Vekâlet İfâde Eden Lafızlar

Vekâlet elfazı (— sözleri) şunlardır: Bunlar gerçekten, vekalete ıtlak olunur. Bir kimsenin vekiline: "Seni vekil eyledim." veya "Veka­letini  sevdim.";   "...Razi  oldum.";   "...istedim."   "...arzu  ettim." demesi gibi...

Şayet müvekkil seni kan boşamakdan men etmiyorum." derse; bu vekil tayini olmaz. Tebyîn'de de böyledir.

Eğer: "Bana muvafakat et." der ve emrederse; işte bu vekil tayini olur. Muhıyt'te de böyledir.

Bir adam, başkasına: "Sana kölemi satmaya izin verdim." dese, şahıs muhatabını vekil yapmış olur. Zehıyre'de de böyledir.

Bir   adam,   başkasına:    "Sen   benim    alacağımı      almakta vekilimsin." derse, o şahıs vekil olur.

Keza: "Sen benim hürriyetimdesin." veya yine: "Sen, benim hayatımda vasimsin." derse; onu vekil yapmış olur. Şayet: "Sen, benim vasimsin" derse; muhatabı vekil tayin edilmiş sayılmaz.

Eğer: "Sen, benim herşeyimde vekilimsin." derse; o şahıs, yalnız malını muhafazada vekili olur; başka işlerinde vekili olamaz. Sahih olanı budur.

Keza, şayet: "Sqn benim az veya çok her şeyde vekilimsin." derse yine o şahıs, malım muhafazada vekili olmuş olur.

Şayet: "Sen, benim her şeyimde vekilimsin." der ve "Emrin caizdir." derse, o takdirde, bütün işlerinde vekili olur. (Alım-satım, hibe ve sadaka gibi..) Köle azad etmek, talak ve vakıfta ihtilaf edilmiştir. Bazıları: "Buna sahib olamaz." dediler.
Ancak önceki sözünde buna delalet (= işaret) varsa, bu vekâlet caiz olur. Bu görüşü, Fakiyh Ebû'1-Leys kabul etmiştir... Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Bir kimse, diğerine: "Seni bütün işlerimde vekil yaptım." der; o da ona:  "Karını boşadım." veya "Bütün malını vakfettim." derse; esahh olan bunun caiz olmamasıdır.

Eğer onun malını, emlakinin tamiri için; veya ehlü lyalının masraf­larına sarf ederse, ona müracaat edebilir mi?

"Uygun olan, müracaat etmesidir." denilmiştir. Çünkü, vekil mü­vekkilin faydasına harcama yapmıştır. Ve, Mı vekilin müvekkiline: "Bunu, senin için yaptım." demesi caizdir. Hulasa'da da böyledir.

Bir kimse, başkasına: "Seni, bütün işlerime vekil eyledim." ve: "Seni yerime oturttum." derse, bu umumi bir vekalet olmaz.

Şayet: "Seni, vekaleti caiz olan bütün işlerime vekil eyledim." derse; vekaleti umumileşmiş olur. Alım-satımı ve nikahları kapsamı içine alır. Eğer vekalet umumi olmazsa, bakılır: Adamın işine, sanatı muha-lifse vekaleti batıldır. Eğer.adam tüccar ve ticareti ile tanınmış ise; veka­leti ticaretle ilgili olmuş olur.

Bir adamın bir kölesi olur ve başka birine: "Benim köleme ne yaptın?" der o da: "Tamamını azad eyledim." derse; İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre caiz olur. Fetva da buna göredir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Hükümdar, bir adama cebr ederek, onu, bir başkasının karısını boşamaya vekil eder; zorlanan adam da başka birisine bunu söyleyerek: "Sen, benim vekilinsin." der; o vekil de, adamın karısını boşarsa; kocası: "Ben, karımın boşanmasını istemedim." dese bile, o adamın boşadığı kadın, boş olu:.

Şu mes'ele, buna muhaliftir: Şayet bidayeten: Sen, benim veki-limsin." der ve kocası da: "Ben, onu boşamak istemedim." derse, karısı boş olmaz. Muhıyt'te de böyledir.

Bir adam karısına: "Seni vekil yaptım; her ne istersen onu yap." der; kadın da: "Eğer, sen beni vekil yaptınsa; ben de kendimi senin elinden üç talak azad eyledim." der; kocası da:"Ben seni vekiî etmekle bunu murad eyledim." derse; eğer daha önce talak sözünden bahsedil-memişse, kadının sözüne itibar edilmez. Yeminle birlikte kocanın sözü geçerli olur.

Ve eğer, daha önce talakdan bahsedilmişse, bu durumda —kadın kendisine mücamaat yapılmış karısıysa ric'î olarak bir talak vaki olur.

Alimler, şöyle buyurmuşlardır:

Önceden talakdan bahsedilmiş olmasa bile, bir talak vaki olur. Onun "üç talak demesi" bunun delilidir. Bu kavil, İmâmeyn'in kavline göre bir cevabdır.

Fakat, İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre, önce talakdan söz edilmemişse, bir şey vaki olmaz.

Ve eğer, önceden talakdan söz edilmişse, üç talak vaki olur. Umumi görüş de, bunun üzerinedir. Zehıyre'de de böyledir.

Bir adam, yabancı bir kadanı: "Kocanla mal mukabili boşanma yaparmısın? " dese; o da: "Sen bilirsin." dese; veya: "Sen, filan ile evlenmek ister misin?" veya "Senin eşyalarını satayım mı?" deyince, kadın da cevaben:  "Sen .bilirsin." dese; işte kadının bu sözü; mal mukabili boşamaya, nikah yapmaya ve eşyasını satmaya, o adamı vekil yapmış olması demektir. Cevâhiru'I-Ahlâtî'de de böyledir.

Bir kimse, başka birisine: "Şu malı al." der; diğeri de: "Nasıl görürsen, öyle yaparım." derse; bu bir vekalet olmaz.

Şayet: "Uygun gördüğün her işi yaparım." derse; işte bu bir vekalet olur. Kerderî'nin VecizFnde de böyledir.

Bir kadın öfkeli halinde, kocasına: "Yapılmayacağı yaparım." der; kocası da: "O mümkün değildir." karşılığını verir, kadın ise: "Eğer yaparsam (ne olur?" deyince, kocası: "İcazetini veririm." der ve kadın da: "Kendimi üç talak boşadım." derse; bu durumda talak vaki olmaz. Çünkü koca, bununla örfen talak murat etmiş olmaz. Muhıyt'te de böyledir.

Bir adam, başka birisine: "Bin dirheme, bir cariye satın al." veya: "Cariye satın al." derse; bu sözle vekil tayin etmiş olmaz.

Bu, bir meşveret olur.

Şayet: "Bin dirheme bir cariye satın al; satın alışına karşılık, sana bir dirhem vardır." derse; işte bu takdirde o adam vekil edilmiş sayılır ve vekil içinde ecr-i misil vardır. Dirhemden fazla olmaz.

Bir adam, borçlusuna: "Sende olan alacağım karşılığında, bana bir cariye satın al." dese; bu vekalet sahih olmaz.

Bu, tmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre böyledir.

Şayet: "Sende olan malımla, ban bir cariye satın al. O da filan cariye (veya filanın cariyesi) olsun" derse; bütün alimlere göre; bu durumda vekalet sahih olur.

Keza: "Sende olan malımı bana teslim et." derse; İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)'ye göre vekalet sahih olmaz.

Şayet: "Sendeki malımı filana teslim et." derse; bütün alimlerimize göre, bu vekalet sahih olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Bir adam, başka birine: "Eğer şu kölemi satmazsan, karım boş olsun."   derse;   bu   durumda  satış   hakkında,   vekaleti   sahih   olur. Zehıyre'de de böyledir.

Bir adam, başka birisine: "Seni, şuna musallat eyledim." derse; bu "seni, şuna vekil eyledim." demek gibidir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Bir kimse, başka bir şahsa: "Malımdan faydalandırma hususunda işimi sana  ısmarlıyorum."   veya   "Alacaklarımın  işini   sana  havale ediyorum."; "Hayvanlarımın işini, sana havale ediyorum."; "Mülkü­mün işini, sana ısmarlıyorum." (onları otlatma, besleme, bakma gibi...) keza "Karımıln talakj  işini, sana havale ediyorum." der ve böylece mecliste kısa keserse; bu vekalet olmaz.
Şayet,  iktısar  etmez  de:   "Seni  temlik  eyledim. (= İstediğini yaparsın." derse, bu vekalet sahih olur. Bahru'r-Raik'ta da böyledir. [8]


Eser: Fetvayı Hindiye

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Fetvayı Hindiye

 

Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..