logo logo

Yeni nesil güncel konularla ilgili sorular ve cevaplar!

Fetvalar.Com

Yeni Nesil Fetvalar

Sistemimize üye olarak sitemizi daha aktif olarak kullanabilirsiniz.

Üyelik için tıkla

Fetvalar.Com

Güncel sorular ve cevapları

6-  Ehl-i Beyt, Âl, Cins Ve Torunlar Namına Yapılan Vakıflar

Bir kimse, bir yerini, ehl-i beytine vakfederse, bu vakfın gelirine, ilk müslüman olan babaya kadar muttasıl olanlar dâhil olurlar. Bu hususta, müslüman ve kâfir, erkek ve kadın, mahrem olan veya mahrem olmayan, yakın ve uzak müsâvîdir.

Vâkıfın oğulları, kızları, anası ve babası bu vakfın gelirine dâhil olurlar.

Vâkıfın kızlarının ve kız kardeşlerinin çocukları, bu vakfın gelirine dâhil olamaz. Bunların dışında kalan kadınların çocukları da, bu vakfın gelirine dâhil olamaz. Zahîriyye'de de böyledir.

Şemsü'l-Eimme  Serahsî,  Siyer-i  Kebir  Şerhi'nde şöyle buyurmuştur:

Vâkıf, vakfederken veya vasıyyet ettiği sırada "...ehl-i beyt" demişse, arzusunun ne olduğu araştırılır; eğer, dileği, "...evde otu­ranlar" ise; bu durumda ehl-i beyt olanlar, —her ne kadar, aralarında akrabalık bulunmasa bile— bunlardır.

Şayet bu şahıs, "ehl-i beyt" ile "nesebi"ni murad etmişse, bu durumda, ehl-i beyti,babasının bütün evlâdlan olmuş olur.
Kâdî'1-İmâm Aliyyü's-Sağdî ise şöyle demiştir:

Eğer vâkıfın, arap evleri gibi bir beyt-i nesebi varsa, bu vakfın geliri, vâkıfın babasının bütün evlâd ve ahfadına, —bunlar vâkıfın ıyâlinden olmasalar bile— sarf edilir.

Şayet, bu vâkıfın böyle bir beyt-i nesebi yoksa, bu vakfın geliri, vâkıfın evinde bulunan ve nafakaları onun tarafından temin edilmekte olan, aile fertlerine sarf edilir.

Bu gelire, vâkıfla aralarında akrabalık bulunsa bile, başkaları dâhil edilmezler.

Muhtar olan kavil de budur. Gıyâsiyye'de de böyledir.

Ehl-i beyti nâmına vakıfta bulunan kimsenin vakfına, ehl-i bey­tinden hazır bulunanlar ve bunlardan sonra gelecek olan çocukları dâhil olurlar. Muhıyt'te de böyledir.

"Vakfım, âlim ve cinsim nâmınadır." diyen kimsenin vakfı, ehl-i beyti nâmına vakfeden şahsın vakfı gibi olur.

Bu vakfın geliri, fakirlere mahsus olamaz. Ancak vâkıfın, fakirlere tahsis etmesi hâli müstesnadır.

Fakat vâkıf: "...onların fakirleri nâmınadır." derse; bu durumda, vakfın gelir zamanında fakir olanlar müsavidirler. Bunlar, vakfın yapıldığı esnada zengin olsalar bile, durum böyledir. Sahih olan da budur. Fethu'l-Kadîr'de de böyledir.

Bir kadın, ehl-i beyti veya cinsi namına vakıf yapsa, bu vakfın gelirine   anası   ve  çocukları   dâhil   olmaz.   Hizânetü'l-Müftin'de  de böyledir.

Vâkıf:   "Vakfım,  Abdulah'ın ehline karşıdır."  derse;  bu durumda, bu vakfın geliri, sâdece Abdulah'ın karışma mahsus olur.

Bu kavil, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'nindir.

Hilâl ise: "Biz, bu vakfın gelirinin, o evde bulunan hür kimselere ait olmasını güzel görüyoruz.'' demiştir. Hâvî'de de böyledir.

Muhtar olan budur. Gıyâsiyye'de de böyledir. Bu vakfa, köleler dâhil olamazlar. Muhıyt'te de böyledir.

Bu vakfa, Abdullahın kendisi dâhil olamadığı gibi, başka bir evinde bulunanlar da dâhil olamazlar. Hâvî'de de böyledir.

lyâl: Bir şahsa, nafakası vacip olan kimselerin tamamına ıyâl denir.  

Bunların,o şahsın evinde bulunmaları veya bulunmamaları müsâvidir. Hizânetü'l-Müftîn'de de böyledir.

Bir kimse bir yerini,  filan şahsın akabi nâmına vakfederse; —burada akab, kişinin oğlu ve oğlunun oğludur. Yani, o şahısla, baba yönünden bağı olandır.— bu vakfa erkek çocuk ve onun erkek çocuğu dâhil olur.

Kızların evlâdlan, Bu K&kfın gelirine dâhil olamazlar.

Ancak, bu kızların kocaları, filanın oğlu olurlarsa, o durum müs­tesnadır.

Keza, bunlgrdan başka kadınların çocukları da, bu vakfın gelirine dâhil olamazlar.

Keza, yukarıdaki gibi, bu kadınlar, vasıyyet edilen şahsın oğlunun kanlan olurlarsa; bu durumda, bunların çocukları da bu vakfın gelirine dâhil olurlar.

Görüldüğü gibi, bu dahil oluş kadınlar sebebi ile değil; koca­larından dolayıdır.

Bir kimse, Zeyd nâmına ve akabi namına bir vakıfta bulunsa; Zeyd hayatta iken bu vakfın gelirinden, evlâdına birşey verilmez.
Çünkü, bir şahıs sağ iken, onun evlâdına akib denilmez; ancak, bu şahsın ölümünden sonra, evlâdına akıb denilir. Muhıyt'te de böyledir. [29]

Konular