6- NEZİRLER (=ADAKLAR)
Şartsız nezir sahih olmaz.
Nezrin sahih olmasının şartları şunlardır:
1- Bir nezrin sahih olması için, şer'an, nezredilen bu şeyin cinsînden bir vecîbenin olması gerekir. Bu sebepten dolayı, meselâ : hasta ziyaretini nezretmek sahih olmaz.
2- Nezrediien şey, bizzat maksud olmalıdır; vesîle olmamalıdır. Bundan dolayıdır ki, abdest almayı veya tilâvet secdesini nezretmek sahih olmaz.
3- Nezredilen şey, hâi-i hazırda vecîbe olan bir şey olmamalıdır. Bunun içindir ki, meselâ : «Öğle namazını kılmayı veya başka bir farzı yerine getirmeyi nezretmek sahih olmaz. Nihâye'de de böyledir.
4- Nezredilen şey, nefsi itibariyle maslyet ( günah) olmamalıdır. Bahrü'r - Râik'ta da böyledir. Meselâ;
Bir 'kimse, «Allah rızası İçin, kurban bayramı günü oruç tutayım.» demiş olsa bile, o gün yer; başka bir gün kaza eder. Çünkü, bu nezir sahihtir. Oruç tutmak, binefsihî meşru'; o gün tutmak jse liğayrihî menhîdir. {= yasaklanmıştır.) Çünkü, kurban bayramı günü oruç tutmak Allahu Teâlâ'nm dâ'vetine İcabeti terk etmektir. Ancak, adağından dolayı o gün oruç tutmuş olan kimsenin üzerinden, oruç borcu düşer. Yani adağı yerine gelmiş olur. Hidâye'de de böyledir.
5- Yerine getirilmesi mümkün olmayan bir şeyi nezretmenrek de nezrin sıhhatinin şartlarındandir. Meselâ: Bir kimse «dünkü gün oruç tutayım.» diye nezretmiş olsa, bu nezri sahih olmaz. «Bahrü'r Râik'ta da böyledir. Bir kimse : «Filan adamın geldiği gün, Allah rızası İçin oruç tutmak, üzerime nezir olsun.» diye adakta bulunsa; bu kimsenin orucunu yediği gün veya kad:nın hayz olduğu gün o adam gelmiş olsa; İmâm Muhammed (R.A.)'e göre, bu kimsenin yapacağı bir şey yoktur. Muhtar olan da budur. Strâcîyye'de de böyledir.
«Bu adam, zevalden sonra gelmiş olursa, o şahsın yapacağı bir şeyv yoktur. İmâm Muhammed (R.A.)'e göre böyledir.» denilmiştir. Hulâsa'da da böyledir.
Bir ftimse : «Filân adamın geldiği gün, Allah rızası için o günün devamında oruç tutayım.» diye nezretmiş olsa; o kimse de geç gelse, nezreden adama bir şey lâzım gelmez. Ancak, o adam zevalden önce gelmiş olursa ve nezreden kimse de, o ana kadar bir şey yememiş 'bulunursa; oruca niyyet eder. Serahsî'nin Muhıyt'-inde de böyledir.
Bir kimse : «Felan adamın geldiği gün, Allah rızası için devamlı oruç tutayım.» diye adamış olsa ve bu adam gelmeden de iftar etmiş bulunsa; bu kimsenin o gün oruç tutması lâzım gelmez. Fakat, o günü takip -eden günde oruç tutması -lâzım gelir. Sirâcü'I - Vehhâc'-da da böyledir.
Bir kimse : «Filan adamın geldiği gün ve filan adamın da, iyileştiği gün oruç tutayım.» diye nezretmiş bulunsa; gelecek şahsın geldiği gün, diğeri de iyileşmiş olsa, adak sahibi kimsenin
sadece- o gün oruç tutması gerekir; başka bir şey lâzım gelmez. Muhıyt'ts de böyledir.
Bir kimse : «Allah rizası için bir gün oruç tutayım» diye adamış oisa; bil - icmâ' bu orucu geciktirecek olsa bile dilediğî gün tutar. Çünkü, hu şekilde adamakla, o şa!hsa her hangi bir gün oruç tutmak vacip o!ur.
«Allah rızası için, iki gün veya üç gün, veyahut on gön oruç bu sözü sahih değildir.
«Allah rızası için, iki gün veya üç gün, veyahut on gön oruç tutayım.» diye adakta bulunan kimsenin, bu oruçları tutması vacip olur Bu 'kimse, bu oruçları İstediği zaman tutar. Dilerse, bu oruçları arka arkaya tutar; dilerse bazan tutup bazan tutmayarak, aralarını açmak sureti ile tutar.
Fakat, bu kimse, bu oruçları adarken, arka arkaya tutmaya niyyet etmiş olursa, bu oruçları arka arkaya tutar.
Böyle, arka arkaya tutmaya niyyet etmiş olan bir kimse, bu günlerden birinde oruo tutmazsa; veya bu 'durumdaki bir kadın hayz olursa; bu oruçları baştan başlayarak yeniden tutar. Sirâcü'I - Veh-hâc'da da böyledir.
Bir kimse, ayrı ayrı günlerde oruç tutmayı adayarak bu şekli üzerine vacip kıldıktan sonra, bu oruçları arka arkaya tutmuş olsa; bu caiz oför. Feîâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse : «Allah rızâsı için. ard arda on gün oruç tuta-, yım.» diye adamış bulunsa ve bu kimse on beş gün oruç tutsa, fakat bu arada bir gün iftar etse ve oruç tutmadığı bu günün ilk on günde mi, yoks3 son beş günde mi olduğunu bilemezse; bu durumda bu şshıs, arka arkaya beş gün daha oruç tutar. Böylece, arka arkaya on gün oruç tutmuş olur, Zahîi-iyye'de böyledir.
Bir kimse : «Allah rızası için, gün ve gün oruç tutayım.» diye adakta bulunmuş oîaa; şayet bu şahıs niyyetî esnasında «ebediyyen- dememişse, sadece bir gün oruç tutar.
«Aliah rızası için oruç tutmak, adağım olsun» diyen kimsenin de, bir gün oruç tutması gerekir.
Bir kinişe: «Günl-erce oruç tutmak nezrim oIsutt.» demiş olsa, üç gün oruç tutar. Ancak .niyyeti esnasında daha fazla oruç tutmayı murad etmesi hâli müstesnadır.
Bir kimse: «Çok günlerin orucunu tutarım.» diye nezretmiş olsa ve fakat niyyeti esnasında gün sayısını belirtmemiş bulunsa, bu kimse İmâm Ebû Hanife (R.A.)'ye göre on gün, İmâmeyn'e göre ise yedi gün oruç tutar. Sirâcü'l - Vehhâc'da da böyledir.
Gün sayısını, niyyeti esnasında belirtmeden : »Allah rızası için günlerce oruç tutmak nezrim olsun.» diyen kimsenin, on gün oruç tutması gerekir. İmâmeyn'e göre bu şahıs yedi gün oruç tutar. Sirâ-cîyye'de de böyledir.
Bir kimse: «(Bid'atü aşere yevmen =) On gün ilâ on dokuz gün oruç Tutayım.» diye adamış olsa; o kimse on üç gün oruç tutar. Fethü'I - Kadîr'de de böyledir.
Bir kimse: «Allah rızası için (keza keza yevmen =) şu kadar, şu kadar gün oruç tutayım.» diye adamış bulunsa, bu kimsenin on bir gün oruç tutması gerekir. Bu kimse, adadığı esnada sâdece (keza, keza' =0 «şu kadar, şu kadar» demiş bulunsa yirmi bir gün oruç tutması lâzım gelir. Fetâvâyı Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse: «Cum'a orucu tutmak, üzerime nezrolsun.» demiş olsa; bu şahsın yedi gün oruç tutması gerekir. Fakat, bu kimse adaması esnasında «sadece cum'a günü» diye belirtmişse, bu durumda sâdace cum'a günü oruç tutar. Sirâcü'l - Vehhâc'da da böyledir.
Cum'a günlerinde oruç tutmayı adamış olan kimse İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe (R.AJ'ye göre, on cum'a oruç tutar. İmâmeyrfe göre ise, bu şahsın ömrünün bütün cum'afarında oruç tutması gerekir.
Bir kimse: «Bu ayın cum'alarında oruç tutmak üzerime nezir olsun.» demiş olsa; o ay çıkıncaya kadar bütün cum'aları oruç tutar. Şemsü'l - Eimme Serahsî: «Sahih olan budur.» demiştir. Zahîriyye'-de de böyledir.
Bir kimse: «Allah için, perşembe günü oruç tutmak üzerime nezir olsun.» demiş bulunsa; 'bu kimse sadece kendisine en yakın olan perşembe günü oruç tutar. Gelecek perşembe günlerinln hepsinde oruç .tınması gerekmez. Ancak, -gelecek her perşembede oruç tutmaya» niyyet etmiş olması hâli müstesnadır.
Keza, bir kimse: «Sekiz gün cumartesi günü Allah rızası için oruç tutayım.» diye adamış olsa, bu kimsenin, iki cumartesi günü oruç tutması lâzım gelir. Fakat, bu kimse «yedi gün, cumartesini oruç tutayım.» diye nezretmiş olsaydı, yedi cumartesi günü oruç tutması gerekirdi. Çünkü, cumartesi yedi günün içinde bir tanedir; tekerrür etmez. Ve böyle diyen kimsenin sözü, öncekinin sözüne muhalif olarak, sayı üzerine hamledilir. Sirâcü'l - Vehhâc'da da böyledir.
Bir kimse, bütün perşembe günlerinde oruç tutmaya niyyet etmiş olsa ve fakat bu perşembelerden birinde oruç tutmamış bulunsa, o kimsenin bu tutmadığı orucu kaza etmesi geretör. Muhiyt'-te'de böyledir.
Bir kimse, çeyh-i fâni oluncaya kacîar, kaza borcunu te'hir etmiş olsa veya ömrü boyunca oruç tutmayı adamış bulunan bir kimse, âciz kalıp bu adağını yerine getiremese veya san'atı İle meşgul olması sebebi ile. bunu yapması, kendisine meşakketli gelse, bu durumdaki kimseler, oruç tutmayıp, her gün bir fakiri doyururlar. Bu kimselerin, zorluğundan dolayı bunu yapmaya da güçleri yetmezse, Allahu Teâlâ'dan af dilerler. Şüphesiz ki Allah C.C.) bağışlayıcı ve merhamet edicidir.
Zamanın zorluğundan {sıcaklık gibi-..) dolayı oruç tutmaya gücü yetmeyen, bu durumdaki kimseler de, oruç tumayıp kışı beklerler ve kışın kaza ederler. Fethü'l - Kadîr'de de böyledir.
Bu hüküm, ömür boyu oruç tutmayı adamamış olan kimseler içindir. Hulâsa'da da böyledir,
Bir kimse : «Allah rızâsı için on gün oruç tutayım.» demeyi murad ettiği halde, ağzından «...Bir ay oruç tutayım.» sözü, çıkmış olsa; bu kimsenin bir ay oruç tutması gerekir. Çünkü, nezirde kasıd-la, kasdm dışındaki söz müsâvîdir
«AMah rızası için, bir ay oruç tutmak üzerime nezir olsun.» diyen kimsenin, otuz gün oruç tutması lâzım gelir. Burada ay otuz gün olarak belirlenir. Nezreder etmez, hemen oruca başlamak gerekmez. Burada orucu tehir etmekten dolayı günahkâr olunmaz. Sirâcü'l - Vehhâc'da da böyledir.
fetAvAyi hindîyye
Bir kimse : «Bu ayın orucunu tutmak, bana nezir olsun,» demiş olsa, bu kimse, o ayın kalmış bulunan günlerinde oruç tutar. Adarken, bir ay oruç tutmayı adamış olursa, bu niyyetini yerine ga-tirir. Muhıyt'te de böyledir.
Arka arkaya olmak üzere, bir ay oruç tutmayı adamış olan kimsenin, bu orucu arka arkaya hiç ara vermeden tutması gerekir.
Fakat, mutlak olarak bir ay oruç tutmayı adamış bulunan kimse, muhayyerdir: Dilerse peş peşe tutar; dilerse bazan yeyip, bazan tutarak otuz güne tamamlar. Bu durumdaki bir kimse, belli bir ayda oruç tutmaya başlasa da, arada bir orucu yemiş olsa, bu yediği orucu kaza eder; baştan başlayıp, hepsini yeniden tutması gerekmez. Bu durumda, tamamını iftar etmiş olan kimse de muhayyerdir r Kaza ederken, dilerse ayrı ayrı tutar; dilerse arka arkaya.tutar. Zâhidî'de de böyledir.
Bir kimse : «Şevval, zil-ka'de ve zil-hicce aylarında Alları rızâsı için oruç tutmak nezrim olsun.» demiş bulunsa, bu oruçları, mezkûr ayların hilallerine bakarak tutar. Zil-ka'de ve zil-hicce otuzar gün, şevval yirmi dokuz gün olursa, bu şahsın beş gün daha oruç tutması gerekir. Bu beş günün, bir günü /ramazan bayramı, dört günü de teşrıyk günlerinin yerinedir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse, Allah rızası için üç ay oruç tutmayı adaşa ve bu üç ayı da şevval, zilkâde ve zil-hicce olarak belirlese bu durumda zil-kâde ile zil-hicce otuzar, şevval ise yirmi dokuz gün olsa, bu kimsenin altı günün orucunu kaza etmesi gerekir. Hulâsa'da da böyledir.
Bir kimse : «Allah rızâsı için, ramazan ayının misli (kadar) oruç tutmak, üzerime nezir olsun.» demiş olsa ve bunu arka arkaya tutmaya niyyet etmiş bulunsa, bu kimsenin, arka arkaya bîr ay orııo tutması gerekir.
Eğer bu kimse, «ramazan ayının misli» derken, buradaki benzetişi ile ramazan ayının, sayısı kadar oruç tutmayı kasdetmiş olursa veya bu ko;.uda hiç bir niyyeti bulunmazsa, bu şahsın otuz gün oruç tutması gerekir ve bunu isterse arka arkaya, isterse ayrı ayrı tutar. Muhıyt'te de böyledir, Nevâzîl'de : «Biz bunu kabul ederiz.» denilmiştir. Tatarhâniyye'de de böyledir.
Keza bu kimse «ramazanın misli- tabiri |le, onun farz oluşunu irâde eylemişse, yine ayrı ayrı tutar. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bîr kimse : «Allah rızası için bu sene oruç tutayım,* diye nezretmiş olsa; ramazan ve kurban bayramının ilk gönleri ila teşrıyk günlerini, sonradan kaza eder. Hidâye'de de böyledir.
Bu hüküm bu şahsın ramazan bsyramından önce, bu şekilde niyyet etmiş olması halindedir. Şayet, o kimse şevval ayında, bu şekilde söyliyerek niyyet etmiş olursa, ramazan bayramının ilk gününü kaza eylemez.
Keza, bu kimse teşrıyk günlerinden sonrar bu şekilde söyliyerek niyyet etmiş olursa, bayram ve teşrıyk günlerini kaza etmesi gerekmez. Gâyetü'l Beyân'da da böyledir.
Bir kimse : «Allah rızâsı için, bir sene oruç tutayım.» dese ve fakat 'bu senenin hangi sene olduğunu belirlemese, ayları ile tutarak seneyi tamamlar ve otuz beş günlük orucunu da kaza eder. Bu otuz 'beş günün, otuzu ramazan, beşi de bayram ve teşrıyk günlerinin yerinedir
«Allah için, arka arkaya bir senenin orucunu tutmak üzerime nezir olsun», diyen kimsenin bu niyyeti ile durumu, «Allah için bi aynihî şu seneyi oruçlu geçirmek nezrim olsun.» diyen kimsenin durumu gibidir. Bu kimsenin ramazan ayım kaza etmesi lâzım gelir Çünkü, ramazan ayı, arka arkaya bir yılın dışında değildir. Hu-(âsa'da da böyledir.
Bir kadın, adamak sureti II« belli bir seneyi oruçlu geçirmeyi üzerine vacip eylemiş olsa; fau kadın hayz olduğu günlerin orucunu sonradan kaza eder. Çünkü, hayızlı olduğu günler, oruç tutmayı adadığı senenin dışında değildir Sahih olan budur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Oruç tutmanın adandığı sırada «dehren» denilmiş olsa; bu kelime burada «bir sene» veya «ömür boyu» manasına gelir. Fethü'l-Kadîr'de de böyledir.
Bir şarta ta'lik edilmiş (= bağlanmış) olan bir nezir, o şartın meydana gelmesinden önce edâ ediimez; edilmiş olsa bile caiz olmaz. Bu, bil-icmâ' böyledir
Bir vakte izafe edilen, bîr nezir fse, o vakit gelmeden eda" edifa-bilir. Şöyle ki: Bir kimse, recep ayını oruçlu geçirmeyi nezretse de, onun yerine rebiüi-evvel ayını oruçlu geçirse; böyle yapması İmâm Ebû Yûsuf'un kavline göre caiz olur. Bu kavil, aynı zamanda İmâm-i A'zam Ebû Hanîfe'nin de kavlidir, imâm Muhammed'e göre ise, bu caiz olmaz. Muhıyt'te de böyledir.
«İyiieşirsem oruç tutarım.» diyen Dlr kimseye, "Allah rızesi İçin, oruç tutmak üzerime nezir oisun.» demedikçe, bir şey lâzım gelmez. Kıyasa uygun olan budur. İstihsanda ise : «Bu kimsenin oruç tutması gerekir.» denilmiştir. Fakat, bu kimse sözünü bir şarta ta'hk etmezse, o kimseye kıyâsen de, istihsânen ds, bir şey vacip olmaz. Zahîriyye'de de böyledir.
Bîr kimse, beiîi bir ayı oruçlu geçirmeyi nezrederek, o,ay oruç tutmayı kendisine vacip ey I ese, ancak o ay gelmeden bu kimse öise, bu kimsenin o ayın her bir gününün orucu için fakire yarım saT (= 520 dirhem) buğday ıt'âm edilmesini vasiyyet etmesi gerekir Ayın belirli bir ay olması ile olmaması arasında bir fark yoktur.
Hasta bir kimse : «Allah rızâsı için. bir ay oruç tutmak üzerime nezir olsun.» demiş oisa ve bu şahıs sıhhatine kavuşmadan ölse, -kendisine ?hie bir şey lâzım gelmez. Ancak, bu şahıs, bir tek gün bile, iyileşmiş olsa, ayın tamamını saviyyet etmesi gerekir. İmâm Muhammed (R.A.) ise: «Bu kimse, sıhhate kavuştuğu günler kadarını vasiyyet eder.' demiştir. Hulâsa'da da böyledir.
«Allah rızası için, ayın başında ve sonunda peş peşe ıh gön; oruç tutmak üzerime nezir olsun.» diyen kimsenin, ayjn on beşinci ve on altıncı günlerinde oruç tutması gerekir. Fetâvâyl Kadı-hân'da da böyledir.
Bir kimse: «Allah rızası için, recep ayını oruç tutarak g*?-çareyim.» diye adakta bulunduktan sonra, zfhar keffâreti oiarak arka arkaya İki ay oruç tutsa vs bu aylardan bîri de recep ayı olsa, bu «keffâret-i zıhari caiz olur. Ancak, recep ayını -t-nezrinden.dolayı sonradan kaza etmesi gerekir. Esahh olan budur, Zahîriyye'dc de böyledir. [32]
Nezrin sahih olmasının şartları şunlardır:
1- Bir nezrin sahih olması için, şer'an, nezredilen bu şeyin cinsînden bir vecîbenin olması gerekir. Bu sebepten dolayı, meselâ : hasta ziyaretini nezretmek sahih olmaz.
2- Nezrediien şey, bizzat maksud olmalıdır; vesîle olmamalıdır. Bundan dolayıdır ki, abdest almayı veya tilâvet secdesini nezretmek sahih olmaz.
3- Nezredilen şey, hâi-i hazırda vecîbe olan bir şey olmamalıdır. Bunun içindir ki, meselâ : «Öğle namazını kılmayı veya başka bir farzı yerine getirmeyi nezretmek sahih olmaz. Nihâye'de de böyledir.
4- Nezredilen şey, nefsi itibariyle maslyet ( günah) olmamalıdır. Bahrü'r - Râik'ta da böyledir. Meselâ;
Bir 'kimse, «Allah rızası İçin, kurban bayramı günü oruç tutayım.» demiş olsa bile, o gün yer; başka bir gün kaza eder. Çünkü, bu nezir sahihtir. Oruç tutmak, binefsihî meşru'; o gün tutmak jse liğayrihî menhîdir. {= yasaklanmıştır.) Çünkü, kurban bayramı günü oruç tutmak Allahu Teâlâ'nm dâ'vetine İcabeti terk etmektir. Ancak, adağından dolayı o gün oruç tutmuş olan kimsenin üzerinden, oruç borcu düşer. Yani adağı yerine gelmiş olur. Hidâye'de de böyledir.
5- Yerine getirilmesi mümkün olmayan bir şeyi nezretmenrek de nezrin sıhhatinin şartlarındandir. Meselâ: Bir kimse «dünkü gün oruç tutayım.» diye nezretmiş olsa, bu nezri sahih olmaz. «Bahrü'r Râik'ta da böyledir. Bir kimse : «Filan adamın geldiği gün, Allah rızası İçin oruç tutmak, üzerime nezir olsun.» diye adakta bulunsa; bu kimsenin orucunu yediği gün veya kad:nın hayz olduğu gün o adam gelmiş olsa; İmâm Muhammed (R.A.)'e göre, bu kimsenin yapacağı bir şey yoktur. Muhtar olan da budur. Strâcîyye'de de böyledir.
«Bu adam, zevalden sonra gelmiş olursa, o şahsın yapacağı bir şeyv yoktur. İmâm Muhammed (R.A.)'e göre böyledir.» denilmiştir. Hulâsa'da da böyledir.
Bir ftimse : «Filân adamın geldiği gün, Allah rızası için o günün devamında oruç tutayım.» diye nezretmiş olsa; o kimse de geç gelse, nezreden adama bir şey lâzım gelmez. Ancak, o adam zevalden önce gelmiş olursa ve nezreden kimse de, o ana kadar bir şey yememiş 'bulunursa; oruca niyyet eder. Serahsî'nin Muhıyt'-inde de böyledir.
Bir kimse : «Felan adamın geldiği gün, Allah rızası için devamlı oruç tutayım.» diye adamış olsa ve bu adam gelmeden de iftar etmiş bulunsa; bu kimsenin o gün oruç tutması lâzım gelmez. Fakat, o günü takip -eden günde oruç tutması -lâzım gelir. Sirâcü'I - Vehhâc'-da da böyledir.
Bir kimse : «Filan adamın geldiği gün ve filan adamın da, iyileştiği gün oruç tutayım.» diye nezretmiş bulunsa; gelecek şahsın geldiği gün, diğeri de iyileşmiş olsa, adak sahibi kimsenin
sadece- o gün oruç tutması gerekir; başka bir şey lâzım gelmez. Muhıyt'ts de böyledir.
Bir kimse : «Allah rizası için bir gün oruç tutayım» diye adamış oisa; bil - icmâ' bu orucu geciktirecek olsa bile dilediğî gün tutar. Çünkü, hu şekilde adamakla, o şa!hsa her hangi bir gün oruç tutmak vacip o!ur.
«Allah rızası için, iki gün veya üç gün, veyahut on gön oruç bu sözü sahih değildir.
«Allah rızası için, iki gün veya üç gün, veyahut on gön oruç tutayım.» diye adakta bulunan kimsenin, bu oruçları tutması vacip olur Bu 'kimse, bu oruçları İstediği zaman tutar. Dilerse, bu oruçları arka arkaya tutar; dilerse bazan tutup bazan tutmayarak, aralarını açmak sureti ile tutar.
Fakat, bu kimse, bu oruçları adarken, arka arkaya tutmaya niyyet etmiş olursa, bu oruçları arka arkaya tutar.
Böyle, arka arkaya tutmaya niyyet etmiş olan bir kimse, bu günlerden birinde oruo tutmazsa; veya bu 'durumdaki bir kadın hayz olursa; bu oruçları baştan başlayarak yeniden tutar. Sirâcü'I - Veh-hâc'da da böyledir.
Bir kimse, ayrı ayrı günlerde oruç tutmayı adayarak bu şekli üzerine vacip kıldıktan sonra, bu oruçları arka arkaya tutmuş olsa; bu caiz oför. Feîâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse : «Allah rızâsı için. ard arda on gün oruç tuta-, yım.» diye adamış bulunsa ve bu kimse on beş gün oruç tutsa, fakat bu arada bir gün iftar etse ve oruç tutmadığı bu günün ilk on günde mi, yoks3 son beş günde mi olduğunu bilemezse; bu durumda bu şshıs, arka arkaya beş gün daha oruç tutar. Böylece, arka arkaya on gün oruç tutmuş olur, Zahîi-iyye'de böyledir.
Bir kimse : «Allah rızası için, gün ve gün oruç tutayım.» diye adakta bulunmuş oîaa; şayet bu şahıs niyyetî esnasında «ebediyyen- dememişse, sadece bir gün oruç tutar.
«Aliah rızası için oruç tutmak, adağım olsun» diyen kimsenin de, bir gün oruç tutması gerekir.
Bir kinişe: «Günl-erce oruç tutmak nezrim oIsutt.» demiş olsa, üç gün oruç tutar. Ancak .niyyeti esnasında daha fazla oruç tutmayı murad etmesi hâli müstesnadır.
Bir kimse: «Çok günlerin orucunu tutarım.» diye nezretmiş olsa ve fakat niyyeti esnasında gün sayısını belirtmemiş bulunsa, bu kimse İmâm Ebû Hanife (R.A.)'ye göre on gün, İmâmeyn'e göre ise yedi gün oruç tutar. Sirâcü'l - Vehhâc'da da böyledir.
Gün sayısını, niyyeti esnasında belirtmeden : »Allah rızası için günlerce oruç tutmak nezrim olsun.» diyen kimsenin, on gün oruç tutması gerekir. İmâmeyn'e göre bu şahıs yedi gün oruç tutar. Sirâ-cîyye'de de böyledir.
Bir kimse: «(Bid'atü aşere yevmen =) On gün ilâ on dokuz gün oruç Tutayım.» diye adamış olsa; o kimse on üç gün oruç tutar. Fethü'I - Kadîr'de de böyledir.
Bir kimse: «Allah rızası için (keza keza yevmen =) şu kadar, şu kadar gün oruç tutayım.» diye adamış bulunsa, bu kimsenin on bir gün oruç tutması gerekir. Bu kimse, adadığı esnada sâdece (keza, keza' =0 «şu kadar, şu kadar» demiş bulunsa yirmi bir gün oruç tutması lâzım gelir. Fetâvâyı Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse: «Cum'a orucu tutmak, üzerime nezrolsun.» demiş olsa; bu şahsın yedi gün oruç tutması gerekir. Fakat, bu kimse adaması esnasında «sadece cum'a günü» diye belirtmişse, bu durumda sâdace cum'a günü oruç tutar. Sirâcü'l - Vehhâc'da da böyledir.
Cum'a günlerinde oruç tutmayı adamış olan kimse İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe (R.AJ'ye göre, on cum'a oruç tutar. İmâmeyrfe göre ise, bu şahsın ömrünün bütün cum'afarında oruç tutması gerekir.
Bir kimse: «Bu ayın cum'alarında oruç tutmak üzerime nezir olsun.» demiş olsa; o ay çıkıncaya kadar bütün cum'aları oruç tutar. Şemsü'l - Eimme Serahsî: «Sahih olan budur.» demiştir. Zahîriyye'-de de böyledir.
Bir kimse: «Allah için, perşembe günü oruç tutmak üzerime nezir olsun.» demiş bulunsa; 'bu kimse sadece kendisine en yakın olan perşembe günü oruç tutar. Gelecek perşembe günlerinln hepsinde oruç .tınması gerekmez. Ancak, -gelecek her perşembede oruç tutmaya» niyyet etmiş olması hâli müstesnadır.
Keza, bir kimse: «Sekiz gün cumartesi günü Allah rızası için oruç tutayım.» diye adamış olsa, bu kimsenin, iki cumartesi günü oruç tutması lâzım gelir. Fakat, bu kimse «yedi gün, cumartesini oruç tutayım.» diye nezretmiş olsaydı, yedi cumartesi günü oruç tutması gerekirdi. Çünkü, cumartesi yedi günün içinde bir tanedir; tekerrür etmez. Ve böyle diyen kimsenin sözü, öncekinin sözüne muhalif olarak, sayı üzerine hamledilir. Sirâcü'l - Vehhâc'da da böyledir.
Bir kimse, bütün perşembe günlerinde oruç tutmaya niyyet etmiş olsa ve fakat bu perşembelerden birinde oruç tutmamış bulunsa, o kimsenin bu tutmadığı orucu kaza etmesi geretör. Muhiyt'-te'de böyledir.
Bir kimse, çeyh-i fâni oluncaya kacîar, kaza borcunu te'hir etmiş olsa veya ömrü boyunca oruç tutmayı adamış bulunan bir kimse, âciz kalıp bu adağını yerine getiremese veya san'atı İle meşgul olması sebebi ile. bunu yapması, kendisine meşakketli gelse, bu durumdaki kimseler, oruç tutmayıp, her gün bir fakiri doyururlar. Bu kimselerin, zorluğundan dolayı bunu yapmaya da güçleri yetmezse, Allahu Teâlâ'dan af dilerler. Şüphesiz ki Allah C.C.) bağışlayıcı ve merhamet edicidir.
Zamanın zorluğundan {sıcaklık gibi-..) dolayı oruç tutmaya gücü yetmeyen, bu durumdaki kimseler de, oruç tumayıp kışı beklerler ve kışın kaza ederler. Fethü'l - Kadîr'de de böyledir.
Bu hüküm, ömür boyu oruç tutmayı adamamış olan kimseler içindir. Hulâsa'da da böyledir,
Bir kimse : «Allah rızâsı için on gün oruç tutayım.» demeyi murad ettiği halde, ağzından «...Bir ay oruç tutayım.» sözü, çıkmış olsa; bu kimsenin bir ay oruç tutması gerekir. Çünkü, nezirde kasıd-la, kasdm dışındaki söz müsâvîdir
«AMah rızası için, bir ay oruç tutmak üzerime nezir olsun.» diyen kimsenin, otuz gün oruç tutması lâzım gelir. Burada ay otuz gün olarak belirlenir. Nezreder etmez, hemen oruca başlamak gerekmez. Burada orucu tehir etmekten dolayı günahkâr olunmaz. Sirâcü'l - Vehhâc'da da böyledir.
fetAvAyi hindîyye
Bir kimse : «Bu ayın orucunu tutmak, bana nezir olsun,» demiş olsa, bu kimse, o ayın kalmış bulunan günlerinde oruç tutar. Adarken, bir ay oruç tutmayı adamış olursa, bu niyyetini yerine ga-tirir. Muhıyt'te de böyledir.
Arka arkaya olmak üzere, bir ay oruç tutmayı adamış olan kimsenin, bu orucu arka arkaya hiç ara vermeden tutması gerekir.
Fakat, mutlak olarak bir ay oruç tutmayı adamış bulunan kimse, muhayyerdir: Dilerse peş peşe tutar; dilerse bazan yeyip, bazan tutarak otuz güne tamamlar. Bu durumdaki bir kimse, belli bir ayda oruç tutmaya başlasa da, arada bir orucu yemiş olsa, bu yediği orucu kaza eder; baştan başlayıp, hepsini yeniden tutması gerekmez. Bu durumda, tamamını iftar etmiş olan kimse de muhayyerdir r Kaza ederken, dilerse ayrı ayrı tutar; dilerse arka arkaya.tutar. Zâhidî'de de böyledir.
Bir kimse : «Şevval, zil-ka'de ve zil-hicce aylarında Alları rızâsı için oruç tutmak nezrim olsun.» demiş bulunsa, bu oruçları, mezkûr ayların hilallerine bakarak tutar. Zil-ka'de ve zil-hicce otuzar gün, şevval yirmi dokuz gün olursa, bu şahsın beş gün daha oruç tutması gerekir. Bu beş günün, bir günü /ramazan bayramı, dört günü de teşrıyk günlerinin yerinedir. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bir kimse, Allah rızası için üç ay oruç tutmayı adaşa ve bu üç ayı da şevval, zilkâde ve zil-hicce olarak belirlese bu durumda zil-kâde ile zil-hicce otuzar, şevval ise yirmi dokuz gün olsa, bu kimsenin altı günün orucunu kaza etmesi gerekir. Hulâsa'da da böyledir.
Bir kimse : «Allah rızâsı için, ramazan ayının misli (kadar) oruç tutmak, üzerime nezir olsun.» demiş olsa ve bunu arka arkaya tutmaya niyyet etmiş bulunsa, bu kimsenin, arka arkaya bîr ay orııo tutması gerekir.
Eğer bu kimse, «ramazan ayının misli» derken, buradaki benzetişi ile ramazan ayının, sayısı kadar oruç tutmayı kasdetmiş olursa veya bu ko;.uda hiç bir niyyeti bulunmazsa, bu şahsın otuz gün oruç tutması gerekir ve bunu isterse arka arkaya, isterse ayrı ayrı tutar. Muhıyt'te de böyledir, Nevâzîl'de : «Biz bunu kabul ederiz.» denilmiştir. Tatarhâniyye'de de böyledir.
Keza bu kimse «ramazanın misli- tabiri |le, onun farz oluşunu irâde eylemişse, yine ayrı ayrı tutar. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Bîr kimse : «Allah rızası için bu sene oruç tutayım,* diye nezretmiş olsa; ramazan ve kurban bayramının ilk gönleri ila teşrıyk günlerini, sonradan kaza eder. Hidâye'de de böyledir.
Bu hüküm bu şahsın ramazan bsyramından önce, bu şekilde niyyet etmiş olması halindedir. Şayet, o kimse şevval ayında, bu şekilde söyliyerek niyyet etmiş olursa, ramazan bayramının ilk gününü kaza eylemez.
Keza, bu kimse teşrıyk günlerinden sonrar bu şekilde söyliyerek niyyet etmiş olursa, bayram ve teşrıyk günlerini kaza etmesi gerekmez. Gâyetü'l Beyân'da da böyledir.
Bir kimse : «Allah rızâsı için, bir sene oruç tutayım.» dese ve fakat 'bu senenin hangi sene olduğunu belirlemese, ayları ile tutarak seneyi tamamlar ve otuz beş günlük orucunu da kaza eder. Bu otuz 'beş günün, otuzu ramazan, beşi de bayram ve teşrıyk günlerinin yerinedir
«Allah için, arka arkaya bir senenin orucunu tutmak üzerime nezir olsun», diyen kimsenin bu niyyeti ile durumu, «Allah için bi aynihî şu seneyi oruçlu geçirmek nezrim olsun.» diyen kimsenin durumu gibidir. Bu kimsenin ramazan ayım kaza etmesi lâzım gelir Çünkü, ramazan ayı, arka arkaya bir yılın dışında değildir. Hu-(âsa'da da böyledir.
Bir kadın, adamak sureti II« belli bir seneyi oruçlu geçirmeyi üzerine vacip eylemiş olsa; fau kadın hayz olduğu günlerin orucunu sonradan kaza eder. Çünkü, hayızlı olduğu günler, oruç tutmayı adadığı senenin dışında değildir Sahih olan budur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.
Oruç tutmanın adandığı sırada «dehren» denilmiş olsa; bu kelime burada «bir sene» veya «ömür boyu» manasına gelir. Fethü'l-Kadîr'de de böyledir.
Bir şarta ta'lik edilmiş (= bağlanmış) olan bir nezir, o şartın meydana gelmesinden önce edâ ediimez; edilmiş olsa bile caiz olmaz. Bu, bil-icmâ' böyledir
Bir vakte izafe edilen, bîr nezir fse, o vakit gelmeden eda" edifa-bilir. Şöyle ki: Bir kimse, recep ayını oruçlu geçirmeyi nezretse de, onun yerine rebiüi-evvel ayını oruçlu geçirse; böyle yapması İmâm Ebû Yûsuf'un kavline göre caiz olur. Bu kavil, aynı zamanda İmâm-i A'zam Ebû Hanîfe'nin de kavlidir, imâm Muhammed'e göre ise, bu caiz olmaz. Muhıyt'te de böyledir.
«İyiieşirsem oruç tutarım.» diyen Dlr kimseye, "Allah rızesi İçin, oruç tutmak üzerime nezir oisun.» demedikçe, bir şey lâzım gelmez. Kıyasa uygun olan budur. İstihsanda ise : «Bu kimsenin oruç tutması gerekir.» denilmiştir. Fakat, bu kimse sözünü bir şarta ta'hk etmezse, o kimseye kıyâsen de, istihsânen ds, bir şey vacip olmaz. Zahîriyye'de de böyledir.
Bîr kimse, beiîi bir ayı oruçlu geçirmeyi nezrederek, o,ay oruç tutmayı kendisine vacip ey I ese, ancak o ay gelmeden bu kimse öise, bu kimsenin o ayın her bir gününün orucu için fakire yarım saT (= 520 dirhem) buğday ıt'âm edilmesini vasiyyet etmesi gerekir Ayın belirli bir ay olması ile olmaması arasında bir fark yoktur.
Hasta bir kimse : «Allah rızâsı için. bir ay oruç tutmak üzerime nezir olsun.» demiş oisa ve bu şahıs sıhhatine kavuşmadan ölse, -kendisine ?hie bir şey lâzım gelmez. Ancak, bu şahıs, bir tek gün bile, iyileşmiş olsa, ayın tamamını saviyyet etmesi gerekir. İmâm Muhammed (R.A.) ise: «Bu kimse, sıhhate kavuştuğu günler kadarını vasiyyet eder.' demiştir. Hulâsa'da da böyledir.
«Allah rızası için, ayın başında ve sonunda peş peşe ıh gön; oruç tutmak üzerime nezir olsun.» diyen kimsenin, ayjn on beşinci ve on altıncı günlerinde oruç tutması gerekir. Fetâvâyl Kadı-hân'da da böyledir.
Bir kimse: «Allah rızası için, recep ayını oruç tutarak g*?-çareyim.» diye adakta bulunduktan sonra, zfhar keffâreti oiarak arka arkaya İki ay oruç tutsa vs bu aylardan bîri de recep ayı olsa, bu «keffâret-i zıhari caiz olur. Ancak, recep ayını -t-nezrinden.dolayı sonradan kaza etmesi gerekir. Esahh olan budur, Zahîriyye'dc de böyledir. [32]
Konular
- Şek Gününde Oruç
- Oruç Tutmanın Mekruh Olduğu Gönler :
- Savm-ı Misal:
- 4- ORUCU BOZAN VE BOZMAYAN ŞEYLER
- Orucu Bozup Sadece Kazayı İcabettlren Şeyler :
- Orucu Bozup Kazayı Ve Hem De Keffâreti İcâbettiren Şeyler
- Bu Konu İle İlgili Bazı Mes'eleler
- 5- ORUÇ TUTMAMAYI MUBAH KILAN ÖZÜRLER
- 1- Yolculuk:
- 2- Hastalık:
- 3- Hamilelik Ve Çocuk Emzirmek:
- 4- Hayız Ve Nifas Hali:
- 5- Şiddetli Açlık Veya Susuzluk :
- 6- İhtiyarlık:
- 6- NEZİRLER (=ADAKLAR)
- 7- İTİKÂF
- a) İtikâfin Manası:
- b) İtirafın Kısımları:
- c) İtikâfın Şart Ve Rükünleri:
- Hangi İ'tikâf Daha Efdâldir
- 4- Müslüman Olmak, Akıllı Bulunmak, Cünüplükten, Hayız Ve Nifastan Temiz Bulunmak Da İ'tikâfın Şartl
- D)- İtikâfın Edebleri
- E)- İ'tîkâfın Güzellik Ve Üstünlükleri
- F- İtikâfı Bozan Şeyler :
- 1- Mazeretsiz Mescidden Çıkmak:
- 2- Cima' Ve Cimâ'ın Davetçileri De İtikâfı Bozar:
- 3- Bayılmak Ve Cinnet Getirmek De İtikâfı Bozar:
- 5- İtikafın Mekruhları:
- İtikâflâ İlgili Diğer Bazı Meseleler :