Hakku'l-Abd
Kul haklarına gelince, o da iki nevidir:
Birinci nevi: Kısas gibi... Şüphe ile olan da^ hak almak caiz değildir. İsbat edilip şüphe kalmayınca, vekil tayini İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ve imâm Muhammed (R.A.)'e göre caizdir.
Fakat, kısas hakkını almakda, vekil tayini şayet müvekkil veli ve hazır olursa caiz olur. Eğer gaib olursa; caiz olmaz.
İkinci Nevi'de ise, şüphe ile de olsa hakkını almak caizdir. Borç ve bizzat olan ayrılar ve diğer haklar gibi...
Bunlar da vekil ta'yini, borcun, aynın ve sair hakların, kısas hariç isbatı halinde, hasmın O davalının rızasıyla), dava içinde caizdir. Bunda hilaf yoktur.
Keza, isbat halinde, ta'zir için de vekil tayin etmek caizdir, Bu da bi'I-ittifaktır.
Vekil için hak almak, müvekkili hazır olsun veya olmasın müsavidir. Bedâî'de de böyledir.
Alım-satımlarda, yiyim-içimlerde, icare ve nikahda, talak ve ıtakda; hulû' ve sulhda,emanet ve ariyette, bağış ve sadakada, verme ve almada, borç verme ve borç almada rehin verip rehin almada, bunların tamamında tevkil (= vekil tayin etme) caizdir. Zehıyre'de de böyledir.
Mubah olan şeylerde (odun kestirmek, ot biçtirmek, su istemek, maden çıkartmak gibi şeylerde) vekalet sahih değildir. Böyle şeylerde /ekalet yoktur. Bunlar asîle ait işlerdendir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da jöyledir.
Borç istemekde de, vekil tayini sahih olmaz. Müvekkil için, istikraz hususunda mülk sabit olmaz.
Vekil için, borç istemek yoktur. O helak olursa, kendisine aîd olur ve kendi malından ödeme yapar. Kâfi'de de böyledir.
Şüf a talebi, kusurundan dolayı bir şeyi reddetmek taksim yapma, bağış istemek hususlarında, vekil tayini caizdir. Bedâi"de de böyledir.
Hibeden dönmek hususunda vekil tayini yoktur.
Emaneti, emanet bırakılandan almada da, ariyeti ariyet alandan istemekte, üzeninde borç alandan borcu istemekte, mürtehinden rehni almakda, vekillik yoktur. Bu, vekalet mülkten iltimas için olursa böyledir
Bir kimse böyle Jbir adamı borcuna mukabil bir köleyi rehin bırakmaya vekil etse veya emanet bırakmaya; ariyet koymaya veya hîbe etmeye vekil etse, bu hallerde müvekkiline izafe edilir; kendi nefsine
izafe edilmez.
Ve "gerçekten zeyd senin köleni; senin için bağışlamak veya rehin bırakmak veya emanet bırakmak istedi" denilir. Şayet kendi nefsine izafe ederse, o zaman: "Benim için, bağışla veya ariyet yap veya borç ver." der. Bu hallerde, tamamı vekil için olmuş olur; vekil tayini eden için olmaz. Siracü'l-Vehnâc'da da böyledir. [7]
Birinci nevi: Kısas gibi... Şüphe ile olan da^ hak almak caiz değildir. İsbat edilip şüphe kalmayınca, vekil tayini İmâm Ebû Hanîfe (R.A.) ve imâm Muhammed (R.A.)'e göre caizdir.
Fakat, kısas hakkını almakda, vekil tayini şayet müvekkil veli ve hazır olursa caiz olur. Eğer gaib olursa; caiz olmaz.
İkinci Nevi'de ise, şüphe ile de olsa hakkını almak caizdir. Borç ve bizzat olan ayrılar ve diğer haklar gibi...
Bunlar da vekil ta'yini, borcun, aynın ve sair hakların, kısas hariç isbatı halinde, hasmın O davalının rızasıyla), dava içinde caizdir. Bunda hilaf yoktur.
Keza, isbat halinde, ta'zir için de vekil tayin etmek caizdir, Bu da bi'I-ittifaktır.
Vekil için hak almak, müvekkili hazır olsun veya olmasın müsavidir. Bedâî'de de böyledir.
Alım-satımlarda, yiyim-içimlerde, icare ve nikahda, talak ve ıtakda; hulû' ve sulhda,emanet ve ariyette, bağış ve sadakada, verme ve almada, borç verme ve borç almada rehin verip rehin almada, bunların tamamında tevkil (= vekil tayin etme) caizdir. Zehıyre'de de böyledir.
Mubah olan şeylerde (odun kestirmek, ot biçtirmek, su istemek, maden çıkartmak gibi şeylerde) vekalet sahih değildir. Böyle şeylerde /ekalet yoktur. Bunlar asîle ait işlerdendir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da jöyledir.
Borç istemekde de, vekil tayini sahih olmaz. Müvekkil için, istikraz hususunda mülk sabit olmaz.
Vekil için, borç istemek yoktur. O helak olursa, kendisine aîd olur ve kendi malından ödeme yapar. Kâfi'de de böyledir.
Şüf a talebi, kusurundan dolayı bir şeyi reddetmek taksim yapma, bağış istemek hususlarında, vekil tayini caizdir. Bedâi"de de böyledir.
Hibeden dönmek hususunda vekil tayini yoktur.
Emaneti, emanet bırakılandan almada da, ariyeti ariyet alandan istemekte, üzeninde borç alandan borcu istemekte, mürtehinden rehni almakda, vekillik yoktur. Bu, vekalet mülkten iltimas için olursa böyledir
Bir kimse böyle Jbir adamı borcuna mukabil bir köleyi rehin bırakmaya vekil etse veya emanet bırakmaya; ariyet koymaya veya hîbe etmeye vekil etse, bu hallerde müvekkiline izafe edilir; kendi nefsine
izafe edilmez.
Ve "gerçekten zeyd senin köleni; senin için bağışlamak veya rehin bırakmak veya emanet bırakmak istedi" denilir. Şayet kendi nefsine izafe ederse, o zaman: "Benim için, bağışla veya ariyet yap veya borç ver." der. Bu hallerde, tamamı vekil için olmuş olur; vekil tayini eden için olmaz. Siracü'l-Vehnâc'da da böyledir. [7]
Konular
- 5- EMÂNETİN BİLİNMEMESİ (= MEÇHÛLİYETİ)
- 6- EMANET BIRAKILAN ŞEYİ GERİ İSTEMEK VE EMANETİN BAŞKASINA VERİLMESİNİ EMRETMEK
- 7- EMANETİ GERİ VERMEK
- 8- EMANETİ VEREN VEYA ALAN ŞAHSIN AYNI KİMSE OLMAMASI
- 9- EMANET HUSUSUNDA VAKİ OLAN İHTİLAF VE BU KONUDAKİ ŞEHÂDET
- 10- EMANET KONUSUNDA ÇEŞİTLİ MES'ELELER
- KİTÂBÜ'L-VEKÂLET
- (VEKÂLETLER)
- 1- VEKÂLETİN MANASI, ŞER'Î AÇIKLAMASI RÜKNÜ, ŞARTI, VEKÂLET İFÂDE EDEN LAFIZLAR,VEKÂLETİN HÜKMÜ, SIF
- Vekâletin Şeri Manası
- Vekâletin Rüknü
- Vekâletin Şartları
- Zimmînin Vekâleti
- Yetim İçin Vekil
- Hakku'llah
- Hakku'l-Abd
- Vekâlet İfâde Eden Lafızlar
- Vekâletin Hükmü
- Vekâletin Sıfatı
- Bununla İlgili Bazı Mes'eleler
- Vekâlet İsbat, Ona Şahit Gösterme Ve Bununla İlgîli Mes'eleler
- 2- SATIN ALMA HUSUSUNDA TEVKİL
- Muayyen Olmayan Bir Şeyi Satın Alma Hususunda Tevkil Ve Vekille Müvekkil Arasındaki İhtilaf
- 3- BEY'A (= SATIŞA) VEKÂLET
- Hîbe Hususunda Vekil Tayini
- 4- İCÂRE VE DİĞERLERİ HAKKINDA VEKÂLET
- 1- İcar, İsti'car, Ziraat Ve Ziraî Muameleler Hakkındaki Vekâlet
- 2- Müdâribin Ve Ortağın Vekil Tayin Edilmesi
- 3- Sermâye
- 5- REHİN HAKKINDA VEKALET