Vakfın Geliri Nasıl Taksim Edilir? Vakfın Gelirini, Hak Sahiplerinden Bir Kısmı Kabul Eder, Bir Kısm

Bir kimse, bir yerini, Abdullah ve Zeyd nâmına vakfedilmiş bir sadaka kılarsa, bu vakfın geliri, o iki şahsın olur.

Bu şahıslardan ikisi de ölürse, vakfın gelirinin tamamı fakirlerin olur.

Bu şahıslardan birisi Ölürse, gelirin yarısı sağ kalanın, diğer yarısı da fakirlerin olur.

Vakıf, malım, bir topluluğa vakfetmişse, bu vakfın geliri, onlara taksim edilir.

Bu durumda, bu topluluktan her birine, adam başına düşen hisse ne ise, o verilir.

Bu topluluktan birisi ölürse, onun hissesi, fakirlerin olur. Geride kalan gelir ise, bu topluluktan sağ olanlara taksim edilir.

Vâkıf: "Abdullahın çocukları nâmına vakıftır." der ve sayılarını söylemez ve bu durumda, Abdullahın çocukları ölür ve sadece biri hayatta kalırsa, bu vakfın geliri, onun olur; fakirlerin olmaz. Zahîriyye'de de böyledir.

Vâkıf, kendisine vakfettiği kimselerin isimlerini açıklayarak: "—Vakfımın geliri— Zeyd'e ve Amr'e aittir.*' veya "Yarısı Zeyd'in, üçte ikisi de Amr'indir." deyip susarsa, bu durumda, vakfın geliri avl yolu ile taksim edilir. Ve bu gelir, yedi hisseye bölünerek, üç hissesi Zeyd'e, dört hissesi de Amr'e verilir.

Eğer vâkıf: "... yarısı Zeyd'in, üçte biri de Amr'in" deyip susarsa; bunlardan her birine, vâkıfın dediği gibi verilir. Artan gelir ise, bu şahıs­lara, eşit olarak taksim edilir. Hızânetü'l-Miiftîn'de de böyledir.

Vakfeden şahıs: "Şu yerim, Zeyd ve Amr adına vakfedilmiş bir sadakadır. Gelirini üçte biri, Amr'indir." veya "...onun gelirinden yüz dirhemi, AmrVverilir.*' derse; vâkıfın dediği kadarı Amr'e verilir, gelirin kalan kısmı ise, Zeyü'in olur.

Her zaman, vâkıf, ismen birisini belirterek, ona belirlediği miktarın verilmesini isterse, o miktar, o şahsa verilir. Kalan gelir ise, susup, hakkında bir şey söylemediği şahsın olur.

Şayet, vâkıf: "Vakfın gelirinin yüz dirhemi Zeyd'in, iki yüz dirhemi de Amr'in..." der ve vakfın geliri de, söylediği miktardan az olursa; bulunan gelir, üçe taksim edilir ve üçte biri,birine) üçte ikisi diğerine verilir.

Vakfın geliri, vâkıfın belirlediği miktarların toplamından fazla olursa; fazla olan kısım, bu iki şahsın arasında, eşit olarak taksim edilir. Önce belirtilen nisbete göre taksim edilmez.

Şayet vâkıf: "Bu yerim, vakfedilmiş bir sadakadır. Gelirinden, yüz dirhem Zeyd'e, ikiyüz dirhem de Amr'e verilsin." derse; bu şahıslara, vâkıfın belirttiği miktar verilir. Bu durumda, gelirin artan kısmı ise fakirlerin olur. Hâvî'de de böyledir.

Vâkıf: "Şu yerim, —gelirinin yüz dirhemi Zeyd'in geride kalanı da Amr'in olmak üzere— vakfedilmiş bir sadakadır." der; bu vakfın geliri de, ancak yüz dirhem olursa, bu durumda, Amr'e bir şey verilmez.

Keza, bu vâkıf: "... Yüz dirhemi Zeyd'in..." dese de, Amr için bir şey söylemese, vakfın gelirinin yüz dirhem olması hâlinde, yine Amr'e bir şey verilmez.

Eğer bu vâkıf: "...vakfedilmiş bir sadakadır. Abdullaha yarısı verilsin; yüz dirhem de Zeyd'in olsun." derse; bu gelirin yansı Abdul­laha verilir. Diğer yandan da, Abdullah'a yüz dirhem verilir. Artan gelir ise, fakirlere dağıtılır.

Şayet, bu durumda, bu vakfın geliri, sadece yüz dirhem olursa, bunun tamamı, Zeyd'in olur. Abdullah'a bir şey verilmez.

Eğer, bu vakfın geliri, iki yüz dirhem olursa, yüz dirhemi Zeyd'e, yüz dirhemi de Abdullah'a verilir. Fakirlere, bir şey verilmez.

Bu vakfın geliri, yüz elli dirhem olursa, yüz dirhemi Zeyd'e, elli dirhemi de Abdullah'a verilir. Muhıyt'te de böyledir.

Vâkıf: "Vakfedilmiş yerim, akrabamdan fakir olanlar nâmınadır. Onun gelirinden, her birine, ma'ruf üzere kifayet edecek kadar, —vakıf gelirinin buna kâfi gelmesi hâlinde— yiyecek ve giyecek verilecektir." derse; vâkıfın fakir akrabalarından her birine kâfî gelecek miktarda, —bu vakfın gelirinden— verilir.

Vakfın geliri, buna yetişmeyecek olursa, yetiştiği kadarı verilir. "   Vakfın geliri, —gerekenlere gerektiği kadar verildikten sonra— artarsa, onların çocukları arasında, adam başına, eşit olarak taksim edilir. Zahîriyye'de de böyledir.

Vâkıf: "Şu yerim, vakfedilmiş bir sadakadır. Alfahu Teâlâ'nın vereceği gelirinden, her sene,akrabamın fakirlerine, kifayet miktannca,yiyecek ve giyecekleri verilecektir. Artarsa, o da, fakirlerin olacaktır." derse; vâkıfın dediği gibi yapılır. Hızânetü'l-Müftîn'de de böyledir.

Vâkıf: "Şu yerim, vakfedilmiş bir sadakadır. Allahu Teâlâ'nın vereceği gelirinden bin dirhemi, Zeyd ve Abdullah'ındır. Bu bin dirhemin, yüz dirhemi, Abdullah'a verilecektir." der ve bu vakfın geliri sadece bin dirhem olursa; yüz dirhemi Abdullah'a verilir; kalan —dokuz yüz dirhemi— ise Zeyd'in olur.

Bu vakfın bütün geliri, beş yüz dirhem olursa, bu on hisseye bölü­nür ve aralarında—onda biri (yani elli dirhemi) Abdullah'a ve onda dokuzu (yani dört yüz elli dirhemi) Zeyd'e olmak üzere— taksim edilir.

Şayet, bu vâkıf: "...Allahu Teâlâ'nın vereceği gelirin bin dirhe­minden yüz dirhemi, her sene Abdullah'a, kalanı da Zeyd'e verilecek../' der; vakfın geliri ise, .bin dirhemden az olursa; önce, Abdullah'ın yüz dirhemi verilir; artarsa, o da Zeyd'in olur.

Bu durumda, gelirin artmaması hâlinde Zeyd'e bir şey verilmez. Muhiyt'te de böyledir.

Şayet,  bu vâkıf:  "...  Vakfımın geliri, Abdullah ile fakirler arasında yarı yarıyadır." derse; gelirin yarısı Abdullah'ın, yansı da fakirlerin olur. Hâvî'de de böyledir.

Bir vâkıf: "Şu yerim, vakfedilmiş bir sadakadır. Allahu Teâlâ'nın vereceği gelir, Abdullah, fakirler ve miskinlerindir." derse; İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'un kavline göre, bu vakfın gelirinin yarısı Abdullah'ın, diğer yarısı ise, fakir ve miskinlerin olur.

îmânı Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre: Bu vakfın gelirinin üçte biri Abdullah'ın, üçte biri fakirlerin ve üçte biri de miskinlerin olur.

İmâm Muhammed (R.A.)'e gelince: Bu vakfın geliri, beşe bölünür: Bunlardan bir sehim Abdullah'ın, iki sehim fakirlerin, iki senim de miskinlerin olur.

Buna benzer bir mes'ele, Cami Kitabının Vasiyetler Bölümü nde de vardır. Zahîriyye'de de böyledir.

Bir vâkıf: "Vakfın geliri, akrabamın, komşularımın, azâdlı köle­lerimin ve miskinlerindir. derse;   akrabalarından,   komşularından, azadlı kölelerinden her biri ve miskinler hisseleriin alırlar. Hızânetü'l-Müftîn'de de böyledir.

Bu vâkıf: "... akrabamın ve miskinlerindir." derse; vakfın geliri, bir sehim akrabaya, bir sehim de miskinlere olmak üzere taksim edilir. Hâvî'de de böyledir.

Vâkıf: " Vakfın geliri, fakir olan borçluların ve Allah yolunda olanlarındır." der ve bunlara köleleri de eklerse; İmâm Muhammed (R.A.)'e göre, bunların hepsi ikişer sehim hesap verilir.

İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre ise, bunlardan her birinin birer hissesi olur. Muhıyt'te de böyledir.
Bir vâkıf:  "Vakfımın geliri, sadakat yönüne vakfedilmiş bir sadakadır." derse; bu durumda» bu vakfın geliri, Kur'an-ı Kerîm'deki Zekât âyetinde[43] zİkrolunmuş bulunan, sınıflara verilir.

Ancak, şimdi bulunmadıkları için, âmillere ve müellefe-i kulûba verilmez; bunların dışında kalanlara verilir. Zahîriyye'de de böyledir.

Şayet, vâkıf: "Vakfın geliri sadaka ve birr (= hayır, iyilik) yönle-rinedir..." derse; bu durumda, bu gelir, fakir ve miskinlere bir hisse; —mükâtep— kölelere, bir hisse; borçlulara, bir hisse; Allah yolunda —cihâd etmekte— olanlara, bir hise; yolculara, bir hise ve hayır cihe­tine, üç hisse olmak üzere taksim edilir.

Eğer vâkıf: "... vakfın geliri, fakirlerin, borçluların, Allah yolunda olanların ve hacca gideceklerin —olacak—" der ve bu sınıfların her birine verileSek dirhemlerin miktarım belirleyip, bunu söylerse; bu mik­tarlar onlara verilir ve vakfın gelirinden kalan olursa, bu da, sayılarına göre, taksim edilir. Hâvî'de de böyledir.
Bir kimse, bir yerini, bir şahıs nâmına vakfeder ve: "...her ay, kifayet mitkan verilsin." derse; bu sırada, kendisine vakfedilen şahsın ailesi olmadığı halde, daha sonra ailesi de olursa, bu-durumda, bu şahsa, vakfın gelirinden, hem kendisine, hem de ailesine yetecek miktarda verilir. Fetâvâyi Kâdîhan'da da böyledir. [44]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..