logo logo

Yeni nesil güncel konularla ilgili sorular ve cevaplar!

Fetvalar.Com

Yeni Nesil Fetvalar

Sistemimize üye olarak sitemizi daha aktif olarak kullanabilirsiniz.

Üyelik için tıkla

Fetvalar.Com

Güncel sorular ve cevapları

Vasiyetin Mânası:

Vasiyet: (Lügatte) emir; bir işi bir şahsa ısmarlama, demektir. Vasiyetin çoğulu vesâya'dır.

Şeriatte vasıyyet: Bir malı veya menfaati, ölümden sonra'ya izafe ederek, bir şahsa veya bir hayır cihetine teberru yoluyla (yani, meccanen = karşılıksız olarak) temlik etmektir.

Vasiyet, bu tarifteki Ölümden sonra kaydiyle, hîbe gibi, filhal ( = hemen = hfil'de) vâki olan teberrûlardan; teberru yoluyla kaydiyle de, bir malı satmak veya kiraya vermek gibi karşılığı olan şeylerden ayrıl­maktadır.

Mûsâ bin: Kendisi ile vasiyet olunan „ yani ölümden sonraya izafe edilerek, teberru' yoluyla temlik edilen mal veya menfaat demektir. Mûsâ leh: Kendisine vasiyet olunan şahıs veya bir hayır cihetidir. Vasiyet-i mürsele: Mûsâ bih'in (= vasiyet edilen mal veya men­faatin) miktarı belli olup; sülüs (= üçte bir), rubû' (= dörtte bir) gibi bir kesir ile mukayyet olmayan vasiyettir.

Bir kimseye (meselâ:) bir milyon lira vasiyet edilmesi gibi. .. Vasiyet-i gayr-i mürsele: Mûsâ bih'in miktarı malum (=  belli) olmayıp; üçte bir, dörtte bir, altıda bir gibi bir kesir ile mukayyet olan vasiyettir.

Bir şahsa, terekenin üçte birinin vasiyet edilmesi gibi..

Vasiyet-i mutlaka: Muayyen bir hâdise ile veya bir zaman yahut mekan ile kayıtlanmayan vasiyettir.

Bir kimsenin: "Malının dörtte birini, şu cihete vasiyet ettim. demesi gibi...

Vasiyet-i m uk ay yed e: Muayyen bir hâdise veya vakit yahut mekan ile kaydedilen vasiyettir.

Bîr kimsenin: "Şu yolculuğumda veya şu şehirde ölürsem, terekenin dörtte biri, şu cihete vasiyet olsun." demesi gibi.

Vasiyet-i muallaka: Bir şarta bağlanmış olan vasiyettir.

Vasiyet-i muallaka, vasiyet-i mukayyede kabilindendir.

Bir kimsenin: "Şu hastalığımdan dolayı ölürsem; şu malım, filan şahsa vasiyet olsun.'' demesi gibi...

Mûsî: Bir malı veya bir menfaati, vefatından sonraya izafe ederek, bir şahsa veya bir hayır cihetine teberru' yoluyla tahsis ve temlik eden kimse (= vasiyet eden kimse) demektir.

tsâ: Bu kelime vasiyet mânâsına geldiği gibi; vasî nasbetmek mânâsına da gelir.

Buna, tavsiye de denir ki; bu: Bir şeyin yapılmasını, bir şahsa sipariş etmek, ısmarlamak, demektir.

Vasî: Bir kimse tarafından, kendi mallarında ve çocuklarının işlerinde tasarrufta bulunmak üzere nasbedilen şahıs, demektir.

Vasî'ye, mûsâ ileyh de denir.

Vasî'nin hâiz olduğu sıfata, vesayet denir.

Vasiyy-i muhtar: Bir kimse tarafından, vefatını müteakip tereke­sinde veya diğer işlerinde tasarruf etmek üzere tayin edilen vasî, demektir.

Vasiyy-i muhtar'a, vasiyyü'l-meyyit (= ölünün vasî'si) de denir.

Vasiyy-i muhtar'a; -ayrıca- vârislerin hallerine bakılarak, vasiyyü*l-eb (= babanın vasîsi); vasiyyü*l-ah (= kardeşin vasî'si) veya vasiyy-i zevi'l-erham (= zevi'l-erhamın vasî'si) de denir.

Vasiyy-i mensub: Bir kimsenin, her hangi bir hususu için, hâkim tarafından nasb ve tayin olunan vasî'dir.

Vasiyy-i mensub'a, vasiyyü*l-kadi da denilir.

Nazır: Vasî'nin yapacağı tasarruflara nezarette bulunmak üzere mûsî (= vasiyet eden şahıs) veya hâkim tarafından tayin edilen kimse, demektir.
Nazır'a, müsrif de denilir. [1]

Konular