logo logo

Yeni nesil güncel konularla ilgili sorular ve cevaplar!

Fetvalar.Com

Yeni Nesil Fetvalar

Sistemimize üye olarak sitemizi daha aktif olarak kullanabilirsiniz.

Üyelik için tıkla

Fetvalar.Com

Güncel sorular ve cevapları

Hangi İ'tikâf Daha Efdâldir

İ'tikâfin en efdali, Mescîd-i Hsrarn'da f= Beytullah'da = Kâ'be'de) yapılan i'tikâftır. Sonra, i'iikâfîar fazilet dereceleri i'tiba-riyle şöylece sıralanır: MescîcS-i Nebî'de {= Medînc-i Münevvere'-deki Ravza-i Muta-hnara'da), sonra Kudüs'teki Mcscid'i Aksâ'da, son­ra camilerde ve sonra da cemâati çok olan mescid'erde yapılan i'ti-kâflar efdaldir. Tebyîn'de de böyledir.
Kadınlar, kendi evlerinin mescidinde (= namaz kıldığı oda­sında] i'tikâf yaparlar. Bu durumda, i'tikâf yaptıklar: yerler kadınlar hakkında cemaatin namaz kıldığı mescidfer gibi olur. Kadınlar, zaruri ve insani ihtiyaçları olmadıkça, — i'tikâf müridetînce —• buradan çık­mazlar, Mebsût Şerfıî'nde de böyledir.

Kadınların, dışarıdaki mescidlerde f'tifcâfa girmeleri caizdir ve fakat bu mekruhtur. Serahsî'nin Muhıyt'indo de böyledir.

Kadınların evlerinde i'tikâf yapmaları, mescidde Tîikâf yap­malarından; mah~İ!e mescidinde i'tikâf yapmaları da, büyük rnescid-de i'tikâf yapmalarından daha efdâldir. Evinde i'tikâf yapacak oian ka­dın, nama? kılmaya tahsis edilmiş bir yer yoksa: evinde namaz kıl­dığı yerin hâricinde i'tikâf yapabilir

Bîr kadının evinde mescid yoksa, bir yeri mescîd ittiha? edip, orada i'tiköf yapar. Zâhidî'ds de böyledir.
3- İtirafın şartlarından bîri de oruçtur: Oruçlu ol­mak, vacip olan i'tikâflar için şarttır ve  lâzımdır. Zâhirü'r - rivây-ede, bu hususta İmâm Ebû H&nîfe (R.A.)'den bir rivayet vardır. İmâmeyn (R.A.)'in kavillerine göre : Nafile olan İ'tikâfîarda oruç şart değildir. Hatta, mescide girmiş bulunan bir kimse, ordan çıkıncaya kadar i'ti-kâfa nlyyet etmiş olsa, bu büe sahih olur. Tebyîn'de de böyledir.

Bir kimse, bir gece ve bir gündüz i'tikâf etmeyi nezretmiş olsa ve fakat o gün oruç tutmasa, bu —i'tikâfı— sahih olmaz.

Bir kimse, şayet: «Allah rızâsı için, oruçsuz olarak bir ay i'tikâf yapayım.» diye nezretmiş olsa; bu kimsenin hem i'tikâf yapması ve hem de oruç tutrnas;  iâsım gelir. Zahîriyye'de de böyledir.

Orucun kendisinin bulunması şart kılınmıştır; i'tikâf yönün­den oruç şart kılınmamıştır. Hatta, bir kimsenin ramazan i'tikâfını nezretmesi de sahihtir. Zshıyrs'a'e de böyledir.

—Ramazan i'tikâfını nezreden— bir kimse, ramazan orucu­nu tutsr da, i'tikâf yapmazsa; >bu kimsenin diğer bir ayda ard arda ol-. mak şartı ile i'tikâf yapması ve bu i'tikâf günlerinde de- oruç tutması gerekir. Mtslıtyt'te. de böyledir.

Bu kimse, eğer ikinci ramazan gelene kadar î'tikâfa girmez, ve bu gelen ramazanda i'tikâfa girerse, caiz olmaz (Nezri yerine gel­miş bulunmaz.) Çünkü, oruç o kimsenin zimmetinde borç olmuş ol­maktadır.'Bunun, da vaktini zayi etmiş olduğu İçin, bu oruç binefsihî maksûd olmuş bulunmaktadır. Maksûd olan ise, başkası ile edâ olun­maz. Hatta, bir ay i'tikâfa girmeyi nezretmiş olan bir kimse, sonra da ramazanda i'tikâf yapsa, bu caiz olmaz. (Yani, nezri yerine gelmiş bulunmaz.) Bu kimse, oruç tutmasa ve o ayın orucu ile beraber, i'tikâfını da kaza etse, bu caiz olur. Çünkü kaza, edâ gibidir. Serahsî'-nîn Muhıyt'inde de böyledir.
Nafile oruç tutmaya niyyetli olarak sabaha erişen bir kim­se, gündüzün bir bölümünde «Allah İçin i'tikâf yapmak üzerime ne­zir olsun.» dese, İmâm Ebû Yûsuf (R.A.)'nın kavline göre, o kimsenin î'tikâfı kıyâsa göre olmaz. Çünkü, —adanan bu,— İ'tikâf vaciptir. Bu da ancak vacip olan bir oruçla sahih olur. Halbuki, bir kimsenin —ön­ceden niyyet etmiş olduğu— orucu nafile bir oruçtur ve onu vacip kılmak mümkün değildir. Muhiyt'te de böyledir. [37]