterse, asla niy-yeti olmasın, müsavidir.

Ancak bu durumda, şerefine, makamına, talâkına veya yemine niyyet ederse; zıhâr olmaz.

Şayet koca : «Ben, geçmiş zamandan, haber vermek diledim.» demiş olsa; hükümde sözü tasdik edilmez. Diyanetçe ise kendisi ile Alîahu Teâlâ arasındadır.

Keza, koca : «Ben, senden müzahirim.» veya «Seni, zıhâr yap­tım.» derse, bu durumda, zûıava niyyet etsin veya etmesin, müzahir olur. Niyyeti ne olursa olsun, bu söz ancak zıhâr olur. Eğer : «Ma­ziden haber murad eyledim.» derse, bu sözü de yalan olur; hük­men doğrulanmaz. Diyânetençe, tasdik olunur. Ve yine :

Bir kimse, karısına : «Sen, bana anamın karnı, (veya uyluğu, veya terci) gibisin.» dese; bunların hepsi, «sen bana anamın sırtı »ibişin." demek gibidir. Bedâi'de ele böyledir.

Bir kimse, eğer ; «Sen, benden anamın sırtı gibisin,» veya «bynim yanımda, anamın sırtı gibisin.» Yahut benimle beraber, anamın sırtı gibisin.» dese; işte bunlar zıhâr; böyle diyen de mü­zahirdir. Cevheretü'n- Neyyire'de de böyledir.

Bir kimse; karısına : «Sen, anamsm.» dese; müzahir olmaz. Ancak, olan bu söz, has değildir; mekruhdur. «Kızmışın, bacımsın»" gibi... sözler de böyledir.

Şayet karısına : «Sen, bana anamın inişlisin veya anam gibi­sin.» der ve bununla, talaka niyyet ederse; karısı, hâin olur. Zıhâra niyyet etmişse, öyle olur; yâni zıhâr olur. Fethu'I - Kadîr'de de böy­ledir.

Eğer, bir niyyeti yoksa, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre, o sö­zü onun kerametine hamlederek bir şey lâzım olmaz. Câmiu's Sa-ğîr'de de böyledir.

Sahih olan da, budur :

Eğer, haramlığa niyyet etmişse, bu durum hakkında, rivayetler değişiktir. Sahih olan, ekser indinde, zıhâr olduğudur?

Bir kimse, karısına : «Sen, anam gibisin.» dese de; «Sen, bana anam gibisin.» demese, bir niyyetide olmasa, bu sözünden doîa}'i bir şey gerekmez. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Bir kimse, karısına : «Eğer, sana cima' edersem; anamı cima' etmiş olayım.» dese, ona bir şey lâzım olmaz. Gâyetü's-Sü-rûcî'dc de böyledir.

Bir kimse, karısına ; «Sen, bana anam gibi haramsın.» de­se ve talâka veya zıhâra yahut îlâya (= yemine) niyyet etse, işte o, her neye niyyet etmişse, öyledir. Hiç bir şeye niyyeti yoksa, İmâm -Muhammed (R.AJ 'e göre zıhâr olur. Hassâf : «Ebû Hanîfe'nin mez­hebinde, sahih olan budur» buyurmuştur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Bir kimse, karısına : «Sen, bana anamın sırtı gibi, haram­sın.» dese ve talâka veya yemine niyyet eylese, onlar olmaz; ancak, zıhâr olur. Bu, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)ye göre böyledir. Diğer iki imâma göre ise, talâk vâki olur.

Eğer, bu şahıs haramlığa niyyet etmiş veya hiç niyyet etmemiş­se; bil-icma zıhâr olur.                                                             

Bir kimse, karısına : «Sen, bana babamın sırtı gibisin.» veya «bir yakîni» veya ch' yabancının sırtı gibisin.» dese müzahir olmaz. Serahsî'nin Muhıya'nde de böyledir.
Bir kimse, karısına : «Sen, bana babamın veya oğlumun ferci gibisin.» dese, müzahir olur. İmâm Muhammed (R.A.)'e göre ise, bu kadın, kocasından müzâhare olmaz. Fetvada buna göredir. Sirâcü'I - Vehhâc'da da böyledir.[18]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..